Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

RUH AVCISI (WARHAMMER 40K: NIGHT LORDS #1)

10 yıl önce tanıştığım Warhammer evreninden ilk kez bir kitap okudum. İmparatorluk tarafını zaten bildiğim için farklı bir şey denemek istedim. Kitap, Hain Lejyonlar’dan birisi olan Gece Lordları’nın 10. Bölüğü’nü konu alıyor. Bir tarafta İmparatorluğa kaşı yaptıkları savaş ve diğer Hain Lejyonlar ile arasındaki gergin ittifak işlenirken, diğer tarafta da bölüğün gidişatından hoşnut olmayan ana karakterimiz Talos ve bölüğün lideri Vandred arasındaki güç çekişmesi işleniyor. Aralarda da Lejyonun Primarch’ı Konrad Curze ve Lejyonun ilk zamanları anlatılıyor.

Kitap aksiyon dolu, durak vermeden bir savaş sahnesinden diğerine geçiyor. Evrene ilk gez girmek isteyenler için önermem ama biraz 40k bilginiz varsa hiç zorlanmazsınız.

17 Beğeni

Bitirmek üzereyim. Günümüz Türkçesiyle okuyorum tabi ama zaten müthiş bir dille yazılmış, okuduğum en nahif yazım şekillerinden biri. Karakterlerin ruhsal durumlarını sıkmadan detaylı işlemiş Halid Ziya Uşaklıgil. Nihal’in ergenlik süreci, Bihter’in karmaşık duyguları, Firdevs’in hırsları, hepsini okumak çok keyifli. Dizisini pek sevmeyen biri olarak kitabı çok iyi diyebilirim.

7 Beğeni

Az önce bitirdim, şunu belirtmeliyim ki okuduğum kitaplar içindeki anlatım açısından en kötü kitap oldu. İlk 30 sayfa kitapla cebelleştim resmen.

Konuya gelirsek ;
Bir zaman düşünün, bundan 50-60 sene sonrasında (söz gelimi) reklamların yasaklandığı teknolojinin ciddi anlamda ilerleme kaydettiği…

Bir kızın umudunun tükenmek üzereyken, bir şirket tarafından kendisine yardım teklifinde bulunup,geliştirdikleri yazılımla ürünlerini pazarlamak için katılması istenir.
Kızdan yaptıkları insanımsı robota (Android gibi) hayat vermesi istenmektedir ama bu robot bir insan tarafından beyinle uzaktan kontrol ediliyor. vs. vs.

Gerisini anlatmayayım, zaten kitap kısacık :grinning:

15 Beğeni

Yıldızgemisi Askerleri - Robert A. Heinlein

0000000692600-1

Uzunca bir incelemesini yazdım goodreads’te. Burada da paylaşayım.

Bilim kurgu klasiklerinde her zaman aşina olduğumuz bir tarz vardır; anlatılanların gerisinde bir alt metin ve bu alt metine ulaşmak için başvurulan alegorik ve kuramsal birtakım yöntemler. Yıldızgemisi Askerleri bu mesaj kaygısından bir miktar uzaklaşıp aksiyona odaklanmış, mesajını ise o hareketliliğin içine gizlemiş bir eser. İnsan bu kitabı anlamaya çalışırken hiç hırpalanmıyor. Buna ihtiyacım varmış. Okurken adeta nefes aldım. Bir yere kadar. Neyse oraya geleceğim. Pek çok klasiğe de esin kaynağı olmuş özel bir eser olduğunu hatırlatmak isterim.

İthaki’den çıkan bilim kurgu klasikleri serisnin en doğrudan, en hareketli kitaplarından biriydi şimdiye kadar okuduklarım arasında.

Kitabın askeri tarafı ise özellikle askerlik yapmış olanlarımıza çok tanıdık gelecektir. Anlıyoruz ki askerliğin dini, bayrağı, zamanı ve hatta gezegeni falan olmuyor. Her zaman, her yerde benzer sistem ve disiplinle uygulanıyor. Çoğu zaman ise mantık aramak mantıksızlaşabiliyor. Binlerce yıllık teamüller acemilere saçma gelse de, zamanla ortaya çıkıyor ki o binlerce yıllık geleneksel uygulamalar boşuna yapılmamış. Yani asker ocağında bir zaman sonra gelen diinginlik ve aydınlanma aslında beyhude ya da şahsi bir duygu değil.

Herkesin çevresinde askerliği çok seven, adeta bağımlısı olan militer görüşlü arkadaşları olabilir. Onlar abu kitabı hediye edin. Ya da önerin. Hem keyifle okuyacaklar hem de bilim kurguya sempati duymaya başlayacaklardır. Eeee bir yerden başlamak lazım :slight_smile:

Kitapta geçen bir ders var. Tarih ve Ahlâk felsefesi. Karakterimiz sivil lise hayatında da, askeri subaylık eğitiminde de bu dersi alıyor. Heinlein toplumsal çıkarımlarını ve vermek istediği mesajları işte bu ders aracılığıyla okuyucuya aktarmayı yöntem olarak seçmiş. Bu ders karşılıklı sözlü tartışma şeklinde geçiyor. Ben bu kısımları okuma heyecanımı ve tempomu düşürdüğü için sıkıcı bulmuş olsam da, kitaptan çıkartılsa eksikliğini hissedeceğimizi de kabul etmeliyim. Bu dersi okumak aslında bir bakıma ders çalışmak gibi. Sıkılırsınız ama yine de gerekli olduğunu bilirsiniz ya… O hesap.

Olaylar o kadar altı doldurularak ilerliyor ki okurken bir seriye başlamışım psikolojisi yaşadım devamlı. Sanki yeni bir dünyanın kapıları önümde açılıyordu. Hal böyle olunca çok yetersiz geldi sayfa sayısı. Bence çok daha uzun bir macera çıkartılabilirmiş. Hatta yöntem olarak sanki bunun temelleri atılıyor. Bilemiyorum bu konuyu irdeleyeceğim zaten.

Ben bilim kurgu türünü okumaya yakın bir zamanda başladım. Bir yıllık bir geçmişi yok. O yüzden ahkam kesmek için çok erken. Ya da okuduğum en iyi bilim kurgu klasiği desem büyük bir kümeden bahsetmediğimi bilmenizi isterim. Yine de Heinlein bu kitabıyla şimdilik ilk 5 sıralamasına girdi benim gözümde. Okumalarım hızla artıyor bu türde. O yüzden zamanla geri düşebilir. Bunu göreceğiz.

Kitaptaki en büyük eksiklerden biri, içinde bulunulan zaman ve ortam hakkında verilen blgilerin çok geç ve yetersiz veriliyor olması. Resim gözlerinizin önüne sonlara doğru ve biraz flu bir şekilde geliyor. Bu durum başlarda bocalamama sebep oldu açıkçası. Hangi yıldayız hangi gezegendeyiz, neler oluyor bunları çözmek çok zamanımı aldı. Bazı yerler muğlak kalıyor zaten. Bu kısımlar yazarın okura bırakması şeklinde değil de, baya eksik şekilde kaldığından bu durumu negatif buldum. Çok sorun teşkil ediyor mu? Hayır.

Şimdi bir diğer sıkıntıya (belki en önemli olana) değinmek istiyorum. Kitap bitmiş bize hala çok fazla askeri detay veriliyor. İnanılmaz sıkıcı ve gereksiz o kısımlar. Şöyle açıklayayım. 300 sayfalık kitabın 250. sayfasında ben hala (burası abartı içermektedir) müfrezelerde kaç subay var bir subayın görevi ne, hangi lojmanda kalır, kaç yıl görev yapar, oradan şuraya gidince ne olur, kaç kişiye emir verir, kimden emir alır, emri uygularsa ne olur, uygulamazsa hangi mahkemede yargılanır, o mahkemenin temyizi var mıdır, itiraz süresi kaç gündür, cumartesi günleri dilekçe verilebilir mi bu konuda falan gibi saçmasapan o kadar gereksiz soruyla uğraşıyorum ki, bu kitap bitmeyecek mi kardeşim ne anlatıyorsun sen dedim yani. Hatta kitabın puanlaması benim gözümde şöyle değişti. İlk 150 sayfa kesinlikle 5 yıldız… Sonra detaylara öyle bir boğulduk ki, öff yani… 3 yıldıza kadar düştüm inanın. Son sayfalarda bir yıldız ilave ettim ve 4 yıldız verdim. Çok kötüydü çok. Kitabın başlarında detay verilmesini anlarım da, buralarda saçma olmuş.

Bir de ana karakterimizin “ben oldum” tarzı havalarına sinir oldum. Onun ağzından dinliyoruz hikâyeyi. Birinci şahıs anlatımı var. Öyle olunca onun iç seslerini de okuduğumuz için bu da beni rahatsız etti. Acemice buldum. Komutanıyla konuşurken komutanı bir şey söylüyor, hemen iç ses; “bunu ben de düşünmüştüm ama bunu uygularsak bla bla bla bla” her şeyi de düşünür. Neyse…

Velhasıl, sinir eden kısımları olsa da büyük bir klasik olduğu gerçek. Özellikle diğer bilim kurgu klasikleri gibi bunun da yazım tarihine bakınca (1959), bu insanların gelecek görüşüne hayran olmamak mümkün değil.

19 Beğeni

BEN EFSANEYİM (I AM LEGEND)

KONUSU

Korkuyla Yaşamaya Alışmıştı. Başa çıkamadığı tek şey yalnızlıktı. Dünyadaki her erkek, kadın ve çocuk; geceleri ortaya çıkan, kana susamış yaratıklara dönüştü ve hepsi Robert Neville’in peşinde. Gündüzleri medeniyetin terk edilmiş kalıntıları arasında dolaşan Robert hayatta kalabilmek için yiyecek, kendini ve evini korumak içinse silah ve malzeme arıyor. Bir yandan da kendisi gibi virüs bulaşmamış insanları bulma umudunu koruyor. Geceleri, evinde barikat kurup günün ağarması için dua ediyor. Ancak Robert’ın bilmediği bir şey var. Virüslü bir gölge her an hata yapmasını bekleyerek karanlıkların arasında onu izliyor. Peki bir insan, yaratıkların dünyasında tek başına ne kadar dayanabilir? Hayatta kalsa bile bu hayat yaşamaya değer mi?

DÜŞÜNCELERİM

1940-1960 yllarından okuduğum hiçbir bilim kurgu kitabı beni hayal kırıklığına uğratmadı. Aslında 60 yıl sonra bile hatırlandıklarını düşününce şaşırmamam gerek.

Neville’in yaşananların mantıklı bir açıklamasını araması, ölü vampir Cortman’ın her gece “Dışarı çık.” diye çağırması ama yeni medeniyeti kuracak canlı vampirlerin “Teslim ol.” bile demeden evine girmeleri ve tabiki de muhteşem finali uzun yıllar hafızamda kalacak.

Filmini izlemedim ve okuduklarıma göre kitabın anlattığıyla alakasız Hollywood-vari bir final yapmışlar. O yüzden izlemeyi de düşünmüyorum. Kitabını alıp okumanızı öneririm, 200 sayfa bile değil.

12 Beğeni

İlk kitabın devamı olmasını beklerken bambaşka bir hikayeyle devam ediyoruz. Bununla birlikte ilk kitabın sürükleyiciliğinden eser yok. Paralel ilerleyen 2 hikayemiz var ama bunu anlayana kadar kılı kırk yarıyoruz. 300. sayfadan sonra bir tempo var yalan olmasın ama biz 300’e kadar ne okuduk Allah aşkına dedirten, karnımıza sancılar girdiren bir kitap oldu kendisi. Üstelik 300’den sonraki son 200 sayfalık kısımda tempo artıyor ama tünelin ucu bomb*k bir yere çıkıyor.

6/10

8 Beğeni

Sizin bu yazınızı okuduktan sonra kitabı internette ararken İthaki’nin şu kapağına rastladım. Çok güzel bir kapak bence :slight_smile: Keşke İthaki aynen bu kapakla yeniden bassa kitabı
resim

12 Beğeni

image
Mahur Beste’yi okudum. Tanpınar’ın Huzur romanını okurken yazarın sürekli "Mahur Beste"den bahsetmesinden işkillenip kitabı bırakmıştım. Çünkü Mahur Beste kitabının Huzur’dan önce okunması gerektiğini düşünmüştüm. Şimdi Mahur Beste kitabını okuduktan sonra anladım ki kitaplar birbirinden bağımsız okunabilirmiş.

Mahur Beste, Tanpınar’ın yazdığı ilk roman ama yazar eseri yarım bırakmış. Kitabı okuduktan sonra yazarın neden yarım bıraktığı kolayca anlaşılıyor, kitap bir kişinin hikayesi olarak başlıyor ama kitap ilerledikçe yazar önüne gelen herkesin hikayesini anlatmaya çalıştığı için bir türlü ana hikayeye dönüş yapamamış. En sonunda da kitabı yarım bırakmaya karar vermiş.

Bu yan karakterlerin hikayeleri o kadar ilginç ki yazara kızasım bile gelmedi. Ama bir yandan da ana karakter Behçet Bey’in hikayesinin yarım kalmasına üzüldüm. Kitap yarım bırakılmış olsa da özellikle Tanpınar sevenler olmak üzere tüm okurlara bu kitabı okumasını tavsiye ederim.

15 Beğeni

images (4)

Mary Shelley’nin Karanlık Yazılar adlı kitabını okudum. Toplamda 7 öyküden oluşan kitapta en sevdiğim öyküler Ölümlü Ölümsüz ve Dönüşüm oldu. Yazarın öykülerindeki romantiklik ve detaycı anlatımı yer yer sıkıcıydı. Özellikle son iki öykü ne kadar kısa olursa olsun bitmek bilmedi.

Kısacası iki öykü dışında beklediğimi bulamadım ben. Yazarın Bilimkurgu Klasiklerindeki eseri de umarım bu son iki öykü gibi değildir.

17 Beğeni

Yüzüklerin Efendisi Tek Cilt

4 Beğeni

Yaşar Aksoy’un Gavur Mümin Gazi Paşa’nın Casusu kitabını okuyorum. Benim beğendiğim bir kitap oldu. Tarih-Araştırma-İnceleme kitapları ilginizi çekiyorsa sevebilirsiniz.

16 Beğeni

Siyah Lale, Alexandre Dumas

images-1

Ne desem bilmiyorum. Kocattın, kıvrandırdın bizi Dumas. 225 sayfada bir an olsun bizi soluklandırsaydın n’olurdu? Dahi misin, sadist mi, bilmiyorum.

Neyse efendim. İyi-kötü karakter mücadelesini içeren kitaplar hoşunuza gitmiyorsa, kitabın arka kapağını okuyup “Eh işte, eninde sonunda siyah bir lale üretiliyordur, ne olabilir ki?” diyorsanız Dumas kitabın her bölümüyle kafanıza “Zübönk!!” diye vuracak.

Okuduğum en güzel, en akıcı, en heyecan verici kitaplardan biriydi. Yer yer güldüm, yer yer üzüldüm. Şiddetle, şey pardon, sevgiyle tavsiye ederim.

25 Beğeni

Son 9 günde okuduklarım
IMG_20200509_004459

15 Beğeni

Bayan Caliban Jaguar Yayınlarının bilimkurgu serisinden miydi? Nasıldı acaba?

1 Beğeni

Kitabı okumadım ancak filmin sonu ile ilgili şöyle bir paylaşımda bulunabilirim. Alternatif bir son var filmin sinema sonundan başka. Sinema sonu galiba stüdyo baskısı ile konulmuş. İzleyenler I am Legend - Alternative Ending diye internette bulabilirler. Filmi hala o sonu ile hatırlarım. Gerçek son oymuş sanki çünkü sinema sonu olmamış gibiydi.

3 Beğeni

Evet , Prospero serisinin 5.kitabı.Bu serinin bence en farklı kitabı.Eserde bir kadının , farklı bir bakış açısıyla kompleks bir evreni sorgulamasına tanıklık ediyoruz.Yer yer düşündüren, hatta felsefeye kayan birçok düşünceyle de karşılaşıyoruz.Şahsen okurken keyif aldım , sizde bilimkurgu + felsefeden hoşlanıyorsanız rahatlıkla tavsiye ederim.Sadece sonu tatmin edici gelmedi :slightly_smiling_face:
Ayrıca farklı bilimkurgu eserleri bastığı için de Jaguar’ın Prospero serisi , türe ilgisi olanlar tarafından takip edilmeli diye düşünüyorum.

6 Beğeni

O sonunu da okudum, kitap sonuna tema olarak daha yakın ama o da farklı. Gerçi film birçok açıdan farklıymış, sadece deney yapmaları aynı galiba. :slight_smile:

Uzun dünya serisi nasıl? aklımda olan bir seri ancak devamı çok geç gelir diye listeme eklemedim.

1 Beğeni

Ben çıkan 2 kitabı okudum. Paralel dünyalar fikrinden yola çıkılmış, özellikle evren, dünya ve canlılığın evrimi ve evrenin, dünyanın, canlılığın olasılıkları ile ilgili yapılan spekülasyonlarını başarılı bulduğum bir seri olmuş.

Toplam 5 kitap olacak, 2’si yayınlandı. Umarım 8-9 ay da bir kitap gelir. 2 kitap boyunca merak unsurunun sürekliliği ve olası dünya ve evrim spekülasyonları nedeniyle ben beğendim.

7 Beğeni

Okuması keyifli , grift bir seri.Sayısız paralel dünyaları keşfettiğimiz içinde kaybolabileceğiniz akıcı bir eser.İlk iki kitabı benden tam not almayı başardı :slightly_smiling_face:
Devam kitapları için umarım çok beklemeyiz.

3 Beğeni