Hem hristiyanlık hakkında hem de kilise mimarisi hakkında bilgili olmak gerekiyor bence. Şu anda inat ettiğim için bitirdim kitabı. Kitaptaki tek konu kulenin yapılması herhalde. Bende bir daha dönüp okuyacağımı sanmıyorum.
Dune: Rahibeler Meclisi’ni okudum, böylece Dune Serisi’nin tamamını okumuş oldum. 5. kitapta başlayan bir olay örgüsü vardı, 6. kitapta bu önceki olay örgüsü güzelce noktalanmış. Yazar yazamadığı 7. kitaba birtakım gizemler bıraksa da 6. kitapta çoğu sorumun cevabını aldım ve bu kitap benim için güzel bir final kitabı oldu.
Joseph Conrad - Casus
Umduğumu bulamadığım ortalama bir kitap. Conrad ilk defa okuyorum. Yine şans vereceğim ama.
Kitap: Kısa Bir Cehennem Ziyareti
Özgün Ad: A Short Stay in Hell
Yazar: Steven L. Peck
Yayın: Çınar Yayınları
Baskı: 2019 Şubat, 1. basım
Çeviri: Yosun Erdemli
Sayfa: 112
Kitap, Jorge Luis Borges’in “Babil Kitaplığı” adlı öyküsünü temel alıyor. Borges bu öyküsünde evreni dev, sayısı belirsiz altıgen dehlizlerden oluşan bir kitaplık olarak düşlemiştir. Steven L. Peck’in romanında ise cehennem, dev bir kitaplıktır.
Olayları ağzından dinlediğimiz ana karakter Soren Johansson beyin kanserinden ölür ve Xandren adlı bir iblis tarafından sorgulandıktan sonra cehenneme gönderilir. Sorgu sırasında öğrendiği ilk çarpıcı bilgi Hıristiyanlığın değil (kendisi inançlı bir Mormondur), Zerdüştlüğün gerçek din olduğudur. Johansson’un gittiği cehennem hiç de düşlediği gibi değildir. Ateşte yanma, işkence gibi şeyler olmadığı gibi sonsuza değin orada kalmayacaktır; hatta istediği yemekler, içecekler bile önüne gelmektedir. Burası aslında dev, ama aklın alamayacağı kadar dev, bir kitaplıktır. İçinde yazılmış ve yazılması olası her kitap bulunmaktadır. Bu dev kitaplık cehenneminden kurtulup cennete gidebilmesi için yapması gereken şey, kendi yaşamının anlatıldığı kitabı bulmaktır. Ama neredeyse sınırsız sayıdaki kitaplar içinde yer alan bu kitabı bulmak, olanaksız değilse bile olanaksıza çok yakındır. Tabi zamanı boldur; milyar kere milyar yıl arayışını sürdürebilir…
Not: Borges’in öyküsünü merak edenler, İletişim Yayınları’nın çıkardığı “Ficciones” adlı kitaba bakabilirler (kitap tabi ki Borges’in öykülerinden oluşuyor).
The Witcher - Gölün Hanımı / Andrzej Sapkowski
Mükemmel bir finaldi. Sapkowski son iki kitapta anlatım tarzıyla, hikayeyi işleyişiyle gerçekten şov yapmış. Bazı bölümlerde ne anlatıyor şimdi bu adam ya diyorsun, sonunda öyle bir vuruyor ki içine oturuyor dediklerin.
Son oyunun ilk başlarında White Orchard’da arka planda çalan müzik savaş sonrası atmosferi çok güzel yansıtıyordu. Bu kitapta da son bölümü okurken o müzik yankılandı kulaklarımda. Çok güzel vermiş Sapkowski savaş sonrası atmosferi.
Çok güzel bir seriye çok güzel bir final. İyi ki tanımışız Geralt, Ciri, Yennefer ve diğer nice karakteri.
Kitap: Bibliyomani
Özgün Ad: Bibliomanie
Yazar: Gustave Flaubert
Yayın: Sel Yayıncılık
Baskı: 2019 Ekim, 3. basım
Çeviri: Ayberk Erkay
Bir öykü içeren kısa bir kitap. Öyküyü okurken sol sayfada Flaubert’in el yazısı ile yazılmış halini, sağ sayfada ise Türkçe çevirisini görüyorsunuz. Gustave Flaubert’in 1836 yılında on dört yaşındayken yazmış olduğu öykü, 1837’de “Calibri” gazetesinde yayınlanmış. Kitabın sonunda gazetenin, öykünün basılı olduğu sayfası yer alıyor.
Giriş Bölümü: Barcelona’da kitapçılık yapan Giacomo’nun dükkanına genç ve soylu bir öğrenci gelir ve “Turpin’in Vakayinamesi” adlı bir elyazmasını Giacomo’dan yüksek edere satın alır. Öğrenci, elyazmasını istemeye istemeye satan Giacomo’ya “Aziz Michel’in Sırrı” adlı nadir bir kitabı nerede bulacağını anlatır. Giacomo hemen oraya gider ama kitabın Oviedo Katedrali’nin papazına satıldığını öğrenir…
Perg Efsaneleri | Korkak ve Canavar
Türk bir yazar tarafından yazılmış fantastik bir seri olması sebebiyle çok ilgimi çeken bir seriydi ama bazı kitaplarının baskısı olmadığı için bir türlü başlayamıyordum. Geçtiğimiz aylarda yeniden baskı yapınca hiç riske girmedim aldım tüm seriyi
İki gün önce başladım ve az önce bitirdim ilk kitabı. Oluşturulan evreni, karakterleri, olayları çok beğendim. Hikaye hiç tıkanmadı ve duraksamadı. Dili gayet sade ve okunaklı. İkinci kitaba hemen başlayacağım.
Pegasus Yayınlarından çıkan Tarih Ansiklopedisi’ni okuyorum.
İçerik olarak tam manasıyla sıralı bir gidişat yok. Beş farklı tarihçi tarafından hazırlanmış, Antik Uygarlıklar, Tıbbın Gelişimi, Dinler Tarihi, Bilim ve Teknoloji, Keşifler, Silahlar ve Savaşlar gibi farklı farklı ana bölümlere ayrılmış.
Konsept olarak hoş bir tarih derlemesi olmuş. Günümüzde “hap bilgiler” diye nitelendirilen kısa ve öz bir anlatımı barındırıyor. Bahsedilen tüm konular iki sayfa iki sayfa şeklinde verilmiş. Örneğin Homo Sapiens iki sayfa, Buz Devri iki sayfa, İsa’nın hayatı iki sayfa, Budizm iki sayfa, Amerikanın Keşfi iki sayfa, Buhar Makineleri iki sayfa, Veba salgını iki sayfa şeklinde gidiyor. Kitap 500 sayfa olduğuna göre bu şekilde yaklaşık 250 başlık içeriyor. İçinde çok fazla görsel var. Kapağında yazdığına göre 1500’den fazlaymış.
Yanlız bu konseptteki bir kitabın en az %50 daha büyük boyutlarda olması gerekliymiş. Boyutları çok küçük olduğundan yazılar ve notlar okurken göz oyuyor.
Özellikle gençler için ve bahsettiğim gibi genel kültürünüzü arttıracak hap bilgiler arayanlar için gayet güzel bir derleme olmuş.
ben de bu kitabı çok beğendim.Yorum ve özetimi de buraya belirttim.
Türkçe Çevirisi Damızlık Kızın Öyküsü diye çevrilmiş alternatif bir Amerika dünyasını anlatan bir kitap. Başlangıcı handmaid denilen kadınların askerleri tatmin süreciyle başlıyor. Klasik bir Atwood havası var kitapta. İngilizce okuduğum için bazen zorlandığım kısımlar oluyor ancak bu daha çok içine çekiyor beni. Başarılı bir yapı.
Merhaba
Dizisi yok muydu bu kitabın?
Evet. The Handmaid’s Tale
Evet ama dizisini izlemedim
Andy Weir - Artemis
Konusu hakkında hiç bir bilgim olmadan okuduğum bir kitap, o yüzden de herhangi bir beklenti içinde değildim. Yazarın anlatım tarzı ve kitabın içine yedirilmiş bilimsel bilgiler gayet güzel. Sanki Ay’da gerçekten öyle bir yer var hissini uyandırıyor. Anlatımı espirili olduğu için sürekli bir tebessüm bırakıyor. Ben çok beğenerek okudum, ileriki zamanlarda tekrar okuyabilirim dediğim nadir romanlardan. Marslı’ya göre daha sönük bulmuş okuyucular sönük itabı bu kadar güzel ise Marslı nasıl onu merak ettim. Onu da edinip okumayı düşünüyorum. Okumadıysanız mutlaka tavsiye ederim.
David Hunter serisini ilk yayımlayan İthaki idi, hatta Yabancı yayınlarının yeniden basımda kulladığı çeviri bile İthaki’nin yaptırdığı çeviri. Zaten Yabancı yayınları İthaki ile aynı çatı altında oluşumlar.
Ayrıca bilginiz olsun! Hem İthaki hem de Yabancı yayınları seriyi yarım bırakmıştır 4. kitapdan sonrası gelmedi, çok gördüler. Yıllardır içimdedir acısı…
Belirtmeden olmaz serinin en iyi kitabı 2. kitap olan Kemiklerin Şifresi (Written in Bone) dir.
İskoçya’nın kuzeyinde küçük bir ada Runa, şüpheli görünen bir ölüm. Adli Antropolog Dr. David Hunter ve iki polis adaya ulaşır. tam cinayet şüpheleri artar iken Pasifik’ten gelen bir fırtına adayı vurur ve adanın anakara ile tüm iletişim ve bağlantısı kopar. Ardından art arda cinayetler başlar…
Martha Wells’ in Katilbot Günlükleri’ nin üçüncü kitabı Kaçak Protokol bitti.
Kitap önceki anlatım tarzını devam ettiriyor. Sıkmıyor ama çoşturmuyor da. Tanıdık gelen bir uzay istasyonu gerilimli macerasından sonra konu şimdilik nihayete eriyor. Kendi içinde güzel bir gerilimi de var ancak olayları bir androidin gözünden okuduğumuz için biraz da gülümseyerek okuyorsunuz. Bakalım serinin diğer kitapları bizi nereye götürecek.
Kitap tam benim sevdiğim tarzda. Karakterler çok gerçekçi, diyaloglar çok zekice yazılmış. Kitabın en ilginç tarafı bence net bir konusunun olmaması. Hikayenin nereye gideceğini öngörememenin getirdiği gizem kitaptan aldığım zevki daha da arttırdı. Hikaye eski dönemlerde geçse de, yazar kitaptaki karakterlerin konuşmalarında modern bir dil ve üslup kullanmayı tercih etmiş, bu da karakterlerle özdeşleşmeyi kolaylaştırıyor. Yazara getirebileceğim tek eleştiri, kitaba harita eklememesi. Kitapta çok sayıda yer ismi geçiyor ve harita olmadan bu yerleri kafada canlandırmak kolay değil. Neyse ki bu dünyada yazılan ileriki kitaplardan birine harita eklenmiş ve elimizin altında internet olduğundan o haritaya erişebiliyoruz.
Çevirmen, yazarın üslubunu çeviriye yansıtmakta çok başarılı olmuş. Unvan gibi şeylerin çevirilerinden ise o kadar emin değilim. Örneğin hem Superior hem de Adeptus unvanını Üstat diye çevirmek yerine birini farklı şekilde çevirmek daha uygun olurdu.
Artık devam kitaplarının çevrilmesini bekleyeceğiz. Maalesef yayım tarihleri sürekli erteleniyor.
Taşın altından hep İthaki çıkıyor… Yalnız ikinci kitapta (Kemiklerin Şifresi) yazım hatası yok denecek kadar az; ilki tabi faciaydı…
Pazartesi Cumartesiden Başlar - Arkadi ve Boris Strugatski
Cadılar, büyüler gibi fantastik ögelerle, robotlar, üst seviye makinaların birlikte harmanlandığı bu eser beni okurken çok yordu. Hikaye o kadar absürd ilerliyor ki hayal gücüm 3 kısımdan oluşan kitabın 2. kısmında bitti ve anlatılanları kafamda kuramadım.
Ayrıca yazarlar, tarihten, edebiyattan, sinemadan, Sovyet tarihi ve geleneklerinden o kadar gönderme yapmışlar ki zaten bilmediğimden bazı şeyler havada kaldı. Özellile Sovyet yakın geçmişiyle ilgili bir sürü gönderme var. Bazı göndermeler, dipnotta açıklanmış ancak çok daha fazlası mevcut. Yani Sovyetlerin bilmem kaç yılında uzaya attıkları uydudan tut, Sir Thomas Malory’nin Arthur’un Ölümü eserine kadar göndermeler var.
Okurken ne yazık ki zevk alamadım, kitap bana bir şey katmadı desem yeridir. Hatta kitabın yarısında niye okuyorum diye sormadan da edemedim ama kitap yarım bırakma huyum olmadığından zorladım kendimi ve bittiği için mutluyum.
Ateş Yakmak - Jack London
Kitap 3 adet kısa öykü içermekte. Zaten çok ince. Bu öykülerden ikisi kitabın ismini oluşturan birbirleriyle aynı başlıklı , aynı konuyu farklı detaylarla işleyen öyküler. Jack London’ın çaylaklık zamanında gazeteye yolladığı öykü ile ünlü bir yazar olduktan sonra öyküyü tekrar yazdığı bu iki öyküyü peşpeşe okuyunca yazarın gelişimini fark ediyorsunuz ki amatör zamanında yazdığı öykü bile çok etkileyici.
Üçüncü Yaşama Azmi isimli öyküde okurken kar fırtınası ve çaresizliği hissettiren öykülerden.