Bitirince kesinlikle paylaşacağım yorumlarımı
Çok teşekkürler
Aslında yorum yazmayacaktım ama… Yazasım geldi.
Her şeyden öte, okuduğum en muhteşem şiirlerden birini barındırıyor bu kitap. Bu nedenle okuduğum için iyi hissettim kendimi. Yargılarınız varsa bir kenara bırakmanızı tavsiye ederim.
Kitabın ilk 100-150 sayfalık kısmına bayılmıştım. Sonrasında olaylar farklı noktaya kırılınca benim de şevkim kırıldı biraz. Beklentimle ilgili.
En büyük şikayetim, biraz daldan dala atlama tarzı anlatımının olması. Kitap hızlı ilerliyor. Yavaş ilerlemesini ve her sahnesini detaylandırmasını isterdim. Sahneler arası kopukluk okuma şevkimi kırdı. Yine öznel, tabii. Kimisi de buna akıcılık der.
Başka başlıkta gördüğüm yorumlar üzerine belirteyim; kitaptan cümle cımbızlarsanız tabii önyargınız oluşur. Cümleler metnin bağlamında değerlendirilmeli. Bu tür yorumlara kulak asmayın lütfen. Bu kitapta da cımbızlansa ne kadar absürt gelecek cümleler vardır kim bilir. Ama metnin içerisinde o cümleler anlam kazanıyor.
Konusundan özellikle bahsetmiyorum. Şahsi kanaatim bir kitabın konusunu öğrenmek de spoiler çünkü.
Dağınık bir anlatım oldu. Toparlarsam; muhteşem bir kitap diyemesem de konusu, akıcılığı, barındırdığı bazı vurucu cümleler ve O şiir ile birlikte çok güzel bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Tek şikayetimi yukarıda belirttim.
Philip K. Dick’in “Androidler Elektrikli Koyun Düşler Mi?” kitabını bitirdim. Dün okumaya başlamıştım ve bugün bitti. Kendini okutabilen, güzel, akıcı bir kitap. Artık PKD’nin zekası, yazım tarzı, bulduüu konuları anlatış biçimiyle ilgili güzellemeler yapmak istemiyorum. Çünkü şimdiye kadar hiç bir kitabında benim okuma motivasyonumu düşürmedi. Her kitabını büyük bir beğeniyle, merakla okudum. Blade Runner’a ilham olması sebebiyle benim için ayrı bir yerde bu kitap.
Atsız, aruz ölçüsünü mükemmel kullanan ozanlardan biriydi. Örnek olarak şu şiiri harikadır.
GERİ GELEN MEKTUP
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse…
Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın,
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden…
Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!
Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanları söndürse denizler!
Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma ‘Kaabil’
İmkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
Sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
Mehtaplı yüzün Tanrı’yı kıskandırıyordur.
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik…
Hayati İnanç’ın şiir hakkındaki yorumu:
Not: Ben aruz ölçüsünü sevmem…
O şiir derken bunu kastetmiştim, kitabın akışı içerisinde karşılaşınca daha güzel olur, o yüzden ne olduğundan bahsetmeyeyim dedim kendimce
Şiiri gerçekten çok beğendim. Youtube’da besteleri de mevcut.
Aruzu bilmiyorum ama uzun hecelerin Türkçe’ye mükemmel bir ahenk kattığını söyleyebilirim. Bazı kelimeleri uzatmak çok hoş oluyor.
Dörtlerin Yemini veya Dörtlerin İmzası veya Dörtlerin İşareti veya Dörtlerin Esrarı veya Dörtlü İttifak
En son ortaokulda Holmes’ün kısa hikayelerini Martı Yayınevi’nden okumuştum. İş Bankası’nın kapak tasarımını sevdiğim için aldım lakin İpek Babacan Çevirisi hiç hoşuma gitmedi. Kitabın yarısını e-kitaptan Uğur Gülsün’ünkinden okudum ve gayet beğendim.
Kitaba gelince klasik bir cinayet-hırsızlık romanı ki çok ustaca yazılmış. Tavsiye ederim.
Otuz Beş Yaş’ı okudum. Cahit Sıtkı’nın daha önce sadece kitaba da adını veren Otuz Beş Yaş şiirini okumuştum ve pek beğenmemiştim. Şimdi şairin tüm şiirlerini okuyunca ve hayatını da biraz araştırınca hem şairin ne kadar iyi bir şair olduğunu anladım hem de Otuz Beş Yaş şiirinin çok güzel bir şiir olduğuna kanaat getirdim.
KAOS LORDU (ZAMAN ÇARKI / WHEEL OF TIME 6)
Seri için güzel diyebileceğim bir final oldu. Devam etmeyi düşünmüyorum, bu kadar Zaman Çarkı benim bünyeme yeter.
NTV Kitapyurdu kampanyası ile 3 TL’ye almıştım, kitaptan gayet memnun kaldım. Tavsiye ederim özellikle hala kampanyası devam ediyorsa.
BELGARİAD
Bir gün Tanrı Aldur bir çocuk kalbi büyüklüğünde, kür eşeklinde bir taş aldı ve yaşayan bir ruh haline getirene kadar elinde evirip çevirdi. İnsanların Aldur Taşı dedikleri bu canlı mücevherin gücü çok büyüktü ve Aldur onunla mucizeler yarattı.
Aldur’un kardeşi Tanrı Torak, binyıllar boyunca Taş’ı eline geçirmek için yapmadığını bırakmadı. Onu engellemek için çalışan iki kişi, Aldur’un müridi Büyücü Belgarath ve kızı Büyücü Polgara idi. Belgariad, Torak’ın Aldur Taşı’nı ele geçirip dünyaya hâkim olmak için verdiği son mücadelenin hikâyesidir.
Seriye başlama konusunda oldukça şüpheliydim çünkü çoğu yerde bu serinin fantastik edebiyata giriş niteliği olduğu için zayıf yanları olduğunu okumuştum. Okurken de aklımın hep bir köşesinde bu vardı. İlk kitabı kısa bir sürede bitirdim, 5 kitaplık bir serinin girişi nasıl olmalıysa öyleydi. Eksiği veya çok bir fazlası yoktu. Karakterlerle tanışmak ,ki belirtmeliyim ki karakter sayısı az değil, olayları öğrenmek birde haritayı kafaya yerleştirmek için güzel bir girişti. Kitaplarda bölümler geçtiği yerlere göre ayrılmıştı ve ana bölümün başında o yerin ,şehrin veya ülkenin, detaylı haritası bulunuyor. Bu cidden bulunmaz bir nimetti.
Kitap arkasında ki yazı 5 kitapta da aynı başlıyor o yüzden seriyi detaylandırmak istemiyorum. Şunları söyleyebilirim ; her kitaptan sonra biraz uzamadı mı artık yeter diye düşünüp elime farklı bir kitap aldım ama daha okumaya başlayamadan kendimi yeni Belgariad kitabında buldum Bir güç var sanki içine çekiyor. Karakter gelişimi okumayı çok seviyorum birde uzun yolculuklarda onlara eşlik etmek mükemmel bir deneyimde. Hepsiyle beraber yürüdüm, at sürdüm. Hepinizi çok seviyorum! Çok tatlı duygular bıraktı bende seri. Şiddetle tavsiye ederim.
Aynı yazarın Elenium, Tamuli serilerini tavsiye ederim. Karakter gelişimi Belgariad’dan farklı bir şekilde işlense de; yoldaşlık, yolculuk, savaş, coğrafya, büyü kısımları Belgariad’ı aratmayacak seviyede.
Ayrıca Belgariad (Malloreon’u saymıyorum) serinin tamamını oluştururken Elenium- Tamuli serileri tek bir seri olarak düşünülebilir.
Zaten listemde idi seri, şu resimden sonra direkt öne çekiyorum. İyi bir fırsatta alabilirsem alacağım direkt.
Bende Malloryon için Metis indirimi bekliyorum. Belgariad’ı da blackfriday Fidankitap tan almıştım.
@swarf öneriler için teşekkürler. Eddings kitaplarının takibindeyim.
İlber Ortaylı - İstanbul’dan Sayfalar
Amazonda halihazırda indirimdeyken Bozkurtlar’ı da sipariş ettim. Ne zaman okurum bilmiyorum ama okunmaya değer bir yazar Atsız.
İkinci dönemin okuma halkasındaki yerini hızlı bir girişle Barış Müstecaplıoğlu aldı. Daha önce okuduğum Türk yazarların kaleme aldığı fantastik vurgunların acısını çıkarır umuduyla sarıldım serinin ilk kitabına… beklentimin üstüne çıkmasını beklemiyorum, dengelese yetecek.
Kitap kalın ama o kadar akıcı ki 2-3 günde bitiyor, eşşiz bir eser.