Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Rica ederim, bende diziyi izledikten sonra kitabına başlayamıyorum, kısa güzel bir dizi.

1 Beğeni

Yeap doğru tahmin etmişim.
Ayrıca bu kitabı okuyacak arkadaşlar arka kapaktaki eleştirmen yorumlarını da okumasınlar sakın. En altta kitaba dair büyük spoiler var.
Ben o spoiler ı okumadan direkt ona bağlamıştım zaten okurken. Yine de etkileyici ve sürükleyici bir kitap.

1 Beğeni

Çok iyi olmuş. :buyucu:

1 Beğeni

Okuduktan sonra şöyle yazmıştım buraya.

Benim hayatımda okuduğum en iyi kitaplardan biriydi Gülün Adı. Farklı mecraların yaptığım en çok yarım bırakılan kitaplar listelerinde ve anketlerinde hep görüyorum kendisini. Bunun sebebi, yazdığım gibi Agatha Christie ayarındaki bir cinayet romanı gibi okura lanse edilmesi. Cinayet romanı okuyacağım diye alıp sayfalarca Fransisken rahipleri ile Benedict tarikatı arasında geçen tartışmaları okuyunca yarım bırakılıyor haliyle :slight_smile: Ortaçağın inanç felsefesine karşı ilginiz yoksa tavsiye etmem.

3 Beğeni

images (16)
Senenin kapanışını İhsan Oktay Anar’ın “Suskunlar” kitabıyla yaptım. "Puslu kıtalar atlas"ını çok beğenmeme rağmen bu kitabı o kadar beğenemediğimi söylemem gerekir. Bunun birkaç sebebi var aslında. Öncelikle aşırı, gereksiz, hikayeye hiçbir katkısı olmayan detayler verilmiş. Örneğin karakterimiz bir çarşıya giriyor ve tam bir sayfa çarşıda bulunan eşyaları aktarıyor. Virgüllerle bağlanmış bir eşya listesi düşünün. Bu eşyalardan biri hikayeyle bağlantılı diye düşünüyorsunuz ama bağlantısı yok. Galiba tolstoy ya da dosteyevski diyordu: “eğer yazar durduk yere duvardaki bir silahı tasvir ediyorsa o silah hikayenin bir yerinde mutlaka ateşlenir” fakat İhsan Oktay Anar bu durumdan haberdar değilmiş çünkü tamamen bir kavram yığınıyla bizi başbaşa bırakıyor.

Bir diğer beğenmediğim nokta ise: çok ama çok anlayamadığım kavramla karşı karşıya kaldım. Evet "Puslu kıtalar atlası"nda da vardı ama bu kadar çok değildi. Osmanlı döneminde kullanılan dil demiyorum bakın kavram. Sosyal hayatın içinde kullanılan ama artık geçerliliği kalmamış birçok nesnenin o zamanki adıyla kullanılmış ve bu okurken insanı çok zorluyor.

Ve son olarak: hikayeyle bazen alakalı bazen alakasız bir çok detay anlatılıyor. Yine "Puslu kıtalar atlası"yla karşılaştıracağım. O kitapta da ana hikayeden bağımsız birçok küçük hikaye anlatılıyor ama orada hikayeler ya sonraki bölümde anlatılacak durumla alakalı ya da kahramanlarımızın geçmiş ya da o anki durumlarıyla alakalı hikayelerdi. Şöyle örnek vereyim. Bir kahramanımız duyduğu bir sesin kaynağını bulmak için istanbulu dolaşıyor ve sayfalarca “siz misiniz” diye sorduğu kişileri anlatıyor. Öyle böyle bir anlatma da değil. Baya baya cellatın yoldan geçişi, paşanın yoldan geçişi, kasabın, celladın, kayıkçının, papağan yiyen kedinin hepsinin ama hepsinin gereği olmayan, hikayeyi ilerletmeyen durumları anlatılıyor. Bu durumlar PKA’da can sıkmıyordu çünkü karakterlerimizi etkileyen değiştiren ya da hikayeye bir şekilde katkısı olan detaylardı ama Suskunlarda böyle bir durum söz konusu olmuyor.

Sonuç olarak; çok kötü asla değil. İyi, hoş ve etkileyici ama aradan zaman geçince tekrar okumak ister miyim? Bilemiyorum.

8 Beğeni

Ubik- Phillip K Dick

2 Beğeni

Tamam kızma düzelttim :smirk:

1 Beğeni

@azizhayri @Tobizume Kendisinin amacı halkı eğitmek olduğunu ben de eski lise bilgilerimden anımsar gibiyim. Hatta yanına yardımcılar alırmış aynı anda romanlarını yazabilmek için, bu yüzden yazılarının teknik sıkıntısının olduğunu söylediklerini de hatırlıyorum.

1 Beğeni

Gülün Adı’nı ben de yıllar önce okumuş ve çok beğenmiştim. Filmi vardı Sean Connery’nin oynadığı, onu izledikten sonra kitabını almıştım

1 Beğeni

Beyaz Gemi

Türk edebiyatından okuduğum ilk roman idi kendisi ve beklediğimin aksine çok beğendim açıkçası. Sosyal medya, arkadaş çevresi ve insanlarda gördüğüm kadarı ile türk edebiyatı ilgimi hiç çekmiyordu çünkü gördüğüm şeyler hep ya aşk temalı romanlar ya da türk dizisi kıvamında şeyler idi. Cengiz Aytmatov en azından kendisi için bu tabuyu yıktı benim için. Diğer kitapları da benzer temada ise kesinlikle okurum.

Yazımı bazı yerlerde sürekli fantastik okuduğum için sıkıyordu, 160 sayfa için gerekenden fazla sürede okudum en azından. Aradığım akıcılıktan yoksun olmasından kaynaklanıyordu biraz ama bu sorun değildi bence. Bir oturuşta bitmese de sorun olmayacak kitaplardan diye düşünüyorum.

Olayları bir çocuğun gözünden okumamız ve sorduğu sorular, kafasında oluşturduğu cevaplar ve kafasında ki düşünceler tam olması gerektiği gibiydi. Yerine göre çocuk gibi düşünüyor, çocukluğunuzdan benzer şeyleri anımsayabiliyordunuz. Çocuk, yetişkin, yaşlı fark etmeksizin aslında kimsenin hayatının her hangi bir çağında cevabını [bulamadığı-anlayamadığı] bazı [soruları-durumları] çocuk gözünden sanki büyüyünce cevabını alacakmış, şimdi çocuk olduğu için fikir yürütemiyormuş gibi okumak ise çok çok hoştu. Bazı noktaları tahmin edilebilirdi ama bu vermesi gereken etkiyi azaltmadı. Finalinden sonra ise yetişkinlerin ne yaptığını, tepkilerini görmek isterdim açıkçası.

Evde 3-4 senedir kardeşime başkası tarafından verildiği ve boş boş durduğu için çerez olsun diye okumuştum ama Türk edebiyatına girmek için çok doğru bir kitaba denk gelmişim diye düşünüyor ve seviniyorum kendi adıma.

6 Beğeni

Dostoyevski’den okuduğum 6.kitap oldu.Diğer kitaplarına nazaran daha az popüler olan bu kitapta Stepançikovo Köyünde yaşanan absürt olayları köye dayısının isteğiyle gelen Sergey’in ağzından okuyoruz.Kitapta çok orijinal karakterler var ve hepsi her zamanki gibi derince anlatılmış.Ayrıca kitabın diyalogları o kadar komikti ki gülmek isteyen herkese tavsiye ediyorum özellikle de Foma Fomiç ve General Karısı karakterlerini okurken yer yer gülmeniz mümkün.Sonuç olarak bu Rus klasiğini okumanızı öneririm.

13 Beğeni

image
2020 yılına Sultanın Casusları ile giriş yaptım. Kitabın yazarı olan Emrah Safa Gürkan’ı Olmaz Öyle Saçma Tarih programından tanıyordum ve severek takip ediyordum. Kitabını okumak bugüne kısmetmiş.

Kitabın konusu çok ilginç, casusları anlatıyor hem de Osmanlı’ya çalışan casusları, bu yüzden kitabı büyük bir merakla okudum. Kitap boyunca çok fazla şey öğrendim ve kitabı okurken sıkılmadım.

Kitabı genel olarak başarılı buldum; ama ESG hocanın üslubunu biraz düzeltmesi lazım. Yazar yer yer yarı akademik dilden uzaklaşıp tamamen akademik dile geçiş yapmış. Akademisyen kökenli olduğu için ve ilk kitabı olduğu için yazarın bu kusurları şimdilik görmezden gelinebilir.

7 Beğeni

7 Beğeni

Şimdi bu kitap nedir, ne anlatıyor? Niye okuyorsunuz? Beğendiniz mi? :slight_smile: Bu şekilde sadece kapak atıp kaçmak yok. Bu soruların cevaplarını da bekliyoruz forumca :slight_smile:

Aramıza hoş geldiniz.

17 Beğeni

image
Hastalık Hastası’nı okudum. Yazarın bugüne kadar okuduğum en iyi eseri oldu. Yaklaşık 1 ay sonra bu oyunu sahnede izleyeceğim için şimdiden çok mutlu oldum.

Tıp bilimini, doktorları ve eczacıları eleştiren bu oyunu sahnelenirken bizzat Argan(hastalık hastası olan karakter) karakterini canlandıran Molière oyunun sonlarına doğru fenalaşmış ve zar zor oyunu bitirebilmiş. Daha sonra oyundaki eleştiriler yüzünden hiçbir doktor Molière’i tedavi etmeyi kabul etmediği için yazar hayatını kaybetmiş. Bu olayı öğrenmeseydim yazarın doktorları bu kadar eleştirmesini uygun bulmayabilirdim belki ama öğrendiğim için yazarın az bile söylediğini düşünüyorum.

Yazarın oyunun sonlarına doğru Argan’ın ağzından Molière’i eleştirmesi çok hoşuma gitti. Argan’ı kendisi canlandırdığı için kendi kendini herkesin içinde gömmesi yazarın büyüklüğünü göstermek için güzel bir ayrıntı olmuş.

Oyunun başında ortasında ve sonunda üç tane kısa oyun vardı. İlk ikisinin ana oyunla alakası olmadığı için sevmedim ama bir nevi ana oyunun devamı olan 3. kısa oyunu çok sevdim.

7 Beğeni

images

Yazarın okuduğum ilk kitabı. Çok çok beğendim. Bir insanın yükselişi ve aşama aşama düşüşü bu kadar güzel anlatılabilir.
Türk edebiyatına giriş için ideal olabilir, dili gayet akıcı. Olay örgüsü sürekli bir akış halinde olduğundan sıkılmıyor aksine hikayenin devamını da merak ediyorsunuz. Sadece pat diye bitivermesi hoşuma gitmedi ama yine de hayran kaldım.

Eleştirim yayınevine. 150 sayfacık kitap. İndirimle 19 tlye alabiliyoruz. Eyvallah, sözüm yok buna. Ama bu kadar ince bir kitaba bu kadar hata sıkıştırmayı nasıl becerdiniz? Dahası Türkçe bir kitap bu. Çeviri derdiniz yok. Satır sonunda kısa çizgi koymamalar, noktadan sonra küçük harfle başlamalar, ın yerine m harfinin basılması (defalarca), virgülün yanlış yerde kullanılması…
(Ayrıca eski kelimeler dipnotla çevrilmiş. Hepimizin bildiği bazı kelimelerin de dipnota eklenmesi akışı bozuyor. Ama bazı yerlerde çoğumuzun muhtemelen bilmediği kelimeler dipnota eklenmemiş. Kim karar vermiş bu kelimelerin seçimine anlam veremedim.)

Fahiş fiyata satın ama işinizi de doğru dürüst yapın. Rezalet; başka kelime uygun düşmez bu duruma. Utanmıyorsunuz da bu fiyata satmaya. Umarım tez zamanda başka bir yayınevine geçer bu güzide yazarımız.

Yazarın diğer kitaplarını almakta kararsızım, yayınevi faktörü dolayısıyla.

10 Beğeni

Haşlanmış harikalar diyarı ve dünyanın sonu. Yaklaşık 200. sayfadayım ve güzel gidiyor

1 Beğeni

Yakışıklı bir kitapla yıla giriş yapayım dedim :slight_smile: 2 ayda bir tane devirmeyi düşünüyorum hadi hayırlısı gözüm korkmuyor değil. :smile: ilk sayfalarda ne oluyoruz dedim ama alıştım. Şimdilik güzel gidiyor beğendim :+1:

14 Beğeni

Ben de dün başladım.

3 Beğeni

İkimize de kolayliklar diliyorum :slight_smile: baya uzun bir yolculuk olacak gibi

3 Beğeni