Hangi Mangayı Okuyorsunuz?

Bones Of An Invisible Person (Toumei Ningen no Hone) [Ogina Jun]

Aya Kinomiya, dışarıdan bakınca oldukça sıradan ve sevecen bir aileye sahip gibidir. Fakat durum bundan çok farklıdır: Babası annesini sürekli döver, genel olarak her şeye bağıran çağıran bir tiptir; ağabeyi ise her şeye kayıtsız bir tavır takınır, babasının bu hareketlerine hiçbir tepki göstermez.

Günlerden bir gün, Aya annesini dayak yerken gördükten sonra daha önce hiç tecrübe etmediği bir şekilde stres altına girer ve babasına bağırır. Odasına çıktıktan sonra biraz durulur. Tüm bu olanlar üzerine “Burada hiçbir zaman olmamayı, görünmez olmayı” diler. Dileği de gerçekleşir. Gücü, kendisini epeyce sınayacaktır.

Aile içindeki şiddetten etkilenen genç bir kızın, hayata karşı olan kayıtsız tavrını değiştirişine, içinde sakladıklarını dışa döküşüne tanık oluyoruz. Bu şiddet yüzünden hayatı pas geçmiş birini izlemek bende türlü düşünceler uyandırdı.

Bazen yaşarsınız ve yara alırsınız, bazen yaşamaz ve kimseye dokunmadan çekip gidersiniz. Seçim sizin.

Aya daha iyisini hakediyordu. Ama olsun, hayatta iyi şeyler de var, kötü şeyler de.

1 Beğeni

images (16)

Hyouryuu Net Cafe (Drifting Net Cafe) [Shuzo Oshimi]

29 yaşındaki Kouichi Toki, bir internet kafede ortaokul aşkı ile karşılaşır. Biraz sohbet ettikten sonra internet kafe bir süre sarsılır. Sarsıntı geçtikten sonra dışarı adım attıklarında hiç umulmadık bir manzara ile karşılaşırlar: Tokyo’nun yerini, uçsuz bucaksız çorak bir arazı almıştır. İnternet kafedeki diğer insanlarla berbaer burada sıkışır kalırlar. Oradan kurtulmak, sandıkları kadar kolay değildir.

İnsanın içerisinde saklı tuttuğu, uygun şartlar sağlanırsa eğer, yırtıcılığı anlattığı kadar insanın yakasını bırakmayan pişmanlıkları, dayanışmanın zorluğu gibisi şeylerden bahsediyor. Kouchi’nin bazı yaşadıkları, hayatta yolunu bie türlü çizememiş kimileri için empati kaynağı.

Bana vahşet, sırf vahşet olsun diye eklenmiş gibi geldi bazen, bu yüzden o kısımlar çok hoşuma gitmedi. Bazen de karakterler sırf öykü devam etsin diye saçma hareketler yapıyorlar gibi gözüktü. Bu iki durum dışında bir sorunum olmadı.

Hikayesi, 70’lerde çizilmiş olan Drifting Classroom denilen mangaya saygı duruşu niteliğinde ayrıca. Ondan epey etkilenmiş ve feyz almış, internetteki bilgileri okuduğum kadarıyla. Bir tür modern “remake” gibi düşünün.

3 Beğeni

Hiç fark ettiniz mi bilmiyorum ama adamın her mangasında şu kapaktaki kızın neredeyse birebir görünümünde bir kız karakter var neredeyse başrol olarak. Flowers of evıl, Miss Kusakabe… belki Happiness te bile vardır da kapaklarda görmedim ve okumadım daha o seriyi.

1 Beğeni

Birerbir aynı değiller de andırıyorlar gibi hissediyorum. Benzerlik ortada ama tabii ki. Happiness’ı okumadım. Boku wa Mari no Naka kesinlikle benzemiyor bu arada (yorumum başlıkta var). Chi no Wadachi de öyle.

1 Beğeni

Manganın yazarı önceden çete üyesiymiş. İlham aldığı çete ise Black Emperor’mış.

2 Beğeni

Bildiğim kadarıyla Godspeed You! Black Emperor grubunun ismi de bu çeteden geliyor.

1 Beğeni

Shino-chan wa Jibun no Namae ga Ienai (Shino-chan Can’t Say Her Name) [Shuuzo Oshimi] {Artik bir karar verin, Shuzo mu, Shuuzo mu :thinking:?}

Shino, kendi ismini söyleyemeyecek derecede
insanlarla konuşmakta zorlanır. Derste sorulara cevap veremez, arkadaş edinemez. Öğle aralarını okulun arkasında gizli bir yerde geçirir, burada kendi kendine sohbet eder. Bir gün, bu konuşmalara Kayo kulak misafiri olur.

Evet, Shuuzo Oshimi’den başka bir manga daha okudum. Mangaka, mangayı Aku no Hana’dan yaklaşık iki sene sonra yazmış. Klasik bir Shuuzo Oshimi hikâyesi bekledim ancak epey hafif bir şeyle karşılaştım.

Toplum dışında kalmış birinin tekrar o topluma dahil olma çabasını izliyoruz, özetle. Toplum demişken, hayatımda bu kadar saçma bir şekilde tanışan iki karakter görmedim yahu :sweat_smile:. Neyse, onu geçiyorum. Shino kadar Kayo da dışarıda kalmış birisi.

Sanırım manga iptal edilmiş olacak ki (kısacık bir manga zaten) olaylar acele acele ilerledi. Karakter gelişimi ve karakterler sekteye uğramış.

Bana mangaka Aku no Hana’yı yazdıktan sonra bir arayış içine girmiş gibi geldi. Oradaki iki ana karakterin arasınfaki ilişki ile burada ilişki benziyor. Şayet manga biraz daha devam etmiş olsaydı Shino ve Kayo’nun hayat karşısındaki mücadeleyi görmeyi isterdim. Birbirlerini tamamlayan iki karakter sonuçta.

2 Beğeni

Noragami’yi okuyorum gayet iyi gidiyor. Animesinin de ilk bölümünü izledim o da güzeldi ama manga daha iyi gibi geldi bana ondan devam edeceğim

1 Beğeni

I want to eat your pancreas

images (8)

From now on we begin ethics

Hafiften bunalıma soktular beni ama iyi gelmedi de diyemem. Boşlukta hissediyorsanız kafanızı toplamak için birebir.

images (60)

Mushihime

İzanagi ve İzanami mitinden türetilmiş bir evrim hikayesiydi. Çok beğenmedim ama akılda kalıcı karakterler vardı.

images (61)

Oogami-san, Dadamore desu.

Güncelleme:

Az önce Dandadan okumaya başladım da, daha önce hiç teknik açıdan bu denli başarılı bir şey okumamıştım. Hatta şöyle söyleyeyim. Başarılı bir mangada ne arıyorsanız hepsi, bildiğiniz her şey var. Japon eğlence sektörünün formüllere oturduğunu düşünürüm. Dandadan iyi analizler sonucu ortaya çıkmış bir eser bence. Aynı anda pek çok manga okuyor gibiyim. Daha hakkında araştırma yapmadım ama okurken beni büyüledi.

4 Beğeni

Aslında başlamaya niyetim yoktu şu an ancak hafif bir depresif süreçten geçip okuyacak manga ararken doğru karar olduğunu düşünüp Punpun’a başladım ve çok sevdim.

Parasyte ve Promised Neverland gibi yarılayıp bıraktığım içi boş netflix dizileri vari mangalardan sonra Punpun’un çok farklı bir iş olduğunu anlamak için 1-2 sayı okumak yetti.

Anlatım dili, görsellerin, kompozisyonların hikayeyi anlatmak için kullanılması, işlenen tema(lar), çizimlerin güzelliği…

İleride çok depresifleşeceğini bile bile okuyorum umarım pişman olmam.

4 Beğeni

Şey, bu pek iyi bir fikir olmayabilir :sweat_smile:.

5 Beğeni

İlk cildi okuyup punpunu bırakmaya karar verdim şimdilik.
Yorumlarda o kadar depresif, ızdırap dolu denmiş ki okuma hevesim kalmadı, özellikle şu dönemde.

2 Beğeni

Ben de sırf şu yüzden Berserk ve Punpun’u okumaya cesaret edemiyorum. Hazır konusunu açmışken sorayım Berserk anlatıldığı kadar depresif bir manga mı? Can Sungur ne kadar depresif olduğu konusunda birkaç örnek vermişti zamanında ben de dinleyince bu mangaya başlarsam sonu benim açımdan iyi olmayacak herhalde diyip vazgeçtim okumaktan, gerçekten ankatıldığı kadar var mı?

3 Beğeni

Berserk okumadım, depresif ve karanlık bir yapim olduğundan yeterince bahsediliyor ama o depresiflikten kasıt her ne ise, kimi fasikullerde silahlar hariç yegane seslerin sadece karanlikta yankılanan ayak sesleri olmasından hareketle Blame!'in hayatımda okuduğum en karanlık deneyim olduğunu söyleyebilirim.

4 Beğeni

Berserk’i yanılmıyorsam 250. chapter’a kadar okudum ve hayır o kadar depresif değil.

2 Beğeni

Hayır geçen sene güncele geldiğimde pek öyle düşünmedim. Yayıncıların dediklerine pek takmamanızı önerim bu konularda özellikle tüketmek istediğiniz eserler bakımından genellikle abartarak anlatırlar.

Berserk genel olarak karanlık bir seri pek çok bakımdan diğer eserlere göre daha karanlık bir atmosferi var ve çizim kalitesi oldukça yerinde. Kısaca Berserk manga dünyası için bir klasiktir. Depresif mi? Bu çok kişisel bir durum bence ben genel olarak aşırı etkilenmedim. Daha çok (ŞAŞIRMA SESLERİ) “Bu sahneyi koymak nasıl aklına geldi.” bunun diyerek okudum. Karanlık bir seri ama daha karanlıklarını okudum. Punpun ise beni sıkan nadir yapımlardan, depresiflik konusunda hak verebileceğim bir konu onu okumaktan korkabilirsin. Fakat yine bir başkasının görüşüne bakacağına kendin bir dene, internette çok hızlı bir şekilde online okuyabilirsin 5-10 bölüm okuduğun taktirde ısınıp ısınmadığını anlarsın zaten.

2 Beğeni

Hayır değil. Karanlık bir atmosferde geçen bir orta çağ fantazyası. Atmosferi karanlık ama psikolojik olarak okuyucuyu depresyona sürükleyen herhangi bir olay yok.Berserk’e depresif diyenler herhalde berserk dışında full slice of life okumuşlar yoksa baya kılıç kalkanlı orta çağ fantazyası. Sonlara doğru o karanlık atmosferi de iyice yumuşuyor zaten.

3 Beğeni

Bayağı depresif arkları var. Mesela Lost Children direkt insanı kahreden bir ark. Depresif olması için daha ne gerekiyor bilmiyorum.

3 Beğeni

Berserk genel olarak zalim bir dünyada hayatta kalmaya çalışan kalbi kırılmış bir adamın hikyesi.
Evet karanlık mı karanlık. Hatta Sungur’un bahsettiği Golden Age arc karanlığın, deliliğin arşa çıktığı yer. Ancak tüm bu deliliğe rağmen ana karakterin bu delilikle daha da deli olarak savaşması seriyi okutan şey.

@Ensoski Mangaka ölmeseydi o yumuşaklığı gözümüzün önünde parçalayıp, parçalarının üzerinde zıpladıktan sonra “Burası Berserk, burada mutlu olunmaz.” diyeceğini düşünüyorum. Sonuçta Şahin Takımı’nın başına ne geldiği malum.

4 Beğeni

Berserk depresif değil ama atmosferi yer yer oldukça karanlık. Bunalıma sokmaz. Punpun hem depresif hem karanlık. Bir saniye bile mutlu olmanıza izin vermez. Bunalıma da sokuyor.

5 Beğeni