Arık (Türkçe): 1. Zayıf, cılız, kuru, sıska. / 2. İçinden su akıtmak için toprak kazılarak yapılan açık oluk, ark, dren, karık. / 3. Fide veya fidan dikilen yer.
Akaç (Türkçe): 1. Bir yerde birikip kalan sıvıları, bir işlem sonunda geriye kalan artıkları, gereksiz nesneleri dışarıya akıtmak için kullanılan boru vb. araç. / 2. Kanal, ark, su yolu. / 3. Yer altı su oluğu. Akaçlamak: 1. Bir yerde birikmiş suları akıtmak. / 2. Bataklıkları akaç yoluyla kurutmak.
Erinç (Türkçe): Hiçbir eksiği, üzüntüsü ve acısı olmama durumu, dirlik, rahat, huzur.
Dinelmek (Türkçe): 1. Ayakta durmak. / 2. Ayağa kalkmak, dik durmak. / 3. Karşı koymak, kafa tutmak.
Batiskaf (Fransızca): Deniz diplerinde inceleme yapmak için kullanılan araç.
Şehremaneti (Arapça): 1. Osmanlı Devleti’nde, bugünkü belediye zabıtası görevini yapan, şehrin temizlik ve güzelliğiyle ilgilenen yerel yönetim. / 2. Belediye.
Özellikle [Hristiyanlıkta], halka açık dinî ibadetlerin (ayinlerin) nasıl yapılacağını belirleyen formlar (metot ve prosedürler) bütünü. Bu formlara uygun olarak düzenlenmiş ayinlere de litürji denir. Litürji sözcüğü [özel isim] olarak özellikle [Ortodoks Kilisesindeki] [Efkaristiya] (Ekmek şarap ayini) anlamında kullanılır.
1.isim Bir toplantı, oturum, soruşturma sonunda imzalanan belge.
2.isim Diplomatlar arasında yapılan anlaşma tutanağı.
3.isim Diplomatlıkta, devletler arasındaki ilişkilerde geçen yazışmalarda, resmî törenlerde, devlet başkanları ile onların temsilcileri arasındaki görüşmelerde uygulanan kurallar.
4.isim Resmî ilişkilerde ve işlemlerde ciddiyet:
" Protokole filan sığmamasına rağmen dönüşte beni tekrar vagonuna çağırttı." -Ahmet Kabaklı