Kitap Fiyatlarındaki Aşırı Yükseliş

Biraz önce alışveriş sepetini kontrol ederken fark ettim; Can’a zam gelmiş bugün. Sabah etiket fiyatı 32 TL olan Asılacak Kadın 38 TL olmuş. Listemdeki diğer Can’dan çıkan kitaplar da aynı durumda. Başka sitelerde eski fiyatlar gözüküyor; onlar da güncellerler herhalde.

2 Beğeni


Kendi satış fiyatını da hesaba katarsak üzerinde 4 adet etiket var, bazı kitapçılar çareyi bu şekilde bulmuş. Sorarsanız fiyatını öğrenebiliyorsunuz ki zaten sürekli değiştiği için internet üzerinden bakarak bilgi veriyorlar.

:slight_smile:

5 Beğeni

Bu dedikleriniz düşüncede güzel şeyler ama gerçek hayatta özellikle TR şartlarında olmayacak işler.

Toplanıp kendi dağıtım şirketlerini kursunlar, web sitesini kursunlar gibi büyük dağıtıcılara devlet desteği olmadan kaba tabirle posta koyacaklarsa bunun maliyet anlamında karşılamak için ellerinde nakit olması gerek. bunu yaptılar diyelim yeni sistem kurdular, bunun TR’de oturması, insanların alışveriş alışkanlığını terk edip bu sitelere yönelmesi, bu kurumların yönetimi gibi sorunlar en az 1-2 sene sürecek. Bu sürede kitabının dağıtımını yapamayacak, küçük- orta yayınlevrinin hepsi batar gider çünkü hepsi 2 ay sonrasındaki maaşları vs… giderlerinin alabileceklerini ön göremeden yaşamaya çalışıyorlar.

Belediyelerin hiçbirisinin umurunda olmaz hepsi cebine girecek paranın derdine düşerler, o verecekleri yerleri de ucuza vermezler.

Yayıncılar birliği dediğiniz kurumun kendisine hayrı yok, 5-10 tane büyük yayınevinin borazanlığını yapıyorlar. Küçük yayınevleri umurlarında bile değil.

Sektörün içinde 15 sene geçirmiş birisi olarak söyleyebilirim ki devlet tek fiyat yasasını zorunlu tutmadıkça dağıtımcılar kendileri çalar söyler. D&R, BKM gibi kurumlar %60-70 indirim yapıyor ve bunun yükünü yayınevine yüklüyorlar. Kendisi %60 ile alıyor, yayınevine diyor ki “abi şu kitapları indirime sokacağım %10 ek iskonto istiyorum” ve o indirim zamanı cidden güzel satıyorlar ama bunun net getirisi yayınevine %70-80 indirim oluyor. Okuyucu seviniyor tabi ucuza kitap aldım diye ama yayınevi kazanamadıktan sonra okuyucu ucuza kitap alsa ne olur? Sonra görünce haberi diyoruz “aaaa bu yayınevi kapatmış mı, hayy aksi ne güzel kitaplar yayınlıyorlardı” ama işin arka tarafında yayınevlerinin isyanlarını duymuyoruz, görmüyoruz okuyucular olarak. Burada adamın “yıkıcı indirimler” demesinin arkasında bu var.

Olmuyor yani vermesinler kitapları, satmasınlar kitaplar demek. O kitapları mecbur veriyorsun çünkü o kitabı sektöre 1 hafta geç sokmak sana ödeme olarak 3 ay ertelemek demek, özellikle D&R bu sektörün %60’ı demek. Kitap 1 hafta geç gitsin o kitapların mağazalara dağılımı 2 hafta sürüyor, 1 hafta da ancak depodan raflara alınıyor kitaplar, raflara çıktıktan sonra kitabın o rafta durması en fazla 10 gün, 10 günde satmazsa iade geliyor. Sen bunu bildiğin için adamlara ek indirim, kampanya ek iskontosu vs… vermek zorundasın ki o kitabı mağazada tutmaya devam etsin D&R.

6 Beğeni

Yayıncılar Birliğinin kendi koperatifi var ve online satışı var. Hatta hızlı teslimat vs diye anlatıyorlar.

Ama gel gör ki bu koperatifin yayıncıları her yerde yüzde 50 indirim yaparken koperatifte 30 yapıyorlar. Sonra diyor gel dayanışmaya. Sen önce bir okurla dayanış, o her yerde olan indirimi yap ben de dayanışmaya katılayım. Hem niye hep ben dayanışıyorum. Yayıncıda okurla dayanışsın.

11 Beğeni

Şu anki indirimlerin %5 fazlasını verse internetten alışveriş yapan herkes oraya kayar bence. Herkes çözümü bir yukardakinden bekliyor.

2 Beğeni

Yayınevleri bunu olmayacak bir iş olarak görüyorlar ise o zaman batmalarının sorumluluğunu başkalarına yüklemeyecekler. “Biz okuyucunun suratına karşı ağlayıp zam üstüne zam yaparken bi yandan da arka kapıdan Turkuvaz’ın sırtını sıvazladığımız için battık” diyecekler. 20 TL’ye sattığınızda kar edebileceğiniz bir kitabın üstüne şu veya bu nedenlerle 70 TL etiket basmak zorunda kaldığınız bu defolu sistemi bir şekilde değiştirmek istiyorsanız yapamanız gereken tek şey bu. Bunun başka bir yolu yok. Devletten yardım iste, gelmedi, zam yap, devletten yardım iste, gelmedi zam yap modeli sürdürülebilir bir model değil. Günün birinde kendini yakacak ateşi körüklemekten başka bir şey yapmış olmuyorlar. TR şartlarında devletten yardım beklemek de olmayacak bir iş. Devletin şimdiye kadar kime ne yararı dokunmuş da yayınevlerinin yararına bir iş yapacak? Türkiyede hiç kitap basılmasa en çok yayınevlerinin yardım beklediği kişilerin işine gelir. Herşeyi geçtim şu dönemde devletten destek beklemeyen tek bir sektör yok.

Büyük yayınevlerinin temsilcilerinin ve orta-küçük yayınevlerinin temsilcilerinin bir araya gelip oturup konuşup, internet satışını tek bir çatı altında toplaması ve düzgün bir işletme yapması acayip maliyetli, çekip çevirmesi yıllar sürecek işler değil. Şu dönemde kimsenin alışveriş alışkanlığı yok, insanlar nerede 3-5 daha ucuza bulursa oradan alıyorlar. Yayınevleri sosyal medya hesaplarında yaptıkları tek bir gönderi on binlerce kişiye ulaşıyor. Kısacası bunun geçerli bir bahanesi yok. Bunun olmaycak bir iş olarak görülüyor olması tamamen @Everfever 'ın dediği gibi yayınevlerinin biribirini yemeleri ve özellikle büyük yayınevlerinin statükoculuğun dibine vurarak hiç birinin zam yapmaktan başka bir adım atmak istememesi. Gördüğümüz üzere kitabın filminin dizisinin gelmesini 5 sene bekleyen yayınevleri var. Maddi güçlerinden ve ellerindeki nakitlerden hiç şüphe duymuyorum.

Öte yandan küçük-orta yayınevleri hali hazırda batıyor. Tekellere cephe alırsa batarlar geçerli bir argüman değil çünkü almasa da batıyorlar zaten. Şu an da 2 ay sonrasındaki maaşları ve giderleri diğer her sektör gibi ön göremiyorlar. Böyle “Devlet baba bize baksın” kafasıyla giderlerse sadece orta-küçük değil aynı şekilde büyük yayınevleri de batar gider. Ortalama karton kapaklı bir kitabın fiyatı üç haneli rakamları görüyor. Bu, tekellere boyun eğmelerinin, risk almamalarının, “Aman Ali Rıza bey tadımız kaçmasın.” kafasının bir nedeni olamaz.

Yayınevleri her defasında ağladıkları tekellerden kurtulma yolunda devletten yardım dilenmeleri haricindeki her yönteme olmayacak iş gözüyle bakıyorlar ise gün gelip battıkları zaman da “Devlet bize yardım etmedi.” demeleri ya da internetteki yıkıcı indirmlerden dem vurmaları fazlasıyal iki yüzlü bir tepki olur. “Sen bunu engellmek için zamdan başka ne yaptın ki?” diye sorarlar.

9 Beğeni

Dediklerinde okuyucu gözüyle baktığın için haklısın, ben de okuyucuyum artık ama 15 senenin tecrübesi de var, artık bir yayınevinde çalışmıyorum ama işin içinde olunca olayları başka gözle görüyorsun. Tüm iş kollarında böyledir. Senin söylediğin şuna geliyor. Tarlada 1 lira olan domates pazarda 10 lira, tarlacı şikayet ediyor, satın alan vatandaş şikayet ediyor. Peki o zaman tarlacılar toplanıp dağıtım ağı kursun ürünlerini böyle satsın. Bunun dağıtım ağını kurması, bina giderleri, ayrı bir şirket hesapları kurması, büyük tarla sahibi ortaya daha çok para koyabileceği için daha çok söz sahibi olacak, ürünlerini ön plana çıkaracak, küçük tarla sahibi büyükler ne derse onu yapacak ürünlerini satmak için. Pazarcılar da size mi kaldık lan diyip yıllardır oturmuş dağıtım ağına başka tedarikçi sokup yoluna devam edecek. Burada kaybeden küçük-orta tarla sahibi olacak.

Yani öyle olmuyor maalesef, TR’de yayıncılık baya PUBG gibi hayatta kalmak için birbirini öldürmek zorundasın ama aynı uçakta uçuyorsun sonuçta. Büyükler küçüklerden yazar çalıyorlar, küçükler küçük çakallıklarla hayatta kalmaya çalışıyor. Sosyal medyada birbirine gülen yayınevleri aslında birbirini sevmiyor daha doğrusu sahipleri sevmiyor. Ben hayatta kalayım diğerlerine ne olursa olsun diyorlar.

Ütopik bir dünyada, çıkar çatışması olmayan, ahlak abidesi şirket sahiplerinin olduğu bir dünyada dediğiniz yapılması gerekir. Ama TR’de olmaz. Ancak devlet yasaklaması, bir sınır koyması gerekir.

küçük yayınevi sahibi nasıl risk alsın, adam kitabını 10 gün satamazsa batacak, belki size cidden komik geliyor olabilir, nasıl batacak 10günden bişey mi olur diye, evet olur. Baya küçük-orta yayınevleri pazarcı esnafı gibi günlük yaşıyor. o gün gelen eft, havale ile başka ödemelerini yapıyor, maaş ödüyor, çoğu zaman borçlular. Bu boyun eğmek değil yani, çünkü ortada boyun yok. Devlet baba baksın değil olay, devlet tekelleşmenin önüne geçmek ve şirketleri korumak için her sektöre özel kanun çıkarmak zorunda, ABD ve Avrupa’da böyle, ikisinde de kitapevi-yayınevini koruyan sabit fiyat gibi bir yasa var mesela, kapanan-batan yayınevi/kitabevi oluyor tabii ki ama adamlar bizdeki gibi %70 indirimler falan yok. Bizdeki amazona bakmayın, adamlar bu saçma indirimler yüzünden rekabet edebilmek için bize benzediler ama diğer amazonlarda böyle indirim yok en azından yılın 11,5 ayında yok.

yaşamak için zam yapacaklar başka şansları yok. Okuyucu olarak biz bir şey yapıyor muyuz peki, dağıtıcıları protesto ettik mi hiç, ya da D&R’yi, siz yayınevlerini nasıl böyle bir şeye zorlarsınız sizin yüzünüzden küçük-orta yayınevleri batıyor gibi, biz kitabımızı alırız gerisi bizi ilgilendirmez diyorsak yayınevlerinin ne zamlarına karışabilir miyiz, adam yaşamak için elbette zam yapacak. Hatta halen diyorum yayınevleri asıl zamlarını yapsalar, kağıt+dolar kuru yüzünden son 3-4 ayda 8-10 kat artan kağıt maliyetlerini gerçek anlamda fiyatlara yansıtsalar, en ucuz 300 sayfalık karton kapak kitap 150 lira falan olması gerekiyor ama adamlar biz kitap alabilelim diye yapamıyorlar. Çünkü yaparlarsa biz alamayacağız ve batacaklar , her türlü iki ucu pis değnek modeli yani. Onları savunuyormuş gibi görünüyorum ama değil, sadece basit gerçeği dile getiriyorum. İşin iç yüzü dışardan bakıp toplansınlar , şirket kursunlar, birlik olsunlar değil yani.

Çözüm ne peki, öncelikle şu dolar kurunun 2010’daki haline gerilemesi gerek, geri kalan sorunlar, etiket fiyatı vs… kendiliğinden çözülecek. Çözülecekten kastım yayınevleri ağlamayı bırakacak eski alışkanlıklarına geri dönecek. Benim eski bir yayıncı olarak hayalim, yeni genç yayınevi sahiplerinin, akıl olarak dijital dünyaya ayak uyduran yayınevi sahiplerinin çoğalması, böyle kafadaki kişilerin bir araya gelmesi ve yeni satış yöntemleri bulması daha kolay olacak.

6 Beğeni

Çözüm burada. İnanın devletten iltimas dilenmekte, veya sabit fiyat yasasında değil. “Kenan abi, Metin abi söyledi. İyi bisiymis. Tekel kalkacakmis,” şeklinde bakamazsiniz sabit fiyat yasasina. Nasıl kalkıyor o tekel? Her yerde aynı fiyattan satılacak, çok güzel. İnternet satışları baltalanacak, hadi peki. D&R’in tekel olmasının önüne nasıl geçilecek? Bunun cevabı yok. Yıllardır yok. Geviş getirir gibi aynı şeyi söylüyor bu yasanın savunucuları ama bir açıklama yok. Bu yasa çıksın, bir hafta sonra damat D&R şube sayısını iki katına çıkarsın, kimin tekelini kırdın şimdi? Küçük kitapçı mı kurtuldu, küçük yayıncı mı? İki ay sonra, paşa keyfimin istemediği kitabı da rafa koymuyorum, deyince ne yapabilirsin?

Herkese mail attım, sacmaliyorsunuz, olmaz böyle, dijitale kayın, ar-ge yapın. “Sabit fiyat yasasi Fransa’da işe yaramış, belki bizde de işe yarayabilir,” dediler.

Buna harcanan efor, Netflix veya Steam gibi bir platformun kurulmasına harcansa küçük yayıncı da rahat nefes alabilir. Sattığı kitabın parasını anında alır, aylarca beklemez. Maliyet düşük çalışır. Kurdan şimdi olduğu kadar etkilenmez. İadesiydi, nakliyesiydi uğraşmaz. Gelecek e-kitapta.

12 Beğeni

Bunu yaptılar. Ama bu bile tekelleşti. Kurucularının iletişim metis ve literatür olduğu punto yayın dağıtım var. Belli bir güç. Ama bunu bile kendileri etkisizleştirdiler.

3 Beğeni

Sermaye önünde sonunda kendi kurallarını dayatacak. Piyasa dediğimiz "şey"de tüm dış şartlardan bağımsız şekilde bir şey yapma şansı yok. Büyük konuşmamak lazım.

1 Beğeni

Bunu tarladaki domatesler üzerinden örneklemek yanlış yönlendirir ki siz de dağıtım ağından bahsediyorsunuz. Yayınevlerinin satışları online ortama taşımasının amacı zaten perakendecilere yapılan dağıtım ağını ortadan kaldırmak. Bunu sahaflar üzerindne örnekleyebiliriz. ABC Pasajının -3’ü katındaki 3 metre kare dükkanı olan sahaflar kimse bizden kitap almıyor diye 20 TL’ye satsa iyi gelir elde edeceği kitabı günü kurtarmak için müşterilerilerine 80 TL’ye satarak işlerini sürdüremeyecekleri konusunda hem fikir oldular. E nihayetinde Nadirkitap gibi özel bir çatı altında hepsi online dükkanlarını açtılar. 20 TL’ye satacakları kitabı oraya site komisyonunu da ekleyip 25 TL’ye koydular. Artık bu sahafların o kitap için 80 TL istemesi gerekmiyor çünkü adam pasajın bodrum katındaki 3 metrekarelik dükkandan tüm Türkiyeye hatta yurtdışına günde onlarca satış yapıyor.

Bu sistem olduğu gibi tabiki yayınevinleri için geçerli olmaz ama uyarlanabilir. Herşeyden önce bu bir çözüm arayışıdır, alternatif yolları denemektir. O sahaflar da pekala “Ben 40 yıldır bu işteyim, o iş öyle kolay değil, büyük sahafların altında eziliriz, tek çare zam” diyip oturduğu yerden zam yapabilirdi.

Zaten burada amaç yayınevleri için bir şirinler köyü oluşturmak değil. Mahmut Yayınevi, Can veya İş Bankası ile aynı görünürlük ve ticaret hacmine sahip olsaydı zaten adı küçük yayınevi olmazdı. Burada amaç küçük-orta yayınevlerini büyük yayınevleri ile eşitlemek değil. Dağıtımcı ve perakendeci baskısını kırarak 20 TL’ye sattığında kar edebildiği kitabın üstüne 80 TL yazdırmamak ve böylece daha fazla satış yaptırmak ve karın yayınevine kalmasını sağlamak. Tarihin herhangi bir döneminde küçük yayınevlerinin D&R raflarında yada muhtelif internet satış sitelerinde büyük yayınevleri ile eşit muamele gördüğü bir dönem olmadı zaten. İnsanlar da bunu bilerek yayınevi açıyorlardır muhtemelen.

Yurdışındaki kanunları bilmiyorum ama yurtdışı fiyatlarını takip edip özellikle Amerika ve İngiltere Amazonundan kitap alan biri olarak sabit fiyat gibi birşeyin olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Belki bizdeki gibi Penguin yayınevi %40 indirimli, Gollancz %45 indirimli benzeri kampanyalar olmuyor ama her kitabın fiyatı sürekli takır takır düşüyor. Şimdi girip öylesine Dune yazıp arattım etiket fiyatının nerdeyse yarısına satılıyor mesela. Herşeyi geçtim amazon habire kupon veriyor. Ben müşteri hizmetlerine bir kitabın karton kapaklı baskısı ne zaman stoklara girecek diye sorduğumda adam “5$ kupon tanımladım, git ciltlisini al” dedi. Sabit fiyat yasası geçtikten sonra bunun aynısını D&R yaparsa canhıraş yasa destekleyen yayınevleri ve kitabevleri ne diyecek? Cidden merak ediyorum, “Hayır müşterilerine indirim kuponu veremezsin” mi diyecekler? Bu tip içi boş kanunlar ile bunun hiçbir şekilde önüne geçemezsiniz.

Öte yandan 10 gün kitap satmazsa batacak kadar kırılgan yayınıvlerinin 150 TL’ye satması gereken kitabı bizi düşündüğü için 3’de 1’i fiyatına -yani zararına- satarak ayakta kalabilmesi kısmı bana pek mantıklı gelmedi.

Ayrıca okuyucu olarak hangi dağıtımcı hangi yayınevlerine baskı uyguluyor diye düşünmeyelim bir zahmet. Bu kesinlikle okuru ilgilendiren bir durum değil. Yayınevi kitabı basarken iyi, dağıtımcıya verirken iyi, kitaplarını D&R rafında görürken iyi ama yayınevine baskı yapan işletmeleri boykot etmek bana düşecek. Öyle bir dünya malesef yok. Kesinle ve kesinlike okura yüklecek bir sorumluluk değil o.

Malesef çok uzun bir zaman dolar 2010’daki seviyelerine gelmeyeceği gibi bu günleri de mumla arayacağız. Yaşamak için zam yapmak diğer mesajlarımda bahsettiğim gibi çözüm değil. Yayınevlerini yaştacak şey zam olmadığı gibi kendi tabutuna çivi çakmaktan başka bir işe yaramıyor. Benim yayınevi kurup karton kapaklı Kafka Dönüşüm’e 600 TL fiyat etiketi koymam ile o kitabı hiç satmamam arasında bir fark yok. İnsanlar kitap alamayıncaya kadar zam yapmanın bir anlamı yok.

6 Beğeni

NadirKitap ortak bir çatı değil, bir şirket ve sahaflar da müşterileri. Maharet Nadir gibi bir şirkete muhtaç olmadan ve görece ciddi aidat ve yüzdeleri vermeden bir araya gelebilmek. Bu anlamda, meyve sebze üreticilerinin iki liraya sattığı şey sofraya on liraya geliyor örneğinden çok farklı değil aslında bu piyasa da; çiftçi nasıl kendi ürününü herkesten bağımsız optimum fiyata satamıyorsa sermayesi olmayan yayınevlerinde de durum aynı. Belediyelerin çiftçiden ürün satın alarak onları desteklemesi ve küçük üreticinin piyasada kalmasını sağlaması bir ihtiyaç, bunun gibi küçük yayınevinin de piyasada kalması toplum için bir ihtiyaç, bu ihtiyaç da ancak bir kültür politikası ile olur. Devletin veya genel anlamda kamunun desteği ya da modern denilen ülkelerdeki kültür standartlarının ülkede uygulanmasının istenmesi dilenmek, kıyak beklemek değil. Bu her türlü sanatsal ve entelektüel faaliyet için benzer aslında. Kamu desteğini çektiğinizde piyasa banal ve vasat bir gibiye kalıyor, o da para kazanamıyorsa bomboş bir alan ortaya çıkıyor. Sabit fiyat nasıl uygulanır? Amaç yayınevinin elinden mevcut indirim oranları ve şartlarda kitabı alıp mevcut indirimsiz fiyatla satmak ve yayınevine kendi kitabını indirimli sattırmamak şeklinde bir uygulamanın olması mümkün değil bence. Mantıklı ve işler bir sistemi olacağını da düşünmüyorum. Kapalı bir sistem değil bu çünkü. Artık sahafların, hatta sosyal medya ile sıradan vatandaşın bile İnternet ile satış yapması mümkün. Denetlenebilir bir sistem kurulamaz böyle bir düşünce varsa. Ancak kabul etmek lazım, piyasada fiyatlar bit pazarı gibi, etiketinde 10 yazanı 4’e alabiliyorsun. Bu da doğru değil. Bu alışverişte tek karlı çıkan aracı sermaye aslında. Her halukarda zarar eden yayınevi ve okur. Okur, piyasada belirlenen sanal bir fiyatlandırma ile “uygun” alışveriş ettiği hissini satın alıyor. İndirim kalksa, etiket fiyatlarının bu hali ile kendi adıma söyleyeyim, yılda 10 kitap ancak alırım herhalde. Şu an belki 300-400 kitap alıyorum yılda. Sahaflar ve zincir sermaye mağazalarının iş hacmi artar bu durumda. Ve kabul edelim, sermayeye köle olmayı becerememiş “beceriksiz” , “uyumsuz” küçük yayınevlerinin %90’u silinir piyasadan. Önümüze ne koyarlarsa onu satın alırız. Ana akım yayıncılık kavramı doğar. Ülkede buna karşı koyabilecek entelektüel bir örgütlülük de yok. Örgütlülük kapasitemiz ucuz kitap kovalamanın pek ötesine geçmiyor maalesef.

2 Beğeni

Bu durumla ilgili olarak bu cümleyi okuyunca aklıma 38 markalı büyük yayın evinin D&R kitaplar kalın ve raflara sığmadığı için kabul etmiyor deyip kitapları ikiye bölmesi, kağıt kalitesini düşürmesi ve bölünen her bir kitabı tekli kitap fiyatına çekmesi geldi. Sonuç olarak okur, yazarı okumaktan vazgeçti, yayın evinin ilgili yazar ile ilgili kitap satışları azaldı. Ara ara bakıyorum satışlar ilk kitaplara göre baya az, iki yeni kitap çıkardılar; burada Malazan gibi sonunun ne olacağı bilinmez olan bir seri kadar gündem olmadılar. Peki bu durum D&R’ın umurunda oldu mu? Kaybeden yayın evi ve okur oldu. Yayın evleri de hala sabit fiyat yasası ile sorunlarının çözüleceğini düşünüyor ya, şaşırıyorum.

Not: Ne kadar inanmasam da burada yayın evinin “Kitaplar raflara sığmadığı için yayın evi istemiyor satamıyoruz.” söylemi üzerinden çıkarım yaptım. Oysaki o kitapları sığmadıkları raflarda gördükten sonra almıştım.

3 Beğeni

Nadirkitap üzerindeki sahafların büyük bölümü için söylediklerinize katılmıyorum.

Iki sene boyunca ejderha mızrağı ve unutulmuş diyarlar serilerini toplamaya çalıştım. -3. Katta dükkanı olan sahaflar normalde günü kurtarmak için 20 liralık kitabı 80 e satıyor, nadirkitap üzerinden tüm Türkiyeye açılınca 25 liradan kitaplarını satar oldular demişsiniz. Ben nedense hep bunun tersini yaşadım. Hangi sahafa giderseniz gidin o kırmızı sayfayı açıp herkes diğer sahaflar kitabı kaçtan koyduysa o fiyattan hatta daha da fazlasından size fiyat vermeye başlıyor. Aynı sahibindendeki araba piyasasına döndürdüler olayı… Adama diyorum şu kitap kaç para? Zamanında 25 liraya satılan kitabın üzerinde zaten 60-70 lira etiket basılmış, adam nadirde kitabın diğer sahaflardaki fiyatına bakıyor 125 lira. Diyor ki benim kitap daha temiz 150 olur sana. Ulan gitmeden ordaki fahiş fiyatları ben de görebiliyorum zaten. Bana o siteden fiyat söyleyeceksen senin orada dükkan açık tutmanın ne anlamı var? Sonra o adam nadirdeki fiyatını 150 ye yükseltiyor. Fiyatını yükselttiğini gördüğü sahaf da bu fiyatı görünce birkaç gün sonra zaten o kitabı 200 e çekiyor. Sırf seriyi tamamlamak için elminsterin 1. Kitabına 500 lira vermek zorunda kaldım. Saplantı oluştu çünkü artık. 2 yıl uğraştım.

Yani diyeceğim o ki, istedikleri yasayı çıkartsınlar veya istedikleri ortak platformu oluştursunlar. Önce eski dönemlerdeki esnaflığı ve insan ahlakını geri kazanmadan bu ülkede hiçbir sektörde ben düzelme olacağını düşünmüyorum.

8 Beğeni

Demin bu konu üzerine Gediksavasları serisine bir bakayım dedim.

5-6 yıl önce çoğu elimde mevcuttu ama para gerektiği için üzülerek elimden çıkartmıştım insani fiyatlardan. Geçen tekrar toplayayım dedim bir baktım sahaflar seriyi 2500 liraya satıyorlardı. Şuan nadirde seriyi 3500 liraya satıyorlar. Iki ay önce internetten benim gibi bir okuyucudan tüm seriyi 200 liraya aldım. Aradaki farka bakar mısınız?! Cidden artık kimseye önermiyorum sahaflardan alışveriş yapmayı. Okuyucular artık dolaptı, gardroptu, letgoydu bir sürü ikinci el platformunda kendi aralarında alışveriş yapmalı bence. Dükkanına gittiginizde size karşı tok satıcı rolü oynayıp kolay gelsin dediğinizde size bir gülümsemeyle bir kelime cevabı çok gören ve sonra internet ortamında çok kötü durumlar, batıyoruz diyen adam iş yapmasın abi.

Konuştuklarım turkiyedeki tüm sahaflar için geçerli değil tabii ki ama dediğim gibi serileri toplarken abartmıyorum Bursa ve Istanbulda yüzyüze en az 100 tane sahaf gezmişimdir. İnternet üzerinden alışveriş yaptıklarım ise bunun belki iki katı. Yalnızca 1 tane adam gibi işini layıkıyla ve severek yapan bir esnaf tanıdım.

2 Beğeni

Nadir örneğini kitaplarla ilgili olduğundan ve işini devam ettirebilmek için tek çıkar yolunun oturduğu yerden zam yapmak olduğunu sanan işletmelere örnek olsun diye verdim. N11’de dükkan açıp musluk contası satan mahalle arasındaki nalbur Mehmet emmi için de aynı şey geçerli.

Ben eskiden sokak aralarında porno dergi satan, eline üç beş kuruş geçimce dükkan kiralayıp sözde sahaflık yapan çakal çukal ile yıllardır muhattap oluyorum. Burada bununla ilgili onlarca şey yazmışımdır. Aşağıda bunun konusu da mevcut.

Nadirkitap’ın ayakta tuttuğu, işini doğru düzgün işini yapan bir çok sahaf da var tabiki.

Öte yandan bilerek piyasa yükselten it kopuk hariç tutarsak, o yüksek fiyatlardan birileri para verip aldığı için sahaflar da o fiyattan satıyordur. Yüzyılın En İyi Bilimkugu Öykülerini bu forumdan bile yanlış hatırlamıyorsam 900’e alan oldu. Örneğin sizin elinizde bu kitap olsa 50’ye 100’e satar mısınız? Satmazsınız… Zamanında benden aldığı kitapları 3 gün sonra internette 10 katı fiyata satıp alıcı bulan tipleri görünce insan kendini enayi gibi hissediyor, bizzat yaşadım.

3 Beğeni

Artık prensip olarak kitap satmıyorum. Çünkü satarsam bir daha geri alamayacağımın farkındayım. Bir tek zaman çarkı serisi var satmak istediğim. Ciltsiz tam set. Onu da 500 e almıştım ocağın başında. Kapağını dahi açmadım. Satışa koyduğumda 750 liradan satılıyordu. Ben yine 500 liradan ilana koydum. Satabilirsem onu satıp Kadim kanunlar Üçlemesi alıp kalan parayı ithakinin yeni basılacak drizztlerine saklayacağım.Bu fiyatlarla da artık başka kitap almam gibi gözüküyor. Yoruldum.

2 Beğeni

Ne kitaplar, ne seriler vardı kitaplığımda görmek istediğim fakat iş durumumun riske girdiği haberini aldım. Mecbur önceliklerim değişti.

3 Beğeni

İndirim dönemlerini beklerim. Her ay kitap aldığında özel indirim veren siteler de var.

1 Beğeni

Hangi siteler, yazmanız mümkün mü? Her ay düzenli kitap alıyorum ben de o sitelerden alışveriş yapayım.

3 Beğeni