Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Unuttum. Herkesten özür dilerim. :slightly_smiling_face:

3 Beğeni

Yok ben sakince bir görüş bildirdim, bunun yazımdan da anlaşıldığını düşünüyorum. :slight_smile:
Konu ile ilgili olarak ben 4.kitapta bıraktım seriyi, hoşuma gitmemişti 1.kitaptan sonra anlatımda 4.kitaba doğru bir düşüş hissetmiştim.

@eXcitinG @Tilqi_Gin Mesajların sadece bir kısmına odaklanıp olayı çok yanlış kavradım. Bundan ötürü özür diliyorum. Mesajlarımı da sildim.

@swarf Biraz sizin yerinize konuşmuş gibi oldum. Olaya dahil olduğunuz için özür dilerim.

@SJack Özür dilerim. Daha sakin hareket edeceğim. Bir daha böyle bir durum yaşanmayacak.

Sözlerimde herhangi bir “sarkastik” ifade bulunmamaktadır. Bir yanlış anlaşılma sonucu aşırıya kaçan (aşırı diyeyim) bir tepki verdim. Zamanında “anlamıyorsun zaten, okuma o zaman” gibisinden kavgaya hazır fanlar vardı, öyle bir durum oldu sandım ki öyle bile olsa bu şekilde agresifçe hareket etmem hataydı.

7 Beğeni

Herkes meramını anlatabildi, sonuç tatlıya bağlandı. Sorun yok.

3 Beğeni

SWORD & CITADEL (YENİ GÜNEŞ KİTABI / THE BOOK OF THE NEW SUN #3-4)

Dörtlemeyi bitirdim ve son kitap cevaplarla dolu olsa da aklımda hala çok soru var. Zaten geriye döne döne önceki kitaplardan 100 sayfa falan tekrar okumuşumdur. İnternette haftalarca okuyabileceğim kadar çok teorisi var ama dört kitabı da peş peşe okuduktan sonra onu yapacak mecalim var mı bilmiyorum.

Sonuç olarak değişik bir tecrübeydi. Çok beğendim, ama ne kadar çok söylemiyorum şu an. Çünkü kafamda hala “Acaba neleri kaçırdım?” sorusu var. Hatta ilk kitabı tekrar açıp en baştan sindire sindire okuyasım bile var. Yarın başka bir seriye başlarsam tabağımda yemek bırakmış gibi hissetmekten çekiniyorum.

16 Beğeni

0000000639921-1

Etkinlik için aldığım Büyünün Rengi ile Diskdünya serisine ben de başlamış oldum. Başlarken bir ‘acaba beğenir miyim?’ diye sordum kendime. Sonuçta sürekli olarak bilimkurgu okuyan birisiyim. Her neyse. Kitabı bölüm bölüm okuyup yorumladım bu süreçte. Yorumlarımı da ilgili kısımlara yazdım ama bir de buraya genel bir şekilde çok kısa ve öz bir yorum yazmak istiyorum.

Kitap fantastik yönüyle çok zengin bir içeriğe sahip. Özellikle serinin diğer kitaplarında bu çeşitlilik çok fazla olacak gibi görünüyor. Yazarın oluşturduğu evren ilk başlarda çok karışık görünse de ilerleyen kısımlarda anlaşılır bir hale geliyor. Ana karakterlerimizin yanında maceraya katılan diğer yan karakterler de romanı sevmenizi sağlayan etkenlerden birisi. Ben özellikle Ölüm karakterini çok sevdim. Umarım diğer kitaplarda da bolca görürüm bu karakteri.

Sonuç olarak kitabı beğendim. Devamını mutlaka getireceğim. Fantastik ögelerin bolluğu yanında bilimkurgusal yönünün de olması benim kitabı sevmemdeki en büyük etkendi. Diğer arkadaşlar son bölümü sevmese de (etkinlikteki arkadaşlar) ben en çok kitabın sonunu beğendim. Başka dünyalara açılan kapı niteliği gören bu kısım diğer kitaplar için okuru heyecanlandıran bir kısım olmuş.

Benim gibi bilimkurgu severseniz olayların aralarına serpiştirilmiş teknolojik detaylarıyla Büyünün Rengi’ni siz de okumalısınız diyerek noktalıyorum.

24 Beğeni


dönüşüm hastanesi
Vay canına! Bilim kurgu ustasından, bilim kurgu olmayan harika bir eser. Daha önce söylemiştim, Lem hayranıyım. Solaris, yenilmez, aden… Hepsinin yeri ayrı ama bu kitabı bence apayrı başarılı bir eseri. Kitap psikolojik ve toplumcu gerçekçi diyebileceğimiz bir çizgide. Ayrıca kitap, kendisi de doktor olan (bende meslektaşım yazarlara karşı ayrı bir sempati oluyor :slightly_smiling_face:) Lem’den otobiyografik öğeler taşıyor. Stanislaw Lem nazi işgali nedeniyle okulunu bitirememiş ve toplama kampında kalmış. Daha sonrasında tamamlayabilmiş eğitimini. (tabi kitabın konusu bu şekilde değil ama yine de Lem’in yaşadıklarından bir şeyler içerdiği de bir gerçek.)

Kitaba gelirsek, eğlenceli bir girişle, cenaze olaylarıyla başlıyor kitap. Karakteri yavaş yavaş tanıyoruz. Sonra hastane dönemi başlıyor ve bambaşka bir boyuta evriliyor kitap. Dışarıda Alman işgali sürerken, biz akıl hastanesinde olaylardan uzakta genç bir doktoruz ve bir süre sonra yine kitap bizi başka yerlere götürüyor. Konudan spoilersız bu kadar bahsedebiliyorum. Gerçekten çok etkileyici bir kitaptı. Hem çok duygusal ve gerilim yüklü, hem de Stanislaw Lem’in espirili dili ve felsefi anlatımı ile akıcı bir okuma sundu. Arada kara mizah, arada keskin gerçeklik, hüzünlü ve felsefi. Herkese tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar dilerim efendim.

@noronikkirbac gerçekten değerli bir kitap. Bitirdikten sonra yeni kitaba başlatmayan, akılda kalan kitaplarla çok sık karşılaşmıyorum ve bu kitap kesinlikle öyle. Stanislaw Lem çok iyi bir betimlemeci ki sizin bahsettiğiniz gibi pek çok tasviri çok başarılı yapmış, harika bir anlatım.

25 Beğeni

Kitabın bir bölümünde öyle bir ameliyat anlatısı ve betimlemesi vardı ki okurken resmen nutkum tutulmuştu.Gerçekten çok değerli bir kitap.

4 Beğeni

Ben filmini izledim ya. Şimdi gelde kitabını oku.

2 Beğeni

Ben ilk kitabı okudum, sonra filmi izleyeceğim. Ama filmi izlemeye vaktim yok. :smile:

Ama benim fikrimce kitabı okuyun. :slightly_smiling_face:

Ann Druyan - Kozmos’u bitirmek üzereyim. Tahmin ettiğim gibi Carl Sagan’dan bağımsız bir popüler bilim kitabı değildi. Bol bol Sagan güzellemesi, Ann Druyan ile arasında olan ilişkiler, anılar ve çalışmalar da yer alıyor. Tam anlamıyla saf bir popüler bilim kitabı değil.

Editoryal açıdan bir önemli problem ile karşılaştım. Kitabın sonuna kadar “15 derece, 165 derece, -23 derece” şeklinde yazılmış sayıları doğal olarak celsius derecesinde düşünüyordum ta ki “-400 derece” ibaresini görene kadar. O zaman “Önceden okuduklarım da mı fahrenheit’dı?” diye bir dumur anı yaşadım. Bunun ya hepsinin metrik sisteme uyarlanması ya da hangi ölçü biriminde ise belirtilmesi gerekliydi.

Bunun haricinde Amerika propogandası yapmaması, deyim yerindeyse Sezarın hakkını Sezara vermesi hoşuma gitti. Önceden bahsettiğim gibi hayli güncel bir kitap olduğundan verilen bilimsel gelişmeler birkaç sene öncesine ait güncel bilgilerden oluşuyor.

11 Beğeni

Baş karakterimiz Soren Johansson’ın dünyadaki yaşamı, yakalandığı bir hastalık yüzünden 45 yaşında son buluyor. Tabii ki kitabın adından da anlaşılacağı üzere her şey daha yeni başlıyor. Dünyadaki hayatını bir mormon olarak sürdüren Johansson, mensup olduğu dinin gerekliliklerini yerine getirdiği için kendini cehennemde bulduğunda şaşırıyor. Bu cehennem, bilinen veya inanılan cehennemden farklı. Burada, yazılmış veya yazılma ihtimali olan milyarlarca kitap var. Burada da tıpkı dünyadaki sonsuz bir kısır döngü mevcut. Uyursun, yemek yersin, yürürsün-koşarsın, tekrar uyursun ve bu böyle sürüp gider. Kitaptaki cehennemden kurtulmanın yolu ise bu milyarlarca kitabı tek tek inceleyip kendi hayatının anlatıldığı kitabı bulmak. Tabii ki kitabı bulduğunuzda gerçekten bu mekandan kurtulup kurtulamayacağınız tıpkı dünyadan sonra cennet veya cehenneme gidip gitmeyeceğimiz kadar muamma. Karakterimizin cehennemden kurtulabilmek için harcadığı çabalar, umut, umutsuzluk ve arasında kalan diğer şeylere şahit olduğumuz müthiş bir hikaye. Bu arada yazar gerçekten sağlammış, başka kitapları varsa mutlaka onları da okuyacağım. :upside_down_face:

16 Beğeni

Ann Druyan’ı benim için itici yapan tam da buydu. Sagan’la olan özel ilişkilerinden çok fazla bahsediyor. Sagan’ın bir kitabına yazdığı sonsözde, tanıştıklarında Carl Sagan’ın ikinci eşiyle hâlâ evli olduğunu belirtmiş. Çok sevdiğim bilim insanı hakkında bunu öğrendim de ne oldu şimdi diye sormak gelmişti içimden. Özel hayatlarını bu kadar bilmemize gerek yoktu. Bu sebeple Ann Druyan bende bilim insanından ziyade anı yazarı gibi kaldı, kitabını okumak da gelmiyor içimden.

5 Beğeni

Uzun zaman önce Cengiz Aytmatov’un Gün Olur Asra Bedel adlı romanını okumuştum. Sonra eski Sovyetlerdeki baskılardan dolayı bir bölümünün kitaptan çıkarıldığını öğrendim. Daha sonra “Cengiz Hana Küsen Bulut” adıyla ayrı bir kitap olarak basılmış. Bu ara o kısa romanı bitirdim. Güzel bir romandı. Sizlerinde okumanızı tavsiye ediyorum.

12 Beğeni

BİTTİ.:dizzy:
Okuduğumuz kitapların hepimiz için aynı değere sahip olmadığını biliyorum. Bu anlamda Yıldız Güncesi “Navigare necesse est.” (Yelken açmak lâzım)
-Puanım istisnasız: 10/10
Tipik bir sayısalcı olarak girdiğim kitaptan üstü başı felsefi akımlara bulanmış, aklı tuhaf biçimde şekillenmiş ozalit sözelci bir kopya olarak çıktım. :smiley:
Yıldız Güncesi, Ichon Tichy adlı uzay serüvencisinin “gezelim- görelim” anlayışının uzağında aileden gelen genetik miras ile evrendeki farklı gezegenlere yaptığı yolculukları, zaman sıralamasına takılmadan, okuru adeta yağmalamayı amaç edinen, üstelik merak duygusunu sürekli canlı tutarak anlatmayı başarabilen, mantığı ve üslubu ile -Lem’in tabiriyle- “allak bullak” olacağınız nadir kitaplardan biri olabilir. (Abartmaya meyilli değil çok gerçekçiyim, hayret.:sweat_smile:)

Kitapta; Bilgi-Din karmaşası, Tanrı-Şeytan ikilemi, yine Tanrı- Ölüm ve Mantık üzerine kurulan felsefi bakış açıları ve ilkeler üzerine inşa edilmiş diyaloglar öylesine kusursuz ki, öylece okunup geçilemeyecek kadar kaynak özelliği de taşıyor.

Bir röportajında, Patates üzerine ne kadar konuşabilirsiniz? sorusuna; Lem, felsefesini bile yaparım demiş ve muzipçe gülümseyerek bu kitabı kanıt göstermiş olabilir, diye düşünüyorum. :v:t2::upside_down_face:

Okurun son sözü: Bir sonraki gezegende görüşürüz, Lem.:black_heart:

20 Beğeni

Golem-Gustav Meyrink
Bu kitabı nasıl tanımlasam bilemiyorum.Okuyup bitirdiğim halde hala kitabı anlamamış hissediyorum.Olaylar gerçek mi yoksa hayal veya rüya mı anlayamadığım yerler oldu.Aslında konu olarak Golem adlı değişik bir yaratığın olması ilgi çekici.Ama okurken konudan çok anlatım tarzı ilginçti.Evet, bazı sıkıldığım ya da tam tersi meraklanıp heyecanlandığım yerler oldu.Tam olarak bana çok hitap etmese de zihnimi zorlaması açısından etkileyici bir kitaptı.
Dünyalar Savaşı-H.G.Wells
Yine bir Wells kitabı yine etkilenmiş bir ben.Wells özellikle yazdığı döneme göre oldukça iyi bir kitap ortaya çıkarmış.Bazı aksaklıkları da var ama konu kesinlikle ilginç zaten Marslıların Dünya’ya (Londra) gelişi.Ama beni asıl etkileyen kısım insanların Marslılar karşısında ne durumda olduğu.Baskın ve lider türken nasıl alt bir konuma düştüğü.Kitapta dikkatimi çeken diğer şey yer ve şehir isimlerinin çok olması.Aklımda Londra haritası oluşturmaya çalıştım bir bakıma.Gerçekten güzel bir kitaptı ama söz konusu Wells olunca ben zaten kötü birşey beklemiyorum(Okuduğum 5 kitabından yola çıkarak).O yüzden Wells kesinlikle okunmalı.

14 Beğeni

BEN, ROBOT (I, ROBOT)

Asimov, birbiriyle bağlantılı öykülerle robot teknolojisinin gelişimini anlatıyor. Konuşamadıkları bir dönemden başlayıp Dünya’yı yönettikleri yıllara kadar gidiyoruz. Tüm öyküler meşhur Üç Robot Yasası etrafında döndüğü için bir derece tahmin edilebilir olsa da yine de vizyon açısından tatmin edici. Bilim kurgu yolculuğunun başında okunması gereken kitaplardan.

Reason, Evidence ve The Evitable Conflict en beğendiğim öykülerdi.

21 Beğeni

Harika iki kitap okudum ve Ağustosu da bitirmiş olduk.
images (2)
ova alev alev
Juan Rulfo Latin Amerika edebiyatını derinden etkileyen ve Marquez’e ilham veren yazarlardan. Daha önce Marquez’in Macondo’suna da ilham kaynağı olan Pedro Paramo kitabını okumuştum, şimdi de kısa kısa öykülerden oluşan Ova Alev Alev kitabını bitirdim. Rulfo anlattıkları kadar, anlatım yöntemi ile de öne çıkan bir yazar. Gerçekten çok hoş bir şiirsel dile sahip. Yazdıklarını farklı bir şekilde yazsa aynı şey olmazdı. Bazı yazarlarda doğal bir yetenek var, Rulfo da onlardan. Marquez onun hakkında “yazdıkları 300 sayfayı bile bulmuyor ama Sophokles’in yazdıkları kadar kalıcı.” şeklinde buyurmuş. Bu referans bile bu yazarın daha fazla okunması için yeterli olmalıydı. Ülkemizde çok bilinmiyor (ki doğan kitap, yky ve can yayınları gibi büyük yayınevleri kitaplarını basmasına rağmen) ama kesinlikle bizim seveceğimiz tarz bir yazar. Keşke daha fazla eseri olsaymış. Altın Horoz’u da mutlaka okuyacağım.

Kitaba gelirsek, öncelikle yazım olarak bir büyüsü olduğu gerçek ama büyülü gerçeklik sayılmayacak bir kitap. Kolay okunuyor ve bazen aynı tarz gittiği için yorsa da, genel olarak okuma canlılığını ve merak duygusunu saklıyor sonuna kadar. Pedro Paramo bence daha başarılıydı ama bu kitap da gayet güzel. Meksika devrimi dönemi, öncesi ve sonrasında geçen taşra hikayelerini içeriyor. Anlatım keskinliği ile kendisine bağlıyor kitap. Özellikle ova alev alev hikayesi çok başarılıydı. Ben çok sevdim, sizlerin de seveceğinizi düşünüyorum. Bu yazara mutlaka bir şans verin efendim.


kısa bir cehennem ziyareti
Forumumuzun artık resmi kitabı haline gelmiş olan bir eser. :slight_smile: Burada daha önce hakkında oldukça fazla şeyler söylendi, onun için çok bir şey ekleyemeyeceğim. Şunu belirtmeliyim ki, kitabın tek kötü yanı kısa olması. Çok keyifli ve okuması kolay, akıcı bir kitap. Kısacık olmasına rağmen, insan doğasına, dine, ilişkilere vs bol bol salvo atıyor. Forumda çok bahsedilince almak istemiştim, iyi ki almışım ve okumuşum diyorum. Yazarın umarım daha fazla eseri çevirilir. Gerçekten yazarın dilini ve anlatımını çok sevdim. Herkese keyifli okumalar dilerim.

23 Beğeni

unnamed

Bu ayın ilk kitabı olarak John Wyndham - Krizalitler’i bitirdim. Yazarın varlığından geçen hafta Türkçe’ye çevirilen son kitabı Kraken Uyanıyor ile haberim oldu :see_no_evil: :hear_no_evil: :speak_no_evil: Halbuki benim çok sevdiğim türde hikayeleri olan bir yazarmış, gözümden kaçmış :slight_smile:

Farklı olanların “dışlandığı” bir toplumda, “normal” olarak kabul edilen bireyler ile kurulmaya çalışılan toplum yapısının çarpıklıklarını, kör inancın insanı ne kadar bağnaz ve acımasız yapabileceğini, kibirin bireyleri ve dolayısı ile toplumları nasıl yozlaştırdığını sosyolojik açıdan ele alan post apokaliptik bir bilimkurgu hikayesiydi.

Leibowitz İçin Bir İlahi’yi okuyup beğendiyseniz bunu da beğenirsiniz diye düşünüyorum.

24 Beğeni


Yaklaşık 1 aydır Veronika Ölmek İstiyor kitabını okuyorum…Eş zamanlı birden fazla kitap okuduğum için her elime aldığım sefer 5 sayfa,10 sayfa ancak okuyorum.Bu gece itibariyle 150.sayfaya ancak geldim.:man_facepalming:

Kitap konu olarak gerçekten ilgi çekici,Paulo Coelho’nun Simyacı kitabındaki kaleminin gücü ve akıcılığı aynen devam ediyor,bu kadar yavaş okumamın sebebi benden kaynaklı,yazardan değil.Simyacı’dan 10 yıl sonra yazdığı bir kitap,kaleminde yaşanan o ince gelişimi hissediyorsunuz.Konusunu kabaca özetlemek gerekirse,Veronika intihara kalkışıyor ama bu kalkışma başarısızlıkla sonuçlanıyor.Akıl hastanesine kapatılıyor ama yaptığı şey yüzünden kısa süre sonra öleceğini öğreniyor ve kitap buradan itibaren iyice alevleniyor.Daha bitiremediğim için net bir kanaat dile getiremeyeceğim ama şimdilik oldukça beğendim.

Ben Can’ın ciltli baskısını tercih ettim,kitabın baskı ve sayfa kalitesi okurken insanı mutlu ediyor.Ağutos ayına Turganyev’in Babalar ve Oğullar kitabı ile birlikte Veronika Ölmek İstiyor ile başladım.Umarım daha fazla uzatmadan bitirebilirim.:slightly_smiling_face:

12 Beğeni