Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Kesinlikle okumalısın. Gerçekten güzel.

3 Beğeni

KÜÇÜK ZACHES NAMIDİĞER ZINNOBER – E.T.A. HOFFMANN
Özgün Adı: Klein Zaches, genannt Zinnober
Çeviren: Bilge Uğurlar, Türkis Noyan


Kitap, fiziksel kusurlara sahip Zinnober’in bir peri tarafından merhamet edilip dış görünüşünün değiştirilmesi fakat dış güzelliğinin içe yansımaması sonucu başına gelen olayları anlatan bir masal aslında fakat kitabın diğer bir karakteri olan Balthasar’ın ne yaptığına, duygu ve düşüncelerine çok daha fazla yer verilmiş gibi geldi bana.

Kitapta dış güzelliğinden dolayı başarı basamaklarını tırmanan Zinnober’in etrafında işlerin yavaş yavaş çığırından çıkmaya başlamasını okuyoruz. Masaldaki bir diğer karakterimiz Balthasar’ın Candida’ya olan aşkından ötürü sürekli methiyeler dizmesi yer yer bana artık baygınlık verse bile hikâyenin tümüne baktığımızda dış güzelliğe aldanan, Zinnober’i baş tacı yapan insanların birden tersi bir durumda kendisine nasıl sırt çevirdiğini de görüyoruz. Benzer bir ders Zinnober için de geçerli.

Kitabın ortalarına doğru neredeyse bu masalı bir tiyatro oyunuymuşçasına hayal etmeye -hikayedeki insanların abartılı davranışlarından ve diyaloglarından dolayı- başlamıştım. Yazarın ön sayfada verilen bilgilerinde kendisinin zamanında tiyatro ve opera eserleri ile haşır neşir olduğunu okuyunca bu düşüncemi normal karşıladım.

Kitapta bolca dipnot ve her bölümün başında o bölümü sanki özetleyen, italik şekilde yazılmış, kısa kısa olay başlıkları mevcut. Bölümlerle alakalı ne olacağı bilinmek istenmiyorsa bence bu bölüm altı başlıkları okunmamalı; bir tanesini okurken karakterlerden birinin başına ne geleceği ile alakalı bir sürpriz bozan okumuş olduğum için sonradan bu başlıkları okumamaya başladım.

14 Beğeni

Varlam Şalamov’un Kolıma Öyküleri kitabını okuyorum. Dram dolu gerçek hayattan kesitlerin yer aldığı çok etkileyici bir kitap olduğunu düşünüyorum. Tabi daha bitmedi.

7 Beğeni

Yolunu bir kere kaybetmiş insan artık her sesin ardından gider. Güneş doğup ortalık ışıyınca bir de ne görsün uzaklarda garip kılıklı kişiler, atları tozu dumana katarak geliyor. İşte o zaman: “ Ya haydut ve eşkıya ise?” diye bir şüphe takılır kafasına. Başlar kaçmaya.

-Kitabın üçte birine gelmiş bulunmaktayım. An itibariyle bu kitabı herkese tavsiye edebilecek kadar okuduğumu düşünüyorum. Kitabı Marco Polo’yu, Moğolları ve o dönemde yaşanan koşulları merak eden, seyehatnamelere bayılan herkese şiddetle öneriyorum. Bu bir inceleme yazısı değil sadece kitabın bir kısmını okudum ancak yine de dayanamayarak burada paylaşma ihtiyacı hissettim sağlıcakla kalın.

16 Beğeni

Çocukluğun Sonu: Bir Arthur C. Clarke Başyapıtı

Zaten biliyorsunuzdur ama ben ne olur ne olmaz değinmiş olayım: İthaki’nin Bilimkurgu Klasikleri Serisi’nin içerisinde gerçekten çok güzel kitaplar var. İnsanın göl kenarındaki bir dağ evine kaçıp, geceleri semadaki yıldızlar ve ay ışığına eşlik eden cırcır böcekleri ile birlikte art arda hepsini okuyası geliyor.

Bu birbirinden güzel kitapların bulunduğu serideki eserler arasında, bilimkurgunun büyük üçlüsünden birisi olarak anılan Sir Arthur C. Clarke’ın Çocukluğun Sonu (Childhood’s End) kitabı da yer alıyor. Bu yazıda sizlerle ütopya ve distopyanın iç içe geçtiği bilimkurgu romanı Çocukluğun Sonu üzerine biraz laflayacak ve büyük ustanın bize bu kitapla ne gibi bir mesaj vermek istediği üzerine sohbet edeceğim.

Arthur C. Clarke, 2011: A Space Odyssey setindeyken çekilmiş bir kare.
Arthur C. Clarke, 2011: A Space Odyssey setindeyken çekilmiş bir kare. Geçmiş gelecek, nostalji, bilimkurgu yanyana…

Bir Büyük Üstat: Arthur C. Clarke

Çocukluğun Sonu üzerine konuşmaya başlamadan önce Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmiş, Hugo ve Nebula Ödüllü yazarımızdan bahsetmemek ayıp olacaktır. 1917 doğumlu Clarke, çağının çok ilerisinde eserler bırakmış ve günümüzde dahi bilimkurguya yön vermiş yazarlar arasında sayılan bir isimdir. Isaac Asimov ve Robert Heinlein ile bilimkurgunun büyük üçlüsü arasında adının anılması bunun en büyük kanıtıdır.

Clarke’ın Çocukluğun Sonu dahil çok sayıda önemli bilimkurgu eseri olmasına rağmen, onun isminin tüm dünyada bilinir olmasını sağlayan çalışmasının 2001: A Space Odyssey olduğunu söyleyebiliriz.

Hatırlayacağınız gibi Clarke’ın 1951’de yayınlanan “Sentinel” isimli kısa öyküsü, 2001: A Space Odyssey adıyla sinema tarihinin en kült yönetmenlerinden olan Stanley Kubrick tarafından 1968 yılında sinemaya uyarlanmış, dört Oscar adaylığı kapmış ve görsel efekt dalında ödülü kazanmıştı. 2001: A Space Odyssey, özellikle unutulmaz sanat tasarımı ve bilimkurgunun teknoloji ayağını çok iyi öngören esrarengiz atmosferiyle günümüzde dahi eşi benzeri olmayan bir film olarak anılıyor.

Çocukluğun Sonu tahmin ettiğinizden farklı ilerleyen bir bilimkurgu romanı.

Çocukluğun Sonu tahmin ettiğinizden farklı ilerleyen bir bilimkurgu romanı. Arthur C. Clarke yine akıl dolu bir esere imza atmış.

Çocukluğun Sonu Üzerine Konuşmaya Başlayabiliriz

Sir Arthur C. Clarke’ın Çocukluğun Sonu romanını okurken, kitabın bilimkurgu tarihindeki konumunu göz önünde bulundurmayı bir an olsun aklımdan çıkartmadım. Hikayesi, karakterleri ve kurgusuyla bilimkurgunun insanlara ne gibi ufuklar açabileceğinin canlı bir ispatı adeta Çocukluğun Sonu. Her bilimkurgu hayranının mutlaka okuması gereken bir eser.

Çocukluğun Sonu’nun temellerini ilk olarak 1950 yılında Guardian Angel isimli bir öyküyle atan Clarke, 1952 yılında öyküsünü romana çevirdi ve 1953 yılında da yayımladı.

Çocukluğun Sonu üç kısımdan oluşan bir roman. İnsanlığın evrende yalnız olup olmadığına dair asırlardır sorduğu soruya aldığı beklenmedik yanıt ile okuyucuyu daha kitabın en başında müthiş bir ikilemde bırakmayı başarmış Clarke. İnsanlığın kendi küçük sorunlarının önemsizliği ile uğraşırken devasa bir problemin çıkagelip her şeyi anlamsız bıraktığı bölüm gerçekten mükemmel anlatılmış. Orayı okurken ne kadar etkilendiğimi anlatamam. Zaten son derece akıcı bir dille yazılmış olan romanın dünyasına girmekte hiç zorlanmıyorsunuz.

Roman, evrende yalnız olmadığı gerçeği ile yüzleşen insanlığın değişimini ve içinde bulunduğu yeni duruma ne kadar çabuk adapte olabileceğini (ya da olamadığını) sorgulayıp, Hükümdarların varlığının kökenine inerek devam ediyor ve işte tam da bu noktada insanoğlunun en temel duygularının ve içgüdülerinin (hayatta kalma ve varlığını sorgulama) yüzeye çıktığı vurucu bir finalle noktalanıyor. Kitabı bitirdiğinizde aklınızda sayısız soru belireceğine emin olabilirsiniz.

Çocukluğun Sonu tahmin ettiğinizden farklı ilerleyen bir bilimkurgu romanı.

Çocukluğun Sonu aynı isimle diziye de uyarlanmış ama pek de olumlu karşılanmamıştı.

Bir Referans Kitabı Olarak Çocukluğun Sonu

Çocukluğun Sonu’nu okuduktan sonra günümüzde karşımıza çıkan birçok bilimkurgu eserinin 1953 tarihli bu romandan esinlenmiş olduğunu fark ettiğinizde ise ister istemez şaşıracaksınız. Yakaladığınız bu benzerlikler daha da ilginizi çekecek ve bilimkurgu türündeki eserlerin aslında bilimsel ve teknolojik ilerlemede görmeye alıştığımız gibi, kendinden önceki çalışmalardan beslendiğini fark etmenizle birlikte zirve yapacak. Isaac Asimov’un eserlerini okuduktan sonra Star Wars’u daha iyi anladığınızı düşünmeye başlamanız gibi bir durumdan bahsediyorum… Keza, Frank Herbert’ın Dune’u için de aynı şeyi söyleyebiliriz pekâlâ… Hepsi birbirinden farklı ama aslında hiçbiri diğerinden bağımsız düşünülemez…

Çocukluğun Sonu’nun bir dizi uyarlaması olduğunu ama eleştirilerin pek de matah olmadığını da eklemekte fayda var.

Bu noktada İthaki’nin de hakkını teslim edip, çok iyi bir çeviriye imza atmış olduğunun altını çizmek gerekiyor. Çevirmen Ekin Odabaşı ve dizi editörü Alican Saygı Ortanca gayet temiz bir iş çıkartmışlar. Tebrik etmek lazım.

Toparlarsam, bilimkurgu edebiyatından hoşlanan herkesin ilgisini çekeceğini düşündüğüm Çocukluğun Sonu, usta işi kurgusu, sade ve akıcı dili, uzaylı kavramına dair açtığı yenilikçi kapılar; insanoğlunun davranışsal kalıpları ve geleceği üzerine yaptığı tespitlerle son derece önemli bir eser. Sir Arthur C. Clarke gibi bir ustanın en iyi kitapları arasında gösterilmesi de cabası.

Bilimkurgu güneşinin battığı ufuklara yelken açtığımız başka bir kitap incelemesinde görüşebilmek dileğimle…

Altını Çizdiklerim

Yazıyı bitirmeden kitaptan altını çizdiğim yerlerin bir bölümünü de sizinle paylaşmak istiyorum:

  1. Pieter her zamanki gibi duraksayıp, termostata kınayan bir bakış attı. Herkesin bildiği üzere Genel Sekreter’in odası derin dondurucudan farksızdı.
  2. Bildiğim kadarıyla kimse Zeus’un ya da Thor’un varlığını çürütmedi, fakat günümüzde ikisinin de pek müridi kalmadı. Wainwright’lar, inançlarının kökenini bilmemizden korkuyor. Ne kadar zamandır insanlığı izlemekte olduğumuzu merak ediyorlar. Muhammet’in Hicret’ine tanıklık ettik mi? Veya Musa’nın İbranilere on emri sunmasına? İnandıkları hikayelerin asılsız tüm yönlerine vakıf mıyız?
  3. Dünya üzerinde göklerde ışıldayan gümüş rengi gemilerin görülemediği çok az sayıda şehir bulunsa da, bir zaman sonra güneş, ay ya da bulutlar kadar kanıksanır olmuşlardı.
  4. Bireylerde olduğu gibi, uluslar da, altından kalkamayacakları bir güçlükle karşılaşınca şevklerini yitirebiliyordu.
  5. Batılılar, tembelliğe kaçmadıkça aheste yaşamanın bir günah olmadığını yeniden hatırlamıştı.
  6. Hükümdarların muhtemelen çağlar öncesi keşfettiği sırları açığa çıkarmak için ömür boyu çabalamak anlamsız geliyordu.
  7. Hiçbir ütopya, toplumun bütün bireylerine sonsuz dek tatmin sağlayamaz.
  8. Jan babasını hiç sarhoş görmemişti, ancak içinden bir his tam aksine hiç ayık görmediğini söylüyordu.
  9. İşte bu yüzden, insanlık kendi gezegenine hapsolmuştu. Yüz sene öncesine göre çok daha renkli fakat bir o kadar da küçük bir gezegendi Dünya. Hükümdarlar savaş, açlık ve hastalıkları ortadan kaldırdıklarında, maceracı ruha da bir son vermişlerdi.
  10. Olaya ilkel bir dini göreni izleyen antropologlar gibi mi yaklaşıyordu acaba?
  11. Tarih öncesi çağlardan beri kadınlar zaman zaman -kimi durumlarda planlı bir şekilde- bayılırdı ve erkekler her seferinde tam olması gerektiği gibi tepki verirdi.
  12. Kişi yeterince istediği sürece bilim ve teknolojinin dünya üzerinde konforlu bir yaşam alanı sunamayacağı yer kalmamıştı.
  13. Toplumu oluşturan bireylerin davranışları, ayrı ayrı ele alındığında öngörülemez. Ancak yeterli sayıda temel birim incelenirse, sigorta şirketlerinin çok önceden keşfettiği üzere belli başlı kurallar şekillenmeye başlar.
  14. Yetenek bahşedebiliriz, ama ortaya bir deha çıkar mı, bilemeyiz.
  15. İşin sonu nereye varacaktı? Tabii ki son aşama, izleyiciye izleyici olduklarını unutturmak, onları aksiyona dahil etmekti.
  16. Ama içinde bulunduğumuz modern dünyada önemli olan bir ideal sahibi olmak. O ideali elde etmek geri planda kalıyor.
  17. Bu zihnin henüz doğmamış olması önemli değildi, çünkü Zaman, sandığınızdan çok daha garip işler.
  18. Medeniye bitmişti, insanlığın zamanın başlangıcından beri sürdürdüğü mücadele sona ermişti. Birkaç gün içinde insanlık geleceğini yitirmişti, çünkü bir ırkın çocukları elinden alınırsa bütün tutkuları yok olur, hayatta kalma istekleri tükenirdi.
  19. Anladı ki, modern bir şehirde ya da binada kaybolmuş bir mağara adamı kadar çaresizdi.
  20. Jan yavaş yavaş fark etti ki, kanatlı bir ırkın psikolojisi, Dünya canlılarından tamamen farklıydı.
  21. Hükümdarların asıl gezegeni burası değildi. Çok daha küçük bir yerde evrilmişler, sonra da burayı ele geçirmişlerdi. Sırf atmosferini değil, yer çekimini bile kendilerine göre ayarlamışlardı.

Çocukluğun Sonu hakkındaki düşüncelerimi okuduktan sonra bilimkurguya doyamadığınızı hissediyorsanız 4. Yerli Bilimkurgu Yükseliyor Kısa Öykü Yarışması’ndan birincilik ödülüyle dönen öyküm Zeplin’i okuyabilir, George Orwell’in muhteşem distopyası 1984’e dair düşüncelerime göz atabilir, edebiyattan biraz uzaklaşıp müthiş bir uzay draması olan Battlestar Galactica’yla tanışabilir ya da kendinizi video oyun dünyasına ve harikulade bir rol yapma oyunu olan Mass Effect 2’nin kollarına bırakabilirsiniz.

Blog: Çocukluğun Sonu: Bir Sir Arthur C. Clarke Başyapıtı - Düşlerden Gerçeğe
Medium: Çocukluğun Sonu: Bir Arthur C. Clarke Başyapıtı | by Ufuk Yasin Yurtbil (Düşlerden Gerçeğe) | Medium

34 Beğeni

Güzel inceleme olmuş. Elinize sağlık. Eklediğiniz kitap kapağı da çok hoşuma gitti. Bilimkurgu eserlere bu tarzda kapakların daha çok yakıştığını düşünüyorum.

3 Beğeni

Çok teşekkürler, beğenmenize sevindim. Kitap incelemelerimin beğeniyle karşılanması hoşuma gidiyor. Devam etmeye çalışacağım.

Kapak konusunda size kesinlikle katılıyorum. Eğer İthaki Bilimkurgu Serisi için minimalist bir yaklaşım belirlememiş olsa bu tarz “net” ve “merak uyandırıcı” kapaklar düşünülebilirmiş.

7 Beğeni

Nefes - TedChiang

Öncelikle şunu belirteyim ben bu kitabın yaklaşık bir yıldır, çıktığı günden beri çevirisinin yapılmasını bekliyorum, orjinal dilinden okuyabiliyor olsam bile benim için hiçbir şeyini kaçırmamak çok önemliydi. Her ay en az bi defa @monoklkitap yayın evine ne zaman geleceğini soruyordum.

Ted Chiang’i geliş isimli filmi çok beğenip aslında bu filmin ilham kaynağının “Hayatının hikayesi” isimli bir kısa öykü olduğunu duuyunca merak edip “Geliş” isimli kitabını almıştım. Yazarın kaleminden çıkan hikayeler çok başarılı. Kitabın çevirisi de enfesti. Teşekkürler @mit Ancak burada hikayelerden bahsedip beklenti yükseltmek istemiyorum. Çünkü özellikle bilimkurgu konusunda kısa hikayeler bazen insanları hayal kırıklığınına uğratabiliyor.
Neyse gelelim Nefes kitabına.

Kitabın ilk cümlesi “Ey iman edenlerin komutanı yüce halife…”
“Nasıl lan?” Dedim. Kitabn kapağını çevirip tekrar baktım yanlış kitabı mı aldım diye. Ama almamışım. Neyse diyerek devam ettim okumaya. İlk hikaye simyacının zamanda yolculuk yapmayı sağlayan kapısını anlatıyor. Ve hem yaşandığı çağı (ortaçağ) hemde bölgeyi oldukça iyi resmediyor. Okurken bir alaaddin hikayesi etkisi de almadım değil. Yazar hem kültürü hem de o kültüre bilimkurguyu çok güzel oturtmuş. Bu çağdan özellikle de bir bilimkurgu yazarının böyle iyi tarihi anektodalara dokunması beklemiyorum. En başında da zaten şaşırmamın sebebi buydu. İlk hikayeyi okuyup bitirdikten sonra her birinden birer kitap daha çıkabilecek 8 tane daha öykü bulunuyor. Özellikle tüm platformlarda bilimkurgunun yükselişe geçmesiyle Chiang’in öykülerine şans verilebileceğine inanıyorum. Yazar kitabın son kısmında hikayelerin nerelerden esinlenildiğini yani hikayelere dair notlar ile öykülerin de öykülerini anlatmış, kitabı okuduktan sonra bu da çok tatlı bir detaya dönüşüyor. Kitapta bulunan her bir öykünün ayrı ödül kazanmışlığı var. Zaten en iyi öykü derlemesi (Collection) olarak da Locus ödülü aldı. Bunun yanında bir çok ödül adaylığı da mevcut. 3 Nebula, 4 Hugo ödülü var.

Çeviriyi ilk kitap kadar başarılı bulmamakla birlikte çok büyük hatalarla karşılaşmadım. Ancak bazı yerlerde dipnot görmek isterdim. Özellikle bazı hikayelerde kullanılan terimler için durup internetten bu neymiş diye baktım sürekli.

Özet: Listenize alın, bilimkurgu seviyorsanız bayılacağınız bir yazar Chiang. 2 kitabı da mutlaka kütüphanenizde olmalı.

23 Beğeni

Bu kitabın bir öykü fıçısı olduğunu ilk kez duymuş olabilirim şuan. Özelliklede Bilimkurgu öyküleriyse kesinlikle daha önce duymamışımdır. Yoksa hem kısa öykülü hem de bilimkurgu temasını işleyen bu kitabı kaçırmazdım. Yorumunuz için çok teşekkürler. İlk alışverişimde alacağım Nefes’i. :slight_smile:

5 Beğeni

İlk kitap olan Geliş okuduğum en iyi öykü kitapları arasındadır. Olağanüstü öyküler vardı kitapta. Yazarın anlatımı ve anlattığı şeyler çok çok iyi. Bu kitabı da listemde.

5 Beğeni

Yahu yapmayın ilk kitap da mı öykü kitabıydı? Ben bu iki kitabı roman zannediyordum. :frowning: Geliş’i de ekliyorum sepete. :smiley: :smiley: Ne güzel alacak iki öykü dolu kitabım oldu.

3 Beğeni

40 sayfadan uzun hikayesi yok Ted Chiang’ın.

1 Beğeni

Bitirince yazar mısın ? Öykülerin bazılarını tartışmayı çok isterim. Özellikle forumda başka okuyanlar da olursa.

İlk kitap öykü kitabı. Hem de @mit in çevirisiyle. İlk kitabın hem çevirisi hem de öyküleri muhteşemdir.
Nefes ise Simyacının Kapısıyla başlıyor ki ilk baştan dumura uğratıyor insanı. Bibliyografi başlığı açtım ona bir bak istersen.

4 Beğeni

Okuduktan sonra yorumu es geçmem elbette. :slight_smile: Nedendir bilmem ama bu iki kitabı roman olarak algılamışım. Şimdi soruyorum kendime hiç mi kitap hakkında araştırma yapmadın Ahmet diye. :smiley: :smiley: Teşekkür ederim. @M3rett0 Bunu çıkan iki öykü kitabına göre mi söylüyorsunuz yoksa yazara ait başka kitaplar da okudunuz mu?

Yazar sadece öykü yazıyor ve bugüne kadar yazdığı her şey Geliş ve Nefes kitaplarında.

3 Beğeni

Anladım çok teşekkür ederim. :slight_smile: Ben başka eserleri de var zannettim bir an.

Keşke olsa :smiley:Gelişi okuduğum günden Nefes çıkana kadar 21 defa sormuşum monokl’a ne zaman çıkacak diye :smiley:
Exhalation by Ted Chiang | Goodreads 4,28/5
Stories of Your Life and Others by Ted Chiang | Goodreads 4,25/5

Benim en sevdiğim 3. bilimkurgu yazarıdır. 1.PKD 2 Asimov 3 Chiang.

3 Beğeni

Bak beğenmezsem bunların parasını da alırım ona göre. :joy: :joy:

Bunu da diğerini de beğenmeme ihtimalin yok ya :smiley: :smiley:
İkisini de beğenmezsen bana gönderirsin ben sana PKD falan yollarım. Ama imkanı yok ya kesinlikle beğenirsin. :smiley:

3 Beğeni

Sen muhtemelen

bunu da görmemişindir o zaman. Andy Weir (Marslı’nın yazarının kısa öyküsü).

Türkçe altyazısı var. Bakalım beğenecek misin.

6 Beğeni