Ben ilk Neil Gaiman kitabı olarak Amerikan Tanrıları’nı okumuştum ve bayılmıştım. Hatta en beğendiğim kitaplar arasında olabilir. Fakat okuduğum hem ilk, hem de son Neil Gaiman kitabı oldu, umarım bir ara Yolun Sonundaki Okyanus’la devam edeceğim
Yokyeri şiddetle öneririm
Kırk bin can toplasa bütün sevgisini etmez ki benim ona olan aşkımın dengi.
Bu dünyada her şeyin bir nedeni vardır. Gündelik hayattaki talihsizlikler ve acılar, ideal sonuca ulaşmak için gerçekleşen, kendi içinde anlamlı olaylardır. Bu açıdan bakınca muhtemelen anlamsız olay yoktur.
Şimdi bu yukarıda yazdıklarım ne diyorsunuz eminim. Hamlet ve Fırtına kitaplarına nasıl başladığımı anlatmak istedim önce. Yukarıdaki alıntılar Zetsuen no Tempest animesinde geçen Shakespeare’e ait alıntılardan sadece ikisi. Bu animeyi izledikten sonra animede çokça bahsedilen Hamlet ve Fırtına kitaplarını okumaya karar verdim.
Shakespeare’in okuduğum ilk kitabıydı. Ve ben şok oldum. Bu kadar iyi beklemiyordum açıkçası. Nasıl bir yorum yapacağım diye düşünüyorum. Elimden geldiği kadar yazacağım bakalım.
Hamlet kitabı bir tiyatro metni. Sürekli roman okuyan biri olarak bu türe pek aşina değilim. Ama bu kitabı çok sevdim. Shakespeare kitabı şiir tadında yazmış. Kelimelerle adeta oyun oynamış. Necip Fazıl, Shakespeare için, “Dertli ve duygu dolu biri ve insanlarin ruhlarına seslenen bir yazar” diyor. Necip Fazil’in dediği gibi, Shakespeare öyle duygu yüklü yazmış ki eserlelerini, işledikleri konular insanlığın temel sorunları; hırs, ihtiras, kıskançlık…Tabi bu konuları anlatırken kelimeleri öyle ustaca kullanıyor ki Hayranlıkla okuyorsunuz o satırlara dökulen kelimeleri. Kelimeler sanki dans ediyor öyle bir dans ki gözünüzü alamıyorsunuz.
Kısaca kitabın konusundan da bahsedeyim: Danimarka Kralı olan Hamlet’in babası makam hırsı yüzünden bir cinayete kurban gidiyor. Ama normal ölüm sanıyor herkes. Bir gün gerçekleri öğrenen Hamlet intikam yeminleri ediyor. Ve olaylar gelişiyor. Devamını kitaptan okuyun, herkese tavsiye ederim kitabı.
Fırtına’nın konusu kısaca şöyle özetlenebilir; Milano Dükü Prospero’nun kardeşi Antonio, Napoli Kralı Alonso’nun yardımıyla Prospero’yu tahtından indirir. İktidarı ele geçiren Antonio, Prospero ile küçük kızı Miranda’yı eski bir tekneye bindirerek açık denize bırakır. Meclisin yaşlı üyesi, iyi kalpli Gonzalo’nun tekneye önceden yerleştirdiği yiyecek ve suyla Prospero ve Miranda hayatta kalmayı başarırlar ve ıssız bir adaya çıkarlar. Büyücülük sanatına ilgi duyduğu bilinen Prospero’ya destek olmak için Gonzalo tekneye büyücülükle ilgili kitaplar da koymuştur. Prospero bu sayede adadaki yıllarını büyücülük sanatı üzerinde çalışarak ve kendini bu konuda geliştirerek geçirir.
İktidarın, hırsın, özgürlüğün, hasretin, iyiliğin, kötülüğün, gerçeğin, gerçek dışı olanın, aklın, vicdanın, yan yana duranla tam zıt olanların bir araya geldiği “Fırtına”, William Shakespeare’in 1610-1611 yıllarında yazdığı rivayet edilen son oyunu. Kimileri Shakespeare’in vedası olduğunu iddia etmiş, kimileri metnin Shakespeare’e ait olmadığını ileri sürmüş. Velhasılı kelam bu kitap bence okumaya değer.
Not: 1000kitap’tan alıntılara da baktım. Sanki baya farklı çeviriler okumuş gibi hissettim. Shakespeare kitapları ve çevirileri hakkında bilgisi olan yorum yaparsa sevinirim.
Not 2: Aramaya Shakespeare yazınca baya bir şeyler çıktı Hamlet’in meşhur tiradı (Bülent Bozkurt çevirisi - Remzi yayınevi) bahsedilmiş. @Tobizume okuduğu kitaplarda Türkiye iş bankası yayınları tercih ederken @alper Alfa Yayınları tercih etmiş. Bu araştırmayı kitapları satın almadan önce yapsam daha iyiydi elbette ama yine de kafam karışık
Not 3: Özdemir Nutku ve Bülent Bozkurt çevirilerinin iyi olduğunu öğrendim. Bundan sonra bu çevirmenleri tercih edeceğim.
Not 4: Kitapları okuduktan sonra Zetsuen no Tempest animesinden birkaç bölüm izledim. Sahiden kitabı bilip izlemek 2 kat keyif verdi. Animede "Bizler yalnızca Caliban’larız.’’ ve ''Horatio, yeryüzünde de gökyüzünde de hayal edebileceğinden çok daha nicesi var. " gibi alıntılar var. Bu şekilde karakter isimlerinin geçtiği alıntıları anlamak için kitapları bilmek gerek. Animelere birazcık ilginiz varsa, Shakespeare seviyorsanız bu animeyi de seveceksiniz. Zetsuen no Tempest adeta Shakespeare’in oyunlarından biri gibi.
Kitap: Vatandaşlık Ofisi
Yazar: Metin Savaş
Yayın: Ötüken Neşriyat
Baskı: 2019 Ekim, 1. basım
Sayfa: 272
Metin Savaş’ın okuduğum dördüncü romanı. Yazar yapıtında postmodernist akımın tekniklerini (roman kurgusunda kuralsızlığa kayma; gerçek ve kurgu arasındaki çizginin belirsizleşmesi; metinler arası ilişki; dil oyunları; parçalı, kopuk, bağlantısız özellikler gösterme; roman içinde roman; tamamlanmamış, kesik ifadelerle insanın zihinsel karmaşasını yansıtma gibi) kullanıyor… Metin Savaş’ın romanlarında kullandığı iç içe öykü anlatma tarzı bu kitapta da var. Yalnız burada karakterlerden Toktamış Belgit’in zihninde oluşan alternatif dünyanın aktarılmasıyla ortaya çıkan ikinci bir öykü söz konusu ve bu iki öykünün birbirinin içine geçip karmaşıklaşması var. Burada konuyu açıp biraz özet geçmek gerek…
Öncelikle iki kavramdan söz edeyim: “Vatandaşlık Ofisi” ve “Boşluktakiler”. İlki, devletin/sistemin vatandaşları denetleyip güden kurumu. İkincisi ise devletin/sistemin güdümüne karşı koymaya çalışan, üyeleri toplumdan ayrı yaşayan (ama hepsi değil) kişilerin toplamı.
Öykünün temelinde bir fakültenin yaptığı araştırma var. YADEP (Yalıtılmış Aparat Deneyleri Projesi) adını taşıyan araştırma, alternatif benliği tarama amacı güdüyor ve dış dünyadan tecrit edilen beynin kendine özgü başka bir dünya kurması, bununla birlikte iki farklı dünyanın birbirinden tam bağımsız olamaması ilkesine dayanıyor.
Karakterlerden Toktamış Belgit, profesör Mürsel Cızgara’nın araştırmasında denek. Yukarıda değindiğim araştırma uygulamalarıyla kendi zihni içinde yarattığı dünya ile gerçek dünya arasında gidip geliyor. Romanda gerçek karakterler, Toktamış Belgit’in zihnindeki alternatif dünyada aynı ya da yakın adlarla yer alıyorlar. Örneğin gerçek dünyadaki Profesör Mürsel Cızgara, alternatif dünyada aynı adla Vatandaşlık Ofisi’nin kıdemli müdürü; gerçek dünyanın Toktamış Belgit’i ise alternatif dünyada Vatandaşlık Ofisi’nin stajyer memuru.
Olaylar gerçek dünyada Toktamış Belgit’in ağzından, alternatif dünyada ise Mürsel Cızgara’nın ağzından aktarılıyor. Bu ise okurun zihninde dalgalanmalara, zorlanmalara neden oluyor ki bu da yazarın zaten yapmak istediği şey. Romanın devamında gerçek ve alternatif dünyalar daha da birbirine geçiyor; ayrıca YADEP’in eski bir deneğinin zihnindeki alternatif dünya da öykünün akışına katılınca okur zihninin dalgalanması iyice artıyor.
Roman boyunca çeşitli yazarlara (Anthony Burgess, George Orwell, Jean-Paul Sartre gibi) değinmeler, Türk mitolojisinden “Tulpar” gibi unsurlar, Avrupa Hun tarihine dokunuşlar, Avrupa Hunları’nın günümüzdeki bakiyeleri Sekeller’in öyküye katılması yapıtın ilginçliğini, çekiciliğini artıyor.
Yukarıda da değindiğim gibi Metin Savaş’ın okuduğum dördüncü kitabı ve yazarın kalemini beğenmeyi inatla sürdürüyorum…
Not: Metinde yer alan vurucu sözlerden en çok şunu beğendim: “Özgürce tartışmanıza müsaade ediyorlar ki fikir hürriyeti vardır sanasınız.”
Benim bu kitapları almayı düşündüğüm dönemde Alfa basacağını duyurduğu için onları bekledim, Alfa baskısı olan kitaplar da oyunlar dışında aynı zamanda oyunun tarihçesi vb olduğu Alfa tercih ettim.
Shakespeare için yayınevi tercih etmekten çok çevirmen tercih etmenizi tavsiye ederim. Mesela ben, Shakespeare kitaplarında Özdemir Nutku çevirilerini tercih ediyorum, Özdemir Bey gerçekten çok iyi çevirmiş. Daha önce okuduğum Sabahattin Eyüboğlu çevirilerinde hep bir eksiklik hissettiğim için, aynı kitapları başka bir çevirmenden okumayı düşünüyorum.
Aşağıda yazdığım kitaplar yazarın ilk aklıma gelen ve tavsiye ettiğim kitaplarıdır:
Kral Lear
Macbeth
Venedik Taciri
Hırçın Kız
Romeo ve Juliet
Coriolanus’un Tragedyası
Julius Caesar
On İkinci Gece
David Eddings’in Belgariad serisinin dördüncü kitabı, Büyülü Şato’yu okuyorum. Seri içerisinde şu anlık sanırım favori kitabım bu oldu. Hiç beklemediğim büyük bir olay yaşandı. Ayrıca bugün başlamama rağmen toplam 238 sayfa okumuşum. 3-4 senedir ilk defa bir gün içerisinde bu kadar okuyorum motivasyon bulamadığımdan. Muhtemelen bugün kalanını da bitiririm.
Tavsiye için teşekkürler ama şöyle bir şey buldum. Cesur Yeni Dünya kitabı adını Fırtına’da geçen şuradan alır:
Ne harika,
Ah ne güzel yaratıklar var burada,
İnsanoğlu ne de hoşmuş,
Ah cesur yeni dünya!
Ama okuduğum Özdemir Nutku çevirisi ise şöyle geçer.
Ah harika!
Ne hoş yaratıklarla doldu burası!
Ne de güzelmiş insanlar!
Böyle insanlarla dolu güzel yeni dünyaya merhaba!
Yalnız şu da var ki o zamanlar cesur anlamına gelen brave kelimesi güzel anlamında da kullanılırmış.
Bu bilgiyi bilmiyordum, öğrendiğim iyi oldu. Brave kelimesi büyük ihtimalle Shakespeare zamanında cesur yerine güzel anlamında kullanılıyordur. Cesur Yeni Dünya’nın çevirmeni de bu bilgiyi bilmediği için günümüzdeki anlamına göre kitaba Cesur Yeni Dünya demiş olabilir. Şöyle bir düşününce Güzel Yeni Dünya ismi kitabın içeriğiyle daha çok uyumlu geldi bana.
Aslında anti tez olarak atmıştım bunu. Ama düşününce senin dediğin daha mantıklı. Özdemir Nutku çevirisi iyi yani. Bülent Bozkurt ile karşılaştırma yapabilsek güzel olurdu.
Bülent Bozkurt çevirisi hiç okumadım ama çevirilerinin iyi olduğunu duymuştum.
Geçen gece Shakespeare ile ilgili bir film izliyorken farkettim ki o büyük dahinin oyunlarını okumamışım. Tiyatro konusunda cahil olduğumu biliyordum ama bu derece olduğumu bilmiyordum. Şimdi sizlerden öğrenmek istediğim bir yerlerden Shakespeare oyunlarına başlamak istersem hangi yayınevini tavsiye edersiniz… İyi geceler
.
Şöyle sürükleyici, merak uyandırıcı, tabiri caiz ise bir çırpıda okunan bir kitap arayışında iken başladım. Şimdilik bütün beklentilerimi karşıladı Tam istediğim gibi ilerliyor.
Bende daha okumadım hiç Shakespeare ama İş Bankası Yayınları’nın çevirisi güzeldir diye düşünüyorum.
Metro 2033 e başladım. 42. sayfadayım. Güzel şuan için yani sayfa çevirtiyor okurken.
Remzi ya da iş bankası kötüdür gibi bir anlam çıkmasın, onları bilmiyorum ama ben Alfa baskılarını tavsiye edebilirim, kitapların içeriklerinde hem oyunlar hem de oyunların yazıldığı dönem ve tarihçesi de var.
Alfadan şu ana kadar basılan 4 Shakespeare kitabının çevirmeni Emine Ayhan. Çevirdiği oyunlar aynı zamanda sahnelenmiş/sahnelenen bir çevirmen. Aşağıda Emine Ayhan ile yapılan konuşmaların olduğu videoyu da paylaşıyorum.
Ben genelde bir kitap İş Bankası Yayınlarından çıkmışsa oradan alıyorum.Nedense onlara karşı ayrı bir güvenim var
İş bankası benim de güvendiğim bir yayınevi, özellikle klasikleri ben de İş Kültür’den alıyorum. Hasan Ali Yücel klasikleri, Modern Klasikler ve Türk Klasikleri özellikle takip ettiğim İş Kültür dizileri.
Sabahattin Ali kitaplarında sadece kararsızım Can Yayınları ile İş Bankası Yayınları arasında kaldım
Editörlük konusunda hangisi iyidir bakmadım ama ikisinde de sorun olacağını zannetmiyorum. Can’ın kapakları 40-50’li yılların kapakları gibi olduğu için ben Can’ın kapaklarını daha çok beğendim.