Gayet güzel başladı. Karakterleri sevdim. Daha başındayım ama bakalım.

Stephen King - The Shining’i okudum. Lise’de okumuştum ama aklımda yine bir şey kalmamış. 
Aklımı kurcalayan bir önemli şey şu; Diğer yayınevleri kitabın orijinal kapağı gelmediği için basamadığını söylüyor, öbürü illustrasyonlara onay alamadıkları için basım tarihinin geciktiğini söylüyor ama Altın Kitaplar, kitabın orijinal adı ile tamamıyla alakasız, saçma sapan isimlerle dünyanın en ünlü yazarlarının kitaplarını basabiliyor. Nasıl oluyor bu iş anlam veremiyorum. Adı Misery olan kitabı Sadist diye, Shining olan kitabı Medyum diye, The Quest olan kitabı 11. Yazıt diye hiç bir yurtdışı kaynaklı tırıvırı olmadan yıllardır basıyor. Bu kitaba da orijinal adı ile tamamen alakasız bir isim vermişler ki üstüne orijinal adını da yazmak zorunda kalmışlar. Garip…
The Shining’i beğendim ama yere göğe sığdırılamadığı kadar da güzel bulmadım. 150 sayfalık görece kısa bir kitap olabilecekken, işin içine hikayedeki her karekterin anası, babası, karısı, kızı, eniştesi, kayinçoşu dahil olduğu için hikaye sündürüle sündürüle iki katına çıkarılmış.
Sabahattin Ali- İçimizdeki Şeytan’a başladım an itibariyle 50 sayfa kadar okudum. Kuyucaklı Yusuf ve Kürk Mantolu Madonna’dan sonra üçüncü kitabım oldu yazardan bakalım nasıl ilerleyecek.

Yeni bitti. Platin Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenk ile Bara Girerse kitabı gibi bu kitap da çok keyifli ve güzeldi.
Yaşam, ölüm var olma, zihin, klonlanma, cennet cehennem ve zaman gibi birçok kavramı felsefi yönde ele alıyor. Bunu yaparken de fıkralar eksik olmuyor tabi ki.
Farklı bir tat arayanlar için tavsi ediyorum.
Ben de şu an İçimizdeki Şeytan’ı okuyorum. Yazardan okuduğum ilk kitap ve şu sıralar tam da Ömer’in ruh hali içindeyim. Baya iyi denk geldi. Allah sonumu hayretsin
.
sanki ben de ama daha başlardayım bir şey diyemem 
Mort- Terry Pretchett
Kitaba bayıldım. Okurken çook eğlendim. Eğlence, macera, mizah her şey var. Konusu mu? Direkt alın okuyun. Konusunu boşverin. 
Zaman geçmeden Diskdünya serisine başlayın çok şey kaçırıyorsunuz.
Arctrus’a Yolculuk kitabını okumuş olan var mı? Film gibi kitap gece gece tadı damağımda kaldı her sayfadan sonra. Tolkien boşuna övmemiş. Bu kitabın sohbetini edebileceğim birileri olmalı.
Yok mu kimse. Allahım ); Bu kadar geç çevrilmiş olması da çok üzücü.
Bu da kitabın teması olsun.
Kitabı alalı çok oldu ama elim bir türlü gitmediği için kitaplığımda okunmayı bekliyor. O kadar iyi mi gerçekten? Meraklandım 
İlk bölümdeki olayı anlamıyorsun başta. Anlamadım tekrar okudum hatta sonra film gibi açılıyor. Bazı kitaplar kafa yapar bu da onlardan birisi.
Çok meraklandırdın beni ya yakın zamanda okuyorum.
İthakinin bilim kurgu klasiklerindeki her kitap çok akıcı sürükleyici olmadığı için hep bir çekincem oluyor. Arcturus için güzel yorumlar almak sevindirdi.
O halde kısa zamanda sizin de yorumlarınızı görmek isterim.
Tabii. Hala kitap hakkında konuşmak istiyor olursanız seve seve. 
Klasik Bilimkurgu Öyküleri

Yazıldıkları zamanı düşünürsek yaratıcı hikayeler sayılabilirler ancak ben H.G. Wells’in hikayesi “Yeni Hızlandırcı” dışında çok beğenmedim. Özellikle son hikaye “Çukur Halkı”nın bilimkurgu olarak nitelendirilmesini anlamadım, fantastik korku altında basılması daha uygun olurmuş. Hepsinin dili anlaşılır ama konu olarak beni pek sarmadılar. 6/10

Çehov’un kısa oyunlarını okuduktan sonra öykülerini okumaya başladım. Bu kapsamda Mehmet Özgül tarafından çevrilen ve 8 ciltte toplanan öykülerinin ilk cildini eski Cem baskısından okudum. Bu ciltte, yazarın 1880-1884 yılları arasında yazdığı öyküler yer alıyordu.
Kitapta yaklaşık 60 tane öykü yer alıyordu. Bunların hiç abartısız 45-50 kadarını mükemmel buldum. Geriye kalan öyküler de çok güzel olmasına rağmen diğerlerine göre biraz daha zayıf kalıyorlardı.
Kitapta beğenmediğim hiçbir öykü yoktu, bu yönüyle beni şaşırttı. En sevdiğim öykü kitaplarında bile birkaç tane beğenmediğim öykü illaki vardır. Ama bu kitapta yoktu. Yazar bu yüzden en beğendiğim öykü yazarı oldu ve sanırım geriye kalan 7 cildi de bu gidişle yakın zamanda okurum.

Gabriel Garcia Marquez’in “Benim Hüzünlü Orospularım” kitabını geçenlerde bitirmiştim ama yazmayı unutmuşum. Okuduğum diğer kitapta bitsin öyle yazayım dedim. İki kitabı da bitirdim ve geldim. Öncelikle Marquez’in okuduğum ilk kitabı olduğunu söylemeliyim. Bence yazarın kitaplarını okumak isteyenler için bu kitap bir başlangıç kitabı olarak okunabilir. Yazarın anlatımını, hikayeyi aktarış biçimini çok beğendiğimi söylemeliyim. Yaşlı bir adamın başından geçen bir olayın anlatıldığı bu eser, bir oturuşta bitirilecek, insanı okurken sıkmayan ve ilgi çekici bir konuya sahip. Genel olarak kahramanımızın başından geçen “durumu” pek tasvip etmesem de yine de işlediği konu açısından enteresan bir kitap olarak hafızamda yer etti.
Bir diğer kitap ise, Robert Graves’in “Ben Claudius” adlı kitabı. Uzun zamandır tarihi bir roman okumadığım için başlamıştım. Roma tarihine büyük bir çerçeveden bakan ve hiçte sıkıcı olmayan bu kitap, baya hacimli bir kitap olmasına rağmen okurken beni asla sıkmadı. Roma’nın siyasi durumu, imparatorların yaptıkları, savaşların nasıl gerçekleştiği gibi durumlar hikayesel anlatımla okuyucuyla buluşuyor ve okurken Claudius’un “sakat ve istenmeyen” insandan imparatorluğa yükselişini görüyorsunuz. İkinci kitabı "Tanrı Claudius"u fazla ara vermeden mutlaka okuyacağım ama biraz Roma’nın içerisinde dönen kirli oyunları hazmetmem lazım 
Ben Cladius’u Dost Körpe çevirdiği için okuyasım gelmiyor. Acaba çeviriyi nasıl buldunuz?
Aslında bazı yerlerde cümle yapısı olarak, düşük yapıda olan veya “bu buraya uymamış” dediğim cümleler var ama kitap Claudius’un ağzından ve tarihçi bir anlatım karakteriyle yazıldığı için öyle yazıldığını düşündüm. ama başka herhangi bir sıkıntıya rastlamadım. okutuyor kendini.