Yüzüklerin Efendisi- Yüzük Kardeşliği - J.R.R. Tolkien
Hayatım boyunca kitap okumayı çok sevsem de fantastik edebiyata bir türlü giremedim. Bu türe girmek için en öncelikli olarak Yüzüklerin Efendisini okumam gerektiğini biliyordum ama bir türlü başlayamadım. Hatta bu yüzden yıllarca Yüzüklerin Efendisi filmlerini bilerek izlemedim, hiçbir fragmanı görmedim. Öncelikli olarak kitapları okumayı sonrasında filmlerini izlemeyi kendime hedef edindim.
Bu yılın başlarında Hobbit’i okuyarak Orta Dünya’ya daldım. Hobbit tam da beklediğim gibi güzel bir kitap çıktı. Sonra araya başka kitaplar girse de nihayet Yüzük kardeşliğine başladım.
Kitapla alakalı önce beğendiğim sonra da beğenmediğim kısımları paylaşacağım. Kitapların hayranlarını okumalarını pek tavsiye etmem, çünkü büyük ihtimalle “Sen kimsin fantastik edebiyat mı biliyorsun” diyecekler. Kendileri haklılar.
Olumlu yönlerden başlamak gerekirse, bir dünya oluşturma konusunda Tolkien çok başarılı. O dünyanın tarihi, yapısı, dengeleri, coğrafyası çok iyi oluşturulmuş. Hem Hobbit’i hem bu kitabı okurken sürekli harita üzerinden takip ettim.
Kitabın yazıldığı zaman göre değerlendirdiğim zaman alternatif bir evren yaratımı konusunda inanılmaz bir iş başarılmış, Tolkien’e duyulan saygının buradan geldiğini düşünüyorum.
Kitabın geçtiği coğrafyalar, karanlık ormanlar, puslu vadiler, sürekli alttan alta verilen o tekinsiz ortam insanı günümüz dünyasından alıp o döneme götürüyor. Hatta bunda o kadar başarılı ki , aslında günümüzde komik gelmesi gereken elfler, cüceler gibi kavramlar insana komik gelmiyor.
Ana hikaye konusunda ise konu her ne kadar iyi ile kötünün savaşı gibi çok klişe bir temele dayansa bile bu konu insanlık tarihi boyunca iyi işlenirse her zaman okuyucu bulur. Tolkien ise bu konuyu en iyi işleyen yazarların başında geliyor.
Yine özellikle karakterler çok hoşuma gitti. Özellikle Frodo’nun yaşadığı tereddütler ve korkuları çok gerçekçi ve güzel geldi. Gandalf çok iyi yaratılmış bir karakter, ancak Saruman karakteri üzerine daha çok şeyler okumak isterdim. Karanlık tarafa geçme hikayesinin düzgün bir temele oturtulmasını beklerdim. Ayrıca Elflerin güzelliği ve bilgeliği de biraz fazla abartı geldi. Bana mı öyle geldi bilmiyorum ama Elfler fazla "Akıllı, Ahlaklı, Beyaz Bilge Adam’ı " andırdı.
Gandalf karakterine ayrı bir parantez açarsam, büyü kullanımının az olması benim çok hoşuma gitti. Çünkü polisiye eserlerde kötü ama çakal yazarlar sürekli rüya ve hayal görme klişesine girerler. 100 sayfa okutup ama aslında bunlar rüyadır derler. Aynı problem büyü için de geçerli. Zorluklarla dolu bir dünya oluşturup herşeye büyü yapan bir karakter hem saçma hem de tatsız olurdu.
Olumsuz yönlerden başlarken en büyük kızgınlığım Metis Yayınlarına, kitabı çok küçük puntolarla basarak okunması hayli zorlaştırmışlar. Kitabı azcık okuyunca başıma ağrılar giriyordu.
Diğer taraftan kitabın genel bir akıcılık sorunu olduğunu düşünüyorum. Yine çok kızabilirsiniz ama kitap bazı yerlerde haftalarca elimde süründü, küçük puntoyu da işin içine katınca iyice zorlaşan bu durum yüzünden araya başka kitaplar alıp okudum. Hikaye yönünden Elrond’un Divanı çok önemli bir bölüm ama bölüm bitmek bilmedi. Artık şu Divan bitse de yola çıksalar diye söylenip durdum. Genel olarak kitapta aksiyon ve hareket eksikliği olduğunu düşünüyorum. Umarım diğer kitaplar daha hareketli geçer.
Şu şarkılar ve şiirler. Bilmiyorum eski fantastik kitaplarda böyle midir ? Ancak her defasında bu şiir ve şarkılara denk gelince hızlı hızlı okuyup bu şiirlerin içerisinde konuyla alakalı bir bilgi yakalamaya çalıştım. Bunca sıkıntının ortasında böyle şarkılar şiirler bana komik geldi. Tamam konu epik, kahramanlık ama genelde kahramanlık öyküleri kahramanlardan sonra anlatılır.
Frodo’nun hissiyatının çok iyi geldiğini söylemiştim ama nedense karakterler çok idealist. Biraz daha insan gibi hissetmelerini beklerdim. Bu sadece Boromir karakterinde biraz oldu o kadar sayfa boyunca. Saruman ve Gollum’un kötü tarafa geçişi güzel verilmemişti. Ayrıca Aragon’u çok sevdim ama sevilecek kadar detay verilmedi bence. Kitap direkt bu esas oğlandır al bunu sev dediği için biraz sevdim gibi geliyor.
Sonuç olarak çok fazla olumsuz yorum yaptım ancak kitabı sevdim. Seriye kesinlikle devam edeceğim. Kitaba olan bakış açımızın biraz yaşadığımız çağ ve zamanla ilgili olduğunu düşünüyorum. Kitabın basıldığı yıllardaki dünya ile şimdiki dünya arasında çok fark var. Artık dünyaya çok daha farklı bakıp yaşıyoruz.
Puanım 8/10