Ellery Queen - Siyamlı İkizler
Bu eski basıma dair en sevdiğim şey dili oldu. Kapalı oda esrarına uygun şekilde, kalabalık bir malikaneye sığınan dedektifimiz ve babasının kaldıkları ilk gece işlenen cinayeti çözmeye dair birbiri ardına kurdukları başarısız hipotezlerin her birinin küçük finaller gibi olması, kitabı olduğundan daha uzun hissettirip okuru yoruyor. Yani, kitap güzel, ancak kendi evimde dahi bir başkası daha okur mu diye, iş elde tutmaya gelince maalesef eksi puan veriyorum. Yazar çiftinin The Tragedy of X (Ölüm Otobüsü) ve The Tragedy of Y (Y’nin Esrarı) ile Çin Portakalı (cinayet mahallinde her şey tersine kurgulanmıştır) kitapları daha cazip görünüyor, henüz alıp okuyamadığım için yorum yapamıyorum.
Ian Rankin - Siyah ve Mavi
Bu kitabı yazarı en iyi kitabıyla tartmak amacıyla, Pardayanlar setini alırken 18 TL’ye önceki yayınevi baskısı ve aynı çeviri ile ekletmiştim. Sözümona modern çeviri dilinin de olumsuz etkisiyle, sevemedim ve yarıda bıraktım.
Roald Dahl - Senin Gibi Biri
Bu kitabın ilk öyküsünü KY’den merak uyandırıcı kısmıyla okumuştum, devamını ve sonrasını okumak gayesiyle sipariş ettim, bir ay sonrasında okumaya başladım. Çok çok iyi başladı fakat Anthony Jeselnik stand upları gibi bir süre sonra kendini tekrar etmeye ve ne geleceğini tahmine götürür hale gelmeye başladı. Lezzet giderek azalınca, orta karar bir antolojiye dönüşüverdi. Yer yer iğrençliğe varan (fare yutmak gibi) meydan okumalar da eğriyi yükseltmedi ve geriye kitabın kapağını tekrar açıp hızlı bir tarama ile en beğendiklerimi paylaşarak yeni okurlarını eziyetten kurtarmak kaldı:
Tat (tek olarak da basıldı): 10/10 kara mizah. Şarap tadımında bahsin konusu her şey olabilir dediniz ve…
Kurbanlık Kuzu: 10/10 polisiye. Rope ve Fried Green Tomatoes izleyip sevmiş olanlar bu hikayeye bayılacaklar.
Güneyli Adam: Puan vermiyorum, bunu hem Alfred Hitchcock (Presents: Steve McQueen, Peter Lorre) hem Tarantino (Four Rooms) TV ve perde için çektiler. Şöhreti yeter.
Asker: Geçiniz.
Güvercinim Sultanım: Cincinnati Kidvari, kumar oynayan iki çift ile Raymond Carver tarzına kayıyor. Bitiş zayıf. 8/10
Ganyot: Sonraki benzerleri ile tekrarların başlangıcı. Yine bahis, bu sefer mekan gemi. 7/10
Dörtnal Foxley: Ucu açık biten ve ayrıca sinir bozan hikayeler başlangıcı. Mekan tren, geri anlatıdaki antagonist okulun kabadayısı. 7/10
Deri: Carver tarzından Buzzati’ye geçiyoruz. Öykünün adı sırta nakşolmuş resmi ve kazandığı değeri yansıtıyor. İlk yarıyla yormasından kırıkla 8/10
Zehir: 10/10 başlayıp 6/10 biten bir öykü. Üstünüzde uyuyan bir yılan, eve gelen arkadaş, çağrılan Hint doktor. Nasıl batırabiliriz, denmiş ve piç edilmiş.
Dilek: Geçiniz.
Boyun: Geçiniz.
Ses Makinesi: 10/10 olacakken 8/10 biten bilimkurgu. Weinbaum mizahında ve Fitz-James O’Brien (Elmas Lens) merhametinde.
Nunc Dimittis: Geçiniz.
Otomatik Dev Grameritör: Yapay zekanın bugününü öngören, keyifli bir öykü. Yazarlar yerlerini bilgisayarlara bırakabilir mi? Bitişe doğru kayıp bu sefer daha az. 8/10
Claud’un Köpeği: Fare yutan fareciyle başlayan 70 sayfalık öyküler yumağı, dörtte biri ölçekteki öncülerinin tadını vermiyor. Eh, 70/315 ile tüm kitabın %22’sini kapsayınca antolojinin de değerini düşürüyor. İronik biçimde, benzer kıldığım yazarlardan Buzzati’nin kendi antolojisinde benzer bir yer tutan Tanrıyı Gören Köpek’le kıyaslandığında durum daha vahim bir hal alıyor.
Diğer antolojiler “Öptüm Seni” ve "Şeker Henry"i de almak istiyordum ama öncelik kılmaktan cayacağım sanırım, Etgar Keret’ten vazgeçtiğim gibi.