Zeynep Kaçar - Kabuk
Kitabı henüz bitirdim ve hislerim hala tazeyken biraz yazmak istedim.
Öncelikle kendi ülkemden, kendi insanlarımın hikayelerini, kendi dilimi, sözcüklerimi okumak bana her zaman çok iyi geliyor.
Kabuk da harika bir roman. Bir ailenin 3 jenerasyonundaki kadınlarının hikayesini bilinç akışı yönteminden yararlanarak anlatıyor. İlk birkaç bölümde kimlerin öyküsünü okuduğumu anlamaya çalıştım ancak sonrasında taşlar yerine oturdu ve kitabı büyük bir zevkle okurken buldum kendimi.
Birkaç yıldır kitaplığımda bekleyen, elimin gitmediği bir kitaptı. Bugün akşam üzeri artık okumalıyım deyip elime aldım ve bitirene kadar yerimden kıpırdamadım. 170 sayfa aktı gitti resmen. Okumayı düşünenler için detaya girmeyeceğim ancak içinde barındırdığı ters köşelere bayıldım. Şaşırdım, öfkelendim, üzüldüm, kahkaha attım.
Kitap aldığı övgüleri kesinlikle hak ediyor, keşke bu kadar bekletmeseydim ve iyi ki daha fazla bekletmedim. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
Ben okudum / okuyorum kitaplarını. Forumdan bildiğim ayrıca @BiblofilYouTube okudu/okuyor ve yanlış hatırlamıyorsam 1000kitap da @Okuryorum 'un da okuduğunu gördüm.
Evet ben de okuyorum ve Kemal Tahir’in hayranı oldum diyebilirim. Kamil Bey sanırım Türk edebiyatı içerisinde en sevdiğim karakterler sıralamasında en başa yerleşti. @Blackheart soruyu bekliyoruz hep beraber.
@Okuryorum , Kemal Tahir’in romanlarında bir Atatürk ve cumhuriyet karşıtlığı var mı diye soracaktım. Daha önce Tahir’in hiçbir romanını okumadım. Başka yerlerde iki şekilde de yorumlar okudum. En sağlam yorumlar forumdan çıkar diye düşündüm.
Yazar olarak ben de o kanıdayım, ilk beşimde yer alır muhtemelen ama kitap karakteri olarak Kamil Bey benim için çok öne yerleşti. Başka sevdiğim karakterler de var tabii ama Kamil Bey çok iyi kurgulanmış diye düşünüyorum.
@Blackheart Kemal Tahir hakkında o yorumları ben de gördüm, Esir Şehir ilk iki kitap açısından kesinlikle öyle bir durum olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Tabii Yol Ayrımı ve Bozkırdaki Çekirdek kitapları özelinde (serbest fırka kurulması ve köy enstitüleri eleştirisi) bu yorumlar toplanıyor genellikle ve ben de o kitapları henüz okumadım ama okumayı düşünüyorum. Bildiğim kadarıyla eleştirileri ve sitemleri olsa da asıl hedef olanlar başka kesimler bu kitaplarda da (en azından okuyan arkadaşlarımdan edindiği im izlenim bu yönde). @alper ve @BiblofilYouTube okudular diye biliyorum, telefonla joker hakkımı kullanarak onlara doğru yönlendiriyorum bu soruyu.
@Okuryorum , @azizhayri teşekkür ederim. Kafamda aşağı yukarı bir fikir oluşuyor. Sanırım Esir Şehir ve Köy serileri ile Kurt Kanunu ve Devlet Ana’yı sipariş vereceğim. Zira KY’da okuduğum birkaç sayfadan Kemal Tahir’in kullandığı dili beğendiğimi fark ettim. Hazır İlknokta’da %50 indirim varken…
Atatürk karşıtı demek doğru olmaz ama dönem eleştirileri yapıyor. Biraz anlatıcı bakış açısı nedeniyle böyle düşünülüyor olabilir. Örneğin İzmir Suikastı anlatısı İTC tarafından olunca İTC’lilerin devlet tarafından tuzağa düşürüldüğü gibi bir anlam çıkıyor. Kısmen bu dediği doğru olabilir, ben de öyle düşünüyorum, (Örneğin küçük efendi Kara Kemal istemeden dahil oldu diye) ama ateş olmayan yerden de duman çıkmaz.
Devlet Ana’yı üniversitede okumuştum ve sonra kılıçla Diriliş Ertuğrul izleyen dayı gibi ortada gezmiştim bir süre (o seviyede değil tabii ama kuruluş dönemini araştırma güdüsü de yüklemişti baya). Osmanlı’nın kuruluş yıllarını güzel bir dille anlatıyordu ama sevmediğim bir yönü de vardı, onu söylemeyeyim, çok önemli olmasa da süpriz kaçıran gibi olmasın. Esir şehrin insanları ise birkaç haftadır beni esir aldı resmen, bu gazla dizisini de izledim (2003 yapımı ve bence bir iki nokta hariç harika bir uyarlama). @alper’in de dediği gibi karakterlerin bakış açılarından veriyor fikirleri, kendisi araya girip açıklama yapmıyor. Bu da kendi fikirleri mi yoksa o fikirlere göre mi yazdı karmaşası doğurabiliyor. Kendi fikirleri ve siyasi görüşleri de bilinen bir yazar ama kitaplarında gördüğüm kadarıyla bunu çok da yedirerek bize anlatmaya çalışmıyor (bazı yerlerde fazlaca/yersiz komünizm övgüsü yaptığını okumuştum ama ben denk gelmedim öyle bir duruma).
Klasik Marksist değil Kemal Tahir. Daha çok milli sosyalistler gibi. Sultan Galiyev’i tanısa belki Attila İlhan gibi Galiyevci olurdu. ( Gerçi tarihe, tarihi kişilere böyle bakmak doğru değil ama neyse )
Tarihi kurgularında tarihi kişileri biraz kendi fikri dünyasına bağlı konuşturuyor. Örneğin Devlet Ana’da Yunus’la yapıyor bunu. Kurt Kanunu’nda Küçük Efendi ile ama zaten bu kitapları tarihi bir belge gibi okumamak lazım, tarihi referans alan kurgu kitapları bunlar.
Bu tespite şapka çıkartılır. Evet hatta marksistlerin eleştiri nedeni olarak gösteriliyor bu milli sosyalizm yaklaşımı.
Her ne kadar henüz çok kitabını okumasam da bize fikirlerini geçirme çabasından ziyade, daha çok karakterlerin fikirlerini (kendi fikriyatı dahilinde olabilir dediğiniz gibi) anlatma/sunma derdinde gibi hissettim okuduğum kadarıyla. Kemal Tahir’in kendine ait bir dünyası olduğu ve olayları hep oradan algıladığı çok sık gördüğüm bir yorumdu. Sanırım bahsettiğiniz durum da bunun bir neticesi olarak değerlendirilebilir.
@alper@Okuryorum akşam akşam beni zarara soktunuz Şaka yapıyorum tabi. Esir Şehir üçlemesi, Devlet Ana ve Yorgun Savaşçı’yı sipariş verdim. İdefix’ten de muhtemelen Kurt Kanunu ve Karılar Koğuşu’nu alırım. Teşekkür ederim, yorumlarınız benim için değerliydi.
@BiblofilYouTube değerli yorumunuz için size de teşekkür ederim. Zaten bir süre sonra Köy serisini de sipariş vermeyi düşünüyorum. Kitapyurdu’nda her kitabından birkaç sayfa okumuştum zaten. Anlatımını beğendiğim için ilgimi çekmişti.
Evet ben geldim. Kemal Tahir siyasi açıdan da kaleminde olduğu gibi hırçın bir delikanlıydı. Fikirlerini korkmadan söylerdi. Bu hırçınlığının bedelini de yaşamında ziyadesiyle ödedi.
Şimdi gelelim Atatürk düşmanlığı kısmına. Tahir kimseye yaranamamış bir sol aydınıdır. O dönem birlikte olduğu ya da bir şekilde temas ettiği pek çok arkadaşı gibi(mesela Nazım Hikmet) O da marksist bir görüşe sahipti. Karadeniz’in kuzeyinden dünya görüşü ithal etmiş olsa da Kemal Tahir’in kalemi buram buram Anadolu kokar. Atatürk düşmanıydı, dostuydu, cumhuriyetçiydi falan bunların bir önemi kalmaz eserlerini okurken. O bir karakteri, bir olayı okuyucusuna sunduğu zaman tek bir gerçek vardır o da o hayali karakterdir. Evet, gerçeklik artık hayali katakterlerdedir. Söz gelimi karakter dindarsa dindar bir lugatla konuşur, dindar yaşar. Üç kağıtçıysa üçkağıtçı. Türk düşmanıysa en azılısıdır, kurtuluş mücadelesi sevdalısıysa en önde çarpışanıdır. Yani onun karkterleri gerçeğin ta kendisidir.
Şimdi şunu sormak lazım. Yazar romanını ve karakterleri kendi görüşüne göre mi kurmalı yoksa sayfalarda yaşayanların görüşüne göre mi? Tabi ki ikincisi. Kemal Tahir de bunu yapar işte. Atatürk düşmanı bir karakteri öyle bir verir ki yüzüne tüküresiniz gelir. Ya da Anadolu’ya silah kaçıran yiğitleri öyle bir anlatır, gidip bayrağınızı öpesiniz gelir.
Hülasa Kemal Tahir iyi yazar. Köy romanını da iyi yazar, cumhuriyet aydınını da. Gönlünüzü ferah tutun. Kemal Tahir gibilerden kimseye zarar gelmez. Ne diyor Bedri Rahmi Eyüboğlu Nazım Hikmet için;
Ne bir haram yedi ne cana kıydı Ekmek kadar temiz su gibi aydın Hiç kimse duymadan hükümler giydi Yiğidim aslanım burda yatıyor.