Ben stok yapmıştım bayağı önceden 1 yıllık roman olarak,anca manga ve çizgi roman alırım çünkü artık normal kitapları alacak gücüm yok,hem de zaten varlarken bir sürü alma ihtiyacı hissetmiyorum.Aylık bütçem belli ki bu bütçem benim her şeyimi kapsıyor.Arada dediğim gibi çizgi roman ve manga alırım,geri kalanı da derslerden sonra arkadaşlar ile takılmacalara gider.Başka çıkış göremiyorum.
Artık danaya girer gibi kitaba gireceğiz.
Annem diyor ki; on kişilik ekip kurun. Herkes her ay 100 lira versin. Kura çekip sıraya girin. Sıra kimdeyse onun 1000 lirası olur. Altın günü kafası.
Ben Türkiye’deki söz sahibi en büyük yayınevi sahiplerinin bir araya gelip yetkili mercilerle görüşerek durumun ciddiyetini bildirmek için birlik olma veya ortak çalışma gibi bir çaba içinde olduğuna hiç şahit olmadım. Varsa yoksa twitterda ağlayıp zam üstüne zam yapıyorlar. İnsanlar tamamen kitap almayı bırakana kadar zam yaparak günü kurtarma politikası illaki bir yerde patlayacaktır.
Benim annemin şeysi çok garip yeri gelince manga aldığımda ya da Power Rangers izlediğimde dana gibi oldun (19)diye başlayan azarı yiyorum hatta kitap aldığımda bile sen genç kızsın,paranı kıyafete harca diye azarlıyor,ben bir şey hakkında fikir belirtince de senin yaşın kaç oluyor.Sanırım anneleri anlamak bayağı zor ekonomi ve alışveriş konusunda.
Yani yayınevleri euro 8 lirayken 40 lira kâr yapıyorlarsa şimdi de 75 lira kâr yapmak istiyorlar, yanlış anlamadım, değil mi?
Ruslardan uzak durdun mu tamamdır. Ruslar soğutuyor
Yazmak isteyip yazamadığımız, yazarken sildiğimiz çok şey var.
Ayrıca yazımda hatalı bir şey yok. Bunlar hep kurbağa rozeti alamıyım diye cadının oyunu
Evet hocam doğru anladınız.
Bütün yayınevleri yılbaşı öncesinde ve sonrasında toplamda %100, belki de %100’ün üzerinde zam yaptı kitaplarına. Her kitaba eşit zam gelmediği için %100 ve üzerinde zam uygulanan kitapların olduğunu ısrarla belirtmek istiyorum. Artık klasikler bile uygun fiyatlı değil. Bu iş artık samimiyetsizlikten de çıkıp bir Türkiye gerçeğine dönüşmeye başladı. Türkiye’de hemen her üretici kar oranını koruma peşinde. Hiçbirinin şu olağanüstü koşullarda kar oranımı minimum düzeyde tutmalıyım kaygısı olduğunu düşünmüyorum. Kemikleşmiş bir okur kitlesi sayesinde butik yayınevleri de ayakta kalıyor bir şekilde. Zaten butik yayınevlerinde çalışanların çoğu zaman ikinci iş olarak yayıncılık yaptığı da bilinen bir gerçek. Gönül ister ki hem okur hem yayıncı kazansın ama Türkiye’de nedense bu çark hep yayıncı lehine işliyor gibi geliyor bana. Örgütlenme zaten zayıf. Rekabet ve kutuplaşma had safhada. Bu kafayla yayıncılık mucizevi bir iş oluyor bu ülkede. İçler acısı bir durumda can çekişiyoruz okurlar olarak. Yazık gerçekten.
Kitap fiyatları çok artarsa mecbur kütüphaneden yararlanırız diyordum ama kütüphaneye gidip gelmek de pahalıya patlıyor.
Pdf korsancılığına düşeceğiz mecburen. Ben yıllardır artan fiyatlara kendi bütçem içinde göğüs geriyorum ama artık dayanılacak gibi değil hiçbir şey. Yayıncılarda iyice abarttı fiyatlandırmalar ile ilgili. Tamamlamak istediğim, okumak istediğim kitaplar yerine paramızın yettiğini okuyoruz gibi bir durum oluştu artık. Şahsen ben bir kitaba 300,150TL gibi rakamlar dökemem. Kimse bunu uzun vadede sürdüremez. Klasikler dışında pek bir şey alamıyorum zaten artık.
Umarım şu haber gerçekçidir ve kâğıt üretimi konusunda en azından üretici rahatlar biz de fiyatlar konusunda biraz ucuzlama görürüz…
Sözde her şeyin en büyüğü bizde ama bir türlü onu eşit bir şekilde dağıtamıyoruz, çok büyük bir beceriksizlik bu bence.
Ücretsiz ve yasal .pdf kitaplar bulabileceğimiz bi’ site var mı? Bazı kitaplar gerçekten çok pahalı ve öğrenci olarak o kadar bütçe ayıramıyorum.
Twitter’da bir yayınevi sahibinin tweet’inde bu haber hakkında bir yazısını görmüştüm ve bu fabrikanın kitap kağıdı basmadığını söylüyordu.
Üniversite kütüphanesinden yararlanacağım bende artık… Metisten okumak istediğim kitaplar vardı ama fiyatları gördükten sonra asla alamayacağımı farkettim.
Ben doğrudan sektör raporlarına bakmıştım en son baktığımda sadece %5’lik bir üretim olduğu görünüyordu. Bu herhalde yarı yarıya bir fark yaratır.
Ucuzlama olacağını zann etmiyorum, bu yaşıma geldim daha gerçek ucuzlama gördüğümü hatırlamıyorum. En fazla zam gelmez düşünüyorum, o da ümit kırıntısı sadece.
Kar için piyasada olanlar yalnızca kapitalistler. Bunun dışında herkes ayakta kalabilmek için uğraşıyor. Çok da vicdansız olmayalım, sermayeye dayalı yayınevleri hariç hemne hepsi aslında şaşkın ve çaresiz durumda. Diğer sektörlerde de durum farklı değil. Bugün halkın tek amacı hayatta kalmak. Kar için karı düşünen yalnızca sermaye.
Karton fabrikası olacaktı diye hatırlıyorum.
Tualet kağıdı da olur…
Kusura bakmayın arkadaşlar sinirlerim çok bozuk tiye almadan duramıyorum.
Bunun kağıt fabrikaları ile çok bir ilgisi yok. Her ilde bir kağıt fabrikası olsa dahi değişen çok birşey olmayacaktır.
Misal kağıt fabrikalarının çalıştığı, araplara peşkeş çekilmediği, kriz öncesi 99 yılından bir ktiap faturası.
Alelade yerli bir kitap 3.500.000 TL, İthal bir kitap 11.000.000 TL. 99 yılında asgari ücret yaklaşık 95.000.000 TL. Durum şu andan çok farklı değil. Çünkü o zamanlarda da bankaların dahi battığı çok ağır bir ekonomik kriz vardı.
Dünyada genel olarak bir kağıt sıkıntısı var ve bunun sebebi wood pulp denen kağıt hamuru maddesinin tedariğinde yaşanan problemler. Yurtdışında kağıt üretilmesine rağmen tuvalet kağıdı ve kitap gibi kağıt kullanan ürünlere ortalama %35 civarı zam geldi. Bizde bu kağıt sıkıntısına bir de ekonomik kriz eklenince iş iyice mahvoldu.
Kağıt fabrikalarında kağıt havadan sudan yapılmıyor. Yine hammaddenin hepsini selülozu, kağıt hamurunu, kimyasalları vs. yurtdışından dolarla euro ile alıcaz. O fabrikalar yine dünyanın en pahalı gazını ve elektirğini kullanacaklar. O fabrikalardaki makinelerin kullandığı tek bir civata bile euro üzerinden ithal edilecek. Dağıtım yine dünyanın en pahalı benzinini mazotunu kullanan %250’si vergi olan araçları ile yapılacak. Kağıt hamurunu biz üretelim desek ortada orman morman kalmaz. Yurtdışında bu ağaçlar selüloz üretimi için bir yandan toplanırken bir yandan özel olarak ekiliyorlar. Biz insanların 20.000 sene önce yetiştirdiği buğdayı bile milyonlarca hektar tarım arazimiz ve yakın döneme kadar çiftçi geçmişi olan bir millet olmamıza rağmen kendimize yetecek kadarını dahi doğru düzgün yetiştiremiyouz, ithal ediyoruz. Selüloz için ağaç yetiştiriciliği altyapısı mı kurucaz?
Kısaca problem birey olamayıp mürit bilinci ile yaşamını sürdürebilen cahil cühelanın kula kulluk ederek, kraldan çok kralcılık yaparak, sorgusuz sualsiz biat ederek ülke ekonomisini göz göre göre el birliği ile batırmış olması, kağıt fabrikasının olup olmaması değil. Zihniyet değişip ekonomi düzelmeden dediğim gibi her şehire bir kağıt fabrikası da açsanız kitaplar ucuzlamaz.