Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Larry Niven adlı şahıs aslen matematik bölümü mezunu. “Kim uğraşacak şimdi?” dememiş, 1970’li yılların ılık bir bahar akşamında oturmuş, bir güneşin etrafında dönen, devasa yüzölçümüne sahip halka şeklinde bir gezegen tasarlamış. Sonra iklim şartlarını, coğrafi yapısını, gece gündüz uzunluklarını, halkanın dönme hızını, dönüş yönünü vb en ince ayrıntısına kadar hesaplamış. Yani kullandığı rakamlar gelişigüzel sayılar değil, bu şekle sahip bir gezegende yaşamın var olabilmesi (mesela ideal bir yerçekiminin oluşabilmesi) için gerekli parametreleri hesaplamış adam (tabii, Halo’ya da ilham kaynağı olan Dyson küresi benzeri bu gezegen de dâhil olmak üzere, kitaplarında yer alan pek çok yapıyı ve bu yapıların bilimsel konseptlerle barışık doğasını matematikçi kimliğine borçlu olduğumuz kadar, matematik mühendisliği öğrencilerine de borçluyuz. Geri bildirimleriyle pek çok noktada Niven’a yol gösterip dünyasının gelişime katkıda bulunmuşlar).

Diğer yandan, sayısal bilimlerle yetinmeyip toplumsal alana da el atmış Niven. Halka Dünya’nın dünyanın iç yüzeyinde yaşayan ve sayıları 30 trilyonu bulan; farklı kültürleri, gelenek görenekleri, dini inançları, yaşam felsefeleri olan Halka Dünya halklarını kurgulamış (yalnız, türler arası benzerlikler ve diğer bazı nedenlerden ötürü kitabın bilhassa bu noktada çok fazla eleştiriye maruz kaldığını söylemeliyim). En nihayetinde de tüm bu söylediklerimi tarihsel bir arka plana oturtmuş. Ve sonuçta Hugo ve Nebula gibi iki önemli ödülü birden kapan bir eser çıkmış ortaya.

“Halka Dünya Çocukları” serinin dördüncü kitabı. Teknik bir bilimkurgu olmasının yanı sıra, ghoullar, vampirler, hiper-uzayda yaşayıp uzay gemileriyle beslenen canavarlar gibi bir takım fantastik öğeleri de ziyadesiyle içeren bir kitap (Bram adındaki vampir karakterle Bram Stoker’a selam çakmayı bile ihmal etmemiş). Olaylar Louis Wu ve arkadaşları etrafında gelişiyor. Bu esnada, farklı gezegenlerden gelen ırkların Halka Dünya hakkında bilgi sahibi olmak için girdikleri Fringe War adlı savaşa dâhil oluyor, anti madde silahlarının Halka Dünya yüzeyinde açtıkları şehir büyüklüğündeki deliği onarmaya ve gezegenin havasının dış uzaya kaçmasına engel olmaya çalışıyor, Pak koruyucularla tanışıp Halka Dünya’nın geçmişine gidiyoruz. Niven kitaba erotik öğeler de dâhil etmiş.

Dürüst olayım. Niven’ın tarzını çok sevdiğimi söyleyemem. Ben bilimkurguda daha ziyade Philip Dick’in öncülüğünü yaptığı, politika, toplumsal gerçeklikler ve felsefeyle yoğrulmuş romanları seviyorum. Halka Dünya Çocukları, dördüncü kitap olması itibariyle bilimkurgu türüne yeni konseptler kazandırmıyor ve eskileri derleyip topluyor olsa da, kısa olması, uzaydaki büyüklükler konusunda ufkunuzu açması ve size yaratılan dünyayı yaşatması nedeniyle okunmayı hak ediyor. Hardcore bilimkurgu severler mutlaka okumalı.

18 Beğeni

Umberto Eco - Faucault Sarkacı’nı bitirmek üzereyim.

Kapağındaki Templar Kılıcı ve Sephirot Yaşam Ağacından anlaşıldığı üzere, Kabala, Haçlı Seferleri, Tapınak Şövalyeleri gibi mistisizm ve felsefi içerikleri temel alan bir roman.

Kitabı okumaya başlarken Gülün Adı tarzında bir ilerleyiş bekledim ama Gülün Adından çok farklıydı. Malum Gülün Adı baştan sona ortaçağda bir manastırda geçiyordu ve dönemin inanç felsefesi üzerinden ilerliyordu. Faucault sarkacında ise anlatılar, olaylar, mekanlar fazlasıyla çeşitli. Umberto Eco denemelerini, notlarını, yayınlanan makalelerinden parçaları, hatta belkide yaşadıklarını toplayıp bir roman potasının içinde eritmiş izlenimi veriyor. Bir bölüm kabala hakkında okurken sonraki bölüm kadın-erkek arasındaki ilişki psikolojisine değiniyor. Bir sonraki bölümde Haçlı Seferlerinin arka planında dönen işleri okurken öbür bölüm bilgisayarlar ve teknoloji hakkında felsefi bir metin geliyor. Diğer bölüm Tapınakçıların yargılanışındaki gizemileri anlatırken bir sonraki bölümde en amiyane tabiri ile yayınevlerine giydirebiliyor :slight_smile: Fakat Umberto Eco’nun bunları okuyucuda arka arkaya farklı konularda makale okuyormuş hissini uyandırmadan son derece ustaca birbirine bağlaması takdire şayan.

İçindeki göndermeleri ve kavramları anlamak hayli zor. Kesinlikle kolay okunan bir kitap değil. Günde 50 sayfadan fazla okuyamadım çünkü okumaya ayırdığım zaman kadar da araştırmaya ve metni anlamlandırabilmek için bilgi edinmeye harcadım. Kitabın sonunda kısa bir sözlük bölümü de var.

“Ben Faucault Sarkacını okudum.” diyebilmem için kesinlikle bir defa daha okumam lazım.

15 Beğeni

Kılıçların Fırtınası

Serinin üçüncü ve favori kitabım olmasına karşın en psikolojimi bozan kitabı da oldu diyebiliriz. :bender: Sadece bunu söyleyebilirim detaya giremeyeceğim zira spoiler vermeden nasıl anlatırım bilemiyorum. Yazar hız kesmeden ve beklediğim gibi çitayı her kitapta arşın ötesine taşıyarak yazmaya devam ediyor.

Sevmedigim karakterleri sevdiğim, sıkıldığım bölümlerde sıkılmadığım bir duruma geçti bu kitapta. Gerçek anlamda tek bir bölümünde bile sıkılmadım ve bazı şeyler o kadar farklı sonuçlarla çıkıyor ki, üç kitap boyunca tahminler yürüttüğünüz bir şey aklınızın ucuna bile gelmeyen bir şey olarak ortaya çıkıyor. Artı olarak aşağıda Arya ile ilgili bir şeylere değinmek isterim. Spoiler dolu olacağı için okumayanların bakmasını kesinlikle tavsiye etmem;

Yahu ilk kitapta sana nasıl yükseldim lakin iki kitap boyunca beni çok üzdün. Karakterin istediğim şeyi alması 2200 sayfa sürdü resmen. 2 kitap boyunca sürekli içten içe “ufff şimdi şu olsa şunu yapmıştım, bu olsa bunu yapmıştım, şöyle olsa nasılda böyle olurdu ama…” diye iç geçirmesi baya bezdirsi beni. YA YAP İŞTE. Tamam henüz çocuk filan ama ilk kitapta uff yapsam demiyordu, yapıyordu. Tekrar bir şeyler yapmak için bu kadar uzun beklemeseydi keşke. Ha, bölümler güzel miydi? Gayet güzeldi. Arya dışında ki her şeyi okuduğumuz çok bölüm oldu ama yine de çok güzeldi bölümleri. Düşününce aslında rahatsız edici bir süreçte olmadı, gayet güzel işlendi ama ben istediğimi alamadıkça bölümlerde bencilce canım sıkıldı işte. Kız tek bölümde tekrar yapmasını istediğim her şeyi yaparak yine tahtını kazandı ama. Tek bölümde iki kişi deşti, iğneyi aldı, kendi yoluna devam etti, Jaqen’i bulmaya gittti. :relieved: Kalan iki kitapta pek Arya yokmuş ama olduğu zamanlarda tekrar favorim olacak diye düşünüyorum. :krs:

9 Beğeni

Zaman Çarkı 6.cilt - Kaos Lordu

Oathbringer çıkana kadar 400 sayfasını okumuştum ve inanılmaz sıkılarak bir kenara koymuştum. Ardından Oathbringer geldi, bir çırpıda okundu ve bitti. Akabinde geçen aylar içinde bir sayfa bile kitap okumadım desem yeridir ve bu arada sürekli ara verdiğim play stationın başındaydım.(tabiki çoğunlukla kızım ile ilgilendiğim için kitaba sağlıklı zaman ayılamadım.) Velhasıl bir hafta önce yeni bir eve taşındım ve taşınma süreci der iken internetimin taşınması uzun süre aldı -ki halen internetim yeni adresime gelmedi- bende yarım kalan zaman çarkını bitirmeye karar verdim.

Bir haftada kalan 600 sayfayı bir çırpıda bitirdim. Fırtınaışığının hızından sonra Zaman Çarkının yavaşlığı biraz daha keyif almamı sağladı açıkçası ve kitabın sonunda vaad edilen bölümlerin heyecanı beni tahrik etti. Ilk 400ü pek hatırlamıyor olsam da açıkçası şöyle bir göz attığım zaman pek bir kaybım olmadığını gördüm. Benim için bu seri 4.kitap ile başladı, 5 ile zirve yaptı ve 6.kitap ile zirveyi pekiştirdi diyebilirim. Çünkü artık karakterlerimiz pozisyonlarını iyice kabullendiler ve kendilerinin farkındalar. Rand her ne kadar kafası karışık olsada ne yaptığını bilir gibi davranıyor. Kızlar takımın çok başlarına buyruk halleri var. Özellikle Mat ile olan buluşmalarından sonra iyice ortaya çıktı bu durumlar. 1060 sayfalık kitabın son 200 sayfasında güzel bir heyecan vardı. Aes Sedailerin durumları kafamı çok karıştırdı, kim, nerede, kiminle, ne zaman bu o mu ? Şu mu ? Derken iyice hallaç pamuğuna döndüler. Ama kitabın sonu ile bütün Aes Sedailerin aynı lacivert oldukları yine ortaya çıktı.(en azından ben öyle düşünüyorum.) Kitabın son 600 sayfasını severek okudum fakat seri genelinde gözümde ki sıkıntılardan birisi karanlık tarafın gözünden çok az olaylara tanıklık ediyoruz. Onların bölümleri ufacık, minnacık, zerrecik kalıyor. Yazar ana karakterlerin incecik detaylarına değineceğine biraz karanlık taraf adına keşke daha çok bölüm ekleseymiş.
Şimdi 7.kitaba başlamak çok istiyorum fakat bundan sonraki ciltlerin çok sıkıcı olduğu yorumlarını çok gördüm ve bu beni biraz korkuttu. Fakat sayfa sayılarının az olması birazda gaza getirdi açıkçası. Muhtemelen 7.cilte başlayacağım. 2019 nisan ayında başladığım seri umarim 2020 sene içinde biter. :slight_smile:

12 Beğeni

Sıkıcı demiyelim de durağan diyelim. Asıl durağan kitaplar 8, 9 ve 10. kitaplar en azından benim için. 7. kitap da fena değildi.

Ama durağan olduğunu farz edersek bile ara verdikten sonra gördüğün gibi tekrar ısınmak zor gelebilir. Nacizane tavsiyem ara vermeden devam etmen.
Show must go on … :smiley:

1 Beğeni

0001776480001-1
Ahmet Mithat Efendi - Felatun Bey ile Rakım Efendi
Bu kitapta bitmek üzere. Dönemin yaşantısı, insan davranışları, İstanbul’un semt tasvirleri çok hoş. Yazarın romana bir dış ses gibi sürekli katılması ve bazı soruları yine akabinde kendisinin cevaplaması bazıları için belki konunun bölünmesi bakımından rahatsız edici gelebilir. Lakin benim hoşuma gitti ve yerinde buldum. İyi okumalar herkese.

8 Beğeni

Kitabı bitirdim ve sanırım ilk bilim kurgu kitabımdı. Başta terim ve kavramlardan ve anlamamaktan çok korkmuştum ama sonra kitap insanı içine alıyor.
Nedensiz sebepsiz vakıf/Asimov hayranlığımda haklıymışım. Adam 1950’ lerden bugünü hatta ötesini görmüş/yazmış. Kitap başından sonuna kadar sürükleyici, heyecanlı ve keyifli bir okuma sunuyor, özellikle sonlarda yükselen tempo ile kitabı elinizden bırakamıyorsunuz. Konu ve verilen mesaj anlamında da dolu dolu bir kitap.
Sırada Vakıf var.

28 Beğeni

6 Beğeni

Kan Yemini - Brian McClellan

Uzun süredir okuduğum en akıcı ve aksiyonu bol fantastik kurgu kitabı oldu. Dün başlayıp bugün bitirdim ve bünyem daha fazlasını istiyor. Yazar başarılı ve gerçekçi bir dünya kurgulamış. Oldukça karanlık bir yapısı var ve kanlı canlı olduğunu peşinen söyleyeyim. Türün meraklılarına gözüm kapalı tavsiye ediyorum. Ülkemizde az sattığı için ( 2014’te basılan kitaplar yeni yeni tükeniyor) Barut Büyücüsü üçlemesinden sonra kaleme aldığı diğer üçlemenin ( Gods of Blood and Powder serisi, 3 Aralık’ta üçüncü kitabı çıkarak seriyi tamamladı) muhtemelen çevrilmeyecek olmasına ve bu kadar zamandır gözümden kaçmış olmasına üzüldüğüm bir kitap oldu.
Kan Yemini - goodreads.com

18 Beğeni
  1. ve 3. Kitapları çevirildi. (Kızıl Sefer ve Güz Cumhuriyeti) Kısa öykülerin olduğu ara kitapları yok sadece ama onlarda çok önemli değil sanırsam.
1 Beğeni

Sonsuzluğun Sonu bitti, sıra Vakıf’ ta, 10-15 sayfa kadar okudum, romandan öte bir şey yaşadığım. Asimov bir dahi.

9 Beğeni

Yanlış ifade etmişim, Gods of Blood and Powder serisini kastetmiştim. Düzeltiyorum hemen :slight_smile:

1 Beğeni


Saramago’nun daha önce Körlük ve Görmek kitaplarını okumuştum ve tarzı hoşuma gitmişti. Kütüphanede farklı bir Saramago kitabı ararken Çatıdaki Pencere’yi buldum. Yazarın yazdığı ilk kitap ama basacak bir yayınevi bulamayınca depoya kaldırıyor. Daha sonra tanınan bir yazar oluyor ve ilk kitabı depoda bulunuyor ama o öldükten sonra basılmasını istiyor ki öyle de yapılıyor. Sebebi muhtemelen bu kitabın kendi benimsediği tarzından çok uzak olması; noktalama işaretleriyle dolu ve özel isimler büyük harfle başlıyor.
Gençlik döneminde güzel bir roman yazmak isteyen yetenekli bir yazar tadı veriyor kitap. Kendi hallerinde çeşitli insanların yaşadığı bir apartmanda geçiyor hikaye. Ve bu da yazarın birçok konuyu tek bir kitapta bir araya getirmesini, irdelemesini sağlıyor.
Kitap boyunca bölüm bölüm her eve ve hayata giriliyor, farklı konular üzerinde detaylı duruluyor. Yazarın genç yaşında bu kadar çok konu hakkında muhakeme edebiliyor olması saygımı kazandı.
Kitap hakkında fazla detay vermeden zevkle okuduğumu belirtmek istiyorum.

7 Beğeni

Bu seriyi ben de çok beğendim ve devamını deli gibi merak ediyorum. Keşke İthaki devamını da çevirse. Başka kıtalardaki maceraları ve dünyasının gelişimini görsek.

3 Beğeni

0000000061424-1

Geç kaldım okumaya galiba ama bir kitabın genel algısı içeriğini nasıl gölgeler onu görüyorum Tutunamayanlar’da. Uzun bir postmodern roman olmasıyla etrafımdaki kitap okuyan insanları da katarak gördüğüm üzere ne çok insanı okumamaya itti kim bilir. Malum edebiyatta postmodernizm öyle çok da içine çeken bir akım değil. Neyse ben övmeye geçeyim. Kitabın övülecek sınırsız yanı var ama burada sadece mizahi yönünü öveceğim. Kalanları herkes yeri gelince övmüştür bol bol. Gerçekten okuduğum açık ara mizahı en iyi roman. 50 yıl geçmesine rağmen üstünden gerçekten yapılan her "boş"un günümüzde yapmaya devam ettiğimiz, aramızda yapıp güldüğümüz şeyler olması beni cidden şaşırttı. Beklemiyordum açıkçası bu kadar güleceğimi gerçekten. Dediğim gibi mizah yönü dışında başka yerlerini övmeyeceğim dediğimden bahsetmiyorum yanlış anlaşılmasın kitap bundan ibaret değil. Ama Oğuz Atay Douglas Adams, Kurt Vonnegut, Terry Pratchett gibi yabancı mizah yönü güçlü yazarların kimisinden çok üstün kimisiyle yakın ama kesinlikle hiçbirinden aşağı değil. Türk yazar pek örnek veremeyeceğim ama basitçe afili filintalar grubunun zorlama komedisi bence yanında hiçbir şey. Kitabı henüz bitirmedim ama bunu yazmak istedim. Tutunamayanlar belki benim cahilliğimdendir ama bu yönünün bu kadar güçlü olduğunu bilmediğim bir romandı ve iyi ki daha da geç kalmadım.

8 Beğeni


Kaçak Atlarla serinin ilk kitabı Bahar Karları’ndan devam ediyorum Yukio Mişima okumaya. İlk kitap gibi bu kitapta da yazarın insan psikolojisini ‘tutku’ gibi belirli kavramlara dayanarak ele alması/gözler önüne sermesi beni etkiliyor. Beğendim, seriyi bitirmeyi düşünüyorum (zaman bulabilirsem tabi :frowning:)

7 Beğeni

1.si hangi kitap acaba. Yoksa suç ve ceza mı?

Zaman çarkı serisine yeniden başladım. En son Elric e dair kitapları okumuştum sanırım başka da okuyacak fantastik serim kalmadı piyasada yayımlanmış. Varsa da araştırmam gerekiyor. Zaman çarkı serisine devam edenlerle birlikte gitmek isterim eğer varsa aramızda.

1 Beğeni

Diskdünya’yı okudunuz mu hocam?

2 Beğeni

Okudum bazen keşke okumasaydım diyorum. Hiç olmazsa bugünlere saklardım.