Baba - Mario Puzo
Baba (Godfather) eseri Batı’da kitap ve film olarak bilinse de, ülkemizde daha çok filmiyle bilinmekte. Ben, kişisel olarak bireysel silahlanmaya karşı, kanun dışı her türlü yapılanmanın düşmanı olan, hukukun üstünlüğüne inanan biri olarak özellikle Baba 1 ve Baba 2 filmlerini çok severim.
Bu filmler mafya filmi olmaktan çok uzak, aileyi, gücü, aklı işleyen, hayatın düzeni ve insan ilişkilerine fazlaca değinen, çoğu sahnesi adeta sanat eseri olan filmlerdir.
Baba kitabı ise filmlerden önce yazılmış, 1. ve 2. filmi kapsayan, filmlerden çok daha detaya sahip olan bir eser. Genelde kitapları önce okur, filmleri sonrasında seyrederim, bu sebeple Yüzüklerin Efendisi ve Harry Potter filmlerini henüz seyretmedim. Ancak Baba filmlerini yıllar önce seyretmem, ara ara yeniden izlemem sebebiyle, kitabı okumamın sebebi, hikayeye daha çok hakim olmak, eğer varsa daha çok detay öğrenmekti.
İşin en başından söylemek gerekirse, Mario Puzo kitabın edebi değeri olmadığını, ancak kendisinin iyi bir hikaye anlatıcısı olduğunu söyler. Ben de eserin edebi değerini değerlendirecek kapasitede biri değilim ancak sonuçta kitap benim için bir başyapıt oldu. Akıcılık denen bir kavram varsa bu kavramın sözlükteki karşılığı bu kitap olmalı. Gerekli ama fazla uzatılmayan betimlemeler, bir karakteri gözünüzde canlandırmanız için o karakterin büründüğü ruh halini anlamanız için anlatılan hayat hikayesi, bu sayede gerçek hissedilen karakterler.
İnsanların birbiri ile olan ilişkileri, aklın ve bilgeliğin ön planda olması gibi birçok etmenle ön planda anlatılan muhteşem hikaye.
Hikayeyi bilmeme, filmleri birçok defa izlememe rağmen, kitap bana filmlerin veremediği bir şeyi verdi, adeta olayların içine soktu. Bazı yerlerde çok sinirlendim, yumruklarımı sıktım, bazı yerlerde intikamların alınmasıyla adeta ruhum ferahladı.
İçinde hayata dair çok güzel tespitlerin bulunduğu, ön planda anlatılan muhteşem hikayesi, hikayelerin anlatılmasındaki akıcılık derken, ortaya çıkan eser beni o kadar memnun etti ki kitap 540 sayfa değil 3-4 ciltlik 2000 sayfalık bir eser olsa diye içimden geçirdim. Zaten yazarın senaryosunda aktif görev aldığı ve bu kitaptan hazırlanan 2 adet film tüm zamanların en çok sevilen filmler sıralamasında 2. ve 4. sırada.
Kitaba dair tek eleştirim de, bana göre Johnny Fontane’in hikayesinin biraz uzun tutulması.
Sonuç olarak puanım 9.5/10
Not: Storytel uygulamasında Mehmet Atay tarafından yapılan seslendirme mevcut. Yürüyüş yaparken ara ara oradan da dinledim. Mehmet Bey leziz bir seslendirme yapmış, oradan da dinlenebilir.