Jules Verne Kitapları (İthaki ve Alfa Yayınları)

Yazım hatası değil de virgül ve vurgu sorunu var. Cümle bağlamdan kopuyor. Ben okumalarımı Türkçe okuma standartlarına göre sanki birisine okurmuş gibi yapıyorum. Fazla hata olması benim okuyamama sebep olmakla birlikte bu oran bakış açısına göre değişir. İnat edip saydıklarım var. 250-300 sayfada 120 hata az bir miktar değil bana göre. On sayfada bir hata kabul edebilirim. Hadi beş de olur. :slight_smile:

Artık üşeniyorum inanın. İlk otuz sayfasında 50 hata olan kitaplar var. Yapışkanlı kağıt almaktan aile ekonomisini çökerttim. :joy:

Ek olarak: Siz yağsız veya tutsuz makarnadan zevk alabilir misiniz? Biraz böyle aslında durum. Görmezden gelecek bir sınırı vardır herkesin. Sizin için bu sınır geniş olabilir ama benim için o kadar geniş değil. Her paragrafta üç kere takılırsam, özne-yüklem uyumsuzlukları, tamlama sorunları yüzünden kekelemeye başlarsam ve cümlenin sonunda “Ne okudum ben?” dersem sıkıntı vardır.

Güzel dilimize doğru dürüst aktarılmasını istemek hakkım. Edebiyat eserleri ister çeviri ister kendi edebiyatımız olsun mümkün olan en doğru kurallarla aktarılmalıdır. Jules Verne her yaşa hitap eder. Okuyucular da dilin niteliklerini okuyarak deneyimlerler. Siz her adımda hata yaparsanız, yazarın ne demek istediğini yamuk yumuk cümlelerle aktarırsanız okurların da Türkçesi bozulur. En iyisi vurgu nedir, virgül nedir, yüklem, bağlaç, sıfat, tamlama nedir bilmemek. O zaman paldır küldür okuyabilirsiniz. :joy:

8 Beğeni

Orijinal Olağanüstü Yolculuklar serisi Jules Verne’in tüm eserlerini içermiyor, ama Alfa tüm eserleri Olağanüstü Yolculuklar başlığı ile basıyor.

2 Beğeni

Tamamen haklısınız. Esrarli Ada’yı okumadıysanız hiç önermem bu durumda.
Verne okurken kendimi fazlasiyla olayların içinde hissettiğimden pek önemsemiyorum. Benim için makarnanın tadı olayların akışı ve heyecanı galiba. Ama bir Dostoyevski eseri olsa mesela, kitabı yarida keser farklı bir çevirmen/yayın evi ararım.

1 Beğeni

Okuduğum her kitaba aynı ciddiyetle yaklaşıyorum galiba. Bu konu aslında çok derin tartışılabilir. Mevzuyu makaleye çevirmek istemiyorum yoksa burada hepimiz fenalaşabiliriz. Tercihlerin kişisel çözümlemeleri yapılarak karakter analizi de yapabiliriz. Ben özünde bu noktaya dayandığını düşünüyorum. Bir çocuk kitabı bile okusam aynı hassasiyetle yaklaşıyorum. Kaldı ki ben Türkçe profesörü değilim. Bu konuda master yapmadım. Çok fazla eksiğim var. Onlarca şeyi birbirine karıştırıyorum. Daha bilinçli okurlar benden daha fazla kıvranacaktır. Hikâyeye kapılabilmek için hikâyenin okura çelme atmaması lazım. Noktalama işaretleri de trafik tabelaları gibidir. Kimisi için gereksizdir, dikkat etmez. Dikkat eden de sürpriz cezalarla karşılaşmaz. Her iki türlü de yaşayıp gidersiniz.

Siz macera odaklı bir okursunuz. Dediklerinizden bunu anladım. Ben her şey odaklı bir okurum. Yazar ne anlatmak istemiş, dili nasıl kullanmış, cümleyi nasıl oluşturmuş, hangi zamanda yazmış, yazar bilgi ve birikimlerini nasıl aktarmış, yazar nasıl bir hayat yaşamış ve bu hayatın yansımaları kitaplarında nasıl yer edinmiş, hikâye nasıl kurgulanmış, mantık hataları var mı, karakterlerin kişilikleri sayfalarca tutarlı bir şekilde mi ilerliyor, bu macerada kendimi hangi karaktere daha yakın hissettim ve buna bağlı olarak kişiliğim hakkında neler düşünebilirim, kendime bu macerada neler kattım, heyecanlandım mı, soluksuz bir macera mıydı… Onlarca dikkat edecek şey var benim için.

2 Beğeni

Geçen sene Jules Verne’in Wikipedia bibliyografya sayfasına eklemeler yaptım. Bu eklentilerim romanları ve öyküleri kapsıyor. Umarım zamanla Jules Verne’e yakışır bir sayfa olur. Diğer dillerde ki sayfalar oldukça güzel hazırlanmış. Bizde geri kalmamalıyız ve sürekli geliştirmeliyiz.

5 Beğeni

Ben de senin gibi yazım hatası, noktalama işaretleri, bozuk cümle vs konularda çok hassasım. Hatta belki senden de fazla. Çoğu zaman çevirmenin tercih ettiği sözcüklere bile takılıyorum. Örneğin; bir eserinde (şu an hangisi olduğunu hatırlayamadım) “imdi” sözcüğünü kullanmış. İmdi nedir yahu? Osmanlıca metin mi bu? Karmakarışık cümleleri hiç söylemiyorum bile.

Dediğin gibi Alfa bu konularda pek iyi değil.

2 Beğeni

Senin eski sözcüklere karşı hassas olduğunu biliyorum. Benim bakış açım biraz karışık bu konuda. Eğer 18. veya 19. yüzyılda yazılmış bir eserse yazar kendi döneminin kelimelerini kullanarak yazıyor haliyle. Bu bağlamda ben çeviri eserlerde aynı döneme denk gelen eski sözcüklerin kullanılmasını doğru buluyorum. Dönemin ruhu başka bir şekilde verilemez bana göre. Eski İngilizce cidden çevirisi çok zor ve çevirmenlere ecel terleri döktürüyor. Üstelik bizim kendi dilimizi algılama biçimimiz de ek bir zorluk yaratıyor.

@Ozgur de epik kelimelere takılır mesela. Yılankavi diye bir kelimeyi “zinhar” kabul etmez. Onun için yol kıvrılarak gider. :sweat_smile:

Kitap genelinde anlatı bir bütün oluşturuyorsa sorun değil benim için ama durup dururken karakter “Bilmukabele” derse ben de deliriyorum. :sweat_smile:

3 Beğeni

Aslında benim hassasiyetim günlük yaşamda zaten kullandığımız eski sözcüklere karşı değil. Sonuçta hepimizin bildiği ve kullandığı sözcükler bunlar. Örneğin; kelime, eşya, isim vs. Örnekler çok.
Benim hassasiyetim günlük yaşamda kullanmadığımız, çoğumuzun bilmediği hatta ilk kez duyduğu, yerine rahatlıkla kullanılabilecek sözcükler varken tarihin tozlu sayfalarından bulunup kullanılmış sözcüklere karşı :slight_smile: Ki ben hukukçuyum, bu sözcüklerle birçok okurdan daha fazla karşılaştım, yüzlerce kitap/kanun okudum, ezberledim. Buna rağmen, zaten bildiğim bir sözcük olsa bile beni rahatsız ediyor. Yukarıdaki örnekte imdi sözcüğünün kullanılmasının hiçbir gereği yok bence. Şimdi’yi de kullansa, biz zaten bunun eski bir metin olduğunu biliyoruz.
Bilmukabele seni nasıl rahatsız ediyorsa beni de rahatsız ediyor, tıpkı mamafih gibi. Benzer bir sürü kullanım var böyle.

Neyse, bu konu uzar gider :slight_smile: Beni anladığını düşünüyorum.

1 Beğeni

Sizin karşınızda ben okurdan ziyade okurcuk ya da ok olabilirim herhalde :grinning:

Konu başlığında her ne kadar İthaki diye geçse de. İthaki nin Jules Verne baskılarının üzerinden ( boyut olarak cep boy saçma bir baskı idi) yıllar yıllar geçti.
Yeni bir formatta tekrar baskı yapacağız demesinin üzerinden de yıllar geçti.
Maalesef İthaki’nin okuyucuya verdiği sözlerin birçoğunun üzeri toz kaplıyor…

Epik falan değil o kelimeler. Hepsinin köküne kibrit suyu. Yeni nesil çevirmenler kullanmıyorlar çok şükür.

1 Beğeni

İthaki in jules verme baskılarını seven Bi ben mi varmışım. :roll_eyes: Seviyordum ben o baskıları.

2 Beğeni

Seri şimdilik tamam.


Diğer yayınevleri artık çıkarmıyor sanırım :thinking:
Bende alfa yayinevinden başladım, ama onlarda 2021 de az kitap çıkardılar. 2022 de umarım serinin devamı gelir, Jules Verne 'in genellikle deniz konulu macera kitaplarını seviyorum.

12 Beğeni

Senin artık söz hakkın kalmadı Özgür. :sweat_smile: Kitaplarla arana mesafe koyup popi olma yolunu seçtin. :joy:

@Blackheart sanırım “Yirminci Yüzyılda Paris” kitabı sizin dediğiniz şekilde. Gerçekten göz tırmalıyor. İnanılmaz rahatsızım ben de.

Takıntılı olanlar için açayım:

Yirminci yüzyılda Paris kitabı aslında Verne’nin yazdığı bir gelecek kitabı. Bize göre geçmişte kalsa da yazıldığı döneme göre gelecek teması ve öngörüsü içeriyor. Kitabın çevirisi ise şu tip kelimeler içermekte:

İmdi, döğüşmeğe, hacet, bazan, dolaşmağa, kaknem, yazmağa, sağlamağa vs.

1984 havası olan kitapta bu kelimeler yorucu.

Sanırım kitapların basım yıllarının yanında çeviri yılları da yazılmalı artık. Böyle düşünmeye başladım.

Kitaptaki redaksiyon yine sorunlu. Her tarafta bir şeyler uçuşuyor. Yazım yanlışları da cabası.

5 Beğeni

Ayakkabımın içinde çakıl taşıyla ben de o yolu yürümem açıkçası, bu eskimiş sözcüklere, yazım yanlışlarına hatta noktalama işaretlerine veya işaretsizliklere takılırım. Evet bazılarımız bunları gereksiz takılmalar gibi görse de bu çakıl taşlarını önemserim ben.

1 Beğeni

Basmaları gerek :pleading_face: :pray: Şu an sadece bildiğim Alfa var basan ve İş Kültür ile arasında bayağı fiyat farkı var. İş Kültür ise fiyatı makul tutabiliyor ve çok daha özenli, kaliteli basıyor. Bence basarlarsa Alfa’ya alternatif çıkmış olur. Çok da iyi olur, çok da güzel olur :blush:

2 Beğeni

Ben de seriyi tamamladım 32 kitaptan 16’sını okudum. Siz kaç tanesini okudunuz acaba favoriniz nedir?
Ayrıca 2022’de ara vermeden Verne basmayı planlıyoruz dedi Alfa Yayınları hatta Şubatta ilk kitap geliyormuş ama hangi kitap bilemiyorum.

3 Beğeni

@Agape iyisi mi ben Alfa baskılarından uzak durayım :slight_smile: Dün gece ben de Esrarlı Ada’ya baktım biraz “zuhur etti, vuku buldu, bilmem ne” hep bu tarz eski kullanımlar var. Dediğin gibi göz tırmalıyor, okuma zevkini yok ediyor. Uzak durmak en iyisi. İş Kültür basarsa alırım artık Verne’leri. Teşekkür ederim.

2 Beğeni

Bende 18 tanesini okudum. En sevdiğim üç kitap Esrarlı Ada, Denizler Altında Yirmi Bin Fersah ve Kaptan Grant’ın çocukları

2 Beğeni

bence okuma zevkini yok edecek kadar kötü değil Alfa