Kitap Başvurusu Reddedilenler

Bu kin kusmak degil. Kisinin kendi basvurusu reddedildigi icin olayi kisisel almasi. Bana (ki ben yalnizca bir cevirmenim) gunde en az 5 mesaj geliyor, kitabimi size gondersem de okusaniz diye. Oyle bir zamanimin olmadigini soyledigimde duydugum laflarin haddi yok.

Bakin cevirmenlikte de ayni sey var. Ben ilk cevirimi NetKitap’a yaptim (ve muhtesem bir kitap olmasina ragmen 2000 bile satmadi, hicbiriniz kitabin adini bile duymamissinizdir). O referansim oldu. Dogan’a gectim o sayede. Orada erotik romans bile cevirdim, bastan sona seks olanlardan (ki bir okur olarak onlara elimi bile surmem). Orada cevirdiklerim beni Ithaki’ye gecirdi. En nihayetinde arzu ettigim kitaplari cevirmem icin bana verebilecek bir yayineviyle calisiyorum. Bu arada burada ove ove bitiremediginiz yayinevlerinden bazilarinin cevirmen basvurusu maillerime donmemisligi ve dondukleri zaman asagilamisliklari bile var. Daha bir ay once pek buyuk bir yayinevi “Daha once kime ne cevirdiginizin bizim icin onemi yok, biz o tur kitaplar okumuyoruz, deneme cevirisi yapacaksiniz” dedi. Ben de yapmam dedim.

Daha ne diyeyim?

7 Beğeni

Yazdığınız her şeye katılıyorum.

Arkadaşlar bu konuda çok doğru şeyler söylenmiş şimdiye kadar ama öte yandan bence çok hatalı tavsiyeler de verilmiş. Aman diyeyim.

1- “İnstagram, Twitter takipçisiz olmaz.” Olur. İmkansız değil. Yüksek takipçi sadece reklam yapabileceğim kitlem var demektir. Bu da yayınevinin reklam masrafından bir nebze kurtulması demektir.

2- “Kafanıza göre kitap yazmayın. Revaçta neyse onu yazın.” Yani siz bilirsiniz ama ben bu noktada şunu sorarım: Amacınız ne? Yazmak mı istiyorsunuz, yoksa çok satmak ve okunmak mı? Ya da ne olursa olsun sadece basılmak mı? Neden sadece basılmanın veya çok satmanın bir anlamı olduğunu düşünüyorsunuz? Kitabınız basılsa ne olur, basılmasa ne olur? Çok satsa ne olur, satmasa ne olur? Derdiniz ne? Amacınız ne?

3- “Yabancı mahlaslar kullanın.” SAKIN. Tekrar ediyorum, SAKIN. Okuru kandırmaya çalışmayın. Kimseyi kandırmaya çalışmayın. Herhangi bir yayınevi ağırlıklı olarak çeviri kitaplar basıyor, siz de o kitapları seviyor, kitabınızın oradan çıkmasını istiyor olabilirsiniz ama o iş öyle olmaz. Geçmiş yıllarda bunu deneyen insanlar bu foruma da geldiler. Rezillikten başka bir şey değil bence. Yapmayın etmeyin.

4- “Nilgün Bodur şöyle, Şeyma Subaşı böyle.” Eee… Size bize ne? Rol modelimiz onlar mı? Onlar gibi mi olmak istiyorsunuz? Onların izini mi takip etmeli yazar adayları? Aktör olmak isteyen birine futbolcuları örnek verip, “Bak onlar da TV’ye çıkıyor,” demek kadar saçma bir şey bu bence.

15 Beğeni

Yabancı mahlas derken dilimize yabancı isimlerden mi bahsediyorsunuz? Jack, John, Jill gibi mi?

Diğer dediklerinize harfiyen katılıyorum.

Evet yabancı isimlerden bahsediyorum. John Brown gibi. Bunun birçok sebebi var. İnternet çağında yaşıyoruz, sizin John Brown olmadığınızı öğrenmek 24 saat bile sürmez. Okuru kandırmaya çalıştığınız hemen belli olur ve ters teper.

Fantezi, bilimkurgu veya her ne türde olursa olsun her eserde yazarının kültürünün izleri vardır. John Brown mahlasıyla New York’ta geçen bir roman yazsanız da ister istemez içinizdeki kültürün izlerini oraya taşırsınız ve bu inanılmaz sırıtır. Karikatür gibi komik olur.

Daha önce de söyledim bunu: Jack’in Rebecca’nın hikâyesini anlatmak yerine, Erdem’in İrem’in hikâyesini çok daha rahat ve doğru bir şekilde anlatabilirsiniz.

Kendi isminizi kullanmak zorundasınız, demiyorum. John Brown yerine Mehmet Yılmaz gibi bir mahlas bile daha yerinde olur bence.

5 Beğeni

Arkadaşlar, kimi öyküsü basılan, kimi öyküsü reddedilen birisiyim. Beş roman yazdım, yayınevlerine göndermedim bile; kıyıda dursun, bulunsun. Kâğıt israfına ne gerek var? Gerçek okurlar buldum. Bir kişi ile başladım, sonra on kişi oldu, derken arttı. Motivasyonum oldu. Şu ân en büyük pişmanlığım, acemilik dönemimde yazdığım romanın basılmasına izin vermiş olmak. Geçmişe dönüp değiştiremiyorsunuz ya bir şeyleri, düzenleyemiyorsunuz da, sonra kötü hissettiriyor size. En azından bana kötü hissettiriyor. O yüzden akışına bırakın. Basılma, basılmama kaygısı taşımaksızın bir şeyler yazın. Yazmak için yazın. Açıkçası ben takipçiyle kitabı basılan gençler için üzülüyorum. Çünkü biliyorum ki ileride rahatsızlık duyacaklar. Hatta bazısı var ki (rezalet kere rezalet kurguları ile) saklanacak delik arayacaklar. Okumak gibi yazmayı da sevin, bu bir tutkudur, engel tanımaz. Bırakın çark dönebildiği kadar dönsün. Ezilen sineklerin sıvıları er geç çarkları birbirine yapıştıracaktır.

7 Beğeni

Acemilik dönemi romanın fena değildi. Yanlış yayınevinden yanlış zamanda basılması talihsizlikti bence.

1 Beğeni

Bu yüzden yazdığım 120 bin kelimelik bir romanı rafa kaldırdım. İlk romanımdı hatta ilk yazma deneyimimdi. Daha önce kısa öykü bile yazmamıştım. Birçok yayınevinin de ilgileneceğini biliyordum ama sabretmek ve dikkatli davranmak istedim. Sadece basılsın, bir kitabım olsun diye yazmış olmak istemedim. Bahsettiğiniz şeyleri yaklaşık bir buçuk yıl önce düşünüp böyle bir karar vermiştim. Yorumunuzu içten ve samimi bulduğum için paylaşayım dedim. :sweat_smile:

Başka bir şey merak ediyorum. Ben internette ya da başka mecralarda okuyucuya ulaşmakta çok zorluk çekiyorum. Siz okurlarını bulduğunuzdan/artırdığınızdan bahsetmişsiniz. Nasıl yaptınız bunu?

1 Beğeni

Ahlat ağacını izlediniz mi? Yorumları şöyle bir okuyunca aklıma hemen o film geldi.

1 Beğeni

Teşekkür ederim. :slight_smile: Ama benim için fena kısımlar mevcut.

Kısa öykülerle yürümek en iyisidir her zaman. Hatta bir köşeye küçürekleri biriktirin. Nerede, ne için lazım olacakları belli olmaz ^^

Okur bulabilmek için interaktif e-kitap okuma platformlarında okur olmanız gerekiyor. Acemi yazar topluluklarına, kulüplerine girmeniz gerekiyor. Etkileşim olmaksızın ilerlemek mümkün değil.

Örnek olarak şu an etkileşim içindeyiz. Sizin yazdıklarınızı ya da yazmakta olduklarınızı merak ettim.

Ayrıca ben şanslı bir insanım- değilsem de kendim yaratmaktayım. Wattpad’ in iyi bir döneminde (geçmişinde) interaktif yazarlığa başlamıştım. Sonra Sweek TR’ yi yakaladım. Bu iki platform altındaki etkinliklere, yarışmalara ve kulüplere katılarak okur edindim.

Kayıp Rıhtım, ayrıca değerli ve her zaman kaliteli. Belirtmeden edemeyeceğim.

2 Beğeni

Sadece bir kez izledim, bir kez izlemek söz konusu Nuri Bilge Ceylan olunca kafi gelmiyor.

1 Beğeni

Merhaba arkadaşlar. Ben ilk kitabı basılıp - türü fantastik değil - çok olmasa da tanınan yazarlardan birisiyim. Kendime has ufak da olsa bir kitlem var.

Bu kitlemin bazıları hala yeni kitap bekler ama ben ilk kitabımı ücretli bastırdıktan sonra - yayın evi ile de ufak sorunlar yaşadım pek memnun kalmadım. Kitabımı çok tanıtmama rağmen reklam yapmadığımı söylediler :unamused: - ki normalde bunu yayın evinin yapması lazım- her neyse.

Şimdi geleyim bahsetmek istediğim esas konuya;

9 yaşından beri sürekli fantastik eser yazıp okuyan biri olarak bu türde 2 kitap bitirdim. 3. Kitabımı yazmaya devam ediyorum ve kurgumu sağlamlaştırmak için elimden geleni yapıyorum.

Ben de sizler gibi reddedilen ya da yanıt alamayan kesimde yer almaktayım. Ki fantastik eser için değil bu genel kurgu romantik polisiye kısmında yer alan kitabım için geçerli. Sonra ücretli bastırdım.

Büyük yayın evleri için kitabın içi iyi ya da kötü olsun hiç önemi olmuyor. Çoğu gerçekten de ya incelemiyor ya da yanıt bile vermiyor. Hatta inceleme yapmayıp reddedenler bile var.

Ben şu anda yazdığım romanına çok güveniyorum. Neden derseniz eşimle birlikte yazıyoruz. Ben yazıyorum o okuyor takılıyorum fikir veriyor.

Bittiğinde çıktısını alıp baştan sona okuyacak hataları düzeltecek sonra tekrar çıktı alacak yine içimize sinmeyen yerler varsa oraları da düzeltecek ve ne zaman işte bu kitap oldu dersek o zaman yayın evlerine teslim için gideceğiz.

Elimiz boş dönmemek adına elimizden geleni yapacağız.

Sosyal medyanın önemli olduğuna inanan bir insanım ve aynı şekilde yeni kitaplarını bekleyen bir kitlenin de dikkat çekeceğine.

Bütün yazıları okudum ve benim gibi ne d eçok sorun yaşayan insan varmış. İnanın çok ama çok üzüldüm.

Allah emeğimizi heba ettirmeyip sonumuzu hayır etsin. Durum daha kötüye gidiyor ülkede. Kitap bastırmak daha da zorlaştı.

Ha bu arada herkes kitap yazdığı için bu devirde yayın evlerinin yoğun olması çok normal…

2 Beğeni

Piyasadaki tekelleşmenin bu denli olduğunu bilmiyordum. Merak eden olursa diye linki bıraktım.

E-book olayı ve kişisel yayıncılık Türkiye’de ne alemde, bilmiyorum fakat çıkış yol bu görünüyor gibi. Yurtdışında Amazon gibi sitelerde var bu olay. Bilgisi olan ve paylaşmak isteyen olursa seve seve dinlerim.

1 Beğeni

Güzel kampanyalarla kaliteli iş yapan mağazalar bu tekeli yıkar geçer, ama bu pek mümkün olmuyor. Çoğumuz D&R ve Idefix’ten nefret ediyoruz ama kampanyalarından ötürü tercih ediyoruz. Kitapyurdu Yurtiçi kargo için 9TL kargo ücreti talep ederse ben niye oradan alayım ki? Ya da Kidega herkesin %35 indirimli sattığı kitabı %25 indirimle satarsa niye oradan alayım? İlknokta bile İthaki kitaplarına adam akıllı indirim yapmıyor.

1 Beğeni

Bazı yayınevlerinin sitelerinde dosya başvurusu hakkında bir bilgi yok. Siz bu yayınevlerine nasıl başvuruda bulundunuz? E-posta atıp başvuru alıp almadıklarını sormayı düşünüyorum ama deneyimli olanların ne yaptığını bilmek isterim.

1 Beğeni

Sırf satsın diye hiç yazarın içine sinmeyen, istemediği konularla ilgili yazarsa ters tepebilir aynı zamanda. Zoraki yapılan iş sonuçta.

Barış Özcan’ın videosu belki yardımcı olur diye attım.

3 Beğeni

Rica ederim. :raised_hand::raised_hand::raised_hand::raised_hand::raised_hand::raised_hand::raised_hand:

1 Beğeni

Sevgili Vector, bu görüşüne katılmakla birlikte farklı bir pencere açmak istiyorum. Maslov’un ihtiyaçlar hiyerarşisine bir gönderme yapacağım. Tek derdi karnını doyurmak olan bir insan evladının sanatla falan işinin olma ihtimali oldukça düşük. Elbette hedonist bir hayat tarzı benimseyip çevreye ilgisiz, hayatını, tüketmek üzerine kurgulayan insanlar bunun dışında kalıyor.

3 Beğeni