Size Instagram’a da koydugum fotografla geliyorum. Cunku Tattoosuz kitap fotografi olmaz. -_-
Sirf canim cektiginde Maxime Chattam okuyabileyim diye 24738 yildir okumadan kitapligimda tuttugum Zamanin Efendisi’ni on gun kadar once Maxime Chattam ozlemim deprestigi icin elime aldim. Ancak bitti… sanirim okudugum en kotu Chattam romaniydi. Adamin kitaplarinda aliskin oldugum surukleyicilikten eser yoktu. Daha ziyade bir donem kitabi gibiydi. Fransa’ya asinaysaniz, siyasal tarihini biliyorsaniz, sokaklarini arsinladiysaniz ve caniniz 1900 yilina gitmek istiyorsa okuyabileceginiz bir roman. Tam olarak Grange’da elestirdigim sey… Sanki baska dillere cevrilsin diye degil de yalnizca Fransa’da okunsun diye yazilmis bir kitap gibiydi. Ben okurken buyuk darlandim. Hele el yazisindan karakter tahlili yapilan bolumlerde gozlerimi devirmekten basim agridi.
Eger Grange seviyorsaniz Maxime’cigimin Kotu Ruh’unu, Kara Buyu’sunu, Karanlik Sirlar’ini, Gaia Teorisi’ni muhakkak okuyun ama Zamanin Efendisi’nden ve Zamanin Kani’ndan uzak durmakta fayda var gibi.
Cevirisi esasen temizdi lakin yazarin her cumleye bir anlam sokalayacagim diye zorladigi cumleler cevirinin dogasi geregince benzer sekilde zorlamaydi. O yuzden ne yazik ki kitabi okunakli da bulmadim.
Canim Gaia Teorisi ya… O nerede, bu nerede…


Giriş ve orta kısımlarda hikaye biraz ağır bir şekilde işliyor. Karakterler ve mekanlar zihninizde iyice olgunlaşıyor. Son kısımlara doğru aksiyon ve heyecan artıyor. Son 100 sayfayı bir solukta okudum.
Gerçi Stephen King filmi beğenmediği söylemiş ama bakalım aynı fikirde olacak mıyız. Çünkü kitabı okurken bildiğin kafamın içinde kendi yarattığım filmi izledim. Son olarak kitabın isminin neden cinnet değil de medyum olarak çevrildiğini anlamadım ama çok da üstünde durulacak bir şey değil.






