Belki biliyorsunuzdur, Jordan aslında seriyi daha kısa (6 kitap diyen var) olarak tasarlamış. Sonrasında yanlış hatırlamıyorsam yayın evi baskısı (veya anlaşması) sebebiyle seriyi uzatmış. Haliyle de olması gerekenden 2 kat uzun bir seri var karşımızda ve bazı yerleri hakikaten sündürülmüş gibi hissettiriyor. Özellikle Perrin kısımlarını uzattıkça uzatmış gibi gelmişti bana. Bu yüzden çoğu kimse 6-9. kitaplar arasında bunalıp bırakıyor.
Bence seri 6-9 kitap arasında bitseydi, çok daha iyi yerlere gelirdi.
11’den sonra Sanderson yazıyor. Belki onu beğenirsiniz
Bir de şöyle bir sınıflandırma gördüm. Ben de aynen böyle düşünmüştüm okurken.
I can imagine getting angry with Robert Jordan while the series was actually being written. I say this as a Wheel of Time fan halfway through his second read-through.
Books 1 through 3 are quite good. RJ could have written the ending of book 3 differently and ended the series right here, and it would have been a great trilogy.
Books 4 through 6 are pretty good. 6 ends with one of the most memorable scenes in the entire series.
Books 7 through 10 are the infamous WoT slowdown. These books are an exercise in plot inertia, with book 10 (Crossroads of Twilight) widely considered the worst offender. Most people who give up on the WoT give up here, and for good reason. They aren’t bad books, but they are aggressively slow compared to the previous 6 and final 4.
Books 11 through 14 are where the series picks up again. As you probably know, RJ passed away after book 11, and the final 3 were finished by Brandon Sanderson with the help of RJ’s notes. Brandon Sanderson tied up the hundreds of loose ends left by RJ at a break-neck speed and ended the series with A Memory of Light, which is easily one of my all-time favorite books.
Now that all 14 books are out and available, the 7-10 slowdown isn’t that bad. But I can easily see why someone would lose interest if they waited for years and received CoT as their reward.
1-2 sene önce bir arkadaşımla Robinson üzerine konuşuyoruz, o Robinson’u anlatıyor ben Gulliver’i :). 3. bir arkadaş olaya dahil olmasa devam ediyordum.
Sanki saç meselesini (saç örgüsü belli yaşa geçişi simgeliyor) kılık kıyafet olayını, elbisenin boyu, gögüs kısmı vs. Nynaeve’nin tutuculuğunu, değişimini karekterin gelişimini göstermek için vurguluyor.
Hem kitap hem de kişisel zevklerini çok beğendiğim, takdir ettiğim ayrıca çok da sevdiğim bir arkadaşımın önerisi üzerine almıştım bu seriyi. Dolayısı ile Asimov ile tanışmama bu kitaplar vesile oldu. Kitapları bir solukta okudum ve bitince bir boşluğa düştüm. Su an elime kitap alamıyorum, ya Vakıf serisindeki heyecanı yeni kitapta bulamazsam diye! Ben nasıl daha önce bu harika seriyi okumam ve sen sevgili, çok değerli canım arkadaşım nasıl bana daha once önermezsin! Bundan sonra başucu kitabın nedir diye sorarlarsa yanıtım belli. Daha iyisi olana kadar en iyisi budur!
Asimov ile tanışmayan herkesin bir an once bu adamla tanışmasını ve kitaplarına başlamasını diliyorum.
Şu an bende,
STANİSLAW LEM - DÖNÜŞÜM HASTANESİ’ni okuyorum. Yazarın ilk ve tek psikoloji temalı romanı. Yarısına geldim. Ve diyebilirim ki Lem bilimkurgu değilde bu tarz yazsada olurmuş.
Ünlemlerin yerli yerinde kullanıldığını düşünerek ağır ironi seziyorum. Hari Seldon affetsin diyorum!!!
İmparatorluk serisi de vardı elinizde, bol ünlemli bir değerlendirme de onun için bekliyorum
E-kitap, basılı kitap savaşlarının yaşandığı bu günlerde, ben de basılı olarak Ben, Robot, elektronik olarak Güneşin Tanrıları’nı okuyorum. Asimov candır