Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Seride ilerlediğinizde bu konuda biraz rahatlama olacak. Spoiler olmasın diye yazmak istemiyorum ama içinizin yağları eriyecek bazı bölümlerde.

Perrin ise iflah olmaz zaten. O üçlü arasında en az sevdiğim karakter.

1 Beğeni

Yazarın bu tutumu seriyi yazarken kullandığı “Hero’s Journey” kalıbından kaynaklanıyor. Eğer Rand: kendini arayan, kötülüğün içinde iyi kalan, her zaman doğruyu uygulayan karakterinden sapıp o Aes Sedaileri öldürseydi genel okuyucunun sevdiği “Hero” kalıbından çıkmış olacaktı. O yüzden yazar ana karaktere sadece en kötüleri öldürterek en geniş kitleye hitap etti.

1 Beğeni

Oğuz Atay - Tutunamayanlar

Bu kitabı okumak, tek ayağı kırık bir iskemleye oturup, çok lezzetli bir yemek yemek gibi.

Her an düşecek gibi rahatsız, konforsuz ama mükemmel.

Goodreads yorumu

9 Beğeni

Bence yanılıyorsunuz. Rand kahramanlıktan o kadar çok çıkıyor ki Jordan’ın Rand için hiçbir kahramanlık kalıbı yok bence. Kadınları öldürmekle ilgili yargıları da Jordan amcanın Vietnam’da kazandığı kişisel bir düşünce.

1 Beğeni

Rand’ın sürekli “Şu iş bitse de defolup gitsem şu ejderlik işinden.” benzeri düşünceleri sebebiyle düşüncenizin bir kısmını desteklesem de fikrinize katılmıyorum. Kötülüğün karşısında durup kendi doğrularından ödün vermemesi, insanların güvenliğini kendisinden daha önemli tutması bana klasik kahraman özellikleri gibi geliyor.

1 Beğeni

Son Zaman Çarkı kitabına kadar okumayanlar bakmasın. Peki hangi kahraman içinde binlerce etki altına alınmış insan bulunan kocaman bir kaleyi sırf bir düşmanını öldürmek için öldürür hatta daha kötüsü desenden siler. Hani kahraman babasını öldürmeye gram kala kendini durdurur bir duruma girer. Hangi kahraman etrafındaki herkesi kullanmaya çalışır. Gerçek Gücü suçlayabiliriz ama bunlar gerçek güçten de önce başlamıştı.

Bence Zaman Çarkı bir kahramanın değil kahraman hatta bir kurban olmak zorunda bırakılan ama tam olamayan sıradan bir adamın öyküsü. Doğrularından çokça ödün verdi ama insanların güvenliğini kendinden önde tuttu, iyi bir insan olarak.

Kahraman değildi demiyorum ama sıradan kahraman kalıplarına girmiyor bence. Serinin kendisi sıradan kahramanlık hikayesi kalıbına giriyor o başka. Ancak Rand Al’Thor bence çok sıradışı bir kahraman. Bir defa adam kafasının içinde sesler duyan bir yarı deli.

4 Beğeni

Zülfü Livaneli - Konstantiniyye Oteli

0000000644621-1

Yıllardır kitaplığımda duran, hatta aldığım ilk Livaneli kitabı olan, onu aldıktan sonra tüm kitaplarını aldığımdan ve yazılma sırasına göre okuduğumdan dolayı bir türlü sıra gelmeyen, sıra dışı kitabımı sonunda elime aldım ve çabucak okudum.

İtiraf etmeliyim, bambaşka bir kitap bekliyordum. Adından dolayı olacak, biraz polisiye, biraz mistik, sürükleyici bir olay örgüsüne sahip, Bab-ı Esrar, Sultan’ı Öldürmek gibi Ahmet Ümit’leri andıran bir romandı beklentim. Arrka kapak yazısında ise insanlık panoraması denilince Allahallah demiştim ama gerçekten öyleymiş ve benim tahminimle hiç ilgisi yokmuş. Evet mistik tarafı çok ağır basıyor ama benim beklediğim şekilde değil.

Bu kitap bana göre, bir roman değil. Birbiriyle bağlantıları olan ufak öyküler kitabı daha ziyade. Sıradan bir romana göre daha zor bir yazma metodu olduğunu düşünüyorum zira yüz tane ufak hayat hikâyesini bir yerde toplamanız ve hepsini orijinal bir biçimde kurgulamanız icap ediyor. Demek istediğim, ustaca yazılmış bir kitap bana göre. Livaneli’nin en ilginç kitaplarından ve çok güzel.

Evet böyle bir kitap okumayı beklemesem de okurken büyük keyif aldım. Kabul edilmeli ki bazı ana karakterler var ama kesinlikle özenilmiş bir karakter ve detay derinliği de mevcut.

Kitapta en dikkat çeken bölüm açık ara 262. sayfadaki “Ebedi ve edebi gölgelere dair” kısmı. Bu bölümü inanın uzun zaman unutamayacaksınız. Bu bölüm daha sonra genişletilerek bir kitap haline de getirildi Livaneli tarafından. Bu farklı deneme o kadar hoşuma gitti ki, zaten son derece orijinal olan kitabımızı bir üst lige otomatik olarak taşıdım. Benim puanım da tam bu noktada 4 ten 5 yıldıza yükseldi.

Yazarın bazı şiir ve roman alıntıları da ilgi çekici ve yerinde olmuş söylemeden geçmeyeyim.

Doğan Kitap, baskı adedi fazla olan eserlerinde farklı(düşük kalite) bir ince kağıt kullanıyor. Çoğu kişi de bu kâğıttan şikayetçi. Ben ise ufak sapıklığımı itiraf etmeliyim ki, özellikle bu kağıt baskılarını alıyorum. Mesela ciltli versiyonunu bu kağıt yüzünden almadım. İnce kağıt olduğundan hap gibi yoğun kitaplar oluyor. 500 sayfa kitap incecik olabiliyor. Sayfalar da pürüzsüz ayrıca. Sanırım bu sebeplerle tercih ediyorum. Dayanıklılığı düşük olduğundan dikkat edilirse başka sorun yaşatmıyor bu kâğıt.

goodreads linki

5 Beğeni


Kartaca Kraliçesi Dido ile Christopher Marlowe külliyatına giriş yaptım. Özdemir Nutku’nun muhteşem çevirisiyle okuduğum bu eser, yazarın Vergilius’un Aeneas Destanı’ndan etkilenmesi sonucu yazdığı bir oyundur. Vergilius’un kitabını henüz okumadım ama Marlowe ortaya mükemmel bir oyun çıkartmış.

4 Beğeni

O kısımda Rand Graendal’ı elinden kaçırmamak için, yok olması garanti olsun diye Şerateş kullandı. Ayrıca kaledeki insanların hepsi geri dönülemez şekilde Graendal’ın köleleriydi zaten. Yani olası büyük kayıpları bertaraf etmek için azınlığı feda etti.
Tam al’thor u öldürmeye çalışma konusunda Rand’ın leke yüzünden iyice delirmesi, Semirhage’nin saldırısından sonra paranoyaklaşması nedenlerini öne sürebiliriz.

Serinin alışılagelmişin dışında ayrıntılı olması, birçok karakterin birbirleriyle olan karmaşık ilişkileri Rand’ın klasik “kahraman” kalıbından kısmi olarak ayrılmasına neden olmaktadır. Ancak Rand’ın taraf seçme konusunda asla tereddüte düşmemesi, tavrından ödün vermeden kendini sürekli tehlikeye atması, bencilce hareket etmek yerine çoğunluğun faydalanabileceği şekilde davranma ana karakterin bir “kahraman” olduğunun göstergesidir.

1 Beğeni

Hayaletin Çırağı (Wardstone günlükleri 1) - Joseph Delaney

Bu seriyi yanlış hatırlamıyorsam bu başlık altında birisinin paylaşımından görmüştüm. Kitabın övüldüğünü görünce meraklanıp araştırmıştım neymiş bu Wardstone günlükleri diye.

Ben kitabı çok sevdim. Gerek konusu gerek anlatımı olsun çok hoşuma gitti ve beklentimi karşıladı. Kitap oldukça yalın bir anlatıma sahip kolay okunan bir kitap. Ağır serilere ara verip biraz dinlenmek için birebir olduğunu düşünüyorum. Korku macera türünde bir gençlik romanı. Tabi kitaptaki unsurlardan korkmak için çocuk yaşta olmak gerek. Açıkçası o zaman bile korkmayan çocuklar olabilir diye düşünüyorum. Konusu ise kısaca şöyle: Karanlık güçlerin karşısında durup insanları o güçlerden korumakla görevli insanlar var. Bu kişilere Hayalet deniyor. Ana karakterimiz Tom ise Hayalet’in yanında çırak olarak işe başlıyor. Kitabın geri kalanında ise saflığı ve bilgisizliği yüzünden başına türlü belalar açıyor ve bunlardan kurtulmaya çalışıyor. Tom’un hikayesini en başından çırak olarak işe alındığı günden itibaren anlatmaya başladığı için karakter gelişiminin kolaylıkla takip edilebileceği bir seri olacağını düşünüyorum. Ayrıca Alice karakteri konusunda da büyük bir merak içerisindeyim. Serinin geri kalanı için önemli bir karakter olduğu bariz çünkü kitaplardan biri ismini bu karakterden alıyor. Alice için ne iyi ne kötü, her iki tarafta da yer alabilir dendi. Sonradan doğru yolu bulup tamamen iyi birine dönüşmesi bence klişe olur. Umarım bu kitapta söylendiği gibi hep nötr, arada bir karakter olarak kalır. Kısacası uzun zaman sonra bir gençlik kitabı okumanın da etkisiyle yalın dili ve hafif, yormayan konusuyla bu seri beni kendine bağladı.

13 Beğeni

Bir Maskenin İtirafları

Güzel ve farklı bir kitaptı. Bu tarz kitaplar pek okumadığım için ilk başlarda adapte olmaya ve karakter ile ilgili bazı şeyleri anlayabilmekte zorlandım ama bunun sebebi de Mishima’nın başarılı yazımından ötürü idi. Neden derseniz; zaten ana karakterimiz kendisini ve bazı şeyleri anlayamıyor ve biz o anlayamama durumunu sanki o karaktermişiz gibi yaşıyoruz. Gercekten çok garip ve farklı bir anlatımdı yani ve bu yönden kitap isminin hakkını da veriyor zaten.

Yazar hakkında okuduğum şeylerden anladığım kadarı ile; her kitapta farklı bir konuyu buna benzer özgün bir anlatım ile yazıyor. O yüzden diğer eserlerini okumayı da düşünüyorum. Beni etkileyen bir yazar oldu ve diğer eserlerinde nasıl duygular verecek merak ediyorum.

12 Beğeni

image
Bu aralar şiire merak sardım ve büyük şairlerin hepsini okumak istiyorum. Ama şiir okumayı plansız bir şekilde yapıyorum, kütüphanede hangi şaire rastlarsam veya hangi şairi merak edersem o gün onun şiirlerini okuyorum. Geçenlerde internette bir şiirini görünce artık Necip Fazıl’I okumanın zamanı geldi diye düşünüp ilk fırsatta şairin sanırım bütün şiirlerinin yer aldığı Çile’sini okudum.

Şairin, çok meşhur olduğu için zaten bildiğim uzun şiirleri dışındaki diğer uzun şiirlerinden birkaç tanesini çok iyi bulmakla birlikte geri kalan uzun şiirlerini ortalama üstü buldum. Bununla birlikte kitaptaki şiirlerin yarıdan fazlasını oluşturan tek beyitlik şiirlerinin neredeyse tamamını çok beğendim.

15 Beğeni

Kısa bir cehennem ziyareti kitabını okudum akşam, evet cehennem’ e farklı bir bakış açısı getirmiş, konu güzel ama kafana vuran bir kitap değildi.

Vakıf 2’ ye geçtim, harika bir kitap, dört dörtlük bir kitap.

2 Beğeni

Ben de okumaktayım Çile’yi. Son paragrafınıza harfiyen katılıyorum.

Ek olarak; kitaba adını veren Çile, çok çok güzel bir şiir.

3 Beğeni

Hep merak etmişimdir Necip Fazıl’a ait neden bu kadar çok aforizma var diye. Meğerse onlar aforizma değil şiirmiş.

4 Beğeni

İçinde 9 öykü barındıran Klasik Korku Öyküleri’ni okudum. Açık ara Charlotte Perkins Gilman’ın yazdığı “Sarı Duvar Kağıdı” en iyi öyküydü. Diğer beğendiğim iki öykü, “Luella Miller” ve “Kuledeki Oda” oldu.

Genel olarak beğendiğim bir kitap olduğundan, gönül rahatlığı ile tavsiye ederim. Okuyun, pişman olmazsınız😉

24 Beğeni

Bahsettiğiniz Sarı Duvar Kağıdı İthaki Karanlık kitaplık’ta çıkan Sarı Duvar Kağıdı mı?

2 Beğeni

Evet o kitap. O derlemede de aynı öykü var.

1 Beğeni

Aynen de o kitap.
@SJack sağolsun yanıtlamış zaten.

2 Beğeni

resim

Haruki Murakami romanlarını en baştan tekrardan okumaya başladım Hear the Wind Sing ile. Arafta geçen bir roman gibiydi. Hava her zaman çok sıcak, tüm gün bira içiyor karakterler. Ne mutlu ne mutsuzlar. Ama son bölümlerde yaşamı hikayenin içine koyabilmiş olduğunu görmek hem hüzünlendirdi hem sevdirdi. Yaşamak bir döngü ve devamlılık. Çok nitelikli bir roman değil. 2. okuyuşum oldu, bunu bilerek okudum. Tam bir ilk roman denemesi tadında. Beğendim. 3.5/5

8 Beğeni