İthaki Yayınları

Saymaya kalksam onlarca süren grev var şu anda.

3 Beğeni

Aklımda yanlış kalmış olabilir. Sendikaların büyükleri sarı oldu. Belki 3-5 küçük sendika vardır sarı olmayan.

2 Beğeni

Yanlış anlaşılmayayım olmamasındansa olması daha yegdir anlamında söylüyorum.

2 Beğeni

Şimdiki sendikalar sadece lafta sendika. Memurlar mesela grev yapabiliyor mu?

Neyse ithaki başlığını sendika başlığına çevirmiyim :joy:

1 Beğeni

Memurun grev hakkı zaten eskiden de yoktu. Anayasal bir değişiklik istiyor o durum. En fazla iş bırakma yapabiliyorlar.

3 Beğeni

Onu bile yapamazlar ama bence :slight_smile:

Doktorlar hariç. Bir onlarda gördüm.

2 Beğeni

İş yoğunluğumun yüzde 60’ı işçi-işveren davaları, aynı zamanda işçilik alacakları hesaplamalarında bilirkişilik yapıyorum. Yayınevi konusunda değil genel olarak bir bilgi vermek istiyorum.

İş sözleşmesinde kararlaştırılmadıkça, işverenin asgari ücrete yapılan zam kadar zam yapma zorunluluğu yoktur. Sadece asgari ücretin altında ücret veremez. Ancak asgari ücretin üzerinde çalışan birine, asgari ücrete %34 zam yapıldı diye %34 zam yapılması zorunluluğu yoktur. %20’de zam yapılabilir %10’da.
Hatta Yargıtay’a göre asgari ücretin altında kalmadıkça işverenin zam yapmaması işçi için haklı nedenle feshi sebebi değil. Tabi iş yerinde herkes zam alıp bir kişiye zam verilmiyorsa bu durumda haklı nedenle fesih münkündür.

Genelde işçi avukatlığı yapmaktayım şunu söyleyebilirim, berbat ekonomi sorunlarını dikkate almadan gaddar işveren etiketlemesi en çok kötü ekonomiye sebep olanlara yarar.

Ayrıca iş hukukunda yazılı olmayan ancak içtihatlara girmiş önce giren sonra çıkar diye bir ilke vardır. Yani şirket gerçekten küçülmeye gidiyorsa 10 sene kıdemi olandan değil de 2 aylık çalışanın çıkarılması uygundur. Bu durum kıdemi olan işçiyi koruma gereğidir.

9 Beğeni

Bahsi geçen firma yani İthaki’de çalışanlar asgari ücretle çalışıyorlar, yani iddaa bu şekilde. Asgari ücretle çalışıyorsa yüzde 34 zammı vermek zorunda yani. Tabiki biliyorum aynı oranda zam yapması gerekmediğini, ben de temmuz ayında yüzde 25 zam aldım mesela. Bu tabiki en düşük kıdemde çalışan personelle arandaki makası kapatıyor ve kendini korumak için yapabileceğin çok da yapabileceğin bir şey yok. Tepkim asgari ücretle çalıştırdığı personele yüzde 34 zam veren devlete ek yüzde bir daha vermesine.

1 Beğeni

Emekçiyle dayanışmak yerine patronla empati kurmaya çalışanları görünce içim kalkıyor. “Ama piyasa şartları…” “Aslında her yerde böyle…” “Bunları yapmayan mı var…” “Yazık patron ne yapsın…” gibi ifadeler görünce gözlerime inanamıyorum.

Bu tıpkı iktidar bir halt yediğinde bilmeden de olsa iktidarın ekmeğine yağ süren savunmalara imza atan YAE tayfa ya da yeni nesil alık liberal grupların söylemlerine benziyor. Okuyan, araştıran insanlara yakışmıyor.

11 Beğeni

90’lı yıllardan bu yana liboş kavramını duyarım. Bana kalırsa liberal muhabbeti veya etiketi bir çuval var herkeste ve önüne geleni yapıştırıyor.

Şu durumda hem siyasi hem de toplumun kendi iç dinamikleri büyük bir kültürel yok oluşa yol açtı. Çok sistemi eleştiren gördüm ama sonra nedense bu eleştirileri yapan sözüm meclsiten dışarı kendileri olduklarını gördüm.

Yahu bizde kraldan çok kralcılar var. Ne çabuk unuttunuz daha düne kadar malum editörleri burada veya başka yerlerde okura nasıl çirkin yaklaşım sergiliyorlardı. Şimdi mi patron sorun oldu. Öncesinde burada da çok kişi eleştirirken patron cici miydi? Gökten editör indirip okura dayatan patron bu değil miydi? O kadar çok savunan gördüm peki kendisi ismini her yere yazdırırken eleştirilere niye göz yumdu?

Arkadaşlar hayat size değil onlara altın tepside imkanlar sunuyor. Birini savunmak veya ötekini savunmak önemli değil… Neden altın tepside imkanlar sunuluyor neden diğerlerine köle muamellesi yapılıyor. Asıl konuşulması gerekn konular bunlar…

Patron aynı patron editörler aynı editörler… Edebiyat sisteminde eleştirmen eksiğimiz var. Ödül törenlerimiz hep ahbap çavuş ilişkisi… İşe alımlar hep ahbap çavuş ilişkisi, lakin arada bir iki kişi hasbel kader köle olarak sisteme dahil olunca hep köle kalıyor, patronlar ve üst kademede makam sahipleri kendi aralarında anlaşmazlık olursa haydi burdan yak… Herkes bir şeyler yazıp duruyor ve herkes unutup duruyor.

Patronları da kraldan daha çok kralcıları da sevmiyorum. Savunmuyorum. Asıl kampanya/söylence bu ve benzeri insanların sanat kisvesi altında egolarını tatmin etmemelerine karşı olmalı…

3 Beğeni

Hangi editörü kastettiğinizi pek anlamadım. Ama bir önemi olmadığını düşünüyorum. Tek anladığım bahsi geçen kişinin Bilgi Üniversitesi’nden mezun olması sizi biraz sinirlendirmiş, değişik bir yaklaşım. Geçiyorum.

X editörün burada ya da başka yerlerde çok çirkin yaklaşımlar sergilemesi, yolda yürürken yere tükürmesi, metroya binerken sarı çizginin ardında beklememesi… emeğinin karşılığını alamayıp sistematik bir şekilde mobbinge maruz kalmasını haklı çıkartmaz. Kurduğunuz korelasyonda iş fazlasıyla kişisel bir mesele haline getirilmiş gibi görünüyor.

Burada kraldan çok kralcılık yok. Emekten yana olmak var. Emekten yana olmanın ön koşulu kişinin sizi gücendirip gücendirmemesi olacaksa, bu işi biraz sıkıntılı bir yere götürüyor.

Sevmediğimiz kişilerin hakkı yensin, sevdiklerimizin eline diken bile batmasın. Ne âlâ memleket.

5 Beğeni

Sendika, işçi olsun işveren olsun, sınıfsal bir örgütlenmedir. Sorun şu ki, işveren örgütlenmeleri pür sınıfsal ve ideolojik olduğu halde işveren sendika üyeliği hep formalite ve az daha yüksek gelir etmenin zorunlu yolu olarak görülmekte. Böyle olunca da sendika yönetimi işverene yakın ve sendika da işçiye karşı ve işçiyi değil kendi geleceğini düşünen bir örgüte dönüşüyor. Bu mevzuatla salt insani çabalarla bunu değiştirmek imkansıza yakın. Sendika örgütlenmesinin 50 yılda %20-25’lerden %2-3’lere gerilemesi, bu yüzdeyi de büyük oranda devlet ve kamuda çalışan işçilerin oluşturması gösteriyor ki, sağ sol mu kaldı, ideolojiler öldü vs zırvalara kulak asmadan gerçek örgütlenmeleri zorlamak gerekiyor. Bu mevzuatla ve mevcut yapıyla kolay değil ama “hiç, yoktan iyidir”

4 Beğeni

Yok, ben serbest (dışarıdan) çevirmen ve editör olduğum için öyle bir şey olmadı. Hatta ben de sizlerle beraber öğrendim olanları. Ve hem çok şaşırdım hem de üzüldüm. Yine de düşündüğün için sağ ol :slight_smile:

5 Beğeni

Söylemek istediğim şuydu. Geçen sene aralık ayında asgari ücrete yapılan zam ile maaşlarını bir çoğu asgari ücretin altında kalmış anladığımız kadarıyla. Yani şirket ocak ayında yüzde 50 55’lerde zammı yapmak zaten zorundaydı. Bunu bir lütufmuş gibi açıklaması çok saçma ve ayıp.

2 Beğeni

Olumsuz bir durum yaşamadığınıza sevindim.

2 Beğeni

Anladım. O zoraki bir zam zaten. Asgari ücrete zam gelince maaşların asgari ücretin altında kalması normal ama. Eşime de aynı şey oldu. Hatta tam olarak devlet ara zam yaptığında bile seçimden önce eşimin maaşı geçen seneki asgari ücret civarındaydı. Yaklaşık 5-6 ay zam alamadılar çünkü işveren ve işçi arasında bir türlü yüzde kararlaştırılamadı. Sıkıntı verici bir süreç oldu ama sonuçta geri dönük ödeme alındı. Tabii yenilen haklar, mesailerdeki eksik ödemeler kaybedilen yemek parası kayıpları oldu. O zaman da eşime ayaklanmaları gerektiğini söylemiştim her zaman da derim. İşçi sustuğu takdirde bu haklar böyle yenilir gider. Benim gazımla diyelim bir atak yapmaya çalıştı. Herkes vallahi sus pus. Bir kişiyle üç kişiyle olacak iş değil bu. Katil olursunuz. Kendi kulaklarımla duymasam inanmam ama insanlar sömürülmeyi kanıksamış.

Sosyal medyaya ve haber kanallarına da başkaları tarafından yayıldı. Şimdi ne oldu biliyor musunuz? Hepsi sudan sebeplerle istifaya zorlandı. Bunu da çok basit yaptılar. Adam Ankara’da yaşıyor. Çoluğu çocuğu orada bütün düzeni ve tak diye görevlendirme girdiler Artvin’e. Belirsiz bir süre oraya, sonra Muğla’ya, sonra bilmem nereye… İnsanlar perişan oldu. Taşınsan sabit değil, taşınmasan aileni görmen imkansız. Bir kısmına küfür eder gibi işler verdiler. Bir kısmına bir dakika gecikti diye uyarı verdiler. Üç kere gecikince haklı sebep dediler. İnsanlar sefil oldu. Kurum olarak topluca adım atılması lazımdı ama herkes bireysel kaldı. Korkanların hepsi kovuklarında saklandı. Çıkanların yerine geçtiler, maaşlarına 1000 tl daha zam yapıldı. Hemen amirlikler verildi. Herkes pıstı. Şimdi kimseden çıt yok. Hepsi çok da güzel korkutuldu.

Herkes hâlâ şikayetçi ama ağızlarına sakız gibi yapışmış bir şey bu. Hava çok sıcak demek gibi. Hiçbir şey olduğu yok. Değişen hiçbir şey yok. İki gram sesin çıksa tepeden basıyorlar.

2 Beğeni

Maalesef hangi ülkede yaşadığınızı çözümleyememişsiniz. Yahut tuzu kuru insanlardan birisiniz, anlayamamanızın sebebi sanırım bu ama sizi beni ve kişileri bırakalım.

Direk A kişi diyelim toplumun yüzde 1-5, babası tarafındna özel okula yerleştirilmiş ve devamında ahbap çavuş ilişkisi ile (ki parası olanın habap çavuşu da var bu ülkede) sadece bir saat görüşme yaparak kendisini şirketin genel müdürü veya genel yayın yetkilisi olarak buluyor.

B kişisi bu da toplumun yüzde 95-99 oluşturuyor. Devlet ünide okur veya hiç okumaz. Babasının parası yoktur. İş başvuru yapar bir dünya şanslıysa birinde köle ücretiyle başlar. Yükselme gibi bir durum yoktur. Ağzıyla kuş tutsa gene de yükselemez ne genel müdür ne genel yayın yetkilisi olma ihtimali sıfıra yakındır. Sürekli bir cam tavanla önü kesilir.

Şimdi bu A kişisi ile firma sahibi patron kavga edip ayrılınca. B kişilerşnden oluşan millet ya A haklıydı falan demesi saçma diyorum ben… Zira A kişisi yeni bir şirket kurar veya gene genel müdür/genel yayın yetkilisi olur. B hep köle kalır.

Ya siz ne mobinginden bahsediyorsunuz. Toplumun geneline yayılan bir baskı var. Ne tükürdü ne yaptı?

Diğer bir deyişle bu A kişisine hayat tepeden altın tepsi ile indiği için ne müşteriyi ne de altında çalışanı anlar. O yüzden ya görmezden gelir ya da çirkin davranır. Ben bir B kişisi olarak kalkıp da insanları görmeyen/umursamayan veya anlamayan çalışmayan insanlardan olan A kişilerine mobing yapıyırlar diye sizin gibi sızlanmayacağım. Onun adı mobing değil onun adı iş değiştirme… Asıl mobing toplumun geneline yayılmış durumda ve ona karşı çıkarım.

1 Beğeni

https://twitter.com/baylir/status/1696907533900771823?t=kEIaaoJGz8KnnfqTnyYnrg&s=19

8 Beğeni

İşçi ve mağdur arkadaşların sorunları giderilmedikçe ben artık İthaki’den kitap almama kararı aldım. Yeni kitapların gelmemesi ve verilen sözlerin tutulmaması mağduriyetin en büyük kanıtı kendimce. İthaki’den almam başka yayınevlerine yönelirim daha iyi.

12 Beğeni

#İthakiBoykot
#İthakiBoykot

7 Beğeni