Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Çok renkli olmasına rağmen bazı romanlarının derinliğinde boğulma ihtimaliniz olan bir yazardır PKD. O nedenle başlangıç olarak okuması kolay ve anlaşılır kitaplarda tercih yapmanızı öneriyorum. Yoksa kitap bittikten sonra kendinizi bir yere boş boş bakarken bulabilirsiniz.

2 Beğeni


Bu kitabı keşfedip aldığımda yayınevini bilmediğim için çevirisinden korkarak okumaya başladım. Sonuçta çevirisi çok iyi olmasa da okumayı baltalayacak bir çeviri de değil. Bunun yanında kitapta epey yazım yanlışı ve harf hatası var.

Kitabın konusu hakkında ne söylesem spoiler olacağı için sadece kitabı çok beğendiğimi söylemekle yetineceğim. Korku/gizem türünü sevenler için biçilmiş bir kaftan. Okuyacaklara bir önerim de şu:Asla arka kapak yazısını ve kitap hakkındaki yorumları okumasınlar.

15 Beğeni

Paradoksa düştük şimdi oldu mu :flushed:

1 Beğeni

Kitabın içindeki “red herring’ler” okuyucunun aklını oldukça karıştırıyor ama büyük resimdeki kötülük yeterince inandırıcı…

1 Beğeni

KLASİK BİLİMKURGU ÖYKÜLERİ

Bugün öğlen okumaya başladım ve az önce bitirdim. Hikayeler oldukça akıcı, hiç sıkmıyor. En sevdiğim ise Herbert George Wells’in Yeni Hızlandırıcı öyküsü oldu. Konusu bana bu sahneyi hatırlattı :smiley:

18 Beğeni

Golyat

Davut ve Golyat hikayesini bilenler vardır, şu meşhur görsel belki hatırlatıcı olabilir;


Tom Gauld işte bu hikayeyi İsrailliler değil de, Golyat tarafından ele almış ve müthiş bir çizgi roman çıkarmış ortaya. Kısacık bir zamanda okunan (yaklaşık 20 dakika gibi bir süre) ama çok etkileyici ve hüzünlü bir hikaye sunan bu kitabı, Ay Polisi’nden biraz daha fazla sevdiğimi söyleyebilirim. Davut ve Golyat hikayesini bilmeyenler bence öncelikle bunu okuyup, sonra ona baksınlar.

Lord Arthur Savile’in Suçu

Babil Kitaplığı okumalarıma da devam ediyorum. Gerçekten harika bir seçki. Dünya hikayelerinden harika örnekler sunuyor. Şu ana kadar okuduklarımın tamamını sevdim. Oscar Wilde’ın Jorge Borges tarafından seçilmiş hikaye ve masallarından oluşan bu kitap da yine beklentileri karşılıyor. Özellikle Lord Arthur Savile’in Suçu hikayesi ve Mutlu Prens masalıyla. Mutlu Prens’e ayrı parantez açmak lazım. O kadar güzel ve hüzünlü ki, herkesin en azından bu masalı okuması gerektiğini düşünüyorum. Hikayelerde ise Dorian Gray tadı aldığımı söyleyebilirim.

Eşit Haklar

Diskdünya okuma etkinliğimizde 3. kitapla devam ettik ve en azından etkinlik olarak bitirdik ama ben devam edeceğim fırsat buldukça okumaya bu müthiş seriyi. Normalde fantastik kurguyu çok sevemiyorum (favori türüm değil en azından) ama Diskdünya bana istisna yarattı. :slight_smile:
Kitap yorumum;

Herkese keyifli okumalar dilerim. :slight_smile:

29 Beğeni


Londralı beyefendi Phileas Fogg, üyesi olduğu Reform-Kulüp’ te gazetesini okurken seksen günde dünyayı dolaşmanın mümkün olduğunu öğrenir. Bu olağanüstü yolculuk 19. yüzyılda sanayi devrimiyle gelen tren ve buharlı gemi gibi toplu taşıma araçlarının yanı sıra 1869 yılında açılan Süveyş Kanalı sayesinde yapılabilmektedir.

Kulüp arkadaşlarıyla bu yolculuğu seksen gün içinde tamamlayacağına dair bahse tutuşan Fogg, aynı gün uşağı Passepartout’ yla birlikte Londra’ dan ayrılır. Bu meydan okumayla başlayan bin bir türlü maceraya, bir polis soruşturmasıyla, bir de aşk hikayesi eklenir. Yayımlandığı 1872 yılından beri popülaritesinden hiçbir şey yitirmeyen Seksen Günde Dünya Gezisi yazarın en sevilen yapıtlarından biridir. Verne’ in ulaşım olanaklarının gelişmesiyle “küçülen” dünyasına, artık elektronik çağa adım atmış ve geleneksel medyanın yerini yeni medyaya bırakmasıyla bir “küresel köy” e dönüştüğünden dem vurulan günümüz dünyasından bakmak da ayrı bir macera olsa gerektir.

20 Beğeni

Dur hocam, daha yeni başladık :slight_smile:

1 Beğeni

KUM - HUGH HOWEY

Özgün Adı: Sand

Çeviren: Cihan Karamancı

Bu kitaptan malesef pek umduğumu bulamadım. Yazarın önceki kitapları benim hoşuma gitmişti haliyle bu kitabı biraz daha yüksek bir beklentiyle okumaya başlamıştım fakat beklentimi karşılamadı.

Kitabımızda her yer uçsuz bucaksız kum. Sürekli rüzgar estiği ve kumu sürükleyip taşıdığı için bütün yerleşim yerleri zamanla kumun altında kalmış ve kum dalgıçları, talancılar diye meslekler türemiş. Su çok zor bulunuyor ve çok değerli. Kum dalgıçları, kumun metrelerce altına özel kıyafetlerle dalarak yerleşim yerlerini tespit edip biraz da bir nevi kaçakçılık yaparak paralarını kazanmaya çalışıyorlar ve hikaye genellikle Connor, Rob, Palmer, Vic kardeşler çevresinde gelişiyor.

Başlarda akılda canlandırması zor bir çevre olduğu için kitaba giriş yapmakta zorlandım. Alışınca “ee iyi güzelmiş” dedim fakat ortalarında “ee hadi artık…” demeye başladım. Kitap kötü değil, fikir güzel fakat Wool serisinin gazıyla aceleye getirilmiş bir kitap hissiyatı verdi.

12 Beğeni

Abi zaten fantastik sevmiyorum diyorum ama LOTR, harry potter serilerini hem okudum, hem izledim, Yerdeniz Serisini gayet sevmiştim, Amber Yıllıkları’nı okurken eğlenmiştim, Game Of Thrones’un tamamını izledim, Yürüyen Şato ve Sisler İçindeki Lut en sevdiğim kitaplar arasında yerini almıştı, Neil Gaiman’lardan da keyif alıştım… Şimdi de Diskdünya’yı keyifle okuyorum. Sanırım ben fantastik kurgu seviyorum. :frowning:

11 Beğeni

Doğru yolu bulacağından hiç şüphem yoktu :slight_smile: Aramıza yeni bir nefer kazandırmanın haklı gururunu yaşıyorum. Artık dönülmez bir yola girdiğine göre, istediğin zaman tavsiyede bulunabilirim :slight_smile:

2 Beğeni

images (3)

Elric serisi en sevdiğim fantastik seri olmasa da Elric en sevdiğim fantatik kahraman. Kızıl gözlü beyaz kurdun melankolisini ve her yere yıkım götürüşünü seviyorum. Hele kılıcı Fırtınayaratan’la bütünleşip düşmanlarını kesip biçtiği sahnelerde şiir okuyormuş gibi tat alıyorum.

Bu kitapta Elric’in uzun bir romanı ve bir çizgi roman senaryosu yer alıyor. İkisinin konusu da rüyalarla ilgili. Ki aslında Elric serisinde rüyaların yeri çok önemli. Ayrıca Moorcock’ın Fantazi Suretleri denemesinin üçüncüsü, Neil Gaiman’ın Moorcock ve Elric hakkındaki kısa bir hikayesi ile Kont Aubec isimli kahramanın roman serisinin bir taslağı yer alıyor. Kitabın çevirisinde yer yer sıkıntılar göze batıyor ve kitap bir sürü yazım yanlışı barındırıyor. Buna rağmen zevkle okudum. Moorcock’ın dilini çok seviyorum. İki üç cümleyle bir dünya inşa eden yazarlardan. Daha önce de belirtmiştim. Tıpkı Robert E. Howard gibi. Seride son bir kitabım kaldı. Onu biraz bekleteceğim. Çünkü Elric’e veda etmek istemiyorum.

14 Beğeni

Ben de sizin gibi Moorcock ve Robert Howard’ın dilini çok akıcı-şiirsel buluyor ve çok seviyorum. Elric serisinin ilk kitabı elimde olmamasına rağmen merakıma yenik düştüm ve ikinci kitabı yaklaşık 200 sayfa okudum. İki yazar da müthiş yazıyor.

3 Beğeni

İthaki umarım ilk kitabı en kısa sürede basar. Böylelikle Elric daha çok kişiye ulaşır. Dahası keşke Moorcock’ın diğer kahramanlarının serileri de basılsa.

2 Beğeni

Kesinlikle katılıyorum. Örneğin Hawkmoon Destanı da tekrar basılsa ne güzel olur.

2 Beğeni

Diablo Legacy Of Blood’a başladım. İlk chapter’ı okudum. Hikaye Diablo 1’in bitiminden birkaç hafta sonra başlıyor. Warrior, Fighter ve Mage olan üç karakter, Diablo’yu kesmeye giderken arkamızda bırakmış olabileceğimiz ufak tefek hazineleri toplamak için arkamızdan mağralara iniyorlar ve Main Chamber’da Bartuc’un zırhını buluyorlar. Olaylar ne tarafa gidecek merak ediyorum. İnşllah aksiyon dozu düşmeden ilerler.

13 Beğeni

Kitabın ismini daha önce çok duymuştum bu yüzden de şans vermeli diye düşünüp almıştım. Okunacak kitaplardan dolayı kendisine sıra gelene kadar biraz zaman geçti ama nihayet okunmak üzere kapağı açıldı. Tek çocuk olarak kitaptaki 4 kardeşin birbirleriyle olan ilişkilerine fazlasıyla özendim. Bir anne ve 4 kızın kendi başlarına ayakta durma hikayesini anlatıyor. Aile sıcaklığının içime sicim sicim işlediğini hissettim. Çok fazla bir şey söyleyemiyorum çünkü daha 60. Sayfadayım ama bitirir bitirmez düşüncelerimi sizlerle paylaşmayı çok isterim. :blush:

2 Beğeni

ÖLÜMKUŞU ÖYKÜLERİ (HARLAN ELLISON)

Harlan Ellison’un yazdığı 1700 küsur öyküden 19’unu içeriyor. Bu öyküler paranormal, korku, birazcık bilim kurgu ve çoğunlukla da weird türünden. Önsözünde genel bir temadan bahsetse de birçok öyküyü bu temayla bağdaştırmak zorlama olur. 5-6 öyküsü hariç beğenmedim, biraz gelişigüzel seçilmişler sanki. Anlatım tarzı bana aşırı tuhaf geldi; belki stilim değil, belki de doğru ruh halinde değildim. Buna rağmen beğendiğim öyküleri gerçekten hoşuma gitti ve kalemini de istediğinde konuşturabiliyor. En meşhur birkaç öyküsü burada yokmuş, onları da tekil olarak bulup okuyacağım.

Favorilerim:

The Whimper of the Whipped Dogs: Kitty Genovese cinayetinden esinlenmiş ve şehir hayatını eleştiren bir korku öyküsü.

Pretty Maggie Moneyeyes: Ruhu bir slot makinesinde esir kalan bir kadının öyküsü.

Adrift Just Off the Islets of Langerhans: Kendi vücudu içinde ruhunu bulmaya çalışan ölümsüz bir insanın öyküsü.

Deathbird: Son insanı, tanrıyı ve şeytanı içeren post-apokaliptik bir öykü.

22 Beğeni

1700 öykü yazmakta ne bileyim :laughing:
:scream: :scream: :scream:

pc_210

Çin edebiyatına bu harika kitapla giriş yapmış oldum. Yaşamak, adından da anlaşılacağı üzere yaşamayı anlatıyor. Acısıyla tatlısıyla demek isterdim ama bu daha çok acısıyla anlatıyor. Buna rağmen yazar öyle güzel anlatıyor ki kitapta yaşanan acılara rağmen size aynı zamanda umut da aşılıyor. Fuqui’nin başına gelenler trajıkomik bir seviyeye varıyor. Bu ne bahtsızlık diyorsunuz okurken ve hikaye bitmeden kitabı bırakamıyorsunuz. Yazarın dili çok akıcı ve sade. Kitabı okuyalı 10 gün oldu ve etkisi hala sürüyor bende. Herkese tavsiye ediyorum bu kitabı.

20 Beğeni