Elric’i sevmenize çok sevindim. Efsane bir kahraman ve muhteşem bir seri. Moorcock’un dili rengarenk, iki cümleyle dünyasına sokuyor okuyucuyu. Keşke Ezeli Şampiyon serisindeki tüm kitapları çevrilse.
Dün okuyup bitirmiştim “Martı” kitabını ama yazmayı unutmuşum. Çehov’un yazım tarzını çok beğeniyorum. Kitabın oyun şeklinde olması benim için can sıkıcı bir durum olsa da konusunu çok beğendim. Karamsar bir yapıda konuyu işleyen Çehov, okurken o anda aynı karamsarlığı benim de yaşamama neden oldu. Öyle bir karamsarlık aktardı ki bana kahramanımızın çaresizliğini kendim hissettim.
Yılın son kitabı olarak İş Bankası Türk Edebiyatı Klasiklerinden 15. kitap olan Gulyabani’yi okudum.
Çocukluğumun en korkunç varlığı olan, onu görünce yorganı kafasına çeken biri olarak keyif alarak okudum. Türk filmi versiyonunu izlediğim ve kitabından son zamanlarda haberim olduğu için farklı bir içerik okuyacağım sanıyordum ama yanılmışım. Türk filmi, kitaba çok benzerlikle yansıtılmış. Kitabı okurken oyuncuların replikleri kulağımda çınlıyordu. Özellikle Adile Naşit’in.
Kitap güzel bir editörlük ile çıkmış. Kitabın konusundan pek bahsetmeye gerek yok. Zaten kitabın kapağından mevzusunu anlıyorsunuz. Kitap hurafeler ile kandırılan insanların hayatını çok güzel bir dille aktarmış. Zaten Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın bu seride okuduğum çoğu kitabı böyle.
2 saatte bitebilecek bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Puanım 10/10.
Klasik Korku Öyküleri’nden sonra hemen Kısa Bir Cehennem Ziyafeti’ne başladım. Kitap övüldüğü kadar vardı. Yazarın anlatımı ve hayal gücü beni mestetti açıkçası.
Bu kitapla Dizi bitmiş oldu. Umarım seri aynı kalitede ve aynı özenle devam eder. Böylelikle dört kitap için sıralamam da netleşti.
- Kısa Bir Cehennem Ziyareti
- Klasim Bilimkurgu Öyküleri
- Infernaliana
- Klasik Korku Öyküleri
2019’u Jose Saramago’nun Körlük kitabı ile tamamladım. Okuyucunun kendini kötü hissetmesine sebep olacak kadar etkileyici ve her bölüm bittiğinde, kitabı kapatıp okuduklarımın üstüne düşünme, sorgulama ve içinde bulunduğumuz toplum ile karşılaştırma ihtiyacı hissettiğim bir hikayeydi. Yazarın nokta ve virgülden başka bir noktalama işareti kullanmamasını ilk başta çok yadırgadım ama sonradan iyi kötü idare ettim
Yeni yıla kadar bir şey okumayı planlamıyorum. 2019’un ilk kitabı olarak Umberto Eco Gülün Adı’nı okumuştum. 2020’in ilk kitabı olarak da yine Umberto Eco’dan Foucault Sarkacı’na başlayacağım
Ben, Kirke - Madeline Miller
Sürükleyici güzel bir romandı. Yunan mitolojisindeki olayları her ne kadar az çok bilsekte Kirke’nin gözünden roman halini okumak oldukça zevk verdi. Uzun zamandır böyle akıcı bir kitap okumadığımı da fark ettim. Çeviri ve düzelti bağlamında beni rahatsız eden bir şey olmadı. Bunun dışında kitapla birlikte içimde kabaran mitoloji aşkını hazır Steam kış indirimleri varken, Age of Mythology HD’yi sepete atıp tekrardan oynayarak bastırmayı planlıyorum.
Meyve Ağacından Hikayeler - Tijen İnaltong
Nerdeyse ülkemizde tanıdığımız tüm meyveler üzerine bölüm bölüm yazılmış bir kitap. Her meyveye özgün en az 2 yemek, tatlı veya kokteyl tarifi var. Meyvelerin bölüm bölüm, yazarın kendi hayatındaki yeri, anıları, meyvenin tarihten bu yana kullanımı, bölgelere göre özelliklerini anlatmış yazar. Her bölümde hepsini anlatmıyor. Bir bölümde anılarını, bir başka bölümde hiç anılarına girmeden meyvenin tarihçesini anlatıyor. İzmir - Yakın kitapevinin kelepir kitaplar bölümünden almıştım. Okuması kolay bir kitap ancak okumazsanız da bir şey kaçırmazsınız.
Kızıl Kahkaha - Leonid Andreyev
Kitapta bir roman kurgusu olmamasına rağmen savaş ve sebep olduğu cinnet duygusu ancak bu kadar rahatsız edici ve etkileyici anlatılabilirdi. Savaşta bacaklarını kaybeden bir subayın tuttuğu bölük pörçük günlüğü ve günlüğün devamını kardeşinin yazmasını konu alan kitapta hem savaşa katılan subay gözünden hem de savaşa katılmamış ancak savaşın etkisini yaşamış kardeşin üzerinden savaşın etkisini gösteren kitapta dediğim gibi tam bir olay akışı olmasa da birbirinden bağımsız sanrılar, betimlemeler, rüyalar ve gerçekler o kadar ince yazılmış ki, gerçekten bir savaş olsa insanların kafası da bu şekilde olur diye düşünmeden edemedim.
Bu yılın son haftasını Tolkien’e ayırdım. Yıllar önce okuduğum zaman en sevdiğim kitabın Hurin’in Çocukları olduğunu hatırlıyorum. Bu sefer ise Bitmemiş Öyküler daha keyifli bir okuma oldu.
Leydi Susan
Akıcı, dili sade, anlaşılabilir baya güzel bir kitap idi. Pek fantastik dışı okumadığım için de sever miyim bilemiyordum ama beklediğimden çok daha güzel çıktı ve yazarın diğer kitaplarını okumayı da düşünüyorum. Kidega kitaplığı ile almıştım ve yukarıda dediğim gibi fantastik dışı pek okumadığım için fantastik dışında kitaplara giriş açısından güzel olabiliyor bu durum.
Içerik ve yazım ise; kitap boyunca bir grup insanın, birbiri hakkında ki durumlar ile ilgili belli kişiler ile mektuplaşmasını okuyorsunuz. Ilk başlarda garip gelebiliyor ama hemen alışıyorsunuz ve isimler ile kolay oturuyor. Zaten 1 saatte okunabilecek bir kitap ve 5 dk içinde alışmış oluyorsunuz. Bir mektup içinde olan olaylardan sonra olan olayların, başkasının mektubunda ve başkasının gözünden anlatılması ve bu şekilde bütünlüğün sağlanması ise çok çok hoştu. Mektupların ise -yanılmıyor isem o türe saray dili gibi bir şey deniyordu- saray dili ile yazılması çok hoş ve okumayı tatlı kılıyordu. Yazarın başka kitaplarının önerisine açığım, öncelik vermemi düşündükleriniz varsa paylaşırsanız sevinirim.
9/10
Genç Bir Doktorun Anıları bitti. İlk defa Bulgakov okudum, yazara başlamak için doğru bir kitap seçmişim.
Yazar geçmişte doktorluk yaptığı için kitapta anlatılanlar yazarın başından geçmiş mi yoksa tamamen kurgu mu bilmiyorum ama anlatılanlar bana çok gerçekçi geldi. Kitaptaki anlatılan anıların hepsini beğendim ama son iki anıyı kitabın bütününe uygun bulmadığım için kitabın notunu kırdım.
Yazarı biraz araştırınca Gogolvari bir yazar olduğunu öğrendim, Gogol’un tarzı çok hoşuma gittiği için Bulgakov’un diğer kitaplarını okumayı iple çekiyorum.
2019’u bu kitapla tamamlıyorum. Bu yıl 100 kitap okumuşum, bu benim yeni rekorum. Bu sayı bir önceki rekorumdan %30 daha fazla. Umarım 2020’de 2019’daki rekorumu geçebilirim.
Anı kitabı deyince… Ben de bir anı kitabı okuyorum. Dili sade ve anlaşılır. Tarzı rahat, bilimsel bir kitap olmasına rağmen ne okuduğumu anlayabiliyorum. Arada yazarın çocukluğunu anlattığı bölümde kitap okuma ile ilgili bir bölüm vardı. Sizinle paylaşmak istiyorum
Bir Delinin Hatıra Defteri, Burun, Palto
İçinde anlatılan şeyleri rahatça gözümüzde canlandırabildiğimiz ve hissedebileceğimiz hikayelerdi. Ne kadar gerçeği yansıtıyor bilmiyorum ama hikayelerde ki toplumun, zamanın ve karakterlerin düşünce biçimini güzel yansıtıyordu ve hissettiriyordu. En azından okurken deliliği ve fakirliği hissettim, üzüntü ve merak duygularını yaşadım.
Merak ettiğim nokta ise bu baskı acaba sadeleştirilmiş mi? Ve anlatım şekli aynı şekilde mi geçirilmiş? Bir Delinin Hatıra Defterinde karakterin “ay ay, tamam tamam. Sustum.” demesi ve konuşması biraz garip kaçtı.
Puan ise; vermek istemiyorum. Normalde okumadığım ve ilk kez okuduğum bir tür olduğu için ne kadar beğenirsem beğeneyim 10 veremem. Tam olarak kaçlık olduğunu da kestiremediğim için kafamda tartamıyorum. Belki rus edebiyatına daha fazla alıştıktan sonra olabilir. "Hoş o zaman bile milyonlar okumuş etmiş, bana laf düşer mi orası tartışılır. "
Naçizane tavsiyem klasikleri İletişim, Hasan Ali Yücel, Can gibi büyük yayınevleri veya Jaguar gibi küçük ama işini bilen yayınevleri dışında başka yayınevlerinden almamanız. İndigo, İlgi Kültür Sanat gibi yayınevleri hiç alıp okumamama rağmen bir şekilde kalitesiz olduklarını adım gibi bildiğimden elimi dahi sürmüyorum. Üniversitede okurken klasik çevirilerinde bir iki kez dilim yandıktan sonra bu gibi yayinevlerine elimi sürmeme kararımı ısrarla sürdürüyorum.
Enpara kitaplığından almıştım, yoksa bende klasikleri HAY ile okuyacağım kesinlikle. Bir delinin hatıra defterinin HAY baskısı kaç sayfa acaba?
İçerisinde 6 öykü var 222 sayfa. Sadece bir delinin anı defteri 28 sayfa.
Terapi - Sebastian Fitzek
Sosyoloji veya dünya klasiği okumadığım zamanlarda araya böyle sürükleyici ve bir çırpıda bitirebildiğim kitaplar almayı seviyorum. Yazarın okuduğum ikinci kitabı. Hız kesmeden diğerlerine de devam etmeyi düşünüyorum hatta.
Terapi bildiğim kadarıyla yazarın ilk kitabı. Kitabın yarısında finali tahmin edilebilir hale gelmesine rağmen kitaptan zevk aldığımı ve bunu da yazarın ilk kitabı olması dolayısıyla hoş görülebilecek birşey olduğunu söyleyebilirim. Kimbilir belki de ben yanılıyorumdur. Sonu bu gece şehirlerarası otobüs yolculuğunda belli olacak.
Okuyalı çok oldu sonunu hatırlamıyorum ama genelde çözdüm diyorsun sağ gösterip, sol çakıyor.
Umarım öyledir. Bu akşam yolda bitirebilirsem mutlaka yeni bir not düşerim buraya
Aynı isimli dizisini izlemenizi tavsiye ederim, çok iyi.
Gülün adı uzun süredir aklımda, nasıl bir kitaptır hocam?
Teşekkürler. O diziyi biliyorum, hatta bir süredir izlemeyi planladığım diziler arasında yer alıyordu ama bu kitabın uyarlaması olduğunu bilmiyordum.