Ben henüz hiçbirini okumadım ama ben de seferber olmaya hazırım. Kıyamıyorum okumaya dersem abartmış olmam. Yazarın bir sürü harika korku romanı daha var. İlk yazdıkları biraz zayıf kabul ediliyor ama diğerlerinin hemen hepsinin yorumlari çok iyi. Ayrıca bir tane de tarihi polisiye serisi var. O da leziz duruyor.
Duy bizi İthaki @egm @suleymansoylu #beylikduzuhalıyıkama #converse
Başka Yer’den Hikayeler
Bonelli Ailesinin The X-Files departmanı diyebileceğimiz Altrove/Elsewhere/Başka Yer biriminin birlikte çalıştığı tarihi kimlikler arasında kimler yok ki? Benjamin Franklin, Edgar Allan Poe, Van Helsing, Garibaldi, Verdi, Sherlock Holmes, Arsene Lupin, Moriarty, Dracula, Mark Twain, Einstein, Houdini, Cthulhu, Shakespeare, Jack London, Buster Keaton, Freud, Da Vinci ve daha niceleriyle beraber, bu hikayenin baş kahramanı Oscar Wilde.
Wilde, Batıya yaptığı yolculukta Kızılderili efsanelerinden birinin canlanmasına şahit olur ve tarihi bir soykırıma ince bir dokunuşla zenginleşen hikayeye ek olarak, “Annotated” serilerine yakışır ek notlar fasikülün başında ve sonunda görsellerle beraber okuyucuya sunulur.
Elimdeki sayıda bir macera daha var, Freud’un boy gösterdiği, onu henüz okumamış olmakla birlikte, biri Danilov Beşlemesi’ni andıran, dört maceranın yer aldığı 2 sayıyı daha sipariş ettim. Meraklısı için, Edgar Allan Poe’nun sürüklediği bir sayı daha var alınası, ben ikinci macerası doyurucu gelmediği için pas geçtim.
Avengers Cadılar Bayramı Özel ve Catwoman Tweety/Sylvester ile beraber keyiflli bir çizgi roman okuma süreci oldu epey zaman sonra. Rasputin sayısı ile beraber Mystereleri de kapatmış olacağım.
Bir Düş İçin Ağıt
Sevginin ve uyuşturcunun kitabı
Uyuşturucu bağımlısı Harry, Ty, Marianne ile televizyon bağımlısı Sara’nın hikayesini okuyoruz.
Harry ile Ty, yaşadıkları hayatın boktanlığından kurtulmak için beraber uyuşturucu satmaya karar verirler. Harry’nin kültürlü, çizime ilgi duyan kız arkadaşı Marianne ise Harry ile birlikte hayallerindeki sanat kafe tarzı yeri açmak için onlara destek olur. Harry, Ty ve Marianne, işleri batırmamak için satın aldıkları mallardan sadece kontrol amaçlı çok az kullanacak ve malları hızlıca satıp istedikleri parayı toplayacaklardır. Her şey çok iyi başlasa da bağımlı olduklarını kabul etmemeleri ve bazı sıkıntılar işleri kötüye çevirecektir.
Televizyon bağımlısı yaşlı kadın Sara evde otururken telefon çalar ve bir televizyon programına davet edildiğini öğrenir. Yalnız yaşayan Sara’nın şöhret isteği onu çok farklı bir hayata sokar.
Yazarın anlatımı muazzamdı. Kitabın sertliği bazen yumruk yemiş gibi hissettirdi. Noktalama işaretleri neredeyse yoktu. Bir cümlede bir karakter konuşurken, ardındaki cümlede diğer karakterin söylediklerini okuyoruz. Başlarda alışmak zordu ama sonrasında hoşuma gitti, keyifli oldu.
Okuduğum en iyi kitaplardan biri oldu. Uzun süredir kitap okuyamıyor, okumaya başladıklarımı da yarım bırakıyordum. Şu dönemde ilaç gibi geldi.
Filmini de kitabı bitirdikten sonra izledim. Kitap kadar keyif alamasam da film de sert, karanlık ve harikaydı.
Yazarın kalemini ve kitapların genel havasını nelere benzetirsin hocam? Tavsiye eder misin? Edersen ne şiddette?
Dili sade, tonu grimdark gibi, hikayenin nasıl gelişeceği az biraz tahmin edilebiliyor, çok şiddetle olmasa da öneririm.
Peyami Safa - Bir Tereddüdün Romanı bitti.
Çoğunlukla insanın ve toplumun yaşayışı içinde maruz kaldığı ikilemlerin romanı. Boşluğa saplanan insanın romanı. Derin bir kitap.
Bilimkurgu esintisi var diyorlar siz ne diyorsunuz
Yaşamın Bilgeliği Üzerine Aforizmalar
Arthur Schopenhauer
Bazı kitaplar vardır ki o kitap hakkında ne düşündüğünün bi önemi yoktur. İşte bu kitapta onlardan biri. Nihilizm merakından dolayı okuduğum bu yazar Nietzsche’den daha karamsar çıkınca şaşırdım. Üzerine düşünerek yavaş yavaş keyifle okudum. Kimseye tavsiye etmeyeceğim bir kitap.
Simulakra ve Simulasyon
Sadece felsefe ya da sosyoloji sınıfına giremeyecek kadar geniş kapsamlı fikirlerin olduğu bir kitap. O yüzden diyorum ki hayatımda okuduğum en iyi düşünsel yapıt. Okuması zor sindirmesi daha zor. Matrix gibi bir filmden görüp güzel bir yazarla tanışmış oldum ve pek çok kitabını aldım. Yakın zamanda hepsini okumaya çalışacağım. Öyle güzel bazı tespitleri varki okumasanız bile kitabı çeviren Oğuz Adanır’ın videolarını izleyin derim.
Bende öyle bir izlenim uyanmadı.
Martin Mystere Anılar Hırsızı macerasında tarihi bir karakter yok, ancak yine gerçek bir olay var. Anılara nüfuz edebilen (Sylar gibi absorbe eden) bir kurban, Mystere’nin Neanderthal yardımcısı Java’yı kendine hedef seçer.
Mister No macerası da keyifli olmakla beraber, öncesi ve sonrası bağlanan başka sayılar var. Bu nedenle, her ikisini de elimden çıkaracağım.
AI’ya sordum;
ChatGPT:
Evet, bahsedilen olayın gerçek tarihi bir temeli var. Sovyetler Birliği, Soğuk Savaş döneminde nükleer silahların etkilerini test etmek amacıyla askerler üzerinde deneyler yaptı. Özellikle 1950’lerde ve 1960’larda Semipalatinsk (günümüz Kazakistan’ında) ve diğer test sahalarında yapılan nükleer denemelerde, askerler patlamalara maruz bırakılarak radyasyonun etkileri incelendi.
Sovyetler, bu testlerde askerleri belirli bir mesafede konumlandırarak, nükleer patlamanın basınç dalgası, radyasyon ve ısı etkilerini gözlemledi. ABD de benzer şekilde Nevada Test Sahası’nda askerler üzerinde nükleer testler gerçekleştirmişti.
Bu çizgi romandaki sahne, bu tür gerçek olaylardan esinlenmiş olabilir. Eğer bu konuyla ilgili daha fazla bilgi istersen, Semipalatinsk Nükleer Test Sahası ve Sovyet nükleer test programları hakkında detaylı bilgiler paylaşabilirim.
4o
Şunu dedin:
Paylaş. Gerçek bilgiler olsun.
ChatGPT:
Semipalatinsk Nükleer Test Sahası ve Sovyet Nükleer Deneyleri
Semipalatinsk Nedir?
Semipalatinsk Nükleer Test Sahası (SNTS), Sovyetler Birliği’nin en büyük nükleer test alanlarından biriydi. 1949-1989 yılları arasında Kazakistan’ın kuzeydoğusunda, Semey (eski adıyla Semipalatinsk) kenti yakınlarında yer alan bu sahada 456 nükleer test gerçekleştirildi.
Bu testler sırasında hava, yer altı ve yer üstü nükleer patlamalar yapıldı. Özellikle erken dönem testler, radyasyonun insan sağlığı üzerindeki etkilerini gözlemlemek amacıyla askerler ve sivil halkın maruz bırakıldığı deneylere sahne oldu.
Sovyetler, Askerleri Nükleer Testlere Maruz Bıraktı mı?
Evet, Sovyetler Birliği nükleer patlamaların askerler üzerindeki etkilerini incelemek için deneyler yaptı. ABD de benzer şekilde Nevada Test Sahası’nda askerleri testlere maruz bırakmıştı.
- Sovyet Ordusu, özellikle 1954, 1957 ve 1961 yıllarında nükleer test sahalarına askerler gönderdi.
- 25 Ağustos 1954’te Totskoye Test Sahası’nda RDS-4 tipi 40 kt gücünde bir nükleer bomba patlatıldı ve 40.000 Sovyet askeri testin etkilerini deneyimlemek için bölgeye yerleştirildi.
- Askerler nükleer patlamanın hemen ardından, radyasyon ve şok dalgasına maruz kalacak şekilde ilerlemeye zorlandı.
- Sovyet belgelerine göre, bu deneyin amacı askeri birliklerin nükleer savaş senaryolarında nasıl hareket edeceğini belirlemekti.
Deneylerin İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri
- Semipalatinsk bölgesinde yaşayan siviller, yıllarca süren nükleer testler nedeniyle ciddi sağlık sorunları yaşadı.
- Kanser, doğum kusurları, bağışıklık sistemi hastalıkları ve genetik bozukluklar yaygınlaştı.
- Sovyet hükümeti, testlerin etkilerini gizli tutmaya çalıştı ve radyasyona maruz kalan askerler ile sivillere uzun yıllar tıbbi destek sağlamadı.
- 1991’de Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle Kazakistan hükümeti Semipalatinsk Test Sahası’nı kapattı.
Sonuç
Semipalatinsk ve diğer Sovyet test sahalarında yapılan deneyler, insanlık tarihinin en büyük radyasyon maruziyetlerinden birine sebep oldu. Hem askerler hem de sivil halk, nükleer testlerin yıkıcı etkileriyle uzun yıllar mücadele etti. Günümüzde bile, Kazakistan’daki Semey bölgesi radyasyonun etkilerini taşımaktadır.
Bu konuyla ilgili daha fazla bilgi istersen, Semipalatinsk Nükleer Test Sahası raporları, Kazakistan hükümetinin yayınladığı belgeler ve Sovyet nükleer test programları üzerine akademik çalışmalar öneririm.
4o
Şunu dedin:
Ya Manussiha?
ChatGPT:
Manussiha, Güneydoğu Asya mitolojisinde yer alan yarı insan, yarı aslan bir figürdür. Özellikle Burma (Myanmar) ve Tayland kültürlerinde sıkça görülür. Manussiha, Sanskritçe kökenli bir isimdir ve “insan (manussa) - aslan (siha)” anlamına gelir.
Manussiha’nın Özellikleri ve Anlamı
- Dış Görünüm:
- Üst kısmı insan başı ve gövdesine, alt kısmı ise aslan vücuduna sahiptir.
- Genellikle koruyucu bir figür olarak tapınakların girişinde bulunur.
- Burma’da Buddhist tapınaklarını koruyan heykeller olarak yaygındır.
- Mitolojik Köken:
- Manussiha figürü, Budist efsanelerine dayanır.
- Burma’daki inanışa göre, kötü ruhları ve düşmanları uzaklaştırmak için yaratılmış bir varlıktır.
- Bago şehrindeki tapınaklarda, özellikle Shwemawdaw Pagoda ve Shwedagon Pagoda çevresinde görülebilir.
- Kültürel Bağlam:
- Burma (Myanmar), Tayland ve Laos’ta mimari süslemelerde sıkça kullanılır.
- Aslan, güç ve koruma, insan ise bilgelik ve merhamet sembolüdür.
- Budist manastırlarının kapılarında koruyucu figür olarak yer alır.
Manussiha Gerçek mi?
Mitolojik bir figürdür ve tarih boyunca sanat, tapınak süslemeleri ve halk hikayelerinde var olmuştur. Ancak fiziksel olarak gerçek bir varlık değildir.
Puanım:
Sissoylu 2.kısma başlangıç yaptım. Genel olarak ikinci kısmın zayıf olduğu söylendiği için beklentimi çok yüksek tutmadan başladım ama çoğunluğun aksine ben eğlenerek okudum. Tabi ki ilk kısım kadar etkilemedi ama tekrar sissoylu evrenine dönmek güzeldi. Bu kitap Wax, Wayne ve Marasi karakterlerine odaklandı, değişen evrene alışmamız için bir giriş kısmı gibiydi. İlk kısma yapılan göndermeler çok hoşuma gitti özellikle son kısımda Wax’in Ahenkle konuşması, Marsh’ın gelmesi. Parlayan Sözler’i okuduktan sonra ikinci kitapla devam edeceğim. 4/5

Ev Cinayetleri serisinin ilk kitabıyla Japon polisiyesine giriş yaptım. Serinin başlangıç kitabı eh işte diyeceğim bir şekilde orta seviyede başladı. Bir üniversitenin polisiye kulübü üyelerinin tatil için geldikleri adada yaşananlar tek mekan tarzında okuyuculara aktarılıyor. Yazarın karakter lakaplarını ünlü polisiye yazarlarından almış olması güzel bir gönderme olmuş. Kitapta Agatha Christie esintileri görmek mümkün. Anlatımda bazı yerlerde fazla açıklayıcı ifadeler ve detaylar var, bu da bir noktada sıkıcı olmaya başlıyor ve akıcılık nispeten kayboluyor.
Philip K. Dick - Ubik bitti.
PKD kitabı olduğu belli olan bir kitap. Yine gerçekliğin sınırlarında dolaşıyoruz. Abimiz döktürmüş.
NOT: Sürekli bozuk para isteyen makinelere de ayrıca ifrit oldum.
Olasılıksız - 250. Sayfada bıraktım.
Başlangıçta ilk sayfalar iyi olsa da 250. Sayfa itibari ile ne karakterlerde ne kurgu da bir derinlik göremedim. Ha twitter’ı okuyorsunuz ha kitabı. Ara da bir yazarın wikipedia yı dolaştığını belirtir bazı teoremler, kuramlar vs ler ortaya atılıyor ama onu bile sanki " bak bu kitapta bunlarda var" dedirttirmek içinmiş gibi eklenmiş kitaba. Kısacası tam “overraited” bir kitap…
Yazarın diger kitaplarını okur muyum bilemedim. Belki bu ekonomide bedavaya bulursam denerim. Yazarın İzmir deki imza günü de yalan oldu bu sebeple
5/2
Martin Mystere feat. Mister No - Gizli Krallık
Kudret Zinciri ile birlikte, tarihsel kişiliklere yer vermesi yerine, Mister No ile ortak macera içerdiği için aldığım iki fasikülden biriydi. Sayfaları sararmış, hatta küflenmiş çizgi roman da ilk defa bununla gördüm. Neyse, kapakta görüldüğü gibi, içinde Amazon medeniyeti var. Aramıza sızmışlar. Kraliçeleri vaktiyle Hollywood’a bir senaryo göndermiş ve çekim yapılırken kaçırılıp kehanet gereği başlarına seçilmiş bir aktris. Senaryoda dünya dışı yaşam (Venüs) bahsi var ama öyküde gerçeklenmiyor. Tüm mevzuu, kadın türünün devamı için erkeklerin yok oluşunun bilimsel bir temele dayandırılması ve bu planın yürürlüğe konması. Gerçekliğe güzel bağlamışlar. Ama macerada egzotik ya da gerçeküstü öğeler çok az. Hatta Mister No’nun rolü de öyle. Tenten’i falan düşününce kıyasta çok geride kalıyor bu sayı ile Mystere. Beklentim zaten düşüktü, yer açılmış oldu.
Puanlama
Barry Strauss - Tarihe Yön Veren Büyük Komutanlar
E-kitap olarak girizgâhına göz gezdirdikten sonra bayılarak peşine düşüp aldığım bir kitaptı zaten; üçte birini tamamladım: Komutanlarda olması gereken 10 nitelik bölümünü takiben kitabı kapsayan, savaşın beş geniş safhası var. “Saldırı” bitti, sırada “Direniş” bekliyor. Geldiğimiz noktaya kadar, klasik savaş anlayışına ek olarak, bunun siyasi ayağının da olduğunun hesaba katılması gerekliliği, bitiş değil başlangıç olduğu gibi ufuk açıcı söylemlerle beraber, her üç komutanın tıpkı bir belgesel izliyormuşçasına, çapraz kurguyla bayrağı devraldığı ve bu sayede akıcılığın perçinlendiği bir anlatı var. O denli güven verdi ki zaten, yazarın Kronik’ten çıkmış üç ayrı kitabını daha aldım. Umuyorum ki yakın zamanda bunu da basarlar ve 12 yıl sonra ikinci elde karaborsa olmaktan çıkıp daha çok hanenin rafına girer.
Puanım şimdilik 4/5.
Ha, unutmadan, kitap sonunda çok zengin bir kaynakça var. İskender için, Sezar için, Hannibal için, o dönem için neler okumalıyız, hangi eserleri ciddiye almalıyız kabilinden. 1 puanı da indeksten kırdım: Timur, Attila falan yok, gereği olmamasına karşın, anılabilirlerdi. Hannibal vasıtasıyla Atatürk var mesela. En azından kaynaklarda görmek güzel olabilirdi zira bizde çevrilmiş Timur kitaplarının Goodreads’te düşük puanlandığını hatırlıyorum, sonrasında yenileri gelmedi ise.
Timur,Attila yok Cengiz Han ve Fatih Sultan Mehmet var mı?
Yok, ama bolca Churchill var.