James Clear - Atomik Alışkanlıklar
Şu an saat gece 12. Ne yapabilirim şu an? Yatabilirim. İnstagram’da reels kaydırabilir ya da birkaç gün önce okuduğum Atomik Alışkanlıklar kitabına inceleme yazabilirim. Seçim benim.
Ne yaparsam yapayım az buçuk aynı kapıya çıkacak. Bir gecelik geç yatsam sabah biraz uykulu kalkarım, hepsi bu. Yarım saatlik reels kaydırsam yarım saat vaktim ölür, bu da günümü fazla etkilemez. Hem atom mu parçalayacağım canım? Kitap incelemesi yazsam, üç beş okur beğenir, unutur, gider. Tekil seçimlerimin sonuçları arasında pek bir fark yokmuş gibi görünüyor. “Bir kereden bir şey olmaz.” Öyle mi?
Ya ben bunu alışkanlık haline getirirsem?
Bugün, yarın ve sonraki günler geç yatıp melatonin seviyemi düşürürsem birkaç yıl sonra daha hızlı yaşlanmış ve kansere davetiye çıkarmış olurum. Her gün yarım saat reels kaydırsam -maalesef sıkça yapıyorum- bir yıl içerisinde bir hafta -kesintisiz, yeme, içme, uyuma yok- sadece reels kaydırmış olurum. Öldürdüğüm 1 hafta! 52 hafta içerisinden 1’ini öldürür mü bir insan? Bunun yerine her gün yarım saat kitap okusaydım, dakikada 1 sayfa hızla 10 bin sayfa okumuş olacaktım. Her birine de inceleme yazsam, sadece bir yılda bir külliyat oluşturmuş olurum.
"Bir kere"den neler oluyor, görüyor musunuz? Alışkanlıkların korkunç bir gücü var. Bu kitap iyi alışkanlıklar inşa etmek ve kötülerinden kurtulmak için rehberlik ediyor.
Yazar, alışkanlıkların gücünden bahsettikten sonra dört yasa tanımlıyor. İyi bir alışkanlık edinmek için onu görünür kılmanız, cazip kılmanız, kolaylaştırmanız ve tatmin edici hale getirmeniz gerekiyor.
Örneğin her sabah dumbell kaldırmak istiyorsanız, dumbell’lar dolabın içinde değil de yatağınızın kenarında durmalı. “Göz görmeyince gönül katlanır” atasözünün de işaret ettiği gibi görmediğiniz, sürekli işaretini almadığınız bir nesneyi ya da eylemi yapmayı unutursunuz.
İkinci yasa edinmek istediğiniz alışkanlığın cazibesini artırmak. Akşamları düzenli olarak ders çalışmaya karar verdiyseniz, yanında sevdiğiniz bir içecek tüketin. O içeceği ders çalışmak dışında tüketmeyin. Bu kitaptaki bir örnek değil, ben uydurdum şu an ama genel mantık aynı. Bizi mutlu eden, keyif veren şeyleri yaptığımız eylemle ya da ortamla özdeşleştiriyoruz. Beynin yapısı böyle. Güçlü bir duygunun etkisindeyken dinlediğiniz bir şarkı sizi hep o ana götürür.
Mesela Ferman Akgül - A Bebeğim, şarkıyı düşünürken bile gözlerim doluyor çünkü kedimin ölüm riski olan bir ameliyattan çıkmasını beklerken dinlemiş ve bol bol ağlamıştım. Şu an kedim Allah’a şükür sağlıklı. Konuyu kedime getirme hızım… Neyse, kitaba dönelim.
Üçüncü yasa da kolaylaştırmak. Müslüman okurlar için bir not düşeyim. Kitapta alışkanlıkların doğasına ilişkin tespitlerle hadis-i şeriflerin bire bir örtüştüğünü okurken fark ediyorsunuz. “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin.” hadisi, bu yasanın özlü hali. Bırakmak istediğiniz kötü bir alışkanlığı zorlaştırmanız, iyi alışkanlıkların önündeki engelleri ise kaldırmanız gerekiyor. Reels kaydırma meselesine geleyim tekrar. Lazım olmadığı zamanlar telefonu başka bir odaya koysam, biri aramadıkça gidip almaya üşenirim. Eğer bir kitap yazıyorsam o kitaba giden bir kısayolu masaüstüne atmam benim daha sık yazma ihtimalimi artıracaktır. Çünkü tek tıkla dosyaya ulaşacağım. Klasörler arasında kaybolmam gerekmeyecek.
Son yasa ise bir alışkanlığı tatmin edici kılmaktır. Alışkanlıkların asıl gücü birikimdedir. Tek bir kez bir eylemi yaptığınızda belirgin bir sonuç görmeyeceksiniz ve peşin ödüllere alışık olan beyin, sonraki sefer motive olmayacak. Bu mekanizmayı lehimize kullanmak için kendimize minik ödüller üretiyoruz. Maddi bir şey olmak zorunda değil. Alışkanlık defteri tutup tik atmak bir ödüldür. Başarı hissi verir. Kitapta yazar alışkanlıkları birbirine bağlamak (şundan sonra şunu yapacağım) ya da bir sorumluluk ortağı edinmek (mesela yakın arkadaşınıza söz vermek gibi) gibi yöntemler de öneriyor. İşin özü beynimize “Sen doğru bir şey yaptın!” mesajını vermek ve bir kez daha yapma isteği aşılamak.
Kötü alışkanlıklar için bu dört yasa ters çalışıyor: görünmez kılın, itici kılın, zorlaştırın, tatmin etmez hale getirin.
Kitap, iradeyi güçlendirme yollarından ziyade, iradenin geçeceği yoldaki karları nasıl küreyeceğimizi anlatıyor. İrade, dış etkenlere bağlı olarak zayıflayabilir ama biz ortamı hazırlamışsak yine de istenmeyenin üstesinden gelir. Bir geminin dümenini çevirir gibi beynimizi yeni ve iyi alışkanlıklarla programlayabilir ve o hep istediğimiz “başarı” hissine ve “iyi ki” diyebileceğimiz hayata kavuşabiliriz.