50 sayfaya yakın okudum ve tek kelime ile “Bayıldımmm”
BÜYÜK AV (WHEEL OF TIME / ZAMAN ÇARKI #2)
İkinci kitap da bitti. İlkindeki karakterleri ve dünyayı tanıma süreci olmadığı için çok daha akıcı geldi. Finali beklediğimden daha epik oldu. Kimi karakterlerin zaman zaman aptal kararlar vermesi dışında can sıkacak bir yönü yoktu.
Devam etmeden önce birkaç gün ara vereceğim.
Ateş ve Kan
Kitap bitti, ve gerçekten beğendim. İçerisinde kısmen bildiğimiz olayların içyüzü veya daha detaylı anlatımı var. Teori olarak baya iyi şeyler bulunduruyor özellikle 6. Kitapta ne olabileceği ile ilgili bir sürü olay var. Velhasıl Asoıaf hayranı iseniz kesinlikle okumalısınız, yok ben o kadar hayran değilim diyorsanız okunulmazsa pek bir şey kaybedilecek bir kitap değil. Bu arada Fatih Aegondan başlayıp, 3. Aegon un devrine kadar olan olayları anlatıyor tüm krallar yok içinde.
Korkunun Krallığı’nı okudum. Bu okuduğum 2. Attila İlhan kitabı oldu.
Serbest şiirden pek hoşlanmam; şiirde ölçü ve kafiye ararım ama nedense Attila İlhan’ın şiirlerini beğeniyorum. Bu kitaptaki şiirler de genel olarak güzeldi ama çarpıcı bir şiire rastlamadım.
Kitabı dün 23’te bitirdim. İnanın bitmesin diye kitapta belirtilen şehirleri haritadan takip ettim. Nereden nereye gidiyorlar nasıl gidiyorlar diye bakındım durdum.
Yazılacak çok şey var gerçekten ama John üstadım ne kadar akraba da olsa kıskançlığı çok çok iyi anlatmış. Tabi bu sadece bir kısım.
Hangi kitaptan bahsediyorsunuz üstadım?
Çocukluğun Sonu - Arthur C. Clarke
Kaliteli bir bilim kurgu eserinde olması gereken her şeyi fazlasıyla barındıran, kusursuz bir eserdi.
Hikayemiz soğuk savaş döneminde, bir birine rakip iki mühendisin rekabetiyle başlayıp, bir bilim kurgu kitabı için bile fazlasıyla uçuk yerlere gidiyor.
Hem sürükleyiciliği hem gizemi hem de (en önemlisi) bütün soruları yanıtlamasıyla şimdiden 2020 yılında okuduğum en iyi 10 kitap arasına gireceğinden emin olduğum, muazzam bir eser.
Bu kadar geç okumam benim ayıbımdır. Bilim kurgu seven herkese şiddetle tavsiye ederim.
Kendi iletimi alıntılamıştım.
Cennetin Doğusu - John Steinbeck
Witcher serisinin 5. kitabı Ateşle İmtihanı okuyorum. Seri ilerledikçe olaylar sarpa sarıyor daha heyecanlı olmaya başladı.
Bir de özellikle bu tür uzun seri kitapları okurken yanına bir de çok yormayacak kitap okurum bazen bölüm aralarında bu kitaba devam ederim. İkinci kitap olarak da Şeker Portakalı okuyorum. Witcher yorduysa biraz Şeker portakalı okuyup geri Witcher’a dönüyorum.
Anladım hocam, yukarılara baktım da göremedim.
Bu kitap Şubat ayı alışveriş listemde var, iyi okumalar.
Clive Barker - Cehennemlik Yürek
Uzun süredir fantastik kitap okuyordum araya birden korku kitabı sokmak iyi geldi. Sınavlar dolayısıyla Kılıçtan Taç’ı okuyamadım ben de araya kısa bir kitap koyup okuyayım dedim. Zaten kısa olduğu için olaya çabuk giriyor ve dili kolay hemen sizi içine çekiyor. Yer yer iğrençlikler de var, ama çok ayrıntılı olarak tasvirler yok, yine de bu hayal edebilmeniz için engel değil. Ben kitabı sevdim. Yakın zamanda Dokudünya’yı da okuyacağım inşallah ama o daha ağır olduğu için korkuyorum
JONATHAN STRANGE ve BAY NORRELL
Aslında çoğu ülkede tek kitap olarak basılan seriyi Alfa üçe bölerek yayımladı, daha önce Türkçe tek kitap halini görmüştüm fakat bu hali renkler olsun boyut olsun daha çok hoşuma gitti. Uzun bir okuma süreci oldu benim için, final haftasında başlayınca çok sağlıklı olmuyor. Sınavlar bittiği gibi 3. kitabı da bitirdim.
Kitabın evreninde sadece İngiltere var demek doğru olur. Zaten sadece İngiliz büyüsü var genel büyü kanısı yok. Tahmin edebileceğiniz gibi kitap İngiltere’de büyünün ortaçağdan itibaren var olup hayat içinde kabul edildiği bir dünyada geçiyor. İngiliz büyüsü 1800 lere gelindiğinde artık bitiyor denebilir. Baş kahramanlarımız 2 İngiliz büyücü devletle beraber hareket ederek İngiliz büyüsünü yeniden diriltmeyi amaçlıyor. Tabii sadece iki büyücü olunca aralarında çekişme olması da kaçınılmaz o olaylarda farklı yerde şekilleniyor. Kitapta büyücülerimiz kötü bir peri kralla mücadele halinde.
Konuya bakınca biraz sığ gelebilir ama kitap içinde anlatılan eski büyücülerin öyküleri, peri diyarında yaşananlar ve peri diyarı tasvirleri, İngiltere-Fransa savaşında büyücülerin yeri ,özellikle Waterloo, gibi olaylar kitaplara güzel bir akıcılık sağlıyor. Biraz sıktığı, fazla uzadığını düşündüğüm kısım kısım yerler oldu ama genel olarak keyifli bir okuma deneyimi olduğu söylenebilir.
Çeviri ve editörlük açısından ufak sorunlar vardı. Çok göze batmıyordu eğer 2. baskı yapılırsa onlar da düzelecektir ama 2.baskı yapacağını pek sanmam daha önce farklı yayınevi tarafından basılmış ve Alfa baskıları D&R 'da 9,95 kampanyasına girmişti. Dikkatinizi çekiyorsa almanızı tavsiye ederim. Son olarak mini dizi var kitap uyarlaması, Alfa kapağı zaten dizinin afişi. Onu izleyeceğim güzel puan almış.
Genel olarak kitaba puanım 7.8/10 Beğendim.
Londra nehirlerini okumya başladım. Kitap genel olarak çerezlik bir fantazya oluşturmuş gibi geliyor bana. Nedense Neil Gaiman’ın Yokyer’ine benzetiyorum çoğu bölümünü. Ki bölüm yapısı da ayrı bir şikayet sebebi benim için. Akıcı, kendine bağlayan bir yapısı var, güzel bir anlatıma da sahip ama ufak tefek de eksikleri mevcut. Bitince tekrar bir yorum yapacağım.
Murat K. Beşiroğlu’nun Schrödinger’in Papağanı adlı tamamı bilimkurgu olan öykü derlemesini okudum.
Derlemedeki öykülerin hepsi birinci kişi ağzından ilerlediği için çok akıcıydı. Uzaylı istilası, zamanda yolculuk ve paradoks gibi öykülerden hoşlanan arakadaşlar bu derlemeyi mutlaka sevecektir.
Bir Maskenin İtirafları - Yukio Mişima
KR Kitap Kulübü’nün yeni etkinliği için başladığım kitap; ancak yazardan okuduğum ilk kitap değil.
Yazarla ilk kez 2019’da Denizi Yitiren Denizci ile tanışmıştım. Rahatsız edici bir güzelliği vardı. Japonlar’ın animelerinde rastladığım hem insanı irkilten hem de gözünüzü ayıramama durumuna sahipti. Bir Maskenin İtirafları ise bu bakımdan Denizi Yitiren Denizci’yi geçiyor.
Bir büyüme hikayesini okuyoruz. Bir yandan kendi eşcinsel kimliğini keşfeden ve (henüz) onu nasıl yorumlayacağını bilemeyen bir çocuk büyüyor, diğer yanda aşk ve cinsellik her defasında ölümle yüceltiliyor.
Kitabı okuyacaklara burada durup bir tavsiyede bulunmak isterim: yazarın nasıl öldüğünü etraflıca okuyun derim. Çünkü yazarın hayatını okuyunca benim 2 kitabında da karşılaştığım ve söylenene göre diğer kitaplarında da belli bir yer tutan ölümün her çeşidi ve ona yapılan güzelleme başka bir anlam kazanıyor.
Özellikle başkarakter üzerine derin düşüncelere sürükleyen, ölümün kıyısında bir büyüme hikayesi. Merakla okuyorum.
Haruki Murakami - Sahilde Kafka
Okuduğum en kötü kitaplardan biri. Ergen değilseniz sevmeyeceksiniz emin olun.
1Q84’ten sonra tamamıyla bıraktım bu yazarı okumayı. İki karşı cins düşünün farklı farklı evrensel boyutlarda takılıyorlar ama bir şekilde hanım arkadaşımız beyefendiden hamile kalıyor meşhur trafik polisi gibi saldım küfürleri
Ben imkansızın şarkısı’nda şok olmuştum. Berbattı. Bu daha iyidir diye okudum, bu da bir o kadar berbat. Belki biraz daha az berbattır. 1Q84 de bana bakıyor ama vazgeçtim gibi şu anda okumaktan.
Murakami’nin tarzı o zaten. Hatta Sahilde Kafka’da da sanki bunu anımsatan bir bölüm vardı diye hatırlıyorum. Ha başkaları sevebilir, ama bana hitap etmiyor kesinlikle. Zemberekkuşu’nun Güncesi’ni öveni çok gördüm ama genelde kitapları bu şekilde olduğu için Sahilde Kafka’dan sonra başka kitaplarını okumadım.