Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Böyle tesadüflere bayılıyorum. Senenin başında Türlerin Kökeni’ni okumaya başladığım gün 12 Şubat’tı. İlk sayfayı okuduğumda Darwin’in ufak biyografisinde doğum gününün 12 Şubat olduğu yazıyordu. Başka bir zaman da dizi izlerken dizide bahsi geçen bir tarih izlediğim günün tarihiydi. 365 günden böyle tek bir günü seçip bilmeden denkleştirmek çok hoşuma gidiyor nedense. :slight_smile:

10 Beğeni

Favori Verne eserlerimdendir. Taa çocukluğumdan aklımda kalmıştı bu sene iş kültür yayınını tekrar okudum.

Ben de Artemis’e başladım bugün. Marslı’dan sonra beklenti büyük. Yorumlara baktım beğenen çok beğenmiş beğenmeyen hiç beğenmemiş. İlk yüz sayfa biraz daha yüzeysel gibiydi, sürükleyici ama çerezlik bir kitap izlenimi bıraktı. Bakalım sonuç nasıl olacak…

8 Beğeni

Bende çocuklugumdan hatirliyorum biraz, çizgi filmi vardı hayvan figürleri ile yapılmış olan o çok iyiydi :slight_smile:

İskoç ve Viking melezi kahramanımız Odd’un, 3 İskandinav Tanrısı ile yaşadığı maceraları anlatan kitap, aynı zamanda yetişkinlere ve çocuklara da hitap etmekte.

Odd’un kahramanlıkları, her çocuğun yaşamak istediği türden. Thor, Loki ve Odin ile bir maceraya atılmayı kim istemez ki?

Neil Gaiman’ın çok sevdiğim kitapları arasında şimdiden yerini aldı, Odd ve Ayaz Devleri…

11 Beğeni

Beklentinizi daha düşürerek devam edin daha çok keyif alırsınız bence. Çünkü ana karaktere duyulan sempati, kitabın esprili dili ve maceranın okuyucuya verdiği merak gibi birkaç noktada Marslı’dan çok geride kalıyor. Standarttan iyi, Marslı’ dan kötü.

3 Beğeni

images (1) (3)

Alef

Jorge Luis Borges herkesin seveceği ve rahat okuyacağı bir yazar değil. Farklı bir tarzı olduğu yadsınamaz, hatta büyülü gerçeklik için bile. Borges’in kitapları önsözleri vs çıkartırsanız 100-150 sayfa civarındadır ama asla öyleymiş gibi okunup geçilmemelidir. Her sayfanın üzerine kafa yorulmalı ve gerekirse dönüp tekrar okunmalıdır. Yoksa kendinizi “ne okudum ben şimdi?” diye düşünürken buluverirsiniz.

Alef yazarın yine fantastik diyebileceğimiz, ilginç öykülerinden oluşuyor. Her zamanki gibi Borges yine aşırı bilgili bir yazar olduğunu hissettiriyor öykülerinde. Gerçekten bir Eco’yu bir de Borges’i okurken daha fazla okumalıyım düşüncesi hakim oluyor bana. Kitabımızda 17 adet öykü bulunmakta. Ben özellikle Ölümsüz, Tadeo Isıdoro Cruz’un Yaşamı, Emma Zunz, Asterion’un Evi, Öteki Ölüm, Labirentinde Ölen Kral İbni Hakan El-Buhari, Bekleyiş ve tabii ki Alef öykülerini çok başarılı buldum. Hepsinin güzel yanları vardı ama bu öyküler bambaşka diyarlara götürdü beni. Yer yer Arjantin’de dolaştık, yer yer Arabistan çöllerine gittik. Kimi zaman bir intikamı okurken, kimi zaman bir mitolojik karhramanın yalnızlığına konuk olduk. Çok sevdim ben bu kitabı gerçekten.

Alef, Borges okumaya başlamak için ideal kitap mı? bilemiyorum ama daha çok Ficciones’i öneriyorlar (Ben henüz onu okumadım, onu da okuyunca daha iyi yorumlayabilirim diye düşünüyorum). Ben Kum Kitabı ile başlamıştım, bu kitapta da zorlanmadım. Borges okurken dikkatinizi biraz kitaba vermeniz gerekiyor, biraz kafa yoruyorsunuz ama sonunda da değiyor buna, mutlu oluyorsunuz (Tabii bana göre böyle. Bazıları da sevmiyor bu yazarımızın tarzını). Latin Amerika edebiyatından devam etmeyi düşünüyorum ama bakalım, juan Rulfo ya da Marquez olabilir sıradaki okumam.

Herkese keyifli okumalar dilerim.

18 Beğeni

Lem amcayla tanışma kitabım. İkinci bölüm olan Tersine Evrim kısmına yarın merakla dalış yapacağım.

11 Beğeni

Deniz, Martı ve Çocuk - İzzet Irmak
96 sayfa
Morena Yayınevi

Bayadır doğru düzgün kitap okumuyordum. Bu kitapla geri dönüyorum ve yarım kalan kitaplarıma da devam edeceğim artık. Deniz, Martı ve Çocuk içinde 11 tane hikayenin bulunduğu samimi dilde yazılmış kısa bir kitap. Çocuk kitabı olarak geçse de hikayeleri herkese hitap ediyor. Özellikle Yusuf ile hocasının hikayesi, Koltuk Değnekleri hikayesi ve Konyalıların çok iyi bildiği Şivlilik hikayesi çok güzeldi. Tavsiye ederim.

8 Beğeni

Ay’da görevli polis memurunun sıkıcı hayatını konu alan çizgi roman 94 sayfa. Yazılar biraz kısıtlı ama kitabın verdiği keyif olduķça fazla. Bittiğine üzüldüm diyebilirim.

17 Beğeni

Kanlı ameliyatlardan günümüz steril ameliyatlarına nasil geçildi ?
Keşifler ne şartlar altında yapıldı ?
Hem hikayelerle hemde zevkle okuyacağınız yüzyıllık geçmişi olan cerrahligin tuhaf tarihi :slight_smile:

Ağır şekilde John Fowles hayranıyım. Bir çok kitabını okudum ve hiç pişman olmadım. Koleksiyoncu ve Büyücüyü ısrarla öneririm.

20 Beğeni

Watchmen’i okuyorum. İlk iki bölümü bitirdim. Çabucak bitmesini istemediğim için bugün daha fazla okumayacağım. Mükemmel. Başka bir kelime aklıma gelmiyor.

Pantolonun üzerine boxer giyen süper kahramanların sıradan maceralarından biri değil. Hem anlatılan hikaye iyi hem de çizimler çok başarılı. Anlatılan olay geçmişte yaşanan kesitlerle ve bölüm sonunda eski bir kahramanın kitabından alınan kısımla pekiştiriliyor. Kitabın baskısı da oldukça kaliteli.

Bu arada filmini yıllar önce lisede dersten kaçıp arkadaşlarla izlemiştik. Ben hariç kimse beğenmemişti ve yarıda çıkmışlardı. Sebebi de süper kahraman filmi olmasıymış ve Dr. Manhattan’ın çıplak gezmesiymiş. (Kadın olsaydı bu yorumu yapmazlardı) Bir de bu filme götürdüm diye dalga geçmişlerdi benimle. Çocuk çolukla iş yaparsan olacağı budur. :slight_smile:

23 Beğeni

images - 2020-10-03T210749.187

Şiirlerle fazla bir mesainiz yoksa, yeni yeni şiir okumaya başladıysanız uzak durmanız gereken bir şair. Gönül rahatlığıyla diyebilirim ki okuduğum en zor şiir kitaplarından biriydi, çeviri şiir okuyor gibi hissettim hatta yer yer. Her şairin kendine özgü bir dil geliştirdiği söylenir ama Ece Bey bunu çok uç bir noktaya taşımış. Hatta bu nedenle Ender Erenel "Ece Ayhan Sözlüğünü’’ hazırlamış.

Sivil şiirler yazdığını kendi ifadeleriyle söylüyor. Değindiği toplumsal konular insana 1931’de doğan da 2001’de doğan da bu ülkede aynı şeylerden sitemli dedirtiyor.

Daha önce okumadığım bir şairdi, bu kadar zorlanacağımı tahmin etmiyordum.

5 Beğeni

YILDIZ YARATAN (STAR MAKER)

KONUSU

Olaf Stapledon’ın 1937’de yazdığı, Son ve İlk İnsan’ın devam kitabı Yıldız Yaratan, bizlere yeniden büyülü bir gelecek tarihi sunuyor. Fakat bu sefer sadece iki milyar yıl değil evrenin sonuna kadar… Günümüzden bir Dünyalı olan anlatıcısı, evrenin en uçlarına seyahat eden bir kaşif topluluğuna katılıyor. Onlarca farklı yaşam formuyla karşılaştıkları bu yolculuk, kozmik bir yaşam ve ölüm mücadelesinin sadece ön yüzü.

DÜŞÜNCELERİM

Astral seyahatla uzay ve zamanda keşfe çıkan Dünyalımız, bize tüm evrenin tarihini anlatıyor. Stapledon, Son ve İlk İnsan’da yaptığı beyin fırtınasını birkaç adım öteye götürmüş. Ölçeği sadece boyut ve zaman olarak büyütmekle kalmamış, insana hiç benzemeyen medeniyetler de hayal etmiş. Aynı gezegende senkretik evrimleşen iki tür, atmosfersiz gezegenin hem hayvan hem bitki olan canlıları, biliçli yıldızlar… Evrenin hikayesini okurken bir yandan da bu türler nasıl evrimleşti, medeniyetlerini nasıl kurdular, ne gibi engellerle karşılaştılar ve sonları ne oldu gibi soruların cevabını alıyoruz.

Stapledon’ın bilim kurgu için öneminden önceki kitabını incelerken bahsetmiştim. Bu kitap da planetary uplifting, artificial planet, Dyson sphere ve Many-worlds Interpretation gibi fikirleri bilim kurguya tanıtmış. Rahmetli ebediyete göçeli 70 yıl olmuş, telifi de yakında kalkar sanırım.

22 Beğeni

Konusu itibariyle güzel bir kitaba benziyor. Umarım İthaki BBK’ne dahil edilir. Hem belki telifi de kalkmış olur.

1 Beğeni

Hikaye Avcısı - Eduardo GALEANO

resim

Eleştirel öykülerden oluşan çok sevdiğim bir kitap oldu. İçindeki öyküler oldukça kısa, Galeano yaşadığı, gördüğü, içinde bulunduğu yıllarda gelişen olayları çok güzel hikayeleştirmiş. Hikayelerin hepsini anlamak için metinde geçen olaylara hakim olmak gerekebiliyor, ama bu durum çok az bir kısmı için geçerli, geneli biraz üstünde düşünüp ne demek istediği anlaşılabilen hikayelerdi. Farklı bir tarzı var yazarın, son kısımlarda kendi hakkındaki düşünceleri de çok ilgimi çekti. Öykü okumayı sevenlerin okuması gereken bir kitap, tavsiye ederim.

İftiralar
Dediklerine göre insan insanın kurduymuş.
Ama hiçbir kurt asla başka bir kurdu öldürmüyor.
Onlar kendilerini, bizim yaptığımız gibi, birbilerini karşılıklı olarak yok etmeye adamamışlar.
Kurtların kötü bir ünü var, ama dünyayı devasa bir tımarhaneye ve çok kalabalık bir mezarlığa dönüştürenler onlar değil.

Galeano

19 Beğeni

Son aylarda kitap okuma hızım iyice yavaşladı. Okuduğum kitaplar hacim olarak “eh işte” seviyesinde olmasına rağmen okuma hızım ve okumak için ayırdığım vakit azaldıkça üzülüyorum.

Okuduğum ilk kitap, hayranı olduğum Philip K. Dick’in “Alfa Ayının Kabileleri” kitabı oldu. Favori yazarlarım arasında olmasında ve genellikle PKD’yi mutlaka oku derken önerilen bir kitap olmasından dolayı bu kitabı aradan çıkarayım dedim. Konu yine güzel, fikirler uçuk, işleniş muazzam lakin ben eğer bu kitapla okumaya başlasaydım muhtemelen bu kadar sevmeyeceğimi düşünüyorum. Çünkü eğer yazara aşina değilseniz, anlatım tarzını bilmiyorsanız biraz yoracaktır okurken. Genel olarak beğendim ama. PKD FanClub üyesi olarak beğenmeliyim diye düşünüyorum :stuck_out_tongue_winking_eye: :stuck_out_tongue_winking_eye:

İkinci kitap ise yine çok beğendiğim bir yazar olan Mihail Bulgakov’un “Usta ve Margarita” kitabı oldu. Bu kitap da yine daha önce hiç Bulgakov okumamış birine ilk önerilen kitaplarından biri fakat ben yine kalıpların dışına çıkarak o kadar da beğenmediğimi söyleme gafletine düşeceğim. Biraz uzun bir kitap. Okuması zaman alan, sürekli okuyucunun “neyin neden nasıl olduğunu” anlaması için tektikte ve algı antenlerinin sürekli açık olmasına ihtiyaç duyulan bir eser. Bu kadar kalın bir kitap olması insanı yoruyor. Tabi Bulgakov’un ömrü kitabı tamamlamaya yetmediğinden ve eşinin bu kitabı notlarından yararlanarak tamamlamasından dolayı kitapta var olan tutarsızlıkları da hoş görüyorum. PKD için söylediğimi Bulgakov’un bu kitabı içinde söyleyeceğim: Eğer okumaya bu kitapla başlasaydım muhtemelen diğer kitaplarına şans vermem zor olacaktı.

Üçüncü ve son kitapsa Stefan Zweig’ın “Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma” adlı novellası oldu. Geçtiğimiz ay herhalde benim için “Favori Yazarlarımı Okuyorum” etkinliği gibi bir şey olmuş. Yeni fark ettim. Zweig’ın karakter analizlerine, psikolojik çıkarımlarına, çevrenin anlatımına bayıldığımı söylemeliyim. Bu kısa novella’da da iki kısa öykü yer alıyor. İkisi de güzel ve sürükleyici. Zweig sevenler diğer kitaplarındaki tadı bu kitapta da alacaklarını düşünüyorum.

28 Beğeni

Jules Verne - İki Yıl Okul Tatili

Öncelikle alfa serisinden ilk defa bir Jules Verne kitabını okudum. Resimler kısmına hayran oldum desem yalan olmaz. Daha önce ithaki yayınlarının minik versiyonunu okumuştum. Kitaba gelirsek adada mahsur kalma serüvenlerini seviyorsanız kesinlikle size göre bir yapıt. Chairman yatılı okulunda okuyan bir grup yarısı küçük çocuk yarısı da genç çocuklar, yaz tatillerini tekneyle yolculuk yapma isteğiyle girdikleri deniz serüvenleri talihsiz sonucu tanımadıkları bir adada mahsur kalması ile sonlanıyor. Robinson Crusoe tarzı gibi düşünün ama bu kitapta şansları biraz daha yanlarında. Jules Verne tarzına aşina iseniz betimlemelere diyecek söz yok zaten. Sanki ben de adada mahsur kalmışım gibi kitabın içindeydim resmen. İçeriğindeki resimler zaten hayal gücünüzü tam güç çalıştırıyor. :smiley: Başlangıç olarak direkt adadaki olaylardan başlaması beni biraz şaşırttı doğrusu, daha sonradan güzel bir şekilde bağladı hikayeyi. Editörlük açısından pek fazla sorun göremedim 5 ya da 6’yı geçmeyen eksik harfli birkaç kelime mevcutdu onlarda fazla göze batmıyor.

Puanım : 5/5

26 Beğeni

image

Kitabın yarısına kadar geldim. Kitapta gelişmemiş, geride kalan ülkelerininin milletini yazar Oblomov karakterini yaratarak anlatmış. Birde Batılı tarafı gelişmiş ülkeleride ştolks adında bir Alman karakter ile anlatmış. Kitap şu ana kadar iyi gidiyor beklentimi karşıladı.

15 Beğeni

resim

Andromeda Strain’i bitirmek üzereyim.

Kitaba başlarken kitabın adı itibarı ile insanların farklı gezegenlere seyahat ettiği, belki dünya dışı canlılarla temas kurduğu, insan soyunun biyolojik bir tehlike altında olduğu, bilimkurgu-kıyamet senaryosuna benzer çok daha geniş kapsamlı bir hikaye okumayı beklerken oldukça basit bir senaryo ile karşılaştım.

Dünyanın yörüngesinde dolanan bir uydu bilinmeyen bir neden ile yörüngesinden çıkıp dünyaya iniş yapar yapmaz, uydunun üzerindeki mikroplar uydunun indiği ufak kasabada yaşayan insanların ani ölümüne yol açıyor ve beş bilim adamı gizli bir tesiste bu mikrobun üzerinde testler yaparak ne olduğunu, nasıl çoğaldığını, nasıl bulaştığını vs. tanımlamaya çalışıyorlar. Bu kadar, bir cümle ile özetlenebiliyor…

Genel durum bu kadar düz olunca haliyle çok fazla detaya girilmesi gerekmiş. Bir bilim insanına tesise girerken yapılan sterilizasyon süreci 10 sayfa anlatılıp detaylandırılıyor. Bakterilerin nasıl örnekleceği ve kültürlenceğinin falan detaylarına dahi girilmiş ki hiç gerek yokmuş. 69 yılında yazıldığı için uçakta telefonla konuşmak ve dokunmatik ekran gibi teknolojiler garipseniyor :slight_smile: Kitabın içinde dilekçeler, gizli dosyalar, mektuplar, ascii tablolar, transkirpler yer alıyor. Bu tür kitaplarda görmeyi çok sevdiğim şeyler.

Şu coronanın olmadığı bir zamanda okusaymışım belki daha çok zevk alırmışım ama boğazımıza kadar virüstür, bakteridir, nerden bulaşır, ne hızla yayılır, nasıl dezenfekte edilir muhabbetine battığımız şu günlerde üstüne bir de uzay mikrobu muhabbeti fazla geldi.

Sırada Yüksek Şatodaki Adam’ı okuyacağım. O elime geçene kadar bu da biter büyük ihtimalle.

18 Beğeni

London-Kızıl Veba okumaya çalıştım fakat ilk bölüm pek sarmadı, dolayısıyla 2 gündür elime alıp devamını okuyamadım. Yaşlandıkça daha da tahammülsüz oluyorum sanırım… Eskiden kitap beni sarmasada bitirene kadar okurdum, zaman içerisinde önce yarısından çoğunu okuyunca hala sarmıyorsa, daha sonra çeğreğini okuyup hala sarmıyorsa kitabı okumayı bırakmaya başladım. Herhalde artık ilk 10 sayfadan sonra pes ediyorum…

6 Beğeni