Okuduğum Tarih: 16-21 Akman 2022
[Okuduğum 283.betik]
2022 (Pars) yılında okuduğum 10.betik
[Akman (Şubat) ayının 4.betiği]
Eser, bir semboller şaheseridir. Bu nedenle evet, bir görünen tarafı ve anlatımı vardır ama bir de semboller üzerine kurulmuş bir iç anlatımı vardır. Bu yazım şekli Aytmatov’un dehasını ve ustalığını gösterir. Nitekim diktatörlüklerde, baskıcı sistemlerde insanlar fikirlerini açıkça dile getiremedikleri için hep semboller kullanırlar. Bu bazen bir türkü olur bazen bir destan bazense bir tek kelime. Buna göre bir kere romanın adı bile bir mesaj taşır. Nedir? Beyaz Gemi. Beyaz, özgürlüğün rengidir. Beyaz Gemi’nin yazıldığı devlet ise her şeyin kızıl olduğu, bir totaliter sistemdedir. Ayrıca gemi ve göl kavramları ‘gidebilmeyi, sonsuzluğu’ çağrıştırır.
Çocuğun adı yoktur. Çocuk, çocuktur. Bu anlamda hepimiz birer çocuk olabiliriz. Baskıcı rejimlerin ezip geçtiği, bir sayıdan ibaret gördüğü insanlardır çocuk. Nitekim Aytmatov yıllar sonra bir konferansında kendisini büyük bir ilgiyle dinleyen bir gencin söz alarak, ‘Beyaz Gemi’deki çocuk benim’ dediğini anlatır ve ekler, ‘Evet oydu ve hatta sadece o değildi…’
Romanın kötü kişisi Oruzkul’dur. Bu isim Kırgız Türkleri’nde kullanılmaz. Manası Rus’un kuludur. Yani Rus’a kul olan… Aytmatov, totaliter bir rejimde açıkça yazamayacağı bir şeyi böyle ifade etmiştir. Ruslara kul olan tipler Orozkul gibilerdir. Sarhoş, rüşvetçi, kötü kalpli, milli ve manevi değerleri olmayan, kaypak kişiler. Hatta şu mesajı da verir. Orozkul’un çocuğu olmaz, yani soyu kesiktir. Yani, komünist sistemin de evladı olmayacak, tükenecek.
Mümin Dede ise Kırgız Türkleri’ni temsil eder. İsimler tesadüf değildir. Mümin, inanan, inançlı demektir. Mümin Dede de, inançlı ve iyi bir insandır. Lakin güçsüzdür, değer görmez ve pasif iyidir. Bu nedenle Orozkul’un tahakkümünden kurtulamaz. Ancak torunuyla arasında bir kültür aktarımı vardır.
Beyaz Gemi’deki baba motifi de beklenen bir kahramanı işaret ediyor. Umudun ona bağlandığı ama aslında var olup olmadığını bilinmediği bir kahraman. Belki de Kızıl gökyüzünün altında yaşadığı için zamanla unuttuğu yada cesaret edemeyip ortaya çıkarmadığı ruhundaki savaşçılıktır. Orta Asya Türkleri, güçlenen Rus Çarlığı karşısında çağa ayak uydurup güçlü birlik oluştursaydı belki Orta Asya, Rus Çarlığı işgali altına giremezdi.
Gelelim dizi uyarlaması köşemize… Roman, günümüz Türkiye’sine uyarlansaydı bir ağa dizisi olurdu. Aras adında bir ağanın kayınpederini ve onun torunu hor görmesi ile başlar. Çukurova’nın sıcaklığında kavrula kavrula yazılan destanda Aras rolünde Devrim Saltoğlu, Mümin rolünde Halil Ergün ve Umut rolünde Ali Semi Sefil’i görürdük. Durgun kurgusundan dolayı belki pek ısınamasam da kendini yine okutan bir eser olduğu su götürmez bir gerçektir. Mehmet Y adlı okur yazarın incelemesini alıntıladım çünkü onun düşüncelerinin üzerine başka cümleler yazılmaz. Sadece ufak bir kaç eklemeler yaptım. Ona sonsuz teşekkürlerimi gönderiyorum.