Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Yahu bu konunun başlığı kısalmış. Çok kısalmış.

Başlık neydi, bilen var mı?

Bu başlık doğru değil miydi? Deminden beri 2-3 kere başlık değişti. Başlık Savaşları mı çıktı nedir? :smiley:

3 Beğeni

Doğru başlık bu. Tarayıcı geçmişinden kontrol ettim.

1 Beğeni

Uğultulu Tepeler’e başladım. İthaki baskısını okuyorum. Kitap akıcı gidiyor ama yazım ve imla hataları her zamanki gibi dikkat çekiyor. Normalde ben hatalar konusunda bu kadar duyarlı değilimdir ama İthaki’ye fazlasıyla temkinli yaklaşıyorum.
Henüz üç bölümünü okudum. Ben kadın karakterin gözünden anlatılan bir hikaye bekliyordum. O yüzden baya şaşırdım. Çok alakasız bir karakter olayları anlatacak gibi geliyor. Ama belli olmaz. Bitirince bir yorum yazacağım.
Aynı zamanda Yara İzi Kralı’nı da okumaya başlamıştım. Kitabın çıkmasını çok beklemiştim. Ama bu karantina dönemi hayat enerjimi biraz sömürdü. Heyecanlı olduğum şeyler için artık bir şey hissetmiyorum. Üniversiteye başladım ama gidemiyorum. Böyle geçip gidiyor.

6 Beğeni

Çok sevdiğim bir eser. Emily Bronte’nin hayatı da çok ilginçtir. Kız kardeşleriyle birlikte, kadınlar için zor bir dönemde, çok önemli eserler vermişler ve erken yaşta ölmüşler. Heathcliff karakteri okuduğum kitaplarda aklımda en fazla yer eden karakterlerden birisidir. Ben can yayınlarından okumuştum(baya zaman geçti üzerinden tabi) ve çevrisinde bir sorun hatırlamıyorum. Bitirdiğiniz zaman da yorumunuzu merak ettim(hem çeviri hakkına hem de kitap hakkında). Size keyifli okumalar dilerim. :slight_smile:

2 Beğeni

Teşekkür ederim. Ben de ilk başta Can Yayınları’nı mı alsam dedim ama İthaki’nın kapakta kullandığı illüstrasyon çok hoşuma gitti. Yazarın otuz yaşında vefat ettiğini öğrendim az önce. Daha çok eserini okuyabilmek güzel olurdu tabi. Mutlaka yorum yazacağım :slight_smile: .

2 Beğeni

Yevgeni Zamyatin’ in Biz kitabı bitti. *

biz5bfc4cda2e0a95223633b07cd4248402

Gelecekte BEN’ in olmadığı sadece BİZ’ in olduğu mekanik ve matametik bir distopya. Her şey Tek Devlet’ in elinde. Bu mükemmel(!) sistemlerini uzaydaki ilkel elemanlara ulaştırmak/anlatmak için camdan bir uzay aracı inşa ediyorlar. Bu kitapta bu aracı inşa eden baş mühendisin ilkel arkadaşlar için yazdığı kayıtları/günlükleri okuyoruz.

Anlatımlar, betimlemeler biraz değişik gibi geldi bana. Tabi bu biraz da kahramanımızın ruhsal durumundan kaynaklanıyor ama okumayı sekteye uğratacak ilginçlikler yok.
Yazar abimizi ve devrini incelediğinizde kitapta neyin neyi temsil ettiğini anlıyorsunuz. Ben o şekilde okuduğum için kitap boyunca bir türlü bilimkurgu okuduğum izlenimine kapılamadım. Bu kitapta nedense böyle bir şey oldu bende. Eğer benim gibi olma ihitmaliniz varsa önce kitabı okuyun sonra arka planını araştırın. Ve tabiki okuyun kaçırmayın. :slight_smile:

12 Beğeni

İlk İmparatorluğun Efsaneleri serisinin 2. kitabı olan Kılıçlar Çağı’nı okudum. İncelemede bazı olayların sürpriz bozanı vardır. Çok açıklayıcı olmadıkları için okuma keyfinizi azaltmayabilir. Ama yine de blurlama yapıyorum.

İlk kitaptaki aksiyon artarak devam ediyor. Tanrı katilleri, devler ve sanat kullanan kişilere bu sefer silah ve ekipman yapmakta ünlü Dherg kabilesi katılıyor. Dahl Rhen kabilesi onlara savaş açan Fhreyler’den kaçıp bir başka Rhun klanına sığınıyorlar. Dahl Rhen klan lideri Persephone, sığındıkları yerde bütün klanlara mesaj yollayıp Tanrılara savaş açmayı planlıyor. Onlara sığınmış olan devlerden savaşmayı öğreniyor. Ayrıca Dherg kabilesinden silah almak için uğraşırken kitaba iblisler ve ejderhalar da ekleniyor.

İlk kitapta belirttiğim gibi Suri bu kitapta yine önemli bir rol oynuyor. Bazı önemli kararlar alıp bazı sevdiği karakteri ve yaratıkları öldürmesi gerekiyor. Serinin de önemli bir karakteri olacak şekilde ilerliyor. Ayrıca kitapta olaylar gerçekleşirken erkek egemenliği fazla yok. Olayların çoğunda kadın karakterler daha ön planda.

Diğer taraftaki Tanrı olarak bilinen Fhreyler’in arasında bir taht kavgaları da eklenince maceranın dozu katlanıyor. Prens Maywndule de aksiyonun içine katılıyor. Büyük ihtimal bir sonraki kitapta Feyn liderliğini alacak gibi duruyor. Malcolm ve Nyprhon’un ise arka plandaki aksiyonları devam ediyor. Olaylar buradan çıkıyor zaten.

Fazla uzatmayayım. Seri çok muhteşem ilerliyor. Merakla 3. kitabı bekliyorum. Bu kitaba puanım 10/10.

15 Beğeni

Betimlemeleri, karakterleri ve akıcılığı bakımından ben de çok beğenmiştim Uğultulu Tepeler’i. Can Yayınlarından okumuştum, çeviri fevkaladeydi. Viktoryen dönem romanı olarak geçiyor, Emily Bronte’nin yazdığı tek kitap, kendisi ölümünden kısa bir süre önce tamamlıyor zaten kitabı. Karakterleri kendi hayatından uyarlamış yanılmıyorsam ki karakterler cidden bambaşka. Hepsi üzerine çok iyi düşünülmüş ve tasarlanmış kendi derinliğine sahip. Anlatı açısı farklı ama olayların dışında hissettirmiyor hiç. Umarım beğenirsiniz siz de :slight_smile:

6 Beğeni


Platon’un “Şölen - Dostluk” adlı kitabını okudum. Kitap iki ayrı diyalogdan oluşuyor. Şölen adlı diyalogda sevginin ne olduğu , Dostluk adlı diyalog adından da anlaşılacağı üzerine dostluk kavramının ne olduğu üzerine bir konuşma içerirken, Şölen diyalogu ise dönemin önde gelenlerinin Eros ve aşk üzerine yaptığı konuşmalardan oluşuyor.

Dostluk diyaloğunda Platon’un diğer eserlerinden de aşina olduğumuz üzere Sokrates, Sokratik Yöntem ile Atina gençleriyle Dostluk kavramını araştırıyor ama ne kadar uğraşsa da Sokrates istediği sonuca ulaşamadan diyalog sona eriyor. Diyalogda bir sonuca varılamamasına rağmen bu diyalogu Şölen diyaloğundan daha çok beğendim, diğerine göre bu diyalogda Sokrates etkisi daha ön planda yer alıyor (Bilmeyenler için Sokrates, Platon’un hocasıdır. Sokrates hiç kitap yazmadığı için Platon onun yerine de kitap yazar ve kitaplarında Sokrates’i ana karakter yapar. Platon’un ilk eserlerinde Sokrates’in düşünceleri ağırlıklıyken, Platon ilerleyen zamanlarda kendi düşüncelerini anlatmaya başlar ama kitaplarında yine Sokrates yer alır ve Platon kendi görüşlerini hocasının ağzından okuyucuya sunar. Yani Sokrates hem bir insan hem de bir kitap karakteridir).

Şölen diyaloğunda: Alkibiades, Agathon, Eryksimakhos, Phaidros, Aristophanes ve Sokrates gibi kişilerin aşk tanımları yer alır. Bu diyalogda Sokratik Yöntem fazla yer tutmaz ve eserde daha çok Platon etkisi görülür. Şimdiye kadar okuduğum diğer diyaloglardan farklı olduğu için ve hangi tanımın daha doğru olduğu okuyucuya hissettirilmediği için bu diyaloğu beğenmedim.

9 Beğeni

İlk başlarda konuyu, hikaye ve karakterleri anlamakta zorlansam da, 60. sayfadan sonra felan olaylar ve hikaye oturduktan sonra kitap akmaya başladı. Çok fazla Stephan King okumam ama bu karantina günlerinde Mahşer den sonra bitireceğim 2. kitabı olacak ve bundan sonra da ara ara King kitaplarını okumak istiyorum.

0000000111036-1

9 Beğeni


Diana wynne jones-yürüyen şato
Açıkçası bu kadar seveceğimi tahmin etmemiştim. Olağanüstü bir kitap. Dikkat spoiler Kitabın ortalarında Galler’e gidince “eyvah, her şey hayal, ya da büyücünün oluşturduğu bir şey vs çıkmasın lütfen” dedim ama korktuğum gibi değilmiş. Birden fazla dünya’ya geçiş varmış. Her yönüyle çok beğendim. Sonunda calcifer’in dönmesiyle, sevdiğim birisini görmüşüm gibi hissettim Tam olarak fantastik diyemeyiz, daha ziyade alice harikalar diyarında, güliverin gezileri, oz büyücüsü vs gibi fantazi türünde ama bence daha üstün bir kitap. Gerçekten çok severek okudum. Akıcı, dili anlaşılır, yormayan bir eser. Yazarın tavrına hayran oldum. Olaylar kafada çok güzel canlanıyor ve her yaştan okuyucuya hitap eden bir kitap. Devam kitapları da var, piyasada yok ama denk gelirsem alıp okuyacağım. Kesinlikle tavsiye ediyorum.

Bilim kurgu okumayı çok seviyorum ama okumadığım o kadar çok, güzel eserler var ki, bunlara bir yerden başlamak lazım dedim. Bu önümüzdeki aylarda biraz bilim kurgu ağırlıklı okuyacağım. Araya başka türler de katacağım ama ağırlık bilim kurgu olacak. İlk sıraya da asimov’dan işte tanrılar’ı koydum. Clarke, heinlein, lem, pkd, ursula, strugatski kardeşler, wells… Bir sürü kaliteli, büyük bilim kurgu yazarının eserleri de sıramda bekliyor. :slight_smile: herkese keyifli okumalar dilerim…

15 Beğeni

Bu kitabı filminden dolayı okumaya ben de niyetlenmiştim ama sonra unuttum herhalde. Siz yazınca aklıma geldi tekrar kitap. Filmini izlediniz mi? Kitabıyla ne kadar paralel?

3 Beğeni

Bir Hayao Miyazaki hayranı olarak, filmini izlememiş olmam çok ilgincime gitti ama izlemedim. Fakat okurken ben de acaba filmde nasıl diye baktım biraz, başlarında farkettiğim baya farklı gidiyordu film kitaptan. Ama hikayenin omurgası aynıdır diye tahmin ediyorum.

Düzenleme: şimdi biraz baktım da, baya fark var gibi. Aynı olan yerleri de var ama, kitap farklı konu üzerinden gidiyor gibi görünüyor. Ayrıca kitapta karakterlerin ilişkisi çok daha farklı ve duyguları da yansıttığı için, daha üstün. Filmin tek üstün yanı ise Hayao Miyazaki.

3 Beğeni

Bunun 2. Ve 3. Kitabı da var. Ama 3. Kitabını hiçbir yerde bulamadığım için başlamadım ben :frowning:

1 Beğeni
  1. Kitap kendi içerisinde başlayıp bitiyor. Havada kalan bir şey yok ama işte devam kitaplarını da okuma isteği uyandırıyor. Tek komplikasyonu bu :slight_smile:
1 Beğeni

Miyazaki filmini kitaptan uyarlamadı, kitaptan ilham alarak yaptı ve kendi yorumunu kattı. Bu yüzden benzer olduğu yerler kadar bağımsız yerler de var. Hatta bir yerde Miyazaki’nin İkinci Dünya Savaşı’na göndermede bulunduğunu okumuştum. Kitap ve film ayrı ayrı çok güzel ama ben kitabı daha çok beğenmiştim. Okurken büyük keyif almıştım.

4 Beğeni

images (3)

Hazır ince kitaplara merak salmışken H.P. Lovecraft’ın bir diğer eserini okudum. Öncelikle yazarın okuduğum ikinci kitabı. Bu kitabı da ilk kitapla kıyaslayarak yorumlayacağım.

Innsmouth’un Üzerindeki Gölge, kimsenin gitmek istemediği yaklaşık 300-400 civarındaki topluluğa ev sahipliği yapan Innsmouth kasabasını merak eden ve oraya araştırma için giden kahramanımızın başından geçen olayları anlatır.

Özellikle yazarın öykünün içine yerleştirdiği ırkçılık mesajı takdire şayan. Yazar ele aldığı ilginç konusunda bu fikri çok güzel işlemiş. Ama yazara ait okuduğum ilk kitap olan Karanlıkta Fısıldayan’a göre bu kitap biraz durağan geldi. Bazı yerler çok fazla ayrıntı içerdiğinden yer yer sıkıldım açıkçası. Öykünüm geneline yayılan bir gizem hakim ve bu gizem de olayların çok çabuk gelişip sonlanmasıyla etkisiz kaldı gibi.

Fazla uzatmadan bitirişi yapayım. Kısa mı kısa bir kitap olan Innsmouth’un Üzerindeki Gölge, ne kadar durağan ve aksiyonsuz olsa da yazarın metine gizlediği ırkçılık mesajı ve anlatımıyla okunması gereken ortalamanın üzerinde bir eser.

22 Beğeni

image
Çocukluğum’u okudum. İlk defa bir Maksim Gorki eseri okumama rağmen, hem yazardan hem de kitaptan memnun kaldım.

Maksim Gorki’nin kendi hayatını anlattığı bu kitap, aynı zamanda yazarın Otobiyografik Üçlemesi’nin ilk kitabıdır. Yazarın hem üslubu güzel hem de hayat hikayesi ilginç, bu yüzden kolayca okunan bir kitaptı. Üçlemenin diğer kitaplarını da ilk fırsatta okumayı planlıyorum.

13 Beğeni