Birkaç yıl önce, İngilizce öğrenmek için uyguladığım metod. Gerçekten işe yarıyor fakat bunu türkçemiz için kullanıldığını görmek beni biraz şaşırttı. Meğer ne çok kelime varmış hala bilmediğimiz. Her gün foruma girip yeni bir kelime öğrenmek için buralarda olacağım
Pencik
Sözlükte “beşte bir” anlamındaki penç ü yek / penç-yek ten gelen pencik ( pençik ) kelimesi, Osmanlı askerî sisteminde kara ve deniz seferlerinde ele geçirilen esirlerden “humus-ı şer‘î” olarak beşte birinin devlet hizmetine alınmasını ifade eder.
Osmanlı malî teşkilâtında vergi tesbiti amacıyla yapılan sayım.
Sözlükte “yazma, kaydetme, deftere geçirme” anlamına gelen tahrîr kelimesi terim olarak, Osmanlı maliye teşkilâtında vergilerin ve bu vergileri verenlerin ismen tesbiti için değişik dönemlerde farklı şehirlerde gerçekleştirilen sayımları ve bu sayımların kaydedildiği defterleri ifade eder.
Nemesis: İntikam, öç, adli ceza
ayrıca bkz: Antik Yunan inancında hubris (Tanrı huzurunda kibirlilik) durumunda olan kişilere uygulanan ilahi cezanın ruhu
TA‘ZÎR
التعزير
Had ve kısas cezaları dışında yöneticinin veya hâkimin takdirine bırakılan ceza.
Meskun mahal: Yerleşim merkezi (yeri).tdk
Misil - Misli
[ Aşık Paşa, Garib-name, 1330]
Her nenüŋ kim gök içinde aslı var / Hiç gümānsuz yir yüzinde misli var
benzer, gibi, örnek, eşdeğer
Not: Misilleme sözcüğü, mukabele-i bilmisil deyiminden 1930’larda türemiştir.
Türk İslâm mimarisinin geniş kapsamlı sivil yapılarında harem ve selâmlık arasına yerleştirilen servis dolabı.
Lutiye (Fransızca kökenli - Luthier)
Telli çalgı imal ve tamir eden kimse.
Aslında türkçeye girmemiş bile. Ama son dönemde pek çok imalatçı kendilerini böyle tanıtıyor.
Meymenet: Arapça’dan Türkçeleşen kelime; hayır, iyi nitelik, ulvi özellik, uğur, bereket anlamlarına gelir.
Meymenetsiz: Uğursuz, bereketsiz
Mihver: Eksen,
Mecazi olarak; Konuşulan, tartışılan veya düşünülen bir konunun en önemli noktası
MUHÂRİP – MUHÂRİB :
(ﻣﺤﺎﺭﺏ) sıf. ve i. (Ar. muḥārebe “çarpışmak, savaşmak”tan muḥārib)
- Savaşa katılan, savaşan, harbeden (kimse): “Muhârip sınıf.” “Muhârip birlik.” Harp, hiç olmazsa iki muhâripten biri için mûcib-i tenemmî olur (Cenap Şahâbeddin).
- Savaşmayı ve savaş tekniklerini iyi bilen, savaşmakta usta olan (kimse), savaşçı, cengâver: Meydân-ı harbe münhasır olmuş celâdeti / Türk’ün muhârib olmak evet eski âdeti (Abdülhak Hâmit’ten). Yanında iki bine yakın muhâribi vardı (Ömer Seyfeddin). Ankara bana dâima dâsitânî ve muhârip göründü (Ahmet H. Tanpınar).
Muzip: En sevdiğim kelimelerden biri. Bence hem kulağa hoş geliyor hem de hafif bir sevimlilik taşıyor. (kendimi muzip olarak gördüğümden midir nedir?)
Anlamına gelince ; şaka yapmaktan hoşlanan, başkalarına takılmayı seven kimse için kullanılır. Birde kaynağım -ki Büyük Larousse sözlük ve ansiklopedisi olur kendisi- II. anlam olarak eskiden eziyet eden azap veren anlamında da kullanıldığını yazıyor.
Uzun zamandır ihmal edilmiş bir başlık, biraz hareketlendirelim.
Vareste: Farsça kökenli bir kelime günümüzde pek kullanılmıyor. Genelde avukatların veya hukukçuların daha çok kullandığı söyleniliyor
- Bir şeyden kurtulmuş, onun uzagında
- Rahat, serbest
- İlişkisiz
Âmin
(ünlem *, din bilgisi, (a:min), Arapça āmīn)
Duanın kabulünü temenni etmek niyetiyle sonunda söylenen bitiriş sözü.
Öyle olsun, Allah kabul etsin anlamlarında, duaların arasında ve sonunda kullanılan bir söz.
Mevduat
(mevdua:tı), Arapça mevdūʿāt
1. (isim, ekonomi) Belli bir süre sonunda veya istenildiğinde çekilmek üzere bankalara faizle yatırılan para, tevdiat:
Vadeli mevduat. Vadesiz mevduat.
2. (isim, eskimiş) Yatırım.
Hasbelkader
(ha’sbelkader), Arapça ḥasb + ḳader
1. (zarf, eskimiş) Rastlantı sonucu olarak, tesadüfen.
2. (zarf, eskimiş) Yazgıdan dolayı.
O zaman “kaderin cilvesi” benzeri bir anlama geliyor olmalı
Manşet
(Fransızca manchette)
1. (isim) Gömleğin kol ağzına geçirilen, genellikle çift katlı kumaştan yapılan bölüm, kolluk(I).
2. (isim) Gazetelerin ilk sayfasına iri puntolarla konulan başlık:
" Naci, masasında bir sürü gazete, manşetlerine ibret ve hayretle bakıyor ve kelimesi kelimesine içinden geçiriyor." - Necip Fazıl Kısakürek
3. (isim, spor) Voleybolda topa vuruş biçimi.
Verev: Düşey veya yatay bir biçimde değil de bir köşeden karşı köşeye çaprazlama kesilmiş çizilmiş veya konulmuş nesneler için kullanılır.
(Oh be rahatladım, ne zamandır bu köşeye bir şey yazamıyorum diye üzülüyordum)