Sağlıkla büyüsün, inşallah bol bol yersiniz meyvelerini
Dün gece rüyamda bitkilerin büyüdüğüne dair işaret aldıktan sonra bugün gölgelere sinerek bahçeye gittim.
Bunlar minik ay çekirdekleri.
(Günler sonra öğrendim bunlar ay çekirdeği değilmiş. Ne olduğu hakkında fikrim yok. Ay çekirdeklerim henüz büyümediler )
Bu da zor koşullara rağmen büyümeye kararlı şeftali ağacı. Önce başka yere taşındı şimdi de insanların yürümesine müsaade etmeyen rüzgara meydan okuyor
Ne kadar güzel olmuş. Bende fidan olarak aldım çok da güzel açtı ama sonra bütün çiçekleri döküldü. Bir tanesi küçük yeşil bir limon olarak kaldı ama iki gün önce o da düştü. Siz de evde mi bakıyorsunuz? Püf noktası falan var mı? Ben beceremedim çünkü
Muazzam görünüyor. Bayılıyorum erik ağaçlarına
Burası da benim meskenim. En sondaki elemanla ise bugün tesadüfen tanıştık. Sevdik, sevildik, misler gibi kokup eve çıktık.
Son zamanlarda çok fena kafaya taktım, küçük bir bahçe ve prefabrik evle haftasonumu geçirebileceğim bir yer istiyorum. Çocukta toprağa basıp büyüsün.
Bu fotoğraflara bakınca gıbta ettim resmen.
Ben de tıpkı sizin gibi çok arzu etmiştim hocam, hatta ‘‘bahçeli evim olursa yazar olurum, şair olurum ben’’, diyordum. Heidi oldum.
Ben doğrudan Heidi gibi olmayı hedefliyorum bu yaz her şey normalleşirse yoğunlaşacam bu plan üzerinde.
Bu arada işin garip kısmı bir kaç sene önce hiç böyle hayal kurmazken artık çok cazip geliyor.
Bu konu çok iyi olmuş. Yeşile hasret kalmışım. Buradan hasret gideriyorum. Gene önceleri dışarıda parkta falan biraz oturuyordum, şimdi onuda yapamıyorum
@narpal benimde öyle hayalim var ama yeni değil 2-3 yıllık. Yaş 29 ama ruhum mu ihtiyarlaşıyor nedir? Anlamadım
Sitenin iki tutam yeşili var onu da ilaçlıyorlar. Çocuğu oraya da çıkaramıyorum. Şu süreçte anladığım kadarıyla karantinalar hayatımızın bir parçası olacak. 4 duvar arasında yakalanmak istemiyorum bir daha.
Maalesef öyle görünüyor. Betona hapsolduk kaldık
Bunaldım, bunaldık ev ahalisi olarak. 3 yaşındaki bebe sıkıldım demeyi öğrendi. Ne kitap okuyabiliyorum ne film ne oyun. Vakit geçiyor öylesine.
Bu fotoğraflar arkadaşımın. Buna benzer bir şey hayal ediyorum. İzinsiz paylaşıyorum affetsin artık
İnşallah hayalinizi gerçekleştirirsiniz Benimde yiğenim var 2.5 yaşında park istiyor, dışarıya çıkmak istiyor ama yapılabilecek birşey yok.
Biz de eşimle uzun zamandır bu emel için uğraşıyoruz. Tabii imkanlar doğrultusunda bir şey yapmaya çabalasak da bir şey yapabildiğimiz yok ama ben daha farklı yaklaşıyorum. Arsayı bulsak da eşimle birlikte kendi ellerimizle bir şeyler yapalım istiyorum. Amacım muhteşem bir şey değil ama en azından ikimizin de emeklerinin olduğu ahşap bir kulube. Nasip kısmet.
Ahşap kulube yapabileceğimi bilsem isterdim ama becerebileceğimi hiç sanmıyorum. Marmara adasında bir arkadaşımın böyle bir yeri vardı. Araziyi alıp düzenledikten sonra kendine kulube yapmıştı, hayran kalmıştım. Akşam üzeri elimizde soğuk içeceklerle bir taşın üzerinde deniz manzarasını izlerken rüzgarın ağaçlarda çıkardığı hışırtılardan başka ses duymamak çok huzurluydu.
En zor kısmı arazi bulmak sanırım, uygun bütçeli ve büyüklükte bir yer için şehrin dışına çıkmak gerekiyor bayağı ama hiç sorun değil benim için. Bahçede çalışırken bir köşede kameriye tarzı bir şey bile olsa kafi bana. Borç falan azaldığında da prefabrik olayına girerim diye düşünüyorum. Hiç anlamam bu işlerden ama öğrenme süreci de eğlenceli geliyor.
Şehirde ev almak hiç mantıklı gelmiyor bana artık, komşudan yana hiç şansım olmadı, bu yaz yine taşınmayı düşünüyorum. Güya yerleşik hayattayız.
Ben kendi evim olmasına rağmen “Apartman Sorunları ve Mahalle Olayları” denilen şeylerden daraldım. Üç senedir zaten şehir değiştirmeyi kafamıza koymuştuk. Adım adım bu planı yürürlüğe koyduk. Benim eşim de hep “Yahu, bunu biz nasıl yapalım?” der. Ben de “Şimdi şöyle oluyor…” diyerek söze başlarım ve ortaya bir şey çıkar. Yapabileceğine inanınca her şeyi başarabiliyorsun ama geç ama erken yine de oluyor. Ne insanlar izledim çivi çakmayı bilmeden ev inşa ettiler. Mutlaka sorunlar oldu ve bunları da çözmeyi öğrendiler fakat şunu senelerdir çok iyi araştırdım. Prefabrik dahil maliyetinin üç veya dört katına satılıyor. Bir evi beş bine mâl etmek varken neden yirmi beş bin verilsin? Aile bireyleri için de bir çeşit gelişim etkiliği oluyor. En azından ben böyle bakıyorum. Eşim ilk başlarda çok negatif yaklaşırdı ama ben salonu bildiğin marangozhaneye çevirince kıyamadığı için yardım etmeye başladı. Ben kendisini zorlamadım çünkü ben kafama koymuşum bir kere. Nihayetinde şimdi eşim diyor ufak bir arsa bulalım da yavaş yavaş evi yaparız diye. En azından elektrikçi olduğundan o işi eledik ama su boruları vs bir muamma. Oturup zebilyon tane şey izliyoruz. Muhtemelen teori ile pratik örtüşmeyecek ama eğlenceli olacak eğer o günlere varabilirsek. Hepimizin gönlündeki olsun.