Hızlıca okunan 4 kitap oldu benim için. Hemen kısa kısa görüşlerimi belirteyim;
Korka
İsmi ve arka kapağında yazanlar dikkatimi çekti, aslında çok bir beklentim yoktu ama henüz pek okunmadığını görünce enteresan bir kitabı ıska geçmemek adına okudum ve uzun süre sonra bir kitaba zaman ayırdığım için biraz pişman oldum. Evet farklı bir kurgu yaratmış yazar. Aslında basit bir konuyu kapalı bir anlatımla ilgi çekici hale getirmek istemiş ama ne kapalı anlatım… Yani bu kadar kapalısı da insanı cidden yoruyor ve “ne okuyorum ben” diye düşünmeden edemiyor. Zor metinler okumayı severim ama sonunda aldığıma değmeli, burada bunu bulamadım ki zaten zor metinden ziyade, gereksiz kapalı bir anlatım sorunu var kitapta. Çok kötü şeyler yazmak istemiyorum; sonuçta ortada bir emek var, emeğe de saygım var. Belki ben tam anlamadım diye yazarın bir röportajını buldum, yazarın röportajda bile kapalı, sorulara garip garip cevaplar veren, saçma sapan bir üslup takındığını görünce baya arada kaldım ağır eleştirip eleştirmeme konusunda. Neyse yine de bu kadarı yeterli diyelim.
Pas
Aslında kitap güzel ama öyle bir aması var ki, yazara “neden?” diye sormayı çok istedim. Konu cidden güzel seçilmiş ve işlenmiş. Kafkaesk bir havada başlıyor, ilerliyor ve sonlara doğru urbanfantasy türüne doğru hafif geçiş yapıyor. Okuması zor değil, bir maceradan ziyade araştırma, gizem, biraz da edebi oyunların olduğu bir kitap diyebilirim. Yazarın Sefer kitabı ilgimi çekmişti ama Pangea’da bu kitabını görünce de okumak istedim. Peki bu kadar olumlu görüşün ardından kitabı beğenmeme sebebim ne? İlke karakteri. Yani kitap gizemli, sisli, ciddi giderken absürt bir şekilde, devamlı espri yapmaya çalışan, inanılmaz gereksiz yazılmış bir karakter. Diğer karakterlerin diyaloglarında da bazı eksiklikler var da, İlke karakteri mantar gibi kalmış kitapta. Zaten bir incelemede yazarın arkadaşının söylediğine göre yazar “çok pis espriler koydum kitaba” demiş, arkadaşları da keşke yapmasaydın diyememiş(!) Güzelim fikir resmen yaratıcısı tarafından katledilmiş. Daha ciddi, ayakları yere basan karakterlerle, kafkaesk atmosferin olduğu opera, apartman vs sahnelerinin uzatılmasıyla, 9. Katmanda geçen sürenin hem detaylandırılması hem de uzatılmasıyla harika bir kitap ortaya çıkabilirdi. Cidden şu kitabı okursanız ne demek istediğimi anlarsınız. Yine de kurgusu ve felsefesi güzeldi. Okuduğuma pişman olmadım. Rahat okunuyor zaten. Sadece üzüldüm.
Çürük Ayvalar
İki üç öyküsü fena değildi, gerisi biraz sorunluydu bence. Yani anlayamadığım şekilde yazarın dili fazla yavandı. Bir de sıradan hikayeler, hikayenin %99unda sabit şekilde giderken son son %1’inde uçurumdan düşercesine bitiyor. Yani çoğu hikayede bu son ne alaka demekten kendimi alamadım. Bazen de ciddi mantık hataları, tutarsızlıklar buldum. Yine de rahat okunan, ölüm temalı, orta-alt seviye hikayelerdi. Okuyacak bir şey bulamıyorsanız, zaman geçirmek icin okunabilir.
Alacagöl Efsanesi
Bu kitabı beğendim. Bu kadar kısa bir kitapta, bu kadar duru ve güzel bir dille, bu kadar olay nasıl işlenebilir örneği. 90’lı yılların Hakkari’sinde bir karakoldayız. Askerler, terör, yerel halk, ağalar, korucular, esrarengiz olaylar, ölümler, kavuşamayan aşıklar… İnce çizgide giden politik bir ortam olduğu için yazar elinden geldiğince dışarıdan anlatmaya çalışmış. Dısarıdan gelip bölgede yaşamış, çalışmış olanlar aşağı yukarı duruma bu seviyeden bakılabileceğini tahmin edebilir. Hele ki 90’lı yılların karanlık zamanları söz konusu olunca. Kurgusunu beğendim, sizi inandırıyor orada olduğunuza. Kafanızda her anı canlandırmak çok kolay. Yazar cidden iyi bir hikaye anlatıcısı. 3 boyutlu olarak okuyabiliyoruz kitabı. Dili zaten akıcı. Gereksiz edebi süslemelerden uzak, yalın ve güzel tasvirleri var. Olayların akışı, heyecan dozu gayet tatmin edici. Saklı Cehennem kitabını okumayı da heyecanla bekliyorum. Konusuna bakacak olursam, eminim ki onu daha bile fazla seveceğim.
Herkese keyifli okumalar dilerim…



