Çok doğru bir yorum. Eğer yapamayacaklarsa hiç söz vermeseler, bu sorunlar da bu kadar dile gelmez aslında. Ayrıca editörlük konusunu halletseler, en azından biraz toparlayacaklar durumu. Son okuma ve redaksiyon konusu İthaki ve Alfa’da çok sıkıntılı gerçekten. Mesela Üç Cisim Problemi çok çok iyi bir kitap ama o kadar fazla yazım yanlışı var ki, insan okurken bitleniyor.
Ben İthaki ve Alfa yayınlarını seviyorum, okuduğum bana hitap eden eserleri bu yayın evleri çeviriyor. Bunu “fanı” şeklinde söylemek çok ilginç, bir çıkarımız yok. Sadece okuyucuyuz, niye bir yayınevinin fanı olalım. Doğrularını da yanlışlarını da dile getiriyoruz. Hataları var kabul ama devamlı da bunların söylenmesi bıktırdı cidden. Tamam çok kötüler, almayın bitsin. Ama alana, okuyana da devamlı laf sokulması çok ilginç. Biraz size içimi dökmüş gibi oldum ama yoruma katıldığım için oldu.
Yok o tepki daha çok “eleştirmemize niye karışıyorsunuz” şeklinde olmuştu. Biz kimsenin eleştirisine karışmayız. Ben de eleştirdim işte yukarıda. Ama şu foruma girip her başlıkta aynı üstün zeka ürünü laf sokmaları görünce insanın içi şişiyor yahu.
Dizisi filmi çıkınca basıyorlar off ne tespit ama
Bu adamlar bu. Farklı bir şey yapsalar ben şaşırırım.
King’in kısaltılmış kitapları için de benzer bir şey söyleyebiliriz. Okuyunca konu bütünlüğü var evet ama bakınca yazarın yazdığı metin bu değil. Kitabı okumak dilbilgisi veya anlam bütünlüğü konusunda yorum yaptırabilir belki ama bence çeviriyi yorumlamak için dili bilmek gerek. Rusça bir eserin çevirisine ben laf edemem mesela, evet “bu cümle anlaşılmıyor” diyebilirim mesela ya da “Bağlaçtan sonra virgül koyulmaz.” Ama anadilini bilmeyince yazar burda bunu demişti aslında bunun karşılığı bu değil denemez.
Bu arada “Klasik” adı altında basılmış eserlerde okuyucuya türün en iyi örneklerini sunmak için yola çıkmış oluyorsunuz, bu hatalar böyle bir eser için hiç de minör değil.
İlk sayfasından bu hatalar, devamını kontrol ettiğimizde daha az hata olacağını sanmıyorum. Burada editörün ve son okuyucunun hatası olarak görüyorum ben. Çünkü ben olsam tüm kitabı karşılıklı kontrol etmesem nile baştan ortadan sondan rastgele sayfaları karşılaştırır hatalar görürsem çeviriyi kabul etmezdim.
Tartışma uzar buradan ama yanlışa yanlış değil ya ufak bir şey bu n’olacak dediğiniz için yazma gereği hissettim.
Konuyu uzatmak ya da tartışmak gibi bir niyetim yok lakin ben hatalar yapılmadı demiyorum, ilgili hatalar (örnek gösterilenler) konuya etkisi olmayan hatalar diyorum. Kitabın devamından yola çıkarak söylüyorum bunu, konu bütünlüğü bakımından. Kitabın tamamının çevirisiyle ilgili bir yorumum yok, belki de tamamen farklı çevirildi ama ben bir absürtlük hissetmedim, bunu da belirttim.
Diğer cevabım da anlam kayması ile ilgili ileride ona bağlanıyor durum. Yani yatıştırılıp savaş sona erdirilip bırakılmamış, ilerisinde gezegenlerin yok edildiği vs söyleniyor ilgili savaşta. Yani çeviri hatası yok harikaydı demiyorum, ileri sürülen önermelere cevap veriyorum sadece. Bunlara takılmayın da demiyorum, beni ilgilendirmez takılınması. Kitabı okuduğum için ilgili örneklerde geçen durumu açıklıyorum. Başka da bir niyetim yok. Sadece müstehak mevzusunda cevap vermiştim, onu da denetmenlerin müdehalesi nedeniyle kaldırdım. Umarım ifade edebilmişimdir kendimi.
Konuya daha nasil etkisi olmasin? Yazarin dile getirmedigi bir olay baska boyutlara cekilmis ilk ve son örnekte. Bunu görmek ve kabul etmek bu kadar zor olmamali.
Tekrar yaziyorum:
Yazar orijinal metinde diyor ki:
“Alderson iticisini kullanan gemiler, iki yüz yillik Bölünme savaslari boyunca harabaye dönmüs dünyalari hem iskan etmeye, hem de yok etmeye vesile olmustu.”
Ceviri:
“Iki yüz yillik Bölünme savaslari, alderson sürücüsü kullanan gemiler tarafindan yatistirilip, sona erdirilmisti”.
Aradaki fark gercekten minör mü? Orijinal giriste yazar bize “savaslari yatistirip sonlandiracak gemilerden” hicbir sekilde söz etmiyor. Kitabin ilerki bölümlerinde olay bunla iliskili olsa bile fark etmez. Yazarin bize burda vermeyi amacladigi bilgi sadece su: “Alderson iticilerini kullanan gemiler bu dünyalari yerlesime acti ve sonrasinda da yok etti.” Bunun disindaki her sey yorum kapsamina girer, tarafsizlik icermesi gereken bir ceviriye degil.
Ceviride, teknisyenlere etrafta saskinca dikilen, isyerindeki ilk gününe baslamis gariban stajyer havasi verilmis. “Saskin” kelimesi kitabin orijinalinde gecmiyor. “Doubtful”, yani süpheli gözüken, zarar görmüs elektronik aksami degistirmek icin hazirda bekleyen, isinin ehli teknisyenler var kitapta.
Minör bir hata mi bu simdi? Ya daha önemli bir karakterin davranislari da bu sekilde degistirilseydi kitapta?
Buradaki amac Ithaki yayinlarini sevenleri rencide etmek degil, hatalara hata demeyi ögrenmek. Eger alindiysaniz affola üslubumdan. Bu yanlislari gündeme getirmezsek; yayinevleri islerine, ceviri meslegine ve okurlarina aynen bu sekilde özensizce ve saygisizca yayin yapmaya devam ederler.
“Minör hata” bu demek benim fikrimce. “I told you” cümlesini Sana söylemiştim/Söylemiştim/ben demiştim şeklinde çevirmek minördür. Ama ben söylediydim ki. Diyemezsin. Cümleyi yazarın anlattığından başka bir şeye dönüştürmek minör değildir. Yazarın kurduğu cümleyi değiştirmek hatadır, bunu minör olarak değerlendirmemek ve bu yanlışa yanlış demek gerekir.
Şunu anlamıyorum bu arada “İthaki böyle diyorsun o zaman alma”. Benim almamam yaptıkları yanlışları doğru yapmıyor. Ayrıca her şeyi yanlış yaptıklarını da söylemiyoruz ki öyle olsa şu an burada bu kadar konuşmazdık. Laika’yı kim konuşuyor mesela? Sandmani telif falan almadan basan, çoğu kitabını fotopiyle çoğaltan yayıneviydi. Ama sorsan forumda bu yayınevinden bilimkurgu ve fantastik okumuş bir çok kişi var. Sorsan hiç biri o kadar kötü hatırlamaz. Eleştiri yapılır, yapılacak da zaten.
Ben böyleyim, yanlışa doğru demem. Asla da yumuşatmam. Yanlış yanlıştır abi.
İyi niyetli olduğunuzu biliyorum. Sadece bir kelime hoş olmamıştı kullanım olarak. Üslubunuz tatsızdı ama şimdilik onu boş verelim. Tekrardan söylüyorum, çeviri olarak saçma sapan hatalar. Bunu belirttim ama bu örneklerdeki hatalar konuyu değiştirmiyor daha doğrusu olay o değil. Alderson sürücüsü çok önemli kitapta. Buradaki çeviri hatalı ama kitabın genelinde bunun vurgusu var. Evet çeviri olarak yanlış ama anlam bütünlüğü bakımından sorun teşkil etmiyor. Ben demiyorum ki boş verin, bunlar önemsiz, ne olacak canım vs. Sadece bunların anlam bütünlüğü, kitabın geneli konusunda bir sorun yaratıp yaratmadığını söylüyorum. Çok uzadı bu mevzu, tartışmaya gerek yok.
Bunu size söylemedim, tam tersi durum daha sık karşımıza çıkıyor. Devamlı “siz aldıkça bunlar düzelmeyecek” falan deniliyor. Ben de eğer beğeniyor ve okuyorsam alırım, alma diyenler kendileri almasın madem alınmasını istemiyorlar demek istedim. Yine de görüşleriniz için teşekkür ederim.
‘Yayınevleri soru hattı’ konu başlığında İthaki neden kapalı acaba? Neyse Hugh Howey Kum kitabında da editörlük sınıfta kalmış. İsimler karıştırılmış, çeviri de tutarsızlıklar mevcut. Bir yerde ağızda kalan kum zerrelerine kum pütürü demiş, diğer sayfa da kum zerreciği. Ve daha bir çok şey. Genellikle böyle hatalar gördüğümde en pratik yöntem olarak hatanın resmini çekip yayınevinin instagram sayfasından bildirmek. Neredeyse hepsinden de geri dönüş alıyorum ancak İthaki ve Pegasus bu konuda gerçekten çok başarısız.
Bugün itibarıyla tam olarak 360 gündür bu yayınevini boykot ediyordum. Bu boykota en son 19 Ocak 2020 tarihinde Boris Vian’ın Yürek Söken kitabını alarak başlamıştım. Boykotum yeterince pasifti. Yaptığım tek şey kendimi İthaki kitaplarından uzak kalmak için eğitmekti. Bunun ne kadar zor olduğunu kitap alışverişi yapmayı durdurmanın imkansız olmasından anlayabilirsiniz diye düşünmekteyim. Bu boykot döneminde almak istediğim çok güzel kitaplar çıkarttı İthaki. Victor Pelevin’den Boris Vian’a sevdiğim/seveceğimi düşündüğüm yazarların kitaplarından uzak kalmak zorlayıcıydı.
Hedefim boykotumu 365 güne tamamlayarak sonlandırmaktı ve İthaki’yi yine de en az para kazandıracağım yayınevi seviyesinde tutmaktı. Boykotumun başkahramanının İthaki olmasının sebebi ise tamamen kişisel deneyimlerdi. Yani sorabilirsiniz, neden Ayrıntı değil, İletişim değil de İthaki, diye. Boykot ettiğim yayınevinin İthaki olmasının başlıca sebeplerinden biri gazete kıvamındaki kitap kalitesi, baskıların özensiz oluşu ve bunlara karşılık inanılmaz fiyat artışıydı. Dediğim gibi kişisel sebepler.
Bugün 5 gün erken de olsa İthaki boykotumu sonlandırıyorum. Çünkü kitap fiyatları o kadar kontrolden çıktı ki, İthaki’yi boykot etmem bir noktadan sonra kendime yaptığım bir eziyet halini almaya başladı. Hepsi aynı düzenin aktörleri. Hepsi arkasına aldıkları değerleri suistimal eden yayınevleri. Günübirlik çıkarları için yayıncılığa karşı olan sempatimi bitiren oluşumlar hepsi. Neden bu kadar duygusal yaklaşıyorum diye soracak olursanız sizi tatmin edecek cevaplar veremeyebilirim. Ben böyle düşünüyorum diyebilirim en fazla.
Özetle, yine de gidip saman kağıdı baskılarına 50-60-70 TL vermeyeceğim İthaki. Boykotumu sonlandırsam da gidip en ucuz alternatifini bulacağım. Az önce Harold Bloom’un Batı Kanonu’nu 26 TL’ye aldığım gibi. İstediğin kadar 60 TL etiket fiyatı koy o kitaba, ben o parayı verip almayacağım. Hak ettiği fiyat neyse onu ödeyeceğim. Ayrıntı, İmge, İletişim, Can. Hepsi için geçerli olacak bu tavrım.
İthaki’den takip ettiğim 2 seri vardı. Birisi karanlık kitaplık, diğeri bilim kurgu klasikleriydi. Bilim kurgu klasiklerindeki rezalet kağıt kalitesi, kapakların kopacak gibi inceliği, editörlük hataları, kopan kitap sayfaları vb. nedenlerle belki de 1 yıldan fazladır o seriden bir kitap bile almadım ve almayacağım. Elimdekileri forumda ve çeşitli yerlerde satıp başka serilere aktardım. Ve bu kararımdan da çok mutluyum. Karanlık Kitaplık serisi şu anlık beklentilerimi yukarıda saydığım nedenlerle daha iyi karşıladığı için ona devam ediyorum ama İthaki konusundan sizinle hemfikirim. Bilim kurgu tekrar okumaya başlarsam gerekirse İngilizce kitaplara yönelip üstelik dil konusunda da kendimi geliştirebilirim.
İthaki’den Üç Cisim Problemi’ni okudum en son. Ciddi olmayan ama sıkça tekrar eden hatalar vardı, özellikle dil bilgisi kural hataları ve kelime hataları dikkatimi çekti. Toplamda 15-20 civarı hata tespit ettim (belki de normaldir bu kadar hata). Son okumayı yapan kişinin gözünden bu kadar çok hata nasıl kaçmış şaşırdım (onlarca kitap okuyan birisi için belki bu da normaldir). Bir veya iki cümle de anlamsız geldi, sanırım çevirmen İngilizcesini anlamamış, artık ne anladıysa yalapşap çevirmiş (teyit etmedim, sanrı sadece).
İthaki Malazan ile ilgili hala çıkış tarihi olarak Mayıs-Haziran mı diyor acaba bilen var mı? Son değişiklikler sonrası bende basmayacaklar gibi bir izlenim uyandırıyor. O topa girmeyecekler gibi.