Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

UrsulaRen’ deki bir başka gezegenin hikayesi daha bitti: Dünyaya Orman Denir.

Nedenini tam belirleyememekle beraber serideki okurken en sıkıldığım kitap oldu. Belki okuduğum anlardaki durumumla ilgili de olabilir(misal yorgunluk) ancak sanki kitaptaki her cümle devrik yazılmış ve ben her cümleyi okurken zorlanıyormuşum gibi hissettim. Aslına bakarsanız okurken aklıma ilk önce mavi arkadaşlarımızın olduğu Avatar filmi geldi ve aklımın bir köşesinde hep durdu. Yine Ursula Abla’ nın o dingin üslubu kendisini koruyor ve zavallı yeşil tüylü insancıklara yapılanlar ve onların bir şekilde uyanışının psikolojisini hissedebiliyorsunuz. Arka kapakta yazılan Amerika ve Vietnam Savaşı’ nı düşünerek okuduğunuzda sömürgenlere lanet okuyabilirsiniz. :slight_smile:

4 Beğeni

Harika bir seçim, eğer sıkılmazsanız ve tabii ki bu tür BK. seviyorsanız emsalsiz bir evrene adım atıyorsunuz… Tebrik ederim.

1 Beğeni

Keyifli okumalar en sevdiğim seridir kendileri…

1 Beğeni

Bu kitap hakkında bir inceleme yapma ihtiyacı duymuyorum açıkçası. Muhteşem bir anlatıcı sizi harika bir öyküye davet ediyor. Hem de bir hobit evinde yanan şömine başında piposuyla dinleyicilerini bekliyor. :slight_smile:

Yüzüklerin Efendisi Serisinde olduğu gibi bu kitap da filmine göre çok çok iyi. Peter Jackson abimizin izleyici kaygısını kitabı okuduktan sonra çokça görüyoruz. Filmde gördüğümüz çoğu şeyin kitapta yer almadığını söyleyebilirim. Bu genellikle öykünün Bilbo ve Cücelerin üzerinden gitmesinden kaynaklanıyor. Her neyse masalsı bir anlatım ve hikaye istiyorsanız Hobbit isabetli bir seçim olur.

10 Beğeni

Türü seviyorum, dün 25 sayfa kadar okudum, araştırma, sözlük açma, yavaş yavaş, sindire sindire gidiyorum ve çok beğendiğimi söyleyebilirim.

1 Beğeni

PKD’nin en ünlü kitabı Androidler Elektrikli Koyun Düşler Mi’yi okudum. Daha önce Sondan Bir Önceki Gerçek’i okumuştum. Her iki kitap da nükleer savaş sonrası distopik bir dünyayı tasvir ediyor. Bu sefer kahramanımız dünyaya kaçak olarak giren androidleri emekli etmekle meşgul bir ödül avcısı. Bakalım insana oldukça benzeyen bu androidleri haklayabilecek mi? Kitap cyperpunk’ın ilk örneklerinden (belki de ilkidir emin değilim) ve en iyi bilim kurgu kitaplarından biri olduğu gerçek. Akıcı üslubuyla rahatça okunabiliyor. Sizi yoracak bilimsel terimler bulunmuyor. PKD’nin olabilecek şeyler için tahminlerini çok beğeniyorum. Mesela görüntülü telefon konuşmaları tam da zamanımızda geçen bir kitap için doğru bir tahmin. Son olarak Alfa’nın editörlüğünü pek beğenmediğimi söylemek isterim. Bir kez okumayla giderilebilecek çok basit hatalar vardı.

Bu arada kitaptan sonra Blade Runner’ı izledim ama hiç beğenmedim. Kitapla büyük ölçüde farklılar. “O yılda böyle bir film nasıl çektiler?” diye kendi kendine düşünüyor insan ama ellerinde hazır bir hikaye varken basit bir senaryoya anlam veremedim ve izlerken bayağı sıkıldım. Ancak PKD’nin duyulup ün kazanmasına neden olduğu da bir gerçek.

9/10

Ocak ayındaki rezil okuma performansımdan sonra bu kitap ilaç gibi geldi. Enteresan bir anlatım dili olmasına rağmen akıcılığı çok iyi. Distopik bir gelecekte gençlerin şiddete olan eğilimine tanık oluyoruz. Baş karakter gördüğüm en kötülük sever karakterlerden biri. Kitap kendi ağzından anlatılıyor. Düşünce yapısına, yaptığı iğrenç şeylere yani iç dünyasına tanıklık ediyoruz. Hikayenin ilerleyişi, karakterin başına gelenler ve sonunda geçirdiği değişim beni tatmin etti. Filmini izlemedim. Umarım Shining ve Blade Runner’da yaşadığım hayal kırıklıklarını yaşamam.

8/10

15 Beğeni

Bilimkurgunun babası sayılan H.G Wells’in okuduğum 3.kitabı olan Dünyalar Savaşı hepimizin bildiği gibi Marslıların dünyayı işgalini konu alan bir kitap.Karakterimiz Ogilvy adlı gökbilimci arkadaşıyla Mars’ın yüzeyini izler ve patlamaları araştırırken bir gün karakterimizin evinin yakınlarına bir cisim düşer ve herkes bu cismin bir meteor olduğunu düşünür fakat bu cisim silindir şeklindedir ve içinden sesler gelir, daha sonra insanlar içinde canlı varlık olduğunu anlarlar ve Marslıların işgali böyle başlar.(Bu kısım spoiler olabilir) Kitapta marslıların dünyadaki bakterilere karşı bağışıklığı olmadığı için öldükleri çok kısa bir şekilde geçiștirilmiș gibiydi bu bence kitaptaki tek olumsuz nokta fakat kitabın sonunda yazar zaten bu bölümü neden kısa tuttuğunu ve ispatlanmamıș kuramları bir bir açıklamış.Zaten kitap 1800’lü yılların sonunda yazılmış döneminin çok ötesinde bir kitap herkese tavsiye ederim.

12 Beğeni

images

Yeni başladım harika ilerliyor her şey. Her sayfasında merak ettiriyor. Bakalım daha neler göreceğim. Kitap daha ilk sayfalardan övüldüğü kadar varmış dedirtiyor.

17 Beğeni

Otomatik Portakal kitabını okuduktan sonra filmini izledim, ama hiç beğenmedim kitabı okumasaydım bir çok yer anlayamayacaktım. Kitaptaki olayların aynısını anlatıyor. Neden bu kadar kült bir film olmuş onu da anlamadım.

2 Beğeni

Son Dilek - Andrzej Sapkowski

Oyun evrenine geç adım attığım için pişman olduğum gibi aynı duyguları kitap evreni için de yaşadım. Oyun oynarken yaşadığım zevk, kitap okurken devam etti.

Odysseia’dan sonra ilaç gibi geldi. Kitap çok akıcı ilerliyor. Çeviri ve editörlük kısımlarında da bir hata göremedim. Resmen kusursuz ilerliyor, umarım serinin diğer kitapları da böyle özenli hazırlanmıştır.

13 Beğeni

lar

LIONS OF AL-RASSAN (Al-Rassan’ın Aslanları)

KONUSU

Al-Rassan’da hüküm süren Ashariteler yüzyıllar önce çöllerden geldiler, ama fethettikleri bereketli toprakların sunduğu hazlar imanlarını aşındırdı. Son halifenin de öldürülmesiyle Asharite İmparatorluğu birbiriyle çatışan dekadan şehir krallıklarına bölündü. Cartada Kralı Almalik, yanında dostu ve danışmanı, aynı zamanda da diplomat, asker ve şair olan Ammar ibn Khairan ile Al-Rassan’ı altın çağına döndürme planları yapıyor. Fakat kanlı bir yaz akşamı aralarının açılmasına sebep olacak.

Bu sırada kuzeydeki Jadditelerin şöhretli ve korkulan komutanı Rodrigo Belmonte, kralı tarafından sürgün edildikten sonra bölüğüyle güneye inmeye karar verir.

Al-Rassan’ın tehlikeli topraklarında, farklı dünyalardan gelmiş bu ikili bir süreliğine de olsa aynı efendiye hizmet edecek. İstemeden de olsa onların kaderini paylaşacak olan saray doktoru Jehane, hızla kutsal savaşa sürüklenen Al-Rassan’ın geleceğinde büyük bir rol oynayacak.

DÜŞÜNCELERİM

GGK’yi ilk kez denedim ve de favori kitaplarımdan biri oldu. Hatta sadece tekil kitaplar arasında birinci sırama yazarım.

Kitap Endülüs dönemi İspanya’sından esinlenmiş bir coğrafyada geçiyor. Müslümanların, Katoliklerin ve Yahudilerin yerini, yıldızlara tapan Ashariteler, güneşe tapan Jadditeler ve aylara tapan Kindathlar almış. Şehirler ve karakterler de tarihtekilerden esinlenilmiş. Altıncı hissi kuvvetli bir çocuk ve gökte iki ay olması dışında fantastik bir öge içermiyor.

Karakterler güzeldi, hikaye güzeldi, dili güzeldi, akıcılığı güzeldi. Her şeyi güzeldi. Özellikle saray entrikaları ön planda olduğu için, her liderin kendi çapında becerikli olması çok hoşuma gitti. Güldürdü, sinirlendirdi, duygulandırdı. Keşke 600 değil de 1000 sayfa olsaymış dedirtti. Mutlaka bir zayıf yanı vardır derseniz, detaylı cinsel sahneleri hoşunuza gitmeyebilir.

Bugüne kadar neden çevrilmemiş, anlamak zor.

10 Beğeni

Yalom’dan okuduğum ilk roman, ve gerçekten beğendim. Daha önce psikolojiyle ilgili kitaplarını okumuştum ve her zaman akıcı bir dili olduğunu düşünüyordum. Buna rağmen romanının bu kadar akıcı olmasını beklememiştim. Okuması lezzetli, beyin fırtınlarının bol olduğu bir kitaptı. Psikoterapi bu şekilde doğmamış olsa da doğsa çok güzel olurmuş. Felsefi- psikolojik bir roman okumak isteyenlere tavsiye olunur.

Ek olarak bı güzelim kitabı ‘parttaym’ çevirisi ile hatırlayacak olmam çok acı. Ama yer etti bir kere ve silinmiyor.

7 Beğeni

Davidhun1

Simon Beckett’ın “David Hunter” dizisinin ilk kitabı olan "Ölümün Kimyası"nı okuyorum. Güzel bir serüven; David Hunter adlı eski bir adli antropoloğun bir seri katilin yakalanması sürecine katılması üzerine kurulu.

Ancak kitabı Türkiye’de çıkaran Yabancı Yayınları kitabın hakkını verememiş. O denli çok yazım hatası, cümle bozukluğu var ki… Tam odaklanıp serüvene dalıp gidiyorsun art arda gelen yazım yanlışı bombardımanlarıyla aldığın keyif süratle irtifa yitiriyor.

Bu denli yazım hatası, cümle bozukluğu olan bir kitaba 30 TL etiket ederi biçmek “iş ahlakı” ve “saygı” kavramlarının kapsamının çok dışında. Künye bilgilerinde düzeltiyi, son okumayı kimin yaptığı belirtilmemiş. Belli ki yayınevi böyle bir şeye gerek duymamış, işi çevirmenin omuzlarına yıkmak istemiş…

Yazık… Burunlar havalarda, bakışlar tepeden tepeden, okuyucuya saygı yerlerde… Az emekle çok para kazanma gayretleri…

12 Beğeni

Bu sanırım Ayrıntı Yayınları’nda genel bir problem. Ayrıntı’dan okuduğum birkaç kitaptır ben de tilt oluyorum.

2 Beğeni

Geçenlerde yazdım İrvin Yalom’un bir kitabını okumuştum; Bir Psikiyatr Anıları. Her ne kadar anı kitabı olsa da hoşuma gitmişti. Kendisini Aziz Hayri’nin sevdiği yazarlar listesine alıp almama konusunda kararsız kalmıştım. Ayrıca romanlarını da okusam mı diye düşünüyordum. Sanırım şimdi alıp okuyacağım. Bakalım listeme girebilecek mi

3 Beğeni

Ben bir şekilde ‘gözden kaçmıştır’ diyordum ama yayınevi açısından ilginç bir tercih olmuş. Türkçesi olmayan bir kelime de değil üstelik.

2 Beğeni

Son günlerde rastlanır oldu böyle şeylere… Eh; “witcher” sözcüğünü çeviremeyen ya da çevirme zahmetine gir(e)meyen bir bakış açısından daha fazlasını beklemek, zorlamanın sınırlarını aşındırmak olur zaten…

1 Beğeni

0000000580357-1

William Golding’in “Kule” isimli kitabını bitirmek üzereyim. “Sineklerin Tanrısı” kitabından sonra yazarın okuduğum ikinci kitabı oldu. Ama hayatımda bu kadar zor bir okuma bir “Bulantı” kitabında bir de bu kitapta yaşadım. Daha bitmedi 60 sayfası falan var ama o kadar yavaş okutuyor ki kendini anlatamam. Bulantıyı okurken yine bir olay örgüsü veya ne olacak merakı vardı. Bu kitapta o da yok. Bir rahibin kiliseye ek bir kule yaptırılması anlatılıyor fakat sadece konusu bu. Başka hiç bir şey yok. Hristiyan mimarisine yabancı olduğumdan mıdır nedir bahsedilen konuya bir türlü yakınlık da duyamadım. Gerçekten çok sıkıcı bir anlatıma sahip kitap. Ayrıca Genelde üsluba takılmayan bir okur olarak, yazarın sürekli üslup değiştirerek anlatması deli etti beni. Bazen “Yapıyordu”, “Ediyordu” gibi kurarken cümleyi bazen ise “Yaptım” “Ettim” şeklinde anlatmış. Yarım bırakmak istemediğimden bu akşam zorla da okuyup bitireceğim. Zamyatin’in "Biz"ine ya da Zelazny’in "Işık Tanrısı"na yaptığım gibi yarım bırakmayacağım.

9 Beğeni

Okurken zorlanılan kitaplar listesinde ilk beşi zorlar bu kitap. Ben de baya sıkılmış zor bitirmiştim.

2 Beğeni

Ben kitaba iki kere başladım ve ikisinde de bıraktım. Arkadaşımın hediyesi olmasa çoktan çıkarmıştım kitaplıktan ama kıyamadım. Kitabı okuyabilmek için İncil’i falan iyi bilmek gerekiyor sanırım. Çünkü çok fazla atıf var. Ama ben hiçbirini anlayamıyorum. Kitaba bir daha şans vereceğimi sanmıyorum ama bitirebilen birilerinin olması güzel. Baya sabırlı olduğunuzu gösteriyor.

1 Beğeni