Her Yeni Güne Bir Yeni Kelime

Yeğin (Türkçe): 1. Zorlu, katı, şiddetli. / 2. Baskın, üstün, iyi.
Yeğinleşmek: 1. Güç duruma gelmek, şiddetlenmek. / 2. Üstün duruma gelmek.

Çevren (Türkçe): 1. Anlayış, kavrayış, görüş, düşünce gücü. / 2. Ufuk, göz erimi.

Gövermek (Türkçe): 1. Yeşermek. / 2. Morarmak.

Yel yeperek yelken kürek: Aceleyle, telaşlı bir biçimde.

Palazlanmak (Yunanca): 1. Gelişmek, iri duruma gelmek, büyümek. / 2. Varlığı artmak, zenginleşmek.

5 Beğeni

Arık (Türkçe): 1. Zayıf, cılız, kuru, sıska. / 2. İçinden su akıtmak için toprak kazılarak yapılan açık oluk, ark, dren, karık. / 3. Fide veya fidan dikilen yer.

Akaç (Türkçe): 1. Bir yerde birikip kalan sıvıları, bir işlem sonunda geriye kalan artıkları, gereksiz nesneleri dışarıya akıtmak için kullanılan boru vb. araç. / 2. Kanal, ark, su yolu. / 3. Yer altı su oluğu.
Akaçlamak: 1. Bir yerde birikmiş suları akıtmak. / 2. Bataklıkları akaç yoluyla kurutmak.

Erinç (Türkçe): Hiçbir eksiği, üzüntüsü ve acısı olmama durumu, dirlik, rahat, huzur.

Dinelmek (Türkçe): 1. Ayakta durmak. / 2. Ayağa kalkmak, dik durmak. / 3. Karşı koymak, kafa tutmak.

5 Beğeni

felek, -ği

Arapça felek

1. (isim, eskimiş) Gök, gökyüzü, sema.

2. (isim, eskimiş) Dünya, âlem.

3. (isim, eskimiş) Talih, baht, şans:
" Felek oyun etmişti onlara, yiğitlerden ikisi uyuyakaldı." - Cemil Meriç

4. (isim, eskimiş) Askerî mızıkada zilli bir müzik aracı.

Batiskaf (Fransızca): Deniz diplerinde inceleme yapmak için kullanılan araç.

Şehremaneti (Arapça): 1. Osmanlı Devleti’nde, bugünkü belediye zabıtası görevini yapan, şehrin temizlik ve güzelliğiyle ilgilenen yerel yönetim. / 2. Belediye.

3 Beğeni

Litürji

Ayin-ibadet. Kökeni Yunanca “liturgia” dır.

Özellikle [Hristiyanlıkta], halka açık dinî ibadetlerin (ayinlerin) nasıl yapılacağını belirleyen formlar (metot ve prosedürler) bütünü. Bu formlara uygun olarak düzenlenmiş ayinlere de litürji denir. Litürji sözcüğü [özel isim] olarak özellikle [Ortodoks Kilisesindeki] [Efkaristiya] (Ekmek şarap ayini) anlamında kullanılır.

1 Beğeni

Eleğimsağma

(isim, halk ağzında, meteoroloji, Arapça ʿalaʾim + semā)

Gökkuşağı:
" Parça parça açılan minimini eleğimsağmalarda bütün renkler kaynaşıyordu." - Ömer Seyfettin

Mabel Matiz’in bir şarkısıdır ayrıca.

1 Beğeni

Maslahatgüzar

(isim, (maslahatgüza:rı), Arapça maṣlaḥat + Farsça -guẕār)

Bir büyükelçinin temsilci olarak bulunduğu ülke dışına çıkması durumunda veya o ülkeye gelmesinden önce ona vekâlet eden diplomat, işgüder.

1 Beğeni

Protokol, -lü

(Fransızca protocole)

1. isim Bir toplantı, oturum, soruşturma sonunda imzalanan belge.

2. isim Diplomatlar arasında yapılan anlaşma tutanağı.

3. isim Diplomatlıkta, devletler arasındaki ilişkilerde geçen yazışmalarda, resmî törenlerde, devlet başkanları ile onların temsilcileri arasındaki görüşmelerde uygulanan kurallar.

4. isim Resmî ilişkilerde ve işlemlerde ciddiyet:
" Protokole filan sığmamasına rağmen dönüşte beni tekrar vagonuna çağırttı." - Ahmet Kabaklı

2 Beğeni

Garnitür

(Fransızca garniture)

1. isim Et veya balık gibi asıl yemeğin yanına eklenen sebze, patates vb. yiyecekler.

2. isim Herhangi bir şeyi ona uygun nitelikte tamamlayan nesne.

3. isim Giyecekleri süslemek için eklenen şey…

2 Beğeni

Proleter (Fransızca): Emekçi.

Burlesk (Fransızca): Sanat alanında ve özellikle edebiyatta rastlanan, komikliğe dayanan bir tür.

Mahdum (Arapça): Oğul.

Elim (Arapça): Acıklı.
Elem (Arapça): Acı, üzüntü, dert, keder.

4 Beğeni

Madrabaz

(Farsça madarabāz)

1. isim Hayvan, balık, sebze, meyve vb. yiyecekleri yerinden getirerek toptan satan kimse.

2. isim, mecaz Hile yapan kimse:
" Hiçbir hareketi tanımıyor, sadece mahir bir madrabaz edasıyla çıkarına bakıyor." - Etem İzzet Benice

3 Beğeni

Mastika

(masti’ka), Rumca

1. isim Sakız rakısı:
" Elinde kesme kristal bir sürahi, kadeh boşaldıkça koşup mastika dolduruyor." - Attila İlhan

2. isim Sakız ağacından çıkarılan reçine.

1 Beğeni

Filarmoni

(l ince okunur), Fransızca philharmonie

1. isim, müzik Güçlü müzik sevgisi.

2. isim Müzik konserleri derneği.

3 Beğeni

Kontralto: Kadın seslerinin en kalını.

‘‘Sesi hoş bir kontraltoydu, ama Idaho kadının sesinin cibus başlığı yüzünden öyle çıktığından şüphelendi.’’
-Dune Tanrı İmparatoru

3 Beğeni

Dölek :

  1. Sıfat - Halk Ağzında : Ağırbaşlı, uslu, ağır davranışlı
  2. Sıfat - Halk Ağzında : Düz, engebesiz (toprak parçası)
1 Beğeni

Müjgân

(isim, eskimiş, (müjgâ:nı), Farsça mujgān)

Kirpik.

1 Beğeni

Fevkalbeşer

(fe’vkalbeşer), Arapça fevḳ + beşer

1. sıfat, eskimiş İnsanüstü:
" Var kuvvetimle, fevkalbeşer bir kuvvetle boğazına sarıldım." - Aka Gündüz

2. sıfat, eskimiş Üstün nitelikli (kimse):
" Abdülhak Hamit Bey, fevkalbeşer bir devden daha güzel bir mahluktur." - Yahya Kemal Beyatlı

2 Beğeni

Vakıf’ın Sınırı kitabında denk geldiğim iki kelime dikkatimi çekti. Pederşahi eski bir sözcük olduğundan neredeyse unutulmuş bir kelime.

Pederşahi

Eskimiştir ve bir toplumbilim terimidir. Ataerkil anlamına gelmektedir.

Fasit

sıfat

  1. kötü, bozuk (I) .

  2. fesat çıkaran, arabozucu.

3 Beğeni

Ferda

(ferda:), Farsça ferdā

1. (isim, eskimiş) Yarın.

2. (isim, eskimiş) Gelecek zaman, yarın.

4 Beğeni