Küçük Prens
Öncelikle Küçük Prens’in sadece bir çocuk kitabı olmadığını savunanlardanım. Tüm yaş gruplarının bu kitaptan çıkaracağı çok önemli dersler var. Modern toplumu başarıyla eleştirmiş ve insanlara olunmaması gereken insan tipini göstermiş. Ayrıca küçük prens karakteriyle insanın gerçek dost özlemini gözler önüne sermiş. Yer yer çok derin cümlelere, yer yer basit ve anlaşılır ifadelere yer vermiş. Sıkıştırılsa 30 sayfaya sığacak fakat etkisi bir ömür boyu sürecek bir kitap. Yazımı kitapta geçen bir kaç cümleyle bitiriyorum:
“Ölene kadar sorumlusun gönül bağı kurduğun her şeyden, dedi tilki.”
“Peki insanlar nerede? dedi küçük prens. İnsan kendisini çölde çok yanlız hissediyor. İnsanların içinde de öyle hissedersin dedi yılan. Pek fark yoktur.”
“Büyükler sayılardan hoşlanır. Onlara yeni bir dostunuzdan söz açtınız mı, hiçbir zaman size önemli şeyler sormazlar. Hiçbir zaman: ’ Sesi nasıl? Hangi oyunu sever? Kelebek toplar mı?’ diye sormazlar. ‘Kaç yaşındadır? Kaç kardeşi var? Kaç kilodur? Babası kaç para kazanır?’ diye sorarlar. Ancak o zaman tanıdıklarını sanırlar onu. Büyüklere: ‘Pembe kiremitten bir ev gördüm, pencerelerinden sardunyalar, damında güvercinler vardı’ derseniz, o evi bir türlü gözlerinin önüne getiremezler. Onlara: ‘Yüz bin franklık bir ev gördüm’ demeniz gerek. O zaman: ‘Aman ne güzel!’ diye bağırırlar.”
Faşistler, partizanlar ve tüm bunların ortasında fahişe bir ablaya sahip, çocuklarla hiç çocuk olmadığı için yetişkinlerin maskotu olmuş bir çocuk. Ağzıbozuk, terbiyeden uzak ama ait olmadığı bir dünyaya sıkışıp kalmış, kendi farkında olmasa da yapayalnız bir sokak çocuğunun hikayesi bu.
Kör Baykuş - Sadık Hidayet
Beni zerdüşt edebiyatıyla tanıştırmasından mı, hiçbir korkunçluğu olmamasına rağmen gerim gerim germesinden mi, yoksa hakkını verebilmek adına aynı uzunlukta bir inceleme kitabı olan Kör Okur’a ihtiyaç duymamdan mı bahsedeyim? Sembolizm nasıl her satırda işlenir, gözün gördüğünden sıyrılabilmek için nasıl kör bir baykuşa dönüşmek gerekiri bu kitap bana öğretti.
Kör Baykuş, bence okumadan ölünmemesi gereken bir kitap. 95 sayfacık kısa yapısıyla daha önce deneyimlenmemiş bir okuma düzeneği gösteriyor size. Düzenek diyorum, çünkü ortada bambaşka bir kurgu sistemi mevcut. Alışık olduğumuzun dışında bir kafa yapısının içinde dönen çarklar arasına sıkıştırıyor bizi.
Kısacık bir kitap düşünün ki dünya edebiyatına damgasını vurmuş, nice yazara esin kaynağı olmuş olsun. Kör Baykuş çok başka bir eser benim için.
Okuması kolay gelmeyebilir. Ancak kendisini okuyup bitirenler için ilginç sürprizlere gebedir.
Yaban Kızlar - Ursula K. Le Guin
Hiç özgürlüğü tatmadıysanız isyanı da, adaleti de bilemezseniz.
Aslında Kör Baykuş, Satranç eserlerini ben yapacaktım. Ancak benden önce düşünülmüş, listeye yeni katkı vermek ve olanı tekrar etmemek adına onları es geçeceğim.
Aylak Adam
Yusuf Atılgan’ın başyapıtı. Sadece 160 sayfa sürüyor ama etkisi üzerinizden hiç gitmiyor diyebiirim. Sadece 50 sayfa okuyabilmiş olmama rağmen beni de etkiledi. Oğuz Atay’ı okuduysanız ve sevdiyseniz Yusuf Atılgan’ı da sevmeniz muhtemeldir çünkü Atılgan, onun biraz daha çiğ ve daha anlaşılabilir halini veriyor. Bir nevi postmodernizm öncesi son duraklardan biri bu kitap. Kitabın Can Yayınları baskısı 200’e yakınmış ama benim okuduğum YKY baskısı neredeyse 160’dı.
Anayurt Oteli
Bir başka Yusuf Atılgan kitabı daha. Hatta filmi de var, Ömer Kavruk tarafından çekilmiş. 112 sayfa. Zebercet adında, adı gibi, tuhaf ve diğer insanlardan ayrıksı bir başkarakteri var. Tıpkı Aylak Adam gibi hazıra konan bir tip. Babadan devraldığı oteli işletiyor ve bütün ömrü burada geçmiş. Kendi iç ezikliğini ise Ankara trenine geciken kadın oteline kalmaya gelince keşfediyor onun ardından gelen bir dizi olayla.
Canistan
Bir başka Yusuf Atılgan kitabı daha, 84 sayfacık ve diğer kitapları gibi içi dopdolucuk. Aslında yazarın 89’da gelen ani ölümünden sonra yarım kalan romanı. Roman ne kadar yarım kabul edilse de kurgusal açıdan bir eksik yok. Olaylar tamamlanıyor. Tabii kalan bölümünde ne anlatıldığını bilmiyorum. Tavsiye ederim ama fazlasıyla cinsellik öğeleriyle dolu. O yüzden bu tip kitaplar sevmiyorsanız Aylak Adam ya da Anayurt Oteli size daha uygundur.
Oyunlarla Yaşayanlar
Oğuz Atay’ın tiyatro oyunu. Tutunamayanlar ve Tehlikeli Oyunlar ile aynı meseleler etrafında dönse de hacim olarak onlardan küçük. 108 sayfadan oluşan metin, Oğuz Atay’a bir başlangıç yapmak için iyi bir seçim olabilir. Hem yazarın bütün genel temalarını barındırıyor hem de okunabilecek kadar kısa.
Fareler ve insanlar enfes bir kitap okumadıysanız ve listenizde yoksa bu kitap listenize ekleyin hatta durun listenize eklemeyin bulun bir yerlerden ve okuyun
Çok kısa sayılmaz belki ama 500+ sayfalık seri romanlara alışmış bünyeler için 250 sayfa kısa kabul edilebilir.
İçinde macera yok, aksiyon yok ancak dil o kadar başarılı ki hiç sıkılmadım. Herkesin rahat rahat okuyabileceği bir kitap olmayabilir içindeki cinsellik ve argo yüzünden. Okulda ben kitabı okurken bir arkadaşım aldı kitabı, içinden rastgele bir yeri açıp okudu. İkinci sayfaya geçmeden kitabı kapatıp geri koydu, bu bana göre değil dedi mesela. “Ay kafirler seks yapıyorlar, şirk koşuyorlar.” gibi değil kitaptaki bu kısımlar ancak herkes bunları açık açık görmek istemeyebilir.
Bu kitap bir olaylar kitabı değil, bir fikirler kitabı. Fikir kitaplarını herkes sevmeyebilir doğal olarak. Ben de fazla sevmem ama bu kitabı sevdim. Hakkında daha bir şey yazmıyorum çünkü herkesin okuyup kendi başına keşfetmesi gereken bir kitap bence.
Yazıldı mı bilmiyorum fakat Anıkolik ve Sol Ayağım kitaplarını sayabilirim. Sol Ayağım hava kararana kadar geçen bir kaç saatte kamp ortamında okuduğum öylesine akıcı ve bağlayıcı bir kitap idi.
Alexandre Dumas/Siyah Lale
Toni Morrison/En Mavi Göz
Italo Calvion/Görünmez Kentler
Emile Zola/Suçluyorum
Halil Cibran/Aşk Mektupları (önyargıyla yaklaşmayın, muazzam bir kitap, yazar en başta)
Patrick Süskind/Aşk ve Ölüm Üzerine
Herman Hesse/Knulp
Philippe Djian - İntikamlar adlı kitabı kısa bir oturuşta biritirilebilecek ve sizi etkileyebilecek bir kitap size bir şeyler katar mı orasını bilemem ama etkileyeceğine kesin gözle bakıyorum.
Öncelikle belirteyim kitap Yer Altı Edebiyatı katagorisinde olan bir kitap olup, bazı hassas cümleler vs içermektedir.
"İntikamlar hiçbir şeyi kadere borçlu olmadığımızı ortaya seren, beklenmedik çarpışmalarla yol alan müthiş bir anlatı…"
Yayın evi ve sitesi reklamı olsun diye site bırakmıyorum ama yazar ismi ve kitabı Google’lar iseniz kitabın ilk 16 sayfasına erişebilirsiniz
Oldukça kısa olmasına rağmen çok hoşuma giden bir kitaptı, küçük bir balığın bir anlık düşüncelerinin çığ gibi büyümesiyle ve keşfetmeye gittiği deniz yolunda karşılaştığı hayvanlarla olan diyaloglarını ve karşılaştığı olayları anlatıyordu. Gizliden gizliye anlattığının bizlerin hayatı olduğunu anlamak çok zor olmadı ve sonunda yaptığı mükemmel vurguyla kalbimde bir yer kazandı.
