Amber Yıllıklarını anlayamamışsınız.
Bu seri kötü adam tarafından eziyete uğramış, barışsever bir mazlumun çok çalışması ve arkadaşları sayesinde kötü adamı yendiği bir seri değil. Aksine Amber Yıllıkları entrikanın, şeytani planların, arkadan vurmanın, ayak kaydırmanın, kimseye güvenmemenin egemen olduğu bir seri.
Yazarın diğer eserlerine bakarsanız Amber Yıllıklarına benzer olarak karakterlerin her zaman en güçlüler olduğunu görürsünüz.
Perg Efsaneleri | Merderan’ın Sırrı
İlk kitaba göre biraz daha yavaş okusam da yine aynı zevki aldım. Leofold, Guorin ve Nume iyi bir ekip oldu ve maceralarını okumaktan çok hoşlanıyorum 
Fazla uzatmadan 3.kitaba geçiyorum.
Bir iki gün önce okuyup bitirmiştim, Tolstoy’un “Üç Ölüm” kitabını ama işler güçler yüzünden yazamadım. Okuması kolay ve akıcı bir kitap. Kısa kısa hikayeler var ama her hikaye insanı etkileyen, ders çıkarmasını sağlayan nitelikte. Zaten Tolstoy ne yazsa okurum. Yine büyük usta şaşırtmadı beni.
Leibowitz İçin Bir İlahi ve Kaplan! Kaplan! Romanlarından sonra seride merak ettiğim kitaplardan biri olan Kadınlar Ülkesini okudum. Kitabın akıcı olması ve yazarın anlatımı kitabı bir günde bitirmemi sağladı.
Öncelikle konunun farklılığı ilk dikkatimi çeken noktaydı. Her ne kadar ütopik bir yerleşke olsa da insan düşünmeden edemiyor. Acaba sadece kadınların olduğu bir yer nasıl olurdu?
Kadınlar Ülkesi işte bu hayali canlandırıyor. Gilman, gerçek hayatta yer alan birçok değere yeni bakış açıları kazandırıyor. Eğitim sistemimizi, dini inançlarımızı ve daha birçok konuyu eleştirdiği romanında beni en çok etkileyen şey ise yazarın sadece kadınların olduğu bir yeri kendisini bir erkeğin yerine koyarak anlatmasıydı. Muazzam bir hareket gerçekten de.
Burcu Hanım sadece fotoğraf koymak yerine kitap hakkında -spoiler vermeden- bir şeyler yazarsanız daha güzel olur. Böylece forum üyelerinin kitap hakkında bir fikri olur.
Bizim yapamadığımız şey…
Sonunda nutkun tutulacak.
Kara Prizma’nın ilk kitabındaki hikaye kendi içinde bitiyor mu? Yoksa Yüzüklerin Efendisi gibi hikaye yarıda mı kesiliyor? Serinin devam kitapları çıkmadı ne zaman çıkacağı da meçhul. Seri kitaplar arasına çok ara koymak istemiyorum. Diğer kitapların çıkmasını beklemek mi daha doğru olur başlamak için acaba.
Hikaye bitmiyor devam ediyor. Ben maalesef ilk çıktığında aldım okudum. Yenisi çıkınca ilk kitabı tekrar ederim büyük ihtimalle.
Locke Lamora tarzı mıdır diye soruyorsun sanırım? Okuduğum yorumlara göre öyle değil. Toplam 5 kitap yani 4 kitap daha var. Kitaplar da ince kitaplar değiller yani. Arayı açmayayım diyorsan biraz bekleyeceksin demektir.
Locke and Lamorayı bilmiyorum ama anladığım kadarıyla hikaye ortada bir yerde kalıyor kitap bitince. Kidega’da hediye kitaplar arasında vardı Kara Prizma oradan seçtim. Herhalde İthaki bu hızla 5 yılda bitirir seriyi ya da hiç bitirmez, kısmet 
O zaman hemen alıp Locke Lamora’nın Yalanları’na başlıyorsun arkadaşım. Hem de hemen.
Centilmen Piçler serisinde her kitap farklı bir olayı anlattığı için seri bitsin de okuyayım muhabbeti olmuyor pek. 4. kitap yıllardır bekleniyor, yazarın sağlık vb sıkıntıları var galiba- gerçi bu yıl çıkacak gibi büyük ihtimal-, ama yani devamında ne oldu, nasıl bitiecek bu hikayeden çok, bir Scott Lynch romanı olsa da okusak tarzı bir bekleme.
Notumu aldım ----------
SAVAŞ BÜYÜCÜSÜ (BATTLE MAGE)
KONUSU
Dünya şeytanlar tarafından ruhu çalınan Kapılmışların gölgesinde yok oluyor ve sadece bir Savaş Büyücüsünün gücü insanları şeytanlardan koruyabilir. Fakat büyücülerin ejderhalarla olan antik bağları bozulmaya başlıyor. Artık çağrılan ejderhaların çoğu siyah ve siyah ejderhalar insanlığın düşmanı… siyah ejderhalar deli.
Falco Dante, bu savaşçılar dünyasında hasta bir çocuk ve daha da kötüsü bir delinin oğlu. Kederinin verdiği acıyla tüm şehrini zor duruma düşüren bir hata yapıyor. Hatasının sonuçlarını Savaş Akademisi’ne gidip Savaş Büyücüsü olarak ödemeye çalışacak. Ama Wrath’ın Kraliçesi Catherine’in bile Falco’dan şüpheleri var. Kraliçe diğer ülkeleri birleşmeye ikna etmeye çalışırken, Falco içindeki gücü açığa çıkarıp bu savaşa dahil olacak mı? Yoksa babası gibi deli bir katil mi olacak?
DÜŞÜNCELERİM
Büyücüler, şövalyeler, ejderhalar, şeytanlar ve kraliçeler içeren, klasik fantastiğin sınırlarını zorlamayan bir dünyası var. Bu tür genelde seri oluyor ama tek kitaplık bir hikaye için gayet doyurucu bir dünyaydı.
Ortadaki akademi bölümlerini saymazsak baştan sona aksiyonla ve büyük savaşlarla doluydu. O akademi bölümlerini de sevdim. Ana karakterimizin aldığı büyü eğitiminin yanında, yan karakterlerin aldığı subaylık eğitimine de odaklanması güzel bir farklılık olmuş.
Hikayesi tahmin edilebilir şekilde ilerlese de, her şey tozpembe bitmedi ve bana o epik atmosferi yaşatmayı başardı.
Türkçesi maalesef yok.
Rüzgarın Gölgesi - Carlos Ruiz Zafon
Çok duyulmaması yönünde hakkının yeterince verilmediğini düşündüğüm bir kitap. Şu an yarısındayım, vakit açısından imkanım olsa şu an bitirene kadar okurdum.
Medyum - Stephen King
Korkuya bayılırım. Gerçekten çok güzel gidiyor. Beni her zaman geren bir üslubu var. Jack Torrance en sevdiğim kitap karakterlerinden biri oldu bile. Kitap bitince filmi izleyerek bu lezzeti taçlandıracağım. Ancak sanırım King kitapları tam metin çevrilmiyor. Okurken bazen atlama yapılmış gibi hissediyorum.
Filmi kült ama kitaptan sonra izleyince ben beğenmedim. Zaten King de beğenmemiş.
