Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Kıyamet Polisi ve Gerisayım Kenti kitaplarını değerlendirebilir misiniz?

İlk kitabın haber başlığında konuşmuşuz 3-5 cümle ile ama 2. kitap için hiç konuşmamışız galiba.

https://forum.kayiprihtim.com/t/kiyamet-polisi-yeniden-raflara-geliyor-on-okuma/17392/

https://forum.kayiprihtim.com/t/gerisayim-kenti-ben-h-winters-imzali-kiyamet-polisi-serisi-2-kitabi-ile-raflarda/25769

1 Beğeni

images (2)

Çizgilerle Dünya Futbol Tarihi - David Squires

Futbolun başlangıcından Leicester City’nin şampiyonluğuna kadar iğneleyici bir dille anlatılan futbol çizgi romanı.

Yazar kendi seçtiği belirli önemli olayları kısa kısa anlatmış. İlk milli maçı, ilk dünya kupasını, FIFA’nın kuruluşunu, panenka penaltısını, Tanrının Eli’ni…

Futbolda yolsuzluk eskiden beri varmış. En ilginci bana göre 1934 İtalya Dünya Kupası. İspanyol bir oyuncunun oyuncuları çalımlayarak İtalya kalesine attığı gol ofsayt gerekçesiyle iptal edilmiş. Zaten hakemlerin hepsi maçtan önce zamanın İtalya Başbakanı Mussolini ile görüşmeye davet ediliyormuş. İlginç bi’ Dünya Kupası olmuş.

Genel olarak sevdim kitabı. Nedense son zamanlarda futbol ile ilgili yazılar okumak çok hoşuma gitmeye başladı. O yüzden aldım bu kitabı. Bu kitapta ilk okuduğum futbol kitabıydı. Sanırım önümüzdeki aylarda Ferguson’un kitabını ya da Futbol Kültürü serisinden bi’ kitap okuyacağım.

12 Beğeni

Edebiyatımızda ilk toplumsal roman olarak karşımıza çıkan Çıkrıklar Durunca, Anadolu’nun hayali bir Alevi köyü olan Adaköy’de geçen yarım kalmış bir isyan hikayesini konu alıyor. Sadri Ertem, bu ilk romanında, Osmanlı’nın son yıllarında Anadolu köylerinin genel durumu hakkında ipuçları verirken; sanayileşme ile beraber el emeğiyle, fabrikalara karşı mücadele edemeyip çok zor şartlara mahkum edilen köylülerin durumunu yansıtmaya çalışıyor.

Romanda tek bir kahraman yok, onlarca kahraman var. Bu da edebiyat tarihimize geçecek türden bir deneme. Ancak yazar kişilerle değil de olaylarla ilgilenmeyi tercih ettiği için ve hikayeler birbiri ardına hatta bazen anlamsız bir seyir halinde ilerlediğinden okuru yoruyor. Özellikle Güney Afrikalı iki adamın hikayesinin anlatıldığı bölümü gereksiz buldum. Bu nedenle bölümler arası geçişlerde dikkatim dağıldı.

Yazar karakterleri tek tek tanıtmaya ve onlar üzerinden farklı insan hikayeleri anlatmayı tercih ediyor. Ancak bazı karakterlerin hikayesini bölük börçük öğrenebiliyoruz, kimisi de havada kalıyor. Bunun yanında betimlemeleri yeterli bulduğumu da söylemeliyim. Alevi kültürünün aktarılması, toplumdaki sınıf farklılıklarının belirtilmesi, Anadolu’nun harap hali, insanların her türlü eğitimden yoksun kaldığında nelere inanabileceği, neler yapabileceği oldukça özgün bir şekilde anlatılmış. Romanın en iyi yanı zaten bu özgünlüğü. Okurken sıklıkla, bu romandan yaklaşık 15 yıl sonra yazılan İnce Memed’i anımsadım.

Çıkrıklar Durunca’yı İthaki baskısından günümüz Türkçesiyle okumayı tercih ettim. Bazı editörlük sıkıntıları olsa da tercih edilebilir bir baskı olduğunu düşünüyorum. Ancak bu kadar büyük bir yayınevinin yazım kuralları konusunda daha dikkatli olması gerekiyor.

19 Beğeni

Aslında Devrek Adatepe yöresinde yaşanmış gerçek bir toplumsal olaydan esinlenmiş yazar.

Kapitalist üretim ve pazarın yıktığı küçük üretici ve köylüler dinsel - ideolojik bir rehberlik ile merkezi otoriteye isyan ediyor olmaları nedeniyle bazı edebiyatçı tarihçileri tarafından roman tekniği olarak kusurlu olsada romanı önemsiyorlar.

Bu yaşanmış olaylarla ilgili “sahte peygamber Dudu Hatun” isminde bir film çalışması olacaktı ama ne oldu bilmiyorum.

3 Beğeni

Kesinlikle özgün yanlarından ötürü önemli bir roman. Bir kilometre taşı. Daha çok yayınevi tarafından basılmalı, sahiplenilmeli.

2 Beğeni

İlk temas kitabı ne demek ?

1 Beğeni

Bilimkurgu kitaplarda vs. dünyalılar (insanlar) ile dünya dışı yaşamın (uzaylıların) ilk kez karşılaştığı hikayeleri konu olan kurgular için kullanılıyor.

5 Beğeni

Anladım.🤦Ben bayağı yanlış anlamışım ilk temas deyince hehehe. Teşekkürler.

3 Beğeni

Beni a noktasından b noktasına ışık hızıyla sürükleyen harika bir öykü oldu. Betimlemeler akıcı, hikâye birdenbire başlıyor.
Büyük bir olayın içinde olduğum, birazdan çok acaip şeyler yaşanacağı hissini vermiyor. Bu kötü bir şey değil benim için. Çünkü beklentiyle okuduğum ya da izlediğim zaman küçük ayrıntılardan sıkılıyorum, hemen asıl konuya geçmek istiyorum. Bu öykünün sadeliği hoşuma gitti.
Kitabın sonuna başka bir mini öykü eklemişler, bu yüzden bitişi de çok ani oldu. Kayıp gitmeyen hoş bir “bir saat” idi.

14 Beğeni

Edouard Louis - Babamı Kim Öldürdü

Kitap kısacık ancak oldukça yoğun ve başarılı bana göre. Edouard Louis genç bir Fransız yazar. 92 doğumlu. Buna rağmen yazdıkları oldukça olgun ve okunurluğu yüksek.

Otobiyografi kitabı tarzında bir eser bu ve Eddy’nin sonu bunun öncülüymüş. O da benzer tarz demektir. Ben onu okumadan bu kitabı okuyarak ufak bir hata yaptım ama sorun yok. Anlamda bir karışıklık yok.

Babasıyla bir tür hesaplaşma diyebiliriz kitap için. Adeta karşısında babası varmış gibi anlatıyor Louis. Hatta sen diye hitap ederek doğrudan babasına sesleniyor. Özellikle cinsiyet ve yönelim kavramları konusunda belli başlı yaşanmışlıklar ve psikolojik etkiler mevcut.

Güzel bir eserdi. Tavsiye ederim.

20 Beğeni

Okuduğum Tarih: 25-27 Ocak 2022
[Okuduğum 278.betik]
2022 (Pars) yılında okuduğum 5.betik
[Ocak ayının 5. Betiği]

Serinin ikinci betiği okuduktan sonra Ufuk Tufan gibi Türk Mitolojisi’ne ait olmayan mitsel karakterleri mitolojimize ait olduğunu lanse ediliyor. İslam ve çevre kültür kanalıyla benimsediğimiz mitsel karakterler kültürümüze yerleşmiştir. Bunu inkar etmiyoruz ama onlar bize aittir diye diretmiyoruz. İlk betiğe göre bana birazcık durağan geçti bu betik.

Yalvaçlar (Resuller ve Nebiler) ve Tünkörler (Melekler), Tanrı’nın günahsız kulları olduğu için kurgularda kullanmak sakıncalıdır çünkü onları bir yalanın içine dahil ediyoruz. Zamanında ben de aynı hatayı yaptım. Öğretmenimin uyarısı doğrultusunda hatamı düzelttim. Hızır, kutsal kitabımızda geçen üç kişiden biridir. Onları kimileri yalvaç ve kimileri de veli olarak kabul edilir. Hızır, İslam kanalıyla kültürümüze geçen Tanrı’nın abid kullarından biridir. Hızır yerine Merkür ve Hermes’in eşdeğeri olan Erdenay karakteri kullanılırdı. Müslüman olduğumuz olduğu için Tanrı dışındaki diğer karakterleri koruyucu ruh olarak kabul ederiz.

Ayakları sağlam bir şekilde yere basan fantastik romanlar yazmak istiyorsak mitolojimizde geçen efsanevi hakanları kullanabiliriz çünkü tarihi bir kişiliğe izdüşümü olmadığı için esere renk katarlar. Bilge Kağan yerine efsanevi hakanlarımızdan biri kullanılır. Ayrıca mitolojimize ait olmayan Yettiyel ve Haftar gibi karakter kullanıp kullanılması yazarın tercihine kalmıştır. Mitolojimizde İblis’in eşdeğeri Erlik Han’dır ve insanlık tarihinden daha eskidir Karanlık Dünya’nın hakanlığı. Alor yerine mitolojimizde geçen Asar ve Dede Korkut Halk Öyküleri evrenine ithafen KIPÇUZ olabilir. Yeşim Taşı değil Yada Taşı’dır.

Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Bugün doğru yada yanlış olarak yazılan Türk Mitolojisi temalı fantastik romanlara değer verilmelidir çünkü kaynağını köklerimizden alan eserlerdir. Özgün fantastik yazmak adına uyduruk ve anlamsız adlarla yazılan fantastik eserler okumak yerine Ömer Ünal’ı okumayı yeğlerim. Hatay doğumlu olan halkbilimcimiz geniş kültür yelpazesini bir eserde harmanlamayı biliyor. Keşke hobi olarak Türk Lehçeleri öğrense de bu yolda en büyük yardımcısı olur. Gelecekte onu daha iyi bir yerde görebiliriz. Türk Mitolojisi tanınması adına okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Bu seriyi her şeye rağmen takip ve okumaya devam edeceğim.

#BetikEli #YeşimTaşıEfsanesi #GizemliKitap #ÖmerÜnal #KarakurumYayınları #Kitapyorumu #Roman #Fantastik #BozkırYaşamı #İyiliğinMücadelesi #TürkMitolojisi #Hızır #KitapTutkusu #KitapOkumakÇokGüzelŞeydir #OkudumBitti #Bookstagram #Bookstagramer

7 Beğeni

Cengiz Aytmatov - Cemile

1958 yılında, Cengiz Aytmatov’un ün kazanacağı ilk roman olarak edebiyat dünyasına gözlerini açtı Cemile.

Louis Aragon, ünlü şair, bu kitaba yazılmış en büyük aşk hikayesi dedi ve olanlar oldu. Hem Aytmatov, hem eserleri buradan aldığı güçle büyüdü de büyüdü.

Cemile, karakter olarak iyi midir, kötü müdür, namuslu mudur, hafif midir, sadık mıdır, değil midir bunlar tartışılır. Tüm bunlar kitabın ne kadar iyi bir öyküye sahip olduğu gerçeğini değiştirmez. Ben karakter olarak Cemile’yi sevmemiş olsam da, esere bayıldığımı söyleyebilirim. Yaratılan karakterler orijinal. Aile yapısı ilgi çekici. Folklorik davranışlar çok hoş.

Tavsiyemdir. Mutlaka okuyun.

22 Beğeni

images (25)

H. G. Wells için neden bilimkurgunun babası diyorlar en çok bu kitabıyla anladım. Hayranlık duyarak okudum, bitirdim ve hala etkisindeyim. En çok finale yaklaşırken olan olayları sevdim. Güzel bir ters köşe oldu. Kurgunun atmosferiyse bir başkaydı. Herkeste bulunan o duyguyu -çaresizliği- ben de hissettim. Tasvirleri çok etkiledi. Öyle ki izliyormuşçasına okudum.

Kitapla ilgili minik bir olumsuz düşüncem var ve bu beni biraz rahatsız etti; yazar kahraman bakış açısını kullanmışken bazı yerlerde “okuyucu” diye belirtiyor, haliyle kurgudan kopmama neden oluyordu. Ama eski yazarlar çoğunlukla bunu yapıyor. Günümüze göre bakmamak gerek sanırım. :slight_smile:

Kitabı, okumamış olanlara tavsiye ederim.

Puanım: 9/10

29 Beğeni

Okuduğum Tarih: 27-30 Ocak 2022
[Okuduğum 279.betik]
2022 (Pars) yılında okuduğum 6.betik
[Ocak ayının 6.Betiği]

Üç ilahi dinin en eskisi olan Musevilik inancının baskıcı ve zorbalığın ülkesinde Mısır’da doğuşuna tanık olacağın romanı okurken romandaki eksikler ve yetersizlikleri gördüm. Çocukluğumuzda sürekli animasyon ve filmlerle tanık olduğumuz Musa (AS) hayatını 2003 yılında yazıldığı için kısıtlı kaynaklardan faydalandığını görüyoruz. O dönemlerde Tevrat, dilimize çevrilmemişti. Tevrat’taki Musa (AS) kıssasını İslam ışığında romanlaştırmak daha kolay ve o dönemin dil anlayışına hakim olunurdu.

İbrani inancına göre; Yuhayil, İmran’ın halasıdır. Yani Musa (AS), Harun (AS) ve Meryem ensest ilişkinin meyveleridir. Yazar bu bilgiyi hiç kullanmamış çünkü İslam inancında ensest ilişkiler yoktur. Musa (AS) adından önce annesi ona “Tanrı doyurursun” anlamında Yekutiel adını vermişti. Musa (AS), Şuayb (AS)'ın damadıdır. Safura’dan iki oğlu olur. Garsum ve Elyezer adlarında Elyezer adı Ezer olarak geçirmiş. Allah adı o dönemde geçmemesi normaldır. Rab sözünü kullanabilirdi yazar. Kurguda Musa (AS); annesini, babasını ve ablasını görmüyor. Harun (AS) evlidir ve çocukları vardır. Arapça üstünlük hastalığında bu bilgilere pek yer verilmemiştir. Harun (AS), Elşeva adında kadınla evlidir ve dört tane oğlu vardır. (Elyezer, Abiyu, Nadav, İtamar). Meryem de Hur yada Kalev adında biriyle evlendi.

Yazarın anlatımına göre Neferure; Amalika kavminden olup Yusuf (AS)'un şeriatına inanan bir babanın kızı olup Mısır Firavuniçesi oluyor. Babası ona Asenath adını verip ona kısaca Asiye diyor. Asiye (daha doğrusu Bitya), Hz.Musa (AS)'nın halası olma fikiri daha mantıklıdır. Amalika halkı; Yusuf (AS) şeriatına bağlı olup olmadığını kanıtlayan tarihi bir belge yoktur. Bitya, Kıpti yada İbrani olması kuvvetle muhtemelendir. Bitya, firavun tarafında zülum ve şiddette maruz kalarak vefat ediyor. Yazarın kurgusuna göre kolay bir ölümle ölmüyor. Hadiselerde adı Asiye geçse de dönemin ruhiyetine göre Bitya demeyi yeğliyorum çünkü Arapça üstün bir dil değildir.

Kurgunun sonuna doğru orijinal öykünün dışına çıkmıştı yazar. Normalde Tevrat ve On Emir, Mısır’dan çıktıktan sonra Tanrı tarafında Tur Dağı’nda veriliyor. Musa (AS) ve II.Ramses mücadelesi sadece Sihirbazlık olayı tek değildir. Musa (AS), sürekli saraya gelip Hakk Yolu’na davet eder II.Ramses’i. Mucize olarak bir gecede II.Ramses’in oğlu ve diğer Kıpti çocukları ölüyor. Çöldeki buzağı olayı, Musa (AS) ölümü ve Yuşa (AS), İsrailoğulları’na önderlik etmesi gibi konulara değinmemiş. Cumartesi günü kutsal olması, Musevilik’in bozulmasından sonra ortaya çıkıyor. Eksiklikler ve yanlışlara rağmen okumaya değer bir eserdir. Bu eser daha sonra Firavun’un Ölümü adıyla yayım hayatına devam ediyor.

#BetikEli #AsânınGücü #CanAlpgüvenç #NesilYayınları #Kitapyorumu #Roman #DiniRoman #FiravunZülmü #MuseviliğinDoğuşu #Mısır #Medyen #KitapTavsiyesi #KitapTutkusu #KitapOkumakÇokGüzelŞeydir #OkudumBitti #Bookstagram #Bookstagramer

3 Beğeni

Bir Kadının Yaşamından 24 Saat -Stefan Zweig
Stefan Zweig’ın diğer hikâyelerinde olduğu gibi burada da ana karakterlerin iç dünyasına girerek olaylar silsilesi içinde kendimizi bulup ‘acaba ben olsam ne yapardım?’ şeklinde düşünebileceğimiz bir kitap.
Hikâyedeki bir karakter olan anlatıcı-aynı zamanda yazar- toplumda nahoş karşılanan bir durumun etik değerlere o kadar da ters düşmediğini gayet doğal ve herkesin başına gelebilecek olarak nitelendirmekte yaşanan hiçbir şeyin aslını sandığımız kadar yansıtmadığını savunmaktadır. Bu savına binaen hikâyenin ana konusuna doğru ilerliyoruz.
Henüz okumayı tamamlamadığım için şimdilik burada bırakıyorum:)

1 Beğeni

Modern Japon edebiyatının önemli değerlerinden olan Ogai Mori ile Yaban Kızı romanıyla tanışmış oldum. Japonya’nın Meiji Restorasyonu ile birlikte değişim sancıları çektiği yıllarda kaleme alınan Yaban Kızı, ekonomik ve sosyokültürel değişimin izlerini aşk hikayesi üzerinden anlatan bir dönem romanı niteliğinde.

Alper Kaan Bilir’in başarılı çevirisi ve okuru bilgilendirici harikulade dipnotlarıyla keyifli ve akıcı bir okuma oldu. Mori’nin dili oldukça sade. Basit bir kurgu ile tempoyu düşürmeden okuru yaklaşan sona götürmeyi başarıyor. Romandaki farklı karakterlerin düşünce ve eylemlerini de yansıtarak metni zenginleştirmeyi başarmış. Keza realist romana özgü gözlem ve araştırma örnekleri de sunuyor okura. Hikayeye dair sadece final bölümünde bir tatminsizlik yaşadığımı söylemeliyim. Japonya ile alakalı çok fazla terim ve gönderme olduğu için metin ara ara bölünebiliyor ama burada çevirmen faktörüyle kolayca metne geri dönebiliyoruz.

Japon klasiklerine giriş niteliğinde bir metin olduğunu düşündüğüm Yaban Kazı, sade dili ve akıcı kurgusuyla kendini okutturmayı başaran bir roman. Tavsiye ederim.

https://1000kitap.com/aydinfaruk

15 Beğeni

R.A. Salvatore - Drizzt Efsanesi 6. Kitap: Buçukluğun Mücevheri bitti.

drizzt-efsanesi-6-kitap-bucuklugun-mucevheri

Nihayetinde ikinci üçlemenin son kitabını da bitirmiş oldum ve ilk kitapla birlikte başlayan maceralar -yenisine kapı açarak- son bulmuş oldu. Drizzt’ i daha çok zorlayan bir maceraydı özellikle ruhsal açıdan. Yine farklı yaratıklarla baş edildi, kesilip biçildi, zor durumlara düşüldü, altından kalkıldı. 8/10. Seriye ilerleyen zamanlarda kesin devam edeceğim ‘‘yoksa ben de sakallı bir gnomum.’’ :smiley:

Sheridan Le Fanu - Carmilla bitti.

Bugün biten Drizzt’ ten hemen sonra başladım ve birkaç saatte bitirdim. Bram Stoker’ ın Dracula’ sından çok önce yazılmış bir vampir hikayesidir kendisi. Heyecanlı, tedirgin edici ve ürpertici bir havası var. Sıkılmadan okunabilecek bir klasik. 8/10.

20 Beğeni

Momo - Michael Ende

Yazardan okuduğum ilk kitap. Ende’nin dili, son derece sade ve akıcı. Kitabın insanın içini sıcacık yapan bir yanı da var. Karakterler ve anlattıkları yardımıyla güzel duygular hissettiriyor. En başta, Momo sayesinde. Onu gerçekten sevdim.
Kitap aynı zamanda masalsı, fantastik. Ve tabii düşündürücü. Kurgunun eleştirel tarafı çok yerinde olmuş. Hatta üstüne düşünce insan üzülmüyor değil.

Ben kitabı çok sevdim. Sadece bir çocuk kitabı demek hata olur. Daha fazlası.

Puanım: 10/10

24 Beğeni

indir (1)

Merakla beklediğim ve okuduğum bir kitaptı. Loki’nin içinde olduğu eğlenceli bir İskandinav hikayesi okurum diyordum ama birçok açıdan hayal kırıklığı yaşadım. Öncelikle kitabın yazarının kadın mi erkek mi olduğunu bilmiyordum, hiç bakmadım, ama okurken kesinlikle bir kadının yazdığından emin oldum. Kitabın birçok yerinde gerçekten kadınların artık DNS’ına mı işlemiş ne yapmış bilinmez o duyguları rahat gördüm. Bunlardan fazlasıyla sıkılmış biri olarak ana karakteri fazlasıyla yetersiz zayıf buldum. Nedense tahmin edilebilir tipik hamleleri var, (Buradan kahramanın yolculuğuna selam olsun.)

İkincisi nedir bu sapkın ilişkiler ağı anlamıyorum. Kitaptaki en iyi denebilecek kadın karakteri ve güzelim bir dostluğu bu şekilde harcayan yazara da bu popüler furyaya katıldığı için yazıklar olsun.

Edebi açıdan bakılınca kitap basit günlük bir dille yazıldı, çok kolay okunuyor. Altını çizecek bir cümleye rastlamadım. Etkileyici değil, bir daha popüler kitaplar almamam gerektiğini bana hatırlattı. Bir dahaki kitap satışımda ilk sırayı çekecek. Kitaplığımda öyle yıllar yılı duracak bir kitap değil.

Madem bir kadın olarak mitolojiyi kadınlar açısından yazacaksın bunu biraz daha etkileyici bir şekidle yapmalı yazar.
Çok tavsiye etmem.

11 Beğeni