O halde ben de Gen Bencildir önereyim hocam. Sadece biyolojik canlıların değil kültürlerin ve fikirlerin de evrimine dair bayağı kapsayıcı ve başarılı bir bakış açısı anlatıyor reis. Ben vaktiyle bayağı feyizlenmiştim.
Şimdi araya bir polisiye ve bilimkurgu alacağım. Daha sonra Gen Bencildir’e geçerim. Kardeşim okumuş ve beğenmişti.
Uzun süredir aklımda olan bir yazar ama bu aralar yakın tarihimize taktığımdan erteliyorum, en kısa zamanda listeme ekleyeyim, teşekkürler yorumunuz için.
Postacı
David Brin kıyamet sonrası yakın gelecekteki Amerika’yı o kadar sağlam şekilde tasvir etmiş ki adeta o döneme ait fotoğraflardan oluşan bir geziye çıkmış gibi hissediyoruz tüm kitap boyunca. Bu çıktığımız gezide ise üçkağıtçı ve idealist olan bir gezginin gözünden, ideallerin uygun koşullar altında ne kadar etkili olabileceğini, insanların özlem duygularına yapılan ufacık bir dokunuşun dünyayı nasıl derinden değiştirebileceğini, medeniyet ve ilkellik kavramları arasındaki geçişin ne kadar kolay olduğunu ve aslında bu iki kavramın sadece şartlarla belirlendiğini görüyoruz.
Derin,heyecanlı ve bir o kadar da etkili bir eser.
Herkese iyi okumalar.
PERİLİ BOSTAN
Kitabın başındaki sunuş yazısında diyor ki “Edebiyatımızda Ahmet Mithat, Hüseyin Rahmi ve Ahmet Rasim geleneğinin son temsilcilerinden biri kabul edilen Osman Cemal Kaygılı…” Eğer Hüseyin Rahmi Gürpınar’ı seviyorsanız veya Ahmet Rasim’i bu hikayeler tam size göre.
BÜTÜN YAZILARI
Önce kitabın macerasını anlatayım. Bu üç harfli marketlerin birinde görüp almıştım bu kitabı. Son zamanlardaki kitap fiyatlarına bakınca oldukça makul görünmüştü gözüme. Birde Can adını görünce düşünmeden almıştım. Okuduktan sonra diyorum ki ‘iyi ki almışım.’ Yaklaşık 400 sayfalık bir kitap kolay okunur. Tabii bazı zorlukları da var. Örneğin biraz eski dilde kullanılan kelimeler var. Lafız, Telakki, Münevver gibi. Yazılar genellikle “İnkılapçı Gençlik, İşte, Yaprak, Yeni Gerçek, Varlık gibi dergi veya gazete olduklarını düşündüğün eserlerde yayınlanmış. O dönem hakkında Orhan Veli ile çağdaş şairler hakkında birinci ağızdan fikirler verdiği için güzel ve önemli bir kitap. Cumhuriyetin ilk yıllarında var olan Türk Edebiyatına meraklıysanız, 1930, 40 lı yıllar hakkında bilgilenmek istiyorsanız mutlaka okumalısınız derim.
BODRUM SÜRGÜNLERİ
Bir ince kitap daha. Topu topu 152 sayfa. Hikmet Çetinkaya’nın eseri. Güzel rahat okunan bir eser. Çok yönlü. Turgut Özal döneminin yanlış politikalarına da dokunuyor Turizmede, Mitolojiye de. Özellikle Bodrum’u Bodrum yapan Cevat Şakir Kabaağaçlı’yı anlatıyor. Doğal olarak da onun çevresini. Okudum, beğendim. Her şeyi çok çabuk unutan belleğimin bir kenarına Halikarnas Balıkçısı adını not ettim. Bununla ilgili Kuşadası limanında bir tekne var onun resmini de paylaşayım.
POIROT ARAŞTIRIYOR
Tam bir klasik. Özellikle de polisiye sevenler için. Agatha Cristie demeye gerek yok sanıyorum. Yine Altın kitaplardan. Standart kitap kesimi ölçüsünden biraz daha küçük boyda ve 190 sayfalık bir kitap. İçinde Poirot ve arkadaşı Binbaşı Hasting’in çözdüğü 11 kısa gizem var. Kolay okunacak bir kitapken biraz daha ekonomik olsun diye küçük boyunu alınca yazılarda küçülmüş oluyor ve bunun doğal sonucu okuma da zorlaşıyor. Yine de polisiye ye meraklıysanız ve Agatha Cristie’yi seviyorsanız mutlaka okumalısınız diyorum.
İyi okumalar diliyorum
Fahrenheit 451
Ray Bradbury, her paragrafından alıntı çıkarılabilecek kalemiyle günümüz dünyasındaki sıkıştırılmış bilgi açlığının ve “kolay ulaşılamayan bilgi önemsizdir” düşüncesinin sonuçlarını irdeliyor. Eser, kitapların yakıldığını bir evrende kitapların olmamasının yarattığı bilgisizliğin insanların hayatına olan etkisini gösterirken, “cehalet mutluluktur” argümanını da incelikle tartışmaya açıyor.
Herkese iyi okumalar.
Not: İlk okuduğumdan beri kitabın ilk cümlesi olan “yakmak bir zevkti” cümlesi aklımda bir ek yaparak; “üretemeyenler için yakmak bir zevkti” şekline dönüştü. Belki kendime bir uyarı gibi geldiği veya bir farkındalık oluşturduğu için bilemiyorum ama böyle düşünmek hoşuma gidiyor.
Matt Haig - Gece Yarısı Kütüphanesi
Her yönüyle klişe ama güzel kitap.
Hayat, beklentiler ve mutluluk üzerine konuşmaktan zevk aldığım bir arkadaşım bu kitabı önerince, hemen satın alıp okumaya başladım.
Kitaptan sürpriz bozan vermeden bahsetmek biraz zor ama kısaca söylemek gerekirse , kitap paralel evrenler üzerinde yaşanan alternatif hayatlar üzerinden bir sorguya girişiyor.
Kitap akıcı ve basit bir dille yazılmış, okumakta hiç zorluk çekmiyorsunuz. Diğer taraftan kitap kesinlikle bilimsel derinlik içeren bir eser değil, zaten bu konuda çok yüzeysel geçerek derdini anlatmaya çalışıyor.
Yazara gıcık olduğum konulardan birisi, sanki kitap yazar gibi değil de film senaryosu yazar gibi yazmış. Baktım hala çıkmamış bu arada
Ben kitabın başında daha ana konuya girer girmez, kitabın sonunu tahmin ettim ve ettiğim tahmin doğru çıktı. Hayatında az biraz kurgusal eserlerle haşır neşir olan herkesin yapabileceği tahmin bu. Burada asıl odaklanılması gereken yazarın anlatmaya çalıştığı düşünceyi aktarmada ne kadar başarılı olduğu. Bu konuda da yazar oldukça başarılı olmuş. Benim kendi hayat görüşüm de kitaptaki görüş ile birbirine çok yakın.
Bu kitap eğer konuya ilgi duyuyorsanız, puanı düşük ama sevdiğiniz türdeki filmleri izlemeye benziyor. Ortada çok kaliteli, çok derin bir çalışma yok ama sizi mutlu ediyor.
Okunmasını tavsiye ederim.
Puanım 7.8/10
Michael Connelly - Güneşin Karanlığında
Şimdiye kadar polisiye roman adına Michael Connelly, Agatha C. , Simon Becket, Grange ve J.D. Barker dan çeşitli sayılarda kitap okudum. Ancak Connely kadar iyisi benim adıma bu yazarlar içinde yok. Anlatımı kurgusu herseyi ile beni içinde sürükledi. Kitabın arkasında bir söz var, kitabı ilk aldığım da biraz abartı gelmişti ama kitabı okuduktan ve Bosch serisini bitirdikten sonra bence tam oturmuş ;
“Polisiye Romanın Dostoyevski’si”
Not: Benim açımdan sıralama bu şekilde;
- M.Connelly (1 kitap ve tv dizisi)
- J.D. Barker (1 kitap)
- Simon Becket (1 kitap) ve Agatha C. ( 5 kitap ve 3 film)
- Grange (2 kitap)
Daha okumadığım elimde kitapları olan, Tess Geritsen ve Phillip Kerr var.
Listede 4. Siradaki Grange benden elendi.
Herkese iyi okumalar…
1-2 kitabı hariç çok iyi yazardır. Hangi kitaplarını okumuştun?
İSTANBUL ÖYKÜLERİ
Kitabı bitirdim. 10 farklı yazardan 10 farklı İstanbul’da geçen öykü barındırıyor. Öyküleri beğendim. Özellikle Buket Uzuner’in Corona Dönemi ile ilgili yazdığı öyküyü çok beğendim. Karantina zamanlarımızı tekrar hatırladım. İnce bir kitap, 256 sayfa bir çırpıda bitiveriyor. Okumanızı tavsiye ederim.
Herkese keyifli bir pazar günü ve keyifli okumalar dilerim.
Şeytan Yemini ve Kurtlar İmparatorluğu. Anlatım şekli ve kurgusu hoşuma gitmemişti yazarın. Belki çok övüldüğü için beklentim yüksekti. Özellikle Şeytan yeminin de “ne dion dayı” diyip bırakmıştım
Belki o dediğin iki kitaba denk gelmişte olabilirim.
O kitapları sevmediysen bir şey diyemem. Benim sevdiğim kitaplardır. Grange pek senlik değil tamam Dan Brown kitaplarına da bakabilirsin, okumadıysan eğer. Özellikle Robert Langdon olmadığı için pek bilinmez ama İhanet Noktası çok iyidir. Okumadıysan onla başlamanı öneririm.
Michael Connelly’yi beğenmene sevindim. Benim için bir numaradır demiştim. Aynı şekilde Simon Beckett’i beğenmene de sevindim.
Connelly kadar olmasa da Tess’in romanları da iyidir. Bence Grange’ı hemen eleme.
Dan Brown’ın tarzı biraz daha farklıdır. Ama sürükleyicidir kitapları.
Hımm ozaman @MelihAntepli ve senden en beğendiğiniz Grangé kitabı tavsiyesi alayım, belki bir şans daha veririm
Dan Brown dan sadece Da Vinci şifresini ilk çıktığı dönem okumuştum. Diğer kitaplarına hiç fırsat verememiştim onlara bakmaya çalışıcam.
Bence 10 üzerinden en kötü 8 oluyor kitapları.
Ama benim özellikle ilk aklıma gelenler
Kızıl Nehirler
Siyah Kan
Şeytan Yemini kitapları oluyor.
Daha bir merak ve keyifle okumuştum bu kitapları.
Beni Grange bağlayan ilk kitaplarından olan Taş Meclisi ile Leyleklerin Uçuşu ise belki genel okur kitlesi için yukarıdaki kitaplar kadar beğenilmiyor ama Türkçe okuyan okurlar olarak Grange bu kitaplar ile tanıyıp, beğenmiştik.
Sonradan ekleme:
Biraz düşündüm. Galiba diğer kitapları kadar etkilenmediğim, benim için zayıf olan kitaplar Lontano - Kongo ikilemesi idi.
Siyah Kan’ı öneririm ama onu da beğenmedim dersen banlatırım Şaka bir yana Siyah Kan kitabını da sevmezsen zaten hiçbir Grange romanını sevmezsin.
Dan Brown İhanet Noktası kitabına bir bak. Kesinlikle seveceğini düşünüyorum.
Şimdiden çok beğendim, ismi bile mükemmel duruyor. Zaten siyah benim en sevdiğim renk
@alper teşekkürler tavsiye için. Sanirim melih yüzünden ortak tavsiye olan kitap(siyah kan) üzerinden gidicem
Kızıl Nehirler ve Siyah Kan olabilir:
Ben de sisle gelen yolcuyu öneririm.
Yazmayacaktım ama uzattığınızı görünce dayanamadım zira her sakızın bir de dişle yüzleşme anı vardır.
Devrimin mahkemelerine karşı olan biri olsa olsa karşı devrimcidir. 45 yaşındayım, aşırı tokum üfürüklerinize ve sizinki gibi uyduruk liberal-islamofaşist işbirliğinden demokrasi falan çıkmayacağını da açık açık gördük. Ayrıyetten, sizin gibi ülkenin geleceğini parsel parsel satanların tarafında sömürge aydınları (bk. Fanon) olmaktansa az gelişmiş bu ülkenin aydını olmak bir gurur kaynağıdır, yerinecek hiçbir yanı yoktur çünkü varsa bir eksiğimiz o da kendi özümüzde ama hiç yalan yok dilimizde.