Yanlış hatırlamıyorsam Kafka yayıncısına kitabının kapağında böcek olmaması gerektiği… diye uyarı yapmıştı.
Sonradan ekleme
Kafka’nın yayımevine 25 Ekim 1915’te gönderdiği ve ilk baskının kapak resmi ile ilgili sıkıntılarını anlattığı mektupta “Böcek” (Insekt) kelimesini kullanmış ve “Kapakta böcek olmasın. Uzaktan bile görülmesin” der.
Aslında bu iki yönlü bir kitap. Bir insanın gerçekten ve aniden böceğe dönüşmesi şeklinde okunup fantastik bir yapıt olarak da değerlendirilebilir, insanın toplum dışına itilip dışlanmasını işleyen alegorik bir yapıt olarak da…
Sizin yazınızdan sonra baktım ne demiş Can Öz diye. Yazılı olarak değil ama bir youtube videosunda bahsetmiş bu konudan.
Kısaca Kafka’yı sallamıyoruz demiş. biraz daha geniş söyleyecek olursak;
“Eğer Kafka’yı dinleseydik hiçbir eserini yayınlamamamız, sizin de okumamanız gerekirdi. Çünkü kendisi imha edilmesini istemişti.” diyor.
İlgili video burada; (DAKİKA 7:42)
Ayrıca Kafka’nın mektubu da bu;
“Son mektubunuzda bana, Ottomar Starke’nın Dönüşüm için bir kapak resmi hazırlayacağını yazmışsınız. Bunu okuyunca küçük ama sanatçıyı Napoleon’dan tanıdığım kadarıyla, herhalde çok gereksiz bir korku uyandı içimde. Yani, Starke gerçekten bir kitap resimleyicisi olduğundan, doğrudan böceğin resmini yapmaya kalkışabilir gibi geldi bana. Sakın yapmasın böyle bir şey, lütfen! Niyetim, böylece onun yetki alanını kısıtlamak değil, öyküyü doğal olarak daha iyi bildiğim için, kendisinden yalnızca bir ricada bulunuyorum. Böceğin resmi yapılamaz. Dahası, uzaktan bile gösterilemez. Böyle bir niyet yoksa eğer ve dolayısıyla isteğim de gülünç kaçıyorsa, daha iyi. Ricamı iletir ve desteklerseniz, size çok müteşekkir kalırım. Resimleme için benim önerilerde bulunmama izin verilseydi eğer, o zaman anneyi, babayı ve Müdür Bey’i kapalı kapının önünde gösteren veya daha da iyisi, anneyi babayı ve kız kardeşi aydınlık odada, yandaki karanlık odada açılan kapıyı da açık dururken gösteren sahneleri seçerdim.”
Kafka’nın yaşadığı dönemde bu tarz şeylere sanatsal ve edebi açıdan yaklaşılıyor olabilir, lakin günümüzde tamamen satış rakamları üzerinden bu tarz seçimler yapılıyordur.
Sevgili Bayım,
Beni bedbaht ettiniz.
Sizin 'Dönüşüm’ünüzü kuzinime hediye olarak aldım.
Ne var ki o, hikayeyi anlamaktan aciz.Kuzinim kitabı annesine verdi ve o da anlamadı. Annesi kitabı diğer kuzinime verdi ve o da bir açıklama getiremedi. Sonunda bana yazdılar. Ailedeki doktor ben olduğum için hikayeyi de onlara benim açıklamamı bekliyorlar. Ben de ne yapacağımı bilemez haldeyim.* Bayım! Siperlerde Ruslarla kaşılıklı ateşte gözümü kırpmadan aylar geçirdim. Ama kuzenlerime mahçup olmayı kaldıramam. Bana yalnız siz yardım edebilirsiniz. Bunu yapmalısınız çünkü beni bu karmaşanın içine düşüren siz oldunuz. O yüzden lütfen bana kuzinimin ‘Dönüşüm’ hakkında ne düşünmesi gerektiğini söyleyin.
En derinden saygılarımla…
Konudan biraz çıkacağım ama sonuç konuya bağlanıyor. Şöyle ki okuduğum okulda bir öğrenci efsanesi vardı.
Entomoloji dersi sınavlarda mikroskopla böceklere bakılır, işte kabuğu şöyle böyle Latincesi öyle böyle sorulur cevaplanırdı.
Efsanede öğrenciye öğretim görevlisi bir böcek ayağı gösterip hangi böcek olduğunu sorar öğrenci bilemez ve soruya içerler sonunda kaldığını anlayınca sınıftan çıkar. Sonra kapıyı açıp sadece bacağını gösterir ve öğretim görevlisine hadi bil bakalım ben kimim der…
Falan filan işte, benim istediğim kapak böyle olurdu: Aralık kapı ve kapıdan dışarıya çıkan böcek ayağı…
Aklıma geldi, anlatmadan duramadım… Vaktinizi çaldığım için de affınıza sığınırım…
Utku Lomlu’nun gördüğüm tüm kapakları saçma sapan. Bu da öyle.
Dönüşüm’ü kapak olayı yüzünden İletişim’den almıştım. Ayrıntı’nın kapağı tam da Kafka’nın istediği şekilde yapması gerçekten çok güzel olmuş. Bu yüzden Ayrıntı ve İletişim tercih edilmeli bence.
Ben Kafka’nın ilk cümle nedeniyle bunu istediğini düşünmüyorum. Kurgunun bir insanın böceğe dönüşme hikayesi olarak algılanmasını istemediği için kapakta böcek olmasını istemediği düşüncesindeyim.
Kafka okurken her okur kurgunun çok başka şekilde içinde olabiliyor, Kafka’nın dönüşüm hikayesinde ben daha çok hiyerarşi, otorite, bireyin köleliği, yabancılaşma gibi kavramların öne çıktığı düşüncesindeyim.
Hem Kafka’nın yaşadığı dönemi ( buhran ve savaşlar), hem Kafka’yı az tanıdığım için daha geniş bir değerlendirme yapamıyorum ama böcekli kapaklar bana hala kitabı çok da yansıtmıyor gibi geliyor.
Ben İş Kültürden okumuştum, çeviriyle ilgili bir şey diyemem, kıyaslama yapamam. Okuduğum metin okunabilir ve anlaşılabilirse ben iyi çeviri olduğunu düşünüyorum.
İş Kültür çevirilerinden Kafka’yı okurken bir sıkıntı yaşadığımı anımsamıyorum. Çevirmene bakıp tercih edecek olsaydım Ahmet Cemal ve Tanıl Bora çevirilerini tercih ederdim.