Maskeli Balo - Diskdünya 18
Cadılar alt serimizin beşinci kitabı olan Maskeli Balo bizi yoğun bir opera temasıyla kaplıyor. Aslında operadan da öte Operadaki Hayalet teması demek daha doğru. Çünkü Maskeli Balo başından sonunda Operadaki Hayalet eserinin bir Diskdünya versiyonu.
Opera bana cazip gelen bir sanat türü değil maalesef, bu konuda cahilliğim çoktur. Ancak kült bir klasik olduğundan ve pek çok versiyonunu üç aşağı beş yukarı bildiğimden Operadaki Hayalet özünü rahatlıkla yutabileceğimi düşünmüştüm. Yanılmışım. Maskeli Balo içine en zor girdiğim Diskdünya romanı oldu. Genelde bir Diskdünya göndermesi yakaladığınızda keyiflenir, güler eğlenirsiniz. Yakalayamadığınızda… fark etmezsiniz. Bu kitabın ilk yarısında çoğu şeyi yakalayamadığımı derinden hissettim. O nedenle frene basıp, bir ara alınıp evin bir köşesinde unutulan, Gaston Leroux un Operadaki Hayalet’ini okudum.
Sonrasında pek çok parça daha anlamlı gelmeye, daha fazla keyif vermeye başladı tabi. Kitabın ikinci yarısı ile beraber hayaleti aramamızın hızı ile tempo da arttığından yine hoş bir Diskdünya macerasını keyifle tamamladım. Havamumu Nine’nin her zamanki MVP performansının yanına bu kitapta Ogg Ana’nın star performansı da eklenmiş. Ankh-Morpork da geçmesine rağmen olayların büyük kısmı Opera binası içerisinde geçtiğinden şehrin kaotikliğini bu sefer fazla alamadık.
Pratchett ve Diskdünya yine bir şekil keyif verdi ama bu sefer ana temaya çok uzak olduğumdan çok fazla çaba gerektirdi, değdi mi emin değilim. O nedenle 5 üzerinden 3 vermek durumundayım. Genelde spoiler olmasın diye sonraki kitaplara, konularına ve içeriklerine bakmam. Ama bir daha bu durumu yaşamamak için sonraki diskdünya kitaplarında ufak bir ön inceleme yapmaya karar verdim.
Öngörülemeyen Bir Dünyada Yaşamak - 21. Yüzyıl Kitaplığı 1
Covid19 pandemisi ile beraber hayatlarımızda değişenlerden yola çıkarak, yaşam öngörülemez bir hal aldığında kendimizi nasıl hazırlamalıyızı işlemiş Lenoir. Sağlamlığına ve kalıplarına aşina olduğumuz dünyamızda bir anda kontrolümüz dışında gelişen ani ve zorunlu değişiklikler ile başa çıkmak eminim pek çok kişi için zor olmuştur ve oluyordur. Kendi adıma çok zorlanmadığım, kolay adapte olduğum ve atlattığım bir dönem olduğu için kitap beni pek de yakalayamadı açıkçası. Belki tam covid kapanmaları sırasında ya da hemen sonrasında okusam biraz daha etkisine alabilirdi beni.
Yazım dönemi covid evresi olsa da değindiği görüşleri, okurun yaşamı ile paralel olarak, her olağanüstü duruma evrilebilir ve bir rehberlik sağlayabilir. Kolay okunabilir olması ve sayfa sayısı azlığı ile beraber boş bir gününüzde yazar ile keyifli bir düşünce alışverişi yaratabilir.
Transhümanist Devrim - 21. Yüzyıl Kitaplığı 2
Bir bilim tutkunu, iflah olmaz bir bilim kurgu hatta cyberpunk aşığı olarak kendimi bir transhümanist de kabul edebilirim sanırım. 20. yüzyıl itibari ile insanoğlunun bilimde aştığı eşikler, ilerlediği hız ve dünyanın gittiği yön itibari ile insanlığın bir sonraki evrim basamağının kendi ile aşılacağına inananlardanım.
Transhümanist Devrim de Luc Ferry bu düşüncelerimle paralel olarak insanlığın biyolojik ve fizyolojik geleceğine dair harika önermeler ve argümanları buluşturmuş. Bunları sunarken karşıt görüşlere de yer vermiş, kitabı geniş bir perspektife kavuşturmuş. Üç bölüme ayırdığı kitabının iki bölümünü oluşturan bu ilk yarısını keyifle okudum.
Ancak 3. bölüm ile beraber Ferry paylaşım ekonomisine dalmış. Uber, Blablacar, Airbnb gibi paylaşımı temel alan uygulamalardan bol bol örnekler verip irdelemiş. Ekonominin ve yaşamımızın gittiği yönde paylaşımcı sistemler önemli yer kazanmış olsa da ben bir türlü Transhümanizm ile bağlantıyı oturtamadım. Ferry bazı noktalardan birbirine bağlamaya çalışmış ama bana göre birbirinden apayrı iki konu.
Sanki paylaşım ekonomisi de çok anlatmak istediği bir konuymuş ama onu satamaz gibi hissedince iki kitabı birleştirip yazayım diye düşünmüş gibi geldi bana Bilemiyorum, bu kitap yerine 80 sayfalık 2 ayrı kitap olsa daha mantıklı sanki.
Bir de yazıldığı tarih 2016 olduğu için bu teknoloji unicorn ları ve paylaşım ekonomisi adına bizim son 8 yılda Ferry nin anlatmak istediklerinden çok daha fazlasını yaşayarak öğrendiğimiz gibi bir gerçek de var. Uber krizi ile beraber kurucusu Travis Kalanick in ne mal olduğunu öğrenmemiz en büyük örneği olarak verebiliriz .
Transhümanizm kısımlarından aşırı keyif alsam da kitabın ikinci yarısı ile beraber var olan kopukluk ile bir puan kırdım. Yine de konuların ilgilileri için boş bir hafta sonunu derin düşüncelerle doldurabilecek bir kitap olduğundan gönül rahatlığı ile öneririm.
Hareket İblisi
Hareket İblisi’ni çok uzun zaman önce, bir sahaf alışverişinde uygun fiyatlı olduğu için edinmiştim. Tren teması o an bendeki ufak tren ilgisini tetiklemişti muhtemelen, ancak okunmak için kitaplığımda 8-10 yıldır bekliyor olabilir.
Kitabı daha sonra İthaki de basınca tekrar hatırladım, ama yine kendisine sıra gelmedi. Yakın zamanda okuyan birini görünce artık Hareket İblisi’ni okuma vakti geldi dedim. Bir izin boşluğunda öykü öykü okuması kolay olur diye çantama attım.
Maalesef ki öykü türü beni pek cezbetmiyor. Bu kitapta da farklı olmadı. Çok farklı, çok çarpıcı bir öykü denk gelmeyince öykü okumak beni pek tatmin etmiyor. İçlerinden 2-3 öyküyü nispeten beğensem de genel olarak ortalama bir okuma tecrübesi yaşattı Hareket İblisi. Türü ve öykü okumayı sevenler benden çok daha fazla keyif alarak okuyacaklardır.