Sixteen Ways to Defend a Walled City - K. J. Parker
Çokça övüldüğü için uzun süredir listemdeydi, yine bir okuma etkinliği kapsamında arkadaşlarla birlikte okuduk. Kitaba tek kelime ile bayıldım! Elbette ki bazı eksiklikleri ve eleştirilecek yönleri var ama çok keyifli zaman geçirdim ve genel olarak eleştirilen noktalar da beni eleştirenler kadar etkilemediği için 10/10’luk bir kitap okumuş oldum.
Kitap aslında askeri fantastik olarak sınıflandırılabilir. Ancak bir yandan da low-fantasy zira hiç büyü yok içinde. Konusu da kısaca şöyle: Aslında bir askeri mühendis olan Orhan (evet, ben de sizin gibi düşündüm ilk okuduğumda), kendini boyundan büyük bir durumda bulur. Şehri kuşatılmıştır ve emir komuta zincirinin tepesinde kendisi vardır. Her ne kadar “bozuk/kaypak” bir karakter olsa da, idealizmi yüzünden kaçmak yerine kitabın isminden de anlaşılacağı üzere şehri savunmaya karar verir.
Kitap aslında bir üçlemenin ilk kitabı gibi görünse de tekil olarak düşünmek daha doğru çünkü hikayesi kendi içinde başlayıp bitiyor. Kısa bir fantastik kitap arayanlar için ideal. Birinci tekil şahıs olarak güvenilmez anlatıcının gözünden anlatılıyor kitap. Bu arada Orhan ilginç bir karakter. Çoğu zaman işine geleni yapmasına rağmen (ki bunu kendisi de kabul ediyor), en zor durumda kaldığında kaçıp gitmiyor, “Ben ihanet etmem” diyor mesela. Bir de düşmanlarından sürekli fayda görürken, en yakınları ona hep zarar vermiş. İlginçti açıkçası. Kitap biraz sarkastik tonla yazılmış, başarılı olduğunda bayılıyorum bu tarza. Akıcı bir plot ve kısa bölümlerle de desteklenmiş. Tam olarak hangi tür bilmiyorum, belki İngiliz mizahıdır zira benzer kitaplar olarak Otostopçunun Galaksi Rehberi, Diskdünya ve Orconomics’i sayabilirim (bu türde önerilere açığım).
Ana karakter yeteri kadar ilginç olsa da yan karakterler hiç sönük kalmıyor. Her karakterle rahatlıkla bağ kurabildim (Aichma hariç). Özellikle Lysimachus ve Ogus kitapta en sevdiğim karakterler oldu, keza Nico’nun da geri kalır yanı yoktu. Bu karakterlerin sadaketleri benim için en etkileyici yönleriydi. Özellikle Lysimachus son zamanlarda okuduğum en iyi karakterlerdendi (çok içi dolu bir karakter değil, kabul ediyorum ama yine de etkilendim).
Eksi yanlarına gelecek olursak, bazı çözümlerin fazla tesadüfi olmasını sayabiliriz. Kitapta ilginç plot-twistler yer alıyor ancak twist sonrası yaşananlardan bazıları twistleri etkisiz hale getirdiği için çok anlam veremedim. Mesela iki kişinin ilişkisinin doğasını öğreniyoruz ancak sonrasında bu ilişkiye dair hiçbir gelişme olmuyor. O zaman bu ilişkiyi öğrenmemize de gerek yoktu diye düşünüyor insan. Bir de kitabın sonu aceleye getirilmiş gibiydi. Bunlar sizi ne kadar etkiler bilemiyorum ama benim çok dert ettiğim şeyler değil, o yüzden kitaptan puan kırmadım ve 10 puan verdim. K. J. Parker tarzıyla beni çok etkiledi, bu yüzden hem serinin diğer iki kitabını hem de diğer birkaç kitabını (The Folding Knife gibi) hemen okuma listeme ekledim. Sizlere de şans vermenizi tavsiye ederim.





Öykü olması da çok hoş, her bölümde farklı bir deneyim sunuyor gibi.
mükemmele yakın bi kitaptı baya doyurucuydu sayfa sayısı olsun karakterleri hikayenin gidişatı olsun herşey çok iyiydi 2. kitabı satın aldım ama bir türlü başlayamadım her ne kadar kitap beni çekse ve başlama isteği uyandırsa da 1000 sayfa olması ve benimde şuanlık pek vaktimin olmaması can sıkıyor ama olsundu ona da başlayınca yorumumu güncellerim 




