Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

KISA BİR CEHENNEM ZİYARETİ

Hafta sonunu değerlendirip gece gece bunu okuyayım dedim ve bitirdim. GECEYİ YAŞA! sloganının hakkını veren bir kitap oldu. Beğendim. Bir yandan geriyor, bir yandan hafif mizahi bir dili var ve bazı şeyleri sorgulatıyor. Konusuna kısaca değineyim; öldükten sonra kişilere özel olarak tasarlanan Cehennemlerden size en uygun olanına gönderiliyorsunuz ama hemen korkup, telaşa kapılmayın. Sonsuza kadar değil! Sadece bilmem kaç milyon üslü bilmem kaç sayının çarpımı kadarcık :smirk: En başta güzel bir yer gibiydi ama sonra işin rengi değişti :laughing:

19 Beğeni

Ted Chiang - Geliş ve Nefes

4 Beğeni

İçerisinde Müfit Özdeş’ten bir hikaye de bulunan, yine Metis’ ten Asker Kaçağı isimli derleme de benim önerim olsun. :slight_smile: Bu arada Lem’e başka eserlerinde de şans vermenizi öneririm, örneğin Yıldız Güncesi gibi espirili ve akıcı dili olan kitapları da mevcut. Maske öyküsünü okumamakla iyi yapmışsınız, her ne kadar sonuna doğru açılsa da, inanılmaz zor akan (Lem için dahi) bir öyküydü. Ama Asker Kaçağı’nı alırsanız oradaki öyküsünü tavsiye ederim. Lem’in ünlü Siberya’sında geçen tatlı bir öyküsü var ilgili kitapta.

Bu arada @MelihAntepli, Kısa Bir Cehennem Ziyareti kirabını okuyarak gerçek bir kayıp rıhtımlı olmuşsun, tebrik ederim. :stuck_out_tongue:

5 Beğeni

İlk ciltte güzel olan tek şey potansiyeldi. Ivır zıvırlarla dolu bir antikacı dükkanına girmiş bir koleksiyoncu gibi içeride üç saniye kendi etrafında dönüp kapı dışarı edilmiş gibi bir hisle bitivermisti.

Şimdi ikinci cilt o potansiyelin kullanılmaya başlandığını hissetirdi. Hikaye iyice hareketlilik kazandı. Seri katipler kongresindeki karakterlerin işlenişi hoştu. Çarpık ahlak anlayışına sahip insanları işlemek zor bir mesele bana kalırsa.

Onun dışında sonsuzlar, aralarındaki yakınlık, ilişkileri başlangıç hikâyeleri, görevleri huyları suyları başlarına gelecek belalar kısacası vaat edilen çok şey var. Bakalım neler olacak.

12 Beğeni

Bu ciltte Lucifer cehennemi terk ederek, cehennemin anahtarını Morpheus’a verir.Morpheus da elindeki anahtardan bir an önce kurtulmak ister.Bunu duyan talipliler Düșlem’e gelerek anahtarın kendilerine verilmesini ister.Morpheus bir seçim yapacağını belirterek onları kendi krallığında ağırlar. İskandinav’dan Mısır mitolojisine kadar birçok tanrı buraya gelerek anahtarın karşılığında Morpheus’a ne sunacağını gösterecektir.Mitolojiyle uzaktan yakından alakam olmadığı halde beğenerek okudum.

14 Beğeni

@_Ged burada mı güzelleşmeye başlıyor? Kesin İskandinav mitlerine tav oldun sen :Dd

Hayır sonsuzlar var :)) onlar harikadır. Ben zaten mit seven biriyim. İskandinav mitolojisine gerek yok. ://
Morpheus’un ailesini daha yakından tanımak hoşuma gitmişti.

1 Beğeni

KADİM KANUNLAR 2. KİTAP: ASTIKTAN SONRA - JOE ABERCROMBIE

Özgün Adı: Before They Are Hanged

Çeviren: Barbaros Bostan

İkinci kitabı da birincisi kadar beğendim. Birinci kitapta başlayan olaylar ikinci kitapta iyice dallanıp budaklanmaya başlıyor; geçmişte yaşanmış olaylar, karakterler ve arka plan hakkında daha çok bilgi edinmeye başlıyoruz.

Birinci kitapla tanıştığımız karakterler kabaca üç gruba ayrılıyor ve kendi maceralarını yaşamaya başlıyorlar. Mecusların birkaçıyla daha ismen tanışırken West’in gelişmekte olan durumu kafada soru işareti oluşturuyor. Bütün karakterlerin gelişimi ve olayların örgüsü çok hoşuma gitti ve heyecanlı ilerliyor. SPOILER: Valint & Balk bankasının altından ne çıkacak; yaptığı anlaşma Glokta’nın elinde nasıl patlayacak; Bethod’un kullandığı cadının olayı ne, gerçek Tohum nerede ve Ferro bunu nasıl kullanacak çok merak ediyorum.

11 Beğeni

Gelecekbilim Kongresi

Stanislaw amcamızdan yine çok çok enteresan bir kitap. Yıldız Güncesi’nden tanıdığımız İjon Tichy ile yolculuğumuz bu defa gerçekliği sorguladığımız ve algının sınırlarında dolaştığımız bir formda. Tabii Lem’in espirili anlatımıyla. Gerçekten PKD haklıymış şüphelenmekte. Solaris’i ya da Yenilmez’i yazanla bu kitabı yazan kişinin aynı olması şaşırtıcı. :slight_smile: Stanislaw Lem her kitabı geçtim, kitap içerisinde bile çok farklı üsluplarda yazabiliyor.

Gelecekbilim Kongresi bir çeşit distopya, özellikle de kitabın başlarındaki atmosfer çok ilgi çekici. İçerisinde ise başka bir gelecekte geçen başka bir distopya mevcut ya da değil. Belki de komple hayallerde geziyoruz, belki de yaşam komple bir yanılsama. Sadece bu konular değil; suç, mutluluk, cinsellik, baskılar, silahsızlanma ve pek çok şey yine Lem’in merceği altında felsefi incelemede (bu yönüyle biraz İnsanın Bir Dakikası’ndaki fikirlerini de işe katıyor). İlaçlarla ulaşılan halüsinasyonlar çok ama çok iyi anlatılmış. Gerçekten kafa karıştırıcı ve çok eğlenceli bir anlatım var bu kısımlarda (aslında kitabın tamamında). İlk 80 sayfa çok ilgi çekici, sonra bir 40 50 sayfa (günlük olarak aktarılmaya başlayan bölümler) ilgi çekici başlayıp sıkıcıya doğru gidiyor, (ama asla sıkıcı değil). Son bölümlerde ise mükemmel bir tat bıraktığını söyleyebilirim. Harika bir kurgu ve çok akıcı bir kitap olduğunu düşünüyorum. Bu kitabı yuttuğum için çok mutluyum (okuyunca burada ne demek istediğimi anlayacaksınız). :grin: Kitabı bayadır bekliyordum, kendi adıma beklediğime değdi diyebilirim.

Herkese keyifli okumalar dilerim.

@ozgurs59 evet, malesef yanlış yere yazmışım. :slight_smile: Sevgili @SJack’in müdehalesini bekliyorum.

Bu arada çeviride kullanılan ‘ilaç isimlerini’ kimileri zorlama bulmuş ama bence çok başarılı olunmuş o konuda. Ve de editörlük ve redaksiyon açısından kusursuzdu. Neredeyse harf hatasına yahut anlatım bozukluğuna bile rastlamadım. Bunları belirtmeyi unutmuşum, eklemiş olayım.

19 Beğeni

Ben sırayla gidiyorum Lem kitaplığında ve henüz ilk ikisini okudum. Bitmesin diye araya bolca kitap alıyorum :slight_smile:

Bu arada konular karışmış, hangi kitabı okuyorsunuz daha uygun sanki @SJack

3 Beğeni

Benim merak ettiğim şey Yıldız Güncesi gibi öykü öykü olarak mı ilerliyor kitap? Bir de Yıldız Güncesi ile karşılaştırdığınızda hangisini seçerdiniz?

Yıldız Güncesi gibi hikayeler halinde değil, tek bir konumuz var, konu içerisinde çeşitlenme söz konusu. Yıldız Güncesi çok daha hayal gücü yüksek, daha eğlenceli bir kitap. Bu kitap ise oldukça ilginç olmasının yanında daha ciddi konusu gereği. Özellikle gerçeklik algısı konusunda çok başarılı bir yazım olmuş. İki kitap arasında Yıldız Güncesi bence daha keyifli ve başarılı, ikisini de okumamış olduğumu düşünsem, onu okumak daha mutlu ederdi beni, ama bu kitap da ilgiyi hak ediyor bence.

1 Beğeni

Anladım daha çok İnsanın Bir Dakikası ve Kör Talih kitaplarına benzer bir eser. Yine de alıp okuyacağım. Umarım Solaris gibi birşeyle karşılaşmam. Teşekkür ederim.

1 Beğeni

Yok Solaris’e benzemiyor, daha ziyade Yıldız Güncesi’ne benziyor ama o kadar eğlenceli ya da hayal gücü yüksek değil (tabii bu Yıldız Güncesi’nden kaynaklı), bir de hikayeler halinde değil. İnsanın Bir Dakikası kadar deneme tarzı da değil ama ondaki fikirlerini de kurguya işlemiş Lem.

1 Beğeni

Türk Edebeiyatı Klasiklerinin 47. kitabı olan Fazlı Necip’in Menfi Sürgün kitabını okudum. Ve böylece seride çıkan 47 kitabı da okumuş oldum. 48.'yi merakla bekliyorum. :slight_smile:

Kitabın editörlüğünü yapan Ömer Aslan’ın sunuş yazısında yazarın çok değerli bir yazar olduğunu ama hiç değer verilmediğinden bahsediyor. Ben de yazarı gerçekten beğendim. Dönemin siyasi olayları ile aşkı, dönemin Selanik ve İstanbul havasını ve o dönem siyasi suçlulara yapılan eziyetleri iyi harmanlamış.

1903 yılında 22 yaşında olan Ekrem baş karakterimizdir. Çocukluğu çalkantılı geçen Ekrem, yatılı okuldan sonra memleketi Selanik’e gelir ve olaylar başlar. Ekrem’in amacı Fransa’ya gidip gönül eğlendirmektir. İstanbul’dan arkadaşı orada ayrıca Jön Türkler mevzusunu aklına sokar. Zaten olaylar bu yüzden başlar. Ayrıca düşman başına vermesin dediğim üvey anne olayların fitilini ateşler. 5 senede gerçekleşen olaylar İttihat ve Terakki’nin 2. Meşrutiyet’i ilan etmesi ile biter. Buradaki olayların seyri için fazla detay yazmıyorum.

Kitabı gerçekten çok beğendim. 1.5 günde 150 sayfasını birden okudum. Yazarın daha birçok eseri olduğu için bu seride yine görmek isterim. 2. Meşrutiyet Dönemi olayları ilginizi çekiyorsa bir çırpıda okursunuz. Kitaba puanım 10/10.

15 Beğeni

Yazarın adını Necip Fazıl diye okumak normal mi? :grin:

5 Beğeni

Ted Chiang’dan Geliş adlı öykü derlemesini okudum.

Öncelikle yazarın Nefes adlı öykü derlemesini daha çok sevdim diyebilirim. Ondan birkaç öyküyü severken bu kitabında ne yazık ki çoğu öyküsü bana hitap etmedi. Çok bilimsel ve hayalgücünden yoksun öyküler okudum. Hele bir Sıfıra Bölünme öyküsü var ki Matematik sevmeyenler için tam bir eziyet. :joy:

Sonuç olarak bazı öyküler gerçekten de bana hitap etmedi. Ama bilimselliği sevenler için güzel öyküler var. @Ozgur sen ne diyorsun Geliş hakkında?

25 Beğeni

Ben genel olarak sevmiştim. Cehennem Tanrının yokluğudur başta olmak üzere; Hayatının hikayesi ve Babil Kulesi en sevdiklerimdi. Ancak ben fizik bölümü mezunuyum belki de ondan zorlanmadım bazı yerlerde :sweat_smile: Çok ağır terimler hatırlamıyorum ama.

Gördüğünü beğen miydi öyle bir öykü vardı onu hiç sevmemiştim. Yazarın ilk öyküleri olduğu için çok yüklenmemek lazım. Öykülerin kelime sayısını falan da yazıyordu o kitapta. Epey amatör ruhluydu yani :sweat_smile:

6 Beğeni

LUMINOUS (GREG EGAN)

Axiomatic’i çok beğenmiştim, ikinci öykü derlemesi Luminous’ı da okumaya karar verdim. Axiomatic’e göre çok daha “hard” bilim kurgu öyküleri içeriyor. Bilimin öyle ilginç noktaları üzerine hikayeler yazmış ki, bu acaba gerçek mi diye araştırdığım her şey gerçek çıktı.

En beğendiğim öyküler:

Mitokondriyal Havva: 200 bin yaşındaki, insanın en yakın ortak kadın atasının keşfiyle yeni bir tarikat ortaya çıkar: Havvacılar. Hepimiz aynı anadan doğduysak neden kardeş kardeş yaşamayalım ki? Fakat tüm insanoğlunun soy ağacını çıkarma yarışında sadece onlar olmayacaktır.
Mitokondriyal Havva konsepti, zamanında ismi nedeniyle birçok tartışmaya ve yanlış anlamaya sebep olmuştu. Yazar da bundan yola çıkıp, bilimin siyasi amaçlar uğruna nasıl çarpıtılabileceğini ve birliğin fuzuli temellere dayandırılmaması gerektiğini anlatan bir öykü yazmış.

Koza: Bir ilaç şirketine terörist saldırı düzenlenir. Bu şirket, amniyon sıvıyı kuvvetlendirerek bazı hastalıkların ve uyuşturucu, sigara gibi zararlı maddelerin anneden bebeğe geçip zarar vermesini engelleyecek bir ürün üzerinde çalışmaktadır. Kim, neden böyle bir şirkete saldırmak ister ki?

Neşeli Olmak İçin Nedenler: Çocukluğundaki deneysel bir tedavi yüzünden beyin hasarı geçiren, ve artık olumlu duygular hissedemeyen ana karakterimize ikinci bir şans verilir. Beynine takılan bir bilgisayar sayesinde nelerden mutlu olduğunu ve neleri güzel veya çirkin bulduğunu kontrol edebilecektir. Çocukluğundan yola çıkıp, olması gerektiği yetişkini diriltebilir mi? Yoksa, onu tüm mutsuzluklardan koruyabilecek bu alet onun kimliği mi olur?

20 Beğeni

Yazarın ismini forumda çok duyuyordum, Sissoylu vs “Fantastik yazarıdır herhalde.” diye düşündüğümden hiç merak etmemiştim. Geçenlerde @alper başka bir arkadaşa önerince Lejyon’u ben de bir merakla satın almıştım. İyi ki almışım. Sebep olanlara teşekkürlerimi sunuyorum.

Kitapları aldığımda boy farkı canımı çok sıkmış olsa da okumaya başlayınca bunu kafaya takmayı bıraktım. Bu arada ilk kitabın kağıdı çok kaliteliydi, ikincisinde kağıt değişmiş daha ucuz bir şey olmuş, üçüncüde o da yetmemiş boyunu da kısaltmışlar.

Stephen ‘Lejyon’ Leeds. Ona Lejyon denmesinin sebebi, öğrendiği her uzmanlık alanı için o alanda uzman bir insan meydana getiriyor olması ve bu uzmanlıklara sahip kişilerin sayısının yaklaşık 50 olması. Tabi bu insanların aslında Stephen 'in halisünasyonları olduğu bilgisini de atlamayalım. Bu şekilde pek çok uzmanlığın emrine amade olması Stephen’i pek çok kişi için değerli kılıyor. İnsanlar ona sorunlarını iletiyor eğer o da uygun bulursa işi kabul ediyor. (Biraz Sherlock tadı var.) Vel hasıl benim için çok sürükleyici bir seri oldu. Eğer benzer tatlara sahip önerileriniz varsa ortalıkta açık açık birbirinize öneriniz, ben oradan otlanırım. :smiley:

21 Beğeni