Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Yüzeysel İnceleme)


The Sultan’s Admiral - Ernle Bradford
Kitabı bir araştırma için okumaya başladım, bu kadar sarmasını beklemiyordum ama elimden düşüremez hale geldim. Bradford müthiş bir yazar. Suda kürek darbeleriyle ilerleyen kalyonları uçan kuşlara ya da Oruç Reis’in kadırgasının mevzubahis kalyona saldırmasını şahinin avlanmasına benzetmesi gibi harika teşbihlerle dolu. Çok sık okumaya vakit bulamıyorum ama mümkün olduğunca bir çırpıda geçmek istiyorum. Sonra sırada Sultan’ın Korsanları var. Bu iki kitabı karşılaştırmak ilginç olacak gibi.

7 Beğeni

Üç Cisim Problemi

Yeni yıl kitap serüveninin açılışını Üç Cisim Problemi ile yaptım ve kitabın her sayfasında yeni yıla başlamanın en güzel yolunu bulduğumu keşfettim. Bilim kurgu sevenler için bağımlılık yapıcı bir kitap yazmış Liu Cixin. Kitap üzerimde öylesine bir etki öylesine bir bağımlılık yarattı ki; işte bir toplantı sırasında veya çalışırken, evde yemek yerken veya eşimle sohbet ederken her an her saniye kitaba dönmek istedim. “Adsız kitapkolikler” diye bir oluşum olsaydı eğer yarın gider toplantılarına katılır ve herkesi kitaba yönlendirip insanların bağımlılıklarını tekrardan başlatırdım.

Peki nedir beni bu kadar etkileyen ve böylesine bağlayan şey? Baştan şunu belirtmek isterim; temel bilimlere herkes kadar aşına olmakla birlikte detaylarına o kadar hakim değilim. Dolayısıyla kitap içerisindeki astrofizik veya kuantum fiziği kısımlarının ne kadarı kurgu emin değilim. Bu konuları daha detaylı bilen biri belki okuduğunda; “Yuh, bu kadar da atılır mı?” diyebilir. Fakat benim için bu kısımlar zeka geliştirici, ufuk açıcı ve müthiş keyifli kısımlardı. Bu küçük detayı açıklığa kavuşturduğumuza göre gelelim kitabın geri kalan kısımlarına. Yazar, kitabın daha ilk bölümü olan Çin kültür devrimi bölümüyle kurguya öyle bir açılış yapıyor ki,eğer konuya hakim değilseniz, kendinizi saatlerce konuyu araştırırken bulabilirsiniz. Bu ilk bölümde kitabın ilerleyen bölümlerinde olacak olayların tohumları atılırken yaşanan olaylar ve o olayların anlatılış şekli okuyucuyu derinden etkiliyor. Yazar bölümün sonuna doğru bilim ve felsefeyi iç içe geçirerek asıl açılışı yapıyor ve adeta bir uzay mekiğinin dünyandan ayrılması gibi tüm motorlar ateşleniyor ve yolculuğumuz başlıyor. Bu noktadan sonra da atmosferden çıkana kadar hız kesilmiyor.

Biliyorum şimdiden çok uzun yazdım ama daha söylenecek o kadar çok şey var ki. Örneğin, bilim kurgunun temel unsuru olan bilimden doğru düzgün bahsetmedim bile. Bu konuya üzerimde oluşmuş ön yargıdan geçiş yapmak sanırım spoiler vermemek açısından da daha doğru olacak. Bilim kurgu kitaplarını araştırırken bu kitap ile ilgili; bilim dili ağır ve anlaşılması zor diye yorumlar görmüştüm ve bu yorumlar nedeniyle kitabı uzun zamandır kütüphanemde tutuyordum. Eğer bu yorumları görüp benim gibi düşünenler varsa size şunu net şekilde belirteyim; kesinlikle çok büyük hata yapmışız. Kitaptaki bilim ve kitabın dili çok basit ve akıcı. Yazar, üç cisim problemi gibi güncel olarak bilim insanlarının üzerine çalıştığı bir problemi okuyucuya basit örnekler ile rahatlıkla anlatmakla kalmıyor birde problem üzerinden vaka analizleri yaptırıyor. Bu vaka analizleri ile okuyucu mest olmuş durumdayken de fark etmeden uzaylılar (kitabın arka kapağını okursanız uzaylılardan bahsediliyor) için arka plan oluşturulmuş oluyor. Son 100-150 sayfa ile birilikte de astrofiziğin, kuantum fiziğinin ve bilim kurgunun içine muazzam bir ivmelenme ile dalıyor, her şeyin birleştirilmesine şahit oluyoruz. Artık bu noktandan sonra içinde bulunduğumuz uzay mekiğiyle dünyayı terk etmiş ve zihnimizin sınırlarının zorlandığı evrenin bilinmezliğine giriş yapmış oluyoruz.

Herkese iyi okumalar dilerim.

18 Beğeni


Dinozor Öyküleri// Ray Bradbury

Daha önce hiç dinozorlarla ilgili kitap okumamıştım başlarken çok hevesli başladım. Kitap kısacık,bir oturuşta bile bitecek bir kitap. 2 şiir 4 kısa öykü var. Şiirleri anlamsız buldum açıkçası zaten hiç şiir insanı olmadım ben. Öyküleri sevdim. Sis Düdüğü isimli öyküye bayıldım aynı zamanda da hüzünlü buldum.

17 Beğeni


John Scalzi - Yaşlı Adamın Savaşı
Kitabı genel anlamda çok beğendim. Anlatımı çok başarılı su gibi aktı gitti. Konusu ilginç ama biraz tahmin edilebilir diyebilirim. Olumsuz olarak gelişme kısmını biraz yavan buldum, orda ritim düşer gibi oldu. Sonu da ikinci kitabı çok merak ettirmedi ama genel kurgu itibari ile beğendiğim bir kitap oldu.
İthaki bu seriyi nasıl tamamlamaz anlamak mümkün değil. Bakalım filmi için çalışmalar başlamış ki şimdiye kadar bu kitabın filmi çekilmemesi ilginç.
5/4,00

11 Beğeni

Frank Herbert - Dune Rahibeler Meclisi bitti.

Seri nasıl başladıysa o şekilde yani harika bir şekilde bitti. Son diye buna denir diye bir liste yapsanız ilk beşe girer. Sonu beni şaşırttı.

İçeriğin düşünsel yönü ağır basıyor. Psikoloji, yönetim, ilişkiler vb. pek çok yönü var. Bir insan bir serinin her kitabında aynı güzelliği yaşar mı? Yaşar.

:star: :star: :star: :star:

16 Beğeni

Karanlık Orman

Üç cisim probleminin devam kitabı ile diyebilirim ki; bu seri hayatıma ambargo koymuş bulunmaktadır. Kitap okumak dışında hiç bir şey yapmak istemiyorum. Yanlış anlaşılmasın, kitap okumak hali hazırda hobilerim arasında en çok vaktimi alan aktivite fakat yıllar içerisinde güzel bir denge tutturmuştum. Şimdi ise yorulup ara verdiğimde maksimum 10-15 dakika sonra her ne yapıyorsam bırakıp kitap okumaya geri dönesim geliyor. Bir yandan böyle etkilendiğim için memnun olurken bir yandan bittiğinde oluşacak boşluktan dolayı da çekiniyorum. Neyse hislerimi biraz olsun anlatabildiysem, geçelim Karanlık Orman ile ilgili konuşmaya.

Belirtmem gereken ilk şey; yazar olağanüstü bir kurgucu. Bir karakter veya karakterin başına gelen bir olay ile ilgili yazdığı en ufak şey kelebek etkisini başlatıyor ve kitap boyunca olaylar büyüyor da büyüyor. Ayrıca kurguyu kurarken anlatımı dilini de sade tutuyor ve olması gerektiği kadar anlatıyor. Burada kast ettiğim; yazarın sayfalarca karakter ya da ortam tasviri yapmaması. Bu durum belki sizlere kitabın edebi anlamda bir eksiklikliği olduğunu düşündürebilir. Hayır, böyle bir durumda yok. İçerisinde toplum, mühendislik, bilim, hayat ve sosyolojik vb. bir sürü çıkarım ve düşünce bulunuyor. Yazar sadece kurguda karakterlerin gitmek istediği yeri tam olarak biliyor ve karakterler için olması gerekenden bir satır fazla yazmıyor. Buna rağmen ise kitapların kalın olması çok fazla olayın aynı anda devam etmesi ve bu olayların karakterlerin nihayi sonuçlarına giden yolda çok büyük etkilerinin olması. Bu sade ve doğrudan anlatımın yanında yazar birde anlatımda farklı bakış açıları kullanıyor ki bu da yazılanların okunmasını çok keyfili hale getiriyor. Örneğin; daha kitabın birinci paragrafında iki karakter arasında geçen çok önemli bir konuşmayı bir karıncanın gözünden izliyoruz. Bu açılış da zaten kitabın ne yöne doğru ve nasıl ilerleyeceği ile ilgili az çok bilgi veriyor. Ama tabi en vurucu nokta ise bu kurguların mutlaka şok edici ve kestirilemez bir son ile sonlanması. Tüm kitap işte bana en çok bu duyguyu hissettirdi; şok.

O kadar kurgu kurgu dedim, peki nedir kitabının kurgusunun konusu? Birinci kitabın sonundaki 400 yıl sonra gerçekleşecek olan uzaylı istilasının başlangıç yıllarından başlıyor Karanlık Orman ve bize adım adım insanlığın bu istila karşısındaki önlemlerine ve projelerine tanıklık ettiriyor. Ama öyle projeler var ki… Zaten bir bilim kurgu kitabında olmasını beklediğimiz bilimsel olarak müthiş fikirler ve muhteşem ön görüler varken bunların yanında, insan zihni temelli,kitabının omurgasını oluşturan, bir proje var ki işte kurgu kurgu diye bağırdığım kısımlar bunlar. Yazar bu projeleri sürdürüp insanlık geleceği için ön görülerini devam ettirirken uzaylılar ile ilk teması gerçekleştiriyor ve ilk kitapta olduğu gibi son 100-150 sayfada hayat fonksiyonlarınızı kitleyip sizi hayattan kopartıyor. Bu nasıl ilk temastır…

Dil altı haplarımı hazırladım ve serinin son kitabına geçtim.

Herkese iyi okumalar dilerim.

Not: Forumlarda görmüş ve biraz da kitabı okumamda çekinceye sebep olan bir konuya da değinmek isterim: kitabın dil bilgisi sorunları. Kitapta düşük, anlaşılması zor cümleler veya kelimelerde yanlış ekler bulunuyor. Çok fazla değiller ama belirtmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Benim için okumayı kıran bir durum olmadı.

17 Beğeni

Benim için de bu seri şimdilik Nirvana. Aradığım ne varsa bulmuştum o zamanlar ve tıpkı sizin gibi kitabı ne zaman bıraksam hep aklımda o oluyordu.

2 Beğeni

Kitap, bilimkurgu sevenler için muhteşem bir ziyafet sunuyor. Malazan’a başlamasaydım tekrar okumayı düşünüyordum.

2 Beğeni

En son Asimov ustayı okurken böyle hissetmiştim. Ama bunu diğer yazarları ve kitapları eleştirmek veya küçültmek için söylemiyorum. Zaten haddime de değil. Sadece türdeki diğer ustaların yaptıklarından farklı bana hissettirdiklerinden bahsediyorum aslında.

2 Beğeni

images (1)

Bu kitabı öyle detaylı yorumlayacak kapasite bende mevcut değil. :smiley: Okuması zahmetli ama bir o kadar da iyi bir kitap. Temel taktiği kavradıktan sonra anlatılanları çok daha kolay anlıyorsunuz. Ama bölüm bölüm okunmasını tavsiye ediyorum. Bir anda 4 bölüm okuyunca her şey birbirine girebilir.

8/10

Tolstoy’dan okuduğum ilk kitaptı. Oldukça yoğun düşüncelere sevkeden bir içeriğe sahip. ‘Ben neden varım?’ Varlığımın amacı nedir? gibi insanlığın cevaplandıramadığı sorulara bir cevap arıyor yazarımız. Ama bunu yaparken de bir o yana bir bu yana savruluyor. Din mi yoksa bu tür inanışları red mi edecek?

Bana kalırsa (arayışının sonsuz olduğu ihtimalini düşünürsek) Tolstoy mantığına her başvurduğunda bu inanışlardan vazgeçecek. Diğer yandan içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulmak için de bile bile inanmayı seçecek. Zaten kendisi de bunun farkında. Ne araf ama değil mi? Oldukça başarılı bir eser.

8/10

9 Beğeni

images (2)

Afili Hafiye - Murat Menteş

Bitsin diye okudum. Menteş’in üslubu bezdirici bir hal aldı. Kitap afili laflarla, felsefi çıkarımlarla, abuk benzetmelerle o kadar doldurulmuş ki hikayeye yer kalmamış. Üstüne bir de “bakın, postmodern bir şeyler de yaptım” kabilinden üstkurmaca oyunları eklenince zaten belirsiz olan hikaye daha da solmuş, yok olmuş.

Roman kişileri birbirinin aynı. Eylemleri o kadar sıradan ki onları sadece konuşurken tanıyabiliyorsunuz ve hepsi aynı biçimde konuşuyor. Eğer isimleri olmasa hepsini aynı kişi sanabilirsiniz. Hadi bunu bu roman için affedelim ama Menteş ilk romanından beri aynı karakteri yazıyor. Bezdirdi artık.

Roman boyunca kişiler roman sanatından bahsediyor ama romanın kendisi bu söylenilenleri boşa çıkarıyor. Sürekli ahkam kesen bir roman ama kendisi sınıfta kalıyor. Allahım o kadar sıkıldım ki.

Göndermeler kör göze parmak, okuyucu sürekli aptal yerine konuyor. Hikayeye hizmet etmeyen onlarca tirat var. Sanki yazar televizyon programlarında söylemeyi sevdiği lafları karakterlerine söyletmiş.

Daha söyleyecek çok şey var ama bu kadar hızlı okuduğum bir kitaptan bu kadar çok sıkılmam bence devrim niteliğinde bir tekniğe işaret. Menteş’i bu açıdan tebrik ediyorum.

17 Beğeni

Son zamanlarda okuduğum en zarif laf sokma, tebrikler hocam. :slight_smile:

Menteş’in en beğendiğin kitabı hangisi peki?

2 Beğeni

Ne okuyorum?

Ormandaki Yabancı - Son hakiki münzevinin hikayesi bu. Yarısına kadar bir çırpıda okumuş ardından gelen psikolojik sorunlar yüzünden dünyanın en gereksiz işini yapıyormuş gibi hissettiğim için bitirememiştim, kendimi iyi hissettiğimde okuyacağım.

Kuruntular Kitabı - Şiir, aynı sebepten yarım kaldı.

kızıl hanrahan - eğlenceli, ama aynı sebepten yarısında kaldı.

Kütüphane ceza vermeden iade edip hepsini yeniden alıp düzelmeyi becerebilirsem hepsini bitirmem iki gün sürmez.

6 Beğeni

Çok kibarsınız. Teşekkür ederim.

Tek nefeste Dublörün Dilemması diyebilirim ama sanırım bugün yeniden okusam beğenmem. O zaman her şeye hayran olma becerim körelmemişti bu kadar ve o küçük hayatım boyunca öyle ilginç bir şey okumamıştım. Fink’e bir şans vermeyi düşünüyorum ama. Bakalım.

3 Beğeni

Ölümün Sonu

Günümüzün “seri tüketim” kalitesiz ürünlerinin sürekli önümüze getirilmesine o kadar alışmışız ki böyle müthiş eserler önümüze geliğinde bocalıyoruz ve hayatımız bir süre “farklı” devam ediyor. İşte bende seriyi okumaya başladığım günden bitirdiğim iki gün öncesine kadar “farklı” olma hissiyatı içerisindeydim. Hatta hala o hissiyattayım. Belki de eski halime döndüm dediğim nokta aslında başladığım ilk nokta da olmayacak. Bu nedenle özellikle “farklı” kelimesini kullanmak istedim. Ayrıca herkesin böyle eserler tükettikten sonra hissettiği ve başka bir kelime ile anlattığı bir cümlesi olacaktır. “Farklı” derken hepsini kapsamak da istedim aslında.

Serinin artık son kitabı olduğundan kitabın hissettireceklerine hazırlıklı olduğumu düşünüyordum. O kadar yanılmışım ki. Kimse bu kitaba hazırlanamaz. Ölümün Sonu, tarif edilemez hissettiren bir serinin ölçeklerini evren boyutuna taşıyan bir sonu. İlk iki kitapta ne bulduysanız, nasıl hissettiyseniz ve düşündüyseniz hepsini alın ve ölçeğini artırmaya başlayın. Ta ki boyutu sonsuz olup aklınızı zorlayıp artık sizi düşünemez yapana kadar. Yazar bir ön söz yazmış olsaydı eğer eminim şunları diyecekti; “Evet sevgili okurlar buraya kadar güldük, eğlendik. Bu kitap elinizde olduğuna göre seriye doymamış ve daha fazlasını istiyorsunuz demektir. Madem fazlasını istiyorsunuz o zaman artık bende kendimi tutmayacağım ve size her şeyin en fazlasını vereceğim. Evrene hazır olun.” Eh tabi ki bu kelimelerle değil, çok çok daha iyi kelimelerle söylerdi bunları. Burada “kendini tutmuyor” derken emin olun çok ciddiyim. Yazar tüm evren teorilerini ve tüm düşüncelerini kendini sınırlamadan (sınırladığını ancak bu kitabı okuyup anlayabiliyoruz.) önümüze sermiş. Bunu yaparken basit ve yalın anlatımdan da ödün vermemiş. Hala diğer kitaplar gibi zor ve karışık teorileri basit örneklerle açıklamaya devam ediyor.

Her şeyin daha fazlası hatta evren boyutu dedim. Bunu biraz açmak için kitap içerisindeki konulara bir göz atalım. Öncelikle bu kitapta eklenen ara not kısımları var. Bu kısımları Dune serisindeki bölüm başlarında bulunan tarihten notlara benzetebiliriz. Fakat bu ara kısımlar daha çok tarif gibi. Seride kullanılan tüm teknolojilerin ve bahsedilen tüm teorilerin bir tarifi yapılmış. Sadece bu kısımları alıp uzay ajansında kullanabiliriz. Bunun dışında; kara delikler, 4. ve 2. boyut, tam tarifli çeşit çeşit uzay şehirleri, ışık hızı çalışmaları, zamansız evrenler ve evrenin sonu(başlangıcı) var. Hatta kitap içerisinde fantastik bir öykü bile var. Hepsi ile ilgili tek tek konuşmak istiyorum ama okuma keyfini kaçıracağı için başlık olarak bırakıyorum sadece. Bu arada yazarın anlatımı seride bulunan diğer kitaplarla aynı dedim ama büyük bir fark var aslında. Yazar bu kitabında daha karanlık. Özellikle “dava” bölümünde yapılanlar ve karanlık orman teorisinde yapılmaya çalışılan şey çok karanlık. Bunun dışında ise yazar, her bölümün sonunda ön görülemez sonlarla bizi şok etmeye devam ederken yine son sayfalarda şovunu yapıyor ve kitabı okuduğumuz yerde kitlenmemize neden oluyor.

Son olarak şunu da belirtmek isterim; kitap bende işi gücü bırakıp temel fiziğe yönelme isteği uyandırdı. Deli gibi fizik öğrenmek ve teorik fizik çalışmak istiyorum. Kitap bilimi büyü gibi kullanıyor. Daha genç bir okur iseniz kendinizi bir anda Türkiye’de teorik fizik çalışırken bulabilirsiniz. Dikkat edin.

Herkese iyi okumalar dilerim.

13 Beğeni

Amber Yıllıkları’ na başladım. Bence harika bir seri ama çok daha fazlası için potansiyeli olup da kullanılmadığını düşünüyorum. Rahatlıkla Zaman Çarkı ya da Buz ve Ateşin Şarkısı ölçeğinde bir seri olabilirmiş. Bu haliyle de güzel ama karakterleri daha çok benimseyebilmek ve evreni daha detaylı okuyabilmek bambaşka bir keyif olurdu.

6 Beğeni

Çok akıcı ve sürükleyici bir eser. Bir yandan merak etmenizi sağlarken bir yandan da manastır hayatının zorluğunu! aktarıyor Diderot. Dini baskının insanların yaşamında ve her yerinde olduğu o dönemlerde Rahibe’yi yazmak büyük cesaret ister. Ama Diderot hiç çekinmemiş.

8/10

10 Beğeni

Yaşar Kemal - İnce Memed 2 bitti.

Üslup bakımından ilk kitapla aynı. O yüzden okurken herhangi bir yabancılık çekmiyorsunuz. Akıcı bir anlatımı var. Ancak okumada beni sıkan tek şey doğa betimlemelerinin fazla olması. Çukurova’ yı gözümüzde HD kalitesinde canlandırıyor Usta amma velakin bir yerden sonra gözlerimiz acıyor. Ayrıca sonu da fazlaca zayıf geldi bana. :slight_smile:

Zulmün zulmedenlerin hiç bitmeyeceği gerçeğini yansıtırken aynı zamanda onlarla mücadelenin de bitmemesi gerektiğini öğütlemeye çalışıyor.

:star: :star: :star:

14 Beğeni

images (22)

Şu ana kadar 90 sayfa okudum, açıkça söyleyeyim ilk kitap kadar etkilemedi. İlk kitap seriyle ilk tanışmam olduğundan o zamanlar tuhaf yapısıyla ve muhteşem anlatım dili ile çok taze gelmişti. He birde ben yanlışıkla Reddit’te ilk kitap ile ilgili anlamadığim yerleri araştırırken serinin sonu hakkında spoiler yedim. Belki onunda etkisi vardır. Sanırım Severian bir klonmuş birde dünya dışı varlıklar bu klonu yeni güneşi getirmek için yapmışlar

Ancak şunu alta not düşeyim karakterin kendi hikayesini anlattığı seriler arasında(Kralkatili Güncesi vs.) favorim bu seridir. Ben bu seriden daha edebi bir anlatın görmedim.

11 Beğeni

Serinin son kitabının yaklaşık yarısındayım böyle birşey henüz yok aşırı meraklandım şimdi. Büyük birşey bekliyordum da zaten ama bu baya büyükmüş :joy:

2 Beğeni