KÜÇÜK ANILAR - JOSE SARAMAGO
İnce bir kitap 130 sayfa kadar. Jose Saramago kendi çocukluk ve gençlik zamanlarıyla ilgili anılarını yazmış. Oldukça güzeldi. Hemen hemen her kitabının nasıl ortaya çıktığı yine bu anılarla ilintili.
KÜÇÜK ANILAR - JOSE SARAMAGO
İnce bir kitap 130 sayfa kadar. Jose Saramago kendi çocukluk ve gençlik zamanlarıyla ilgili anılarını yazmış. Oldukça güzeldi. Hemen hemen her kitabının nasıl ortaya çıktığı yine bu anılarla ilintili.
H. P. Lovecraft - Innsmouth’un Üzerindeki Gölge (Kitap 85 sayfa. Bu gece biter.)
Şehre (Innsmouth’a) giriş yaptık ve etrafta biraz dolandık; burası biraz ürkütücü.
Bakalım neler olacak?
Spoilerlı inceleme
Kitap 17’inci Yüzyılın Fransasında geçiyor. Ben bu kitabı okumadan önce kitap hakkında çok basit düşünüyormuşum ama okuyunca sadece Silahşörlerin maceraları değil o zamanın ahlak anlayışı, kitapta adı geçen kuşatmanın nedenleri ve sonuçlarını o zamanın sosyolojik durumunu çok güzel bir şekilde anlatmış. Aynı zamanda aşk, ihanet, entrika, dostluk, fedakarlık gibi konularla da kitap daha dolu olmuş yani bu kitabın konusunu silahşorların maceraları diye tanımlarsak çok basit olur.
Yukarıda dostluk var demiştim Fransızlara göre dostluk anlayışını bizimkiyle kıyaslayacağım . Bu kitaptaki dostluk anlayışı bana göre bizimle örtüşmüyor.
Örneğin: Kraliçe tarafından İngiltere Düküne yollanan mektupta bizim Silahşörlerimiz görevlendirildi ve Dostlarının başına bir şey gelince ana karakter arkasına bakmadan o mektupu ulaştırmak için İngiltereye gitmeye devam etti. Arkasında onlara ölüme terk etti. Bu biz Türkler için hiç etik değil . Biz görev ne olursa olsun dostumuzu arkada bırakmayız. Aynı şekilde Athos’un d’artagnan’a sormadan onun mallarıyla kumar oynaması da bana göre dostluk değildir. Tabii o zamanın dostluk anlayışı ile şimdiki dostluk anlayışı çok farklıdır onu o zamanın koşullarına bakarak demek gerekiyor ama ben yinede şu anki anlayışımıza göre bir kıyaslama yapmak istedim.
17 inci yüzyıl deyince bu kitapta Osmanlı İmparatorluğunu görmek istemedim değil. Kitabın sonuna kadar acaba Osmanlı hakkında bir şey geçecek mi diye bekledim durdum ama geçmedi. Sadece kuşatma esnasında bir kalede yerde yemek yiyen silahşörlere yazar, Türkler gibi bağdaş kurup oturdular sözcüğünü yazmış. Bu konuda hayal kırıklığına uğramadım değil.
Herneyse bu kitapta beğenmediğim tek şey şu: Son bölümlerde Milady’in Baronun’un şatosunda tutsak kaldığı zamanları yazar çok uzun tutarak yazmış. O yüzden sıkılmadım değil.
İncelemem bu kadardır. Size tavsiyem İş Bankası Ve Kültür Yayınlarından alacaksanız kitabı ciltli alın. Kitap kalın olduğu için karton kapağın sırtında çatlamalar meydana geliyor. Ama o kadar da göze rahatsız etmiyor karton kapakta üzmez.
İnce Memed okuyorum. Çok kitap okumam. Bir gün dışarda eşimi beklemem gerektiğinden kitapçıya girmiştim. Neyse ki ara ara heveslendiğim, klasikleri okumalıyım, düşüncesi ve isteği o gün de benimleydi ve bu kitabı aldım. Sanırım okuyanlar çoğunluktadır, ancak okumayanlar için Çukurova’nın ayrıntılı fiziki özelliklerini, köylünün yaşamını, ağalığı ve ağaları, eşkıyaları, jandarmaları, ağaların köylüye nasıl ölümü gösterip onları sıtmaya razı ettiğini, onları açlıkla ve iş birliği yaptıkları eşkıyaların silah gücüyle nasıl tehdit ettiklerini, jandarmaların çoğunun da para sahibi olan ağaların yanında yer aldığını, daha görece yeni kurulan bir devlette adaletsizliklerin ne kadar kısa sürede bize anlatılmayan şekilde nasıl tırmandığını çok güzel göstermiş bize Yaşar Kemal
Bir solukta okumuştum. Neil Gaiman kitapları çok akıcı sanki çeviri değil de Türkçe yazmış gibi geliyor bana. Anansi Çocukları da yazarın en kötü yetişkin kitabı olabilir. Bence yazara bir fırsat daha tanıyıp Mezarlık Kitabı ve Yokyer’i okumalısınız. Ondan sonra da Amerika Tanrıları. Amerika Tanrıları da çok ara bir kitap, ya çok seviyorsun ya da nefret ediyorsun.
Merkeze Seyahat ( A s g a r d Üçlemesi 1-2-3 ) [Brian Stableford]
Michael Rousseau, yapay dünya Asgard’ın gizemli alt katlarını araştıran bir çöpçü ( scavenger ) dür. Çoğu uzaylı ırkın üzerinde toplandığı Asgard, Tetron ırkı tarafından yönetilen bir kültürel çorbadır. Çoğu uzaylı ırkı ufak tefek biyolojik farklar haricinde birbirlerine benzemektedir. Kültürel açıdan farklılaşan bu topluluk Asgard’ın taşıdığı gizemleri çözmek için üzerinde yaşamaktadır. Donmuş bir cehennemin üzerinde yükselen Asgard’ın geleceğini etkileyecek olaylar bir Salamandran andoridin gezegene iniş yapmasıyla başlayacak ve Mike Rousseau’nun çirkin bir komployla suçlanmasıyla hız kazanacaktır. Topluma borcunu ödemek ve özgürlüğünü elde etmek amacıyla Mike merkeze yıldız ordusu askerleriyle beraber yolculuk yapmak zorundadır…
[Antivenom]
Aslında öncelikle bu serinin mutlak iyi bir yönetmen ile filminin çekilmesi şart…Belki farklı zamanlarına hitaben de dizisi çekilebilir…
Bu üçleme ile ilgili iki sorun var:
1-Adı Asgard mı yoksa Asgrad mı? Birinci kitapta Asgard ikinci kitapta Asgrad yazıyor.
2- 6:45 Sadece iki kitabını basmış. Okusak 3. kitabın eksikliğini hisseder miyiz acaba?
Alanna İlk Serüven- Tamora Pierce
Tamora Pierce’nin “Dişi Aslanın Şarkısı” adlı serisinin ilk ve dilimize çevirilen tek kitabı. Kitabın ana karakteri Alanna adlı şövalye olmak isteyen bir kız. Ancak yaşadığı ülkede şövalyelik eğitimi sadece erkeklere veriliyor. İsteğinin peşini bırakmayan Alanna erkek kardeşiyle yer değiştirip şövalyelik okuluna gidiyor. Orada özel büyü güçlerinin olduğunu öğreniyor ve seri böyle devam ediyor. Gayet ucuz ve kolay bulunabilen bir kitap. Fantastik severler çerez olarak okuyabilirler bence.
Phillippa Gregory Beyaz Prenses, bitti. Serinin en sıkıldığım kitabı diyebilirim. Yazar kitapları tarihi kronolojiye uyarak değil de ayrı ayrı yazdığı için bir önceki kitaplarındaki “yazarın notu” kısmında bu kitap dönemi için önemli bir spoiler yediğimi bu kitabi okurken anlamış oldum.
Burcu Hanımın bu seri ile ilgili verdiği sıralama kesinlikle yanlış ki ben kendisinin kitapları okuduğunu düşünmüyorum artık, bu konuda Goodreads baz alınabilir. Onda bile bazı kusurlar ortaya çıkıyor. Beyaz Kraliçe, Kızıl Kraliçe, Kralyapanın Kızı hemen hemen aynı hikayeyi anlatıyor sadece farklı kişilerin gözünden.
Serideki yolculuğum Kralın Laneti ile devam edecek ancak kafayı resetlemek için:
Simyacı / Ölümsüz Nicholas Flamelin Sırları - Michael Scott
Öncelikle; bu o bildiğiniz Paulo Coelho’nun simyacısı değil!
Genç Yetişkin kitaplarına kendimi bildim bileli uzak dururum, bunun sebebi sanırım eser fantastik bile olsa hem mitolojiden hem de büyü sistemleri gibi öykünün can damarlarını oluşturan yaratımlardaki eksikleri.
Simyacı uzun zamandır kitaplığımdan okunmayı bekleyen 6 kitaplık bir seri. Kitapları ilk duyduğumda Harry Potter hayranı benim için benzer kulvarda güzel bir eser gibi gelmişti. Oysa çok yanılmışım.
Kitap 2 karşılıklı dükkanda araba parası biriktirmek için (birisi sahaf diğeri kafe) çalışan iki kardeşin hikayesiyle başlıyor. Sophie ve Josh isimli kardeşlerin hikayesini bu. O gün hayatlarını değiştirecek bir şeyler oluyor ve bir maceraya atılıyoruz. Daha fazla detay vermem sanırım sürpriz bozan içerir.
Kitabı almadan şunu bilmenizi isterim ki Michael Scott bir mitoloji delisi. Bu konuda yüzlerce çalışması ve araştırması var. Bunu bu seriye öyle güzel yerleştirmiş ki asla sırıtmıyor. Hem küçük hikayelerde hem de olayların gidişatında öyle güzel yerlerde karşımıza çıkarıyor ki bu bilgileri benim gibi bir mitoloji severin ekmeğine nutella sürer gibi ilerliyor kitap.
Sanırım 2. kitabıyla devam edeceğim, ilk kitabını okumam 2 günümü aldı. Çok uzun bir kitap değil ve kesinlikle sürükleyici ama bildiğiniz üzere ben biraz daha yavaş okumayı seviyorum.
Çeviri konusunda çok sıkıntı görmedim, redaksiyon konusunda bazı yerler tekrar gözden geçirilebilirmiş özellikle yazım hataları bazen ilginizi dağıtabiliyor. Başlangıçta bazı terimlerin çevirilerine karşı çıkmış olsam da kitap sonlanırken aslında çok da sıkıntı olmadığını düşündüm.
Özellikle mitoloji severlere tavsiye ediyorum. Pişman olmazsınız! Genç yetişkin yazdığına bakmayın, öykü kesinlikle kötü değil.
En sevmediğim olaylardan bir tanesi. Bir kişinin pek bilmediği konuda ahkam kesip bilmeyenleri yanlış yola yönlendirmesi. Keşke ilk başta Goodreads sıralamasını baz alsaymışsınız. Bende hanımefendinin listesini not etmiştim başlamak için. Sizin yorumunuz sayesinde yanlış yaptığımı anlamış oldum. Gerçi baskı sorunu vs derken başlar mıyım o bile kesin değil.
Baskı sorunu yanlış hatirlamiyorsam 2 ya da 3 kitap mevcut diğerleri var. Olmayanların da fiyatları Nadir’de çok uyguna bulabilirsiniz.
Sahaflar yüzünden baskısı tükenmiş kitap denilince aklıma 300-500 TL’lik kitaplar geliyor. 2021 planlarıma ekledim. Ölmez kalmaz isen yaz aylarında bu seriye giriş yapıp en azından 5-6 kitabını yazın okumayı planlıyorum.
Vakıf üçlemesi ikinci kitabını okudum. İlk kitabı beğenmiştim, devasa bir evrenin ilk kitabı olarak başarılı bulmuştum. Tabii zamanın bir anda sıçraması ile havada kalan karakterler eleştirisine katılsam da, Vakıf’ta önemli olanın karakter yahut aksiyon değil; politik, toplumsal ve dini olaylar, imparatorlukların yükselmesi ve çökmesi meseleleri olduğu için çok da önemsememiştim. Ancak bu kitap o eleştirilen noktaları da düzeltmiş görünüyor. Vakıf Evreni beklentimin üzerinde hareketli çıktı bu arada. Ben daha az aksiyon bekliyordum ama kitaplar baya hareketli. Bir de bu kitapta olaya dahil olan kötü adamımız ve hafif fantastik öğeler (ki bence tıpkı Dune gibi bu tarz devasa eserlerde fantastik öğelere dokundurmalar olmalı. Yoksa baharatı eksik gibi oluyor) okumayı ve ilgi çekiciliği baya artırıyor. Kitap arkalarını kesinlikle okumayın, yani merak edilen birkaç yer kitap arka yazısında ve tanıtımlarında verilmiş. Ben sevgili @JrThoth’ın uyarısı sayesinde okumadım (arka kapak zaten okumam da belki tanıtım yazısını falan okurdum) ve iyi ki okumamışım. Bu arada spoilerlı olarak belirteyim, Katır’ın planını çok ama çok başarılı buldum. Kendisi ikinci vakıfı keşfedecek yeterlilikte olmadığı için Mis Ebling’i bulup, manipüle edip, ölene kadar çalıştırıp, kamufle bir şekilde oraya ulaşmak harika bir plan neresinden baksanız. Bu kitabı (ve de seriyi) çok sevdim ve şimdi üçüncü kitap için sabırsızlanıyorum.
Katilbot serisine de giriş yapmış oldum. Bir arkadaşımın yorumu nedeniyle biraz mesafeli yaklaşıyordum ama o yorumun ne kadar haksız olduğunu okuyunca anladım (@isos81 okumam konusunda açıkçası beni heveslendirdi yorumlarıyla). Kitap oldukça akıcı ve ilgi çekici. Evet çok derinlikli vs değil ama çok eğlenceli. Yepyeni bir şey sunmuyor ama sunuş şekli ve yarattığı dünya bence çokça yaratıcı (ki ödül alması da bu yüzden). Katilbot’un insanlara yaklaşımı, duyguları falan çok iyi yansıtılmış. Aksiyonu yeterli seviyedeydi ve karakterler başarıyla tasarlanmış. Karakterleri oturtmakta başta biraz zorlansanız da, zamanla alışıyor ve seviyorsunuz. Bu seriyi de yavaş yavaş, aralara serperek okumaya devam edeceğim. Bilim kurgu severlere kesinlikle tavsiye ederim.
İş yerimde bu hafta da Semaver kitabını bitirdim. Sait Faik öykülerini, daha önce de söylediğim gibi, ben çok seviyorum. Evet çok ekstra bir şeyler anlatmıyor, evet olaya dayalı değil, gündelik yaşamdan kesitler sunuyor, ama okuması gereken güzel ve hüzünlü bir tat bırakıyor. Semaver’i daha önce de okumuştum ve Alemdağ’da Var Bir Yılan’a nazaran hikayeleri daha fazla hatırladığımı farkettim. Ama yine de güzel bir okuma oldu.
Herkese keyifli okumalar dilerim.
Einstein Seyehatnamesi
Einstein’in seyehat notlarından ve ismini hatırlayamadığım bir editörün düzenlemesi ile ortaya çıkmış bir eser. Bu kitabı kesinlikle herkese öneririm. Gerek o dönemin bakış açısı gerek Einstein’ı anlamak için okunulması elzem olan bir kitap. Einstein’in notları yayımlama amacı gütmediğinden fazlasıyla samimi. Bu yüzden okumanızı şiddetle öneriyorum.
Kitabı bitirmeme son 30-40 sayfa kaldı ama hazır başlamışken bunu da aradan çıkarmak amacıyla yorumlamak istedim.Yazar yiyeceğin evrimini popüler bir dil kullanarak anlatıyor. Bunu da popüler bilim ve evrime meraklısı olanlara tavsiye ediyorum.
Daha önce evrim hakkında bir şey okumamışsanız bile okuyup keyif alacağınızı düşünüyorum.
Size kötü bir haberim var. Vakıf serisinin devam kitabı çıkana kadar muhtemelen detayları unutacaksanız. Bu yüzden seriden soğudum. 1 seneyi geçti yeni kitap çıkmayalı. Çok canımı sıkıyor bu olay.
Malesef bu durum çok moral bozucu, okumak isteyenlerin çoğu bundan dolayı erteliyor ya da dediğiniz gibi seriden soğuyorlar. Lakin bende Türkçeye çevrilmiş bütün külliyat (robot serisi ve imparatorluk serisi dahil) bulunmakta. Ben şanslıyım ama söylediklerinizde çok haklısınız. Umarım bir an önce sorun çözülür ve basımları yapılır.
Malesef mirasçıları ve saygıdeğer yayınevleri sağolsun Asimov’un kitaplarına ulaşmak zor.
Baskısı bulunmayan Son Tiryaki’yi geçtiğimiz aylarda tekrar baskı yapınca hiç düşünmeden almıştım. Bilimkurgu kitaplarını severim hele bu kitap bir öykü kitabıysa onu daha daha çok severim. Nitekim Son Tiryaki de bu kriteri taşıdığı için kitaplığımda fazla bekletmek istemedim ve okumaya koyuldum.
23 öyküden oluşan Son Tiryaki arka kapakta yazılan Masalsı-Bilimkurgu tanımına tamamen uyuyor. Öykülerin yarısı bu tarzda. Özellikle Zoltrak, Krrçiysk ve Telek Dün Gece Öldü öyküleri ayrı bir güzeldi. İnsanlığın başlangıcına, organik robotların ortaya çıkışına, dünya dışı yaşamın varlığına ve daha bir çok konuya ev sahipliği yapan bu derleme yerli bilimkurgunun mihenk taşı niteliğinde adeta.
Kitaba puanım 7/10
Rosalind Ormiston - Leonardo Da Vinci 500 Görsel Eşliğinde Yaşamı ve Eserleri’ni okudum.
Kitap iki bölümden oluşuyor. Kitabın yaklaşık %40’lık kısmını kapsayan ilk bölümde Da Vinci’nin hayatını okuyoruz. Çok yeni, ilginç, hiçbir yerde olmayan, detaylı bilgiler olduğunu söyleyemem. Bol görseller eşliğinde Leonardo’nun düz bir hayat hikayesi anlatılmış. İkinci yarısı ile “Galeri” kısmı. Bu kısımda Çizimler, Resimler ve Bilim Sanatı olarak üç bölüme ayrılmış. Burda Leonardo’nun çizimlerine, taslaklarına, projelerine, resimlerine, eskizlerine daha detaylı bilgiler eşliğinde büyük görseller ile bakıyoruz.
Bir öndeki mesajımda yazdığım gibi daha kitabın başında “LEONARDA” ismi ile karşılaşmak kitabı okuma şevkinizi yerle bir edebiliyor. İleriki kısımlarda bu kadar fazla olmasa da malesef redaskiyon hataları tolare edilebilir seviyenin çok üzerinde. Çin’de basılan kitaplarda bu redaksiyon hatları hep çok oluyor. Alfa’ın bastığı DK Kitaplarında da bu var. Nedendir bilmiyorum.
Kitabın fiyatı amazonda habire 42TL’ye düşüp duruyor. Malum 350 sayfalık düz hamur kağıda basılmış kitapların 40 TL’ye satıldığı bir piyasada, bu kalitede bir kitap için bu fiyat bedava sayılır. Almayı düşünüyorsanız çok ertelemeyin zira etiket fiyatı 120TL. Şahlanan ekonomimiz sayesinde seneye 160-180 falan olur…