Psikolojik gerilim olarak Thomas Tryon - Öteki kitabını inceleyebilirsin hocam. Ben beğenmiştim.
Nonfiction aramıyorsunuz değil mi? Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk kitabına bir göz atabilirsiniz, benzer mantıkla yazılmış ama nonfiction tarafı daha ağır basıyor. Yazar Irvin Yalom’un sıklıkla yaptığı gibi deneyimle harmanladığı related hikayeler anlatıyor. Sonraaa, Nietzsche Ağladığında kitabına da bir bakabilirsiniz. Amok Koşucusu, Satranç, Genç Bir Doktorun Anıları, Bir Kalbin Çöküşü gibi kitapları okuduğunuzu varsayıyorum. Bu kitaplar da bolca psikolojik öğe içeriyorlar. Son olarak bir de daha çok neuropsychology ve nöroloji ağırlıklı bir kitap önerebilirim ancak varoluşsal tarafı ağır basan ve daha çok klinik psikoloji ağırlıklı yazan Irvin Yalom’un edebi tarzında değil. Oliver Sacks - Karısını Şapka Sanan Adam. Onun da nonfictional tarafı çok daha ağır basıyor ama fictionala alışkın birçok insan da seviyor.
Şöyle bir problem var aslında. Psikolojiye dair kitap ben pek öneremiyorum çünkü çok “güvenli” değil. Hem alan için hem de okuyucu için. Klinik psikolojiye yönelik yaklaşımları “distort” etme ihtimali olduğu için (misal Gülseren Budayıcıoğlu kitapları) kendim dahi psikoloji öğrencisi olmama rağmen akademi dışı kitap okumasına psikoloji özelinde girişmekten hep çekiniyorum. O yüzden çok bir öneride bulunamayacağım ama yukarıda bahsettiklerimi okumadıysanız göz atabilirsiniz. Zaten biri yine Irvin Yalom’un.
Edit: Film de önerebilirim. Take Shelter. Müthiş bir psychological thriller.
Beden Kayıt Tutar ve Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk kitaplarını önerebilirim ben de.
Teşekkürler. Basılı olarak bende var ama Storytel’de bulamadım.
Kurgu da olabilir kurgu dışı da. Hatta kurgu olmasını tercih ederim, pür psikoloji veya psikolojinin geçmişine dair kitaplar (atıyorum Freud’un deneyleri gibi) pek ilgimi çekmiyor. Ben daha çok insan hayatlarına dokunan, geçmişlerini, pişmanlıklarını, sorunlarını vb. okumayı tercih ediyorum. Belki de psikoloji değil de sosyoloji kitabı arıyorumdur (ne aradığını bilememenin hüznü).
Freud demişken, dizisini çok beğenmiştim.
Sonuncusu hariç okudum.
Bunu gördüm ama Storytel’de yok maalesef.
Aslında ben böyle gerçekle kurgunun harmanlandığı kitapları merak ediyorum.
Bu kadın sanki haksız eleştiriliyor gibi geliyor bana. Mesleki bilgilerini kitaplarında kullanması gayet normal ama etik dışı şeyler yapıyorsa o zaman eleştiriler haklıdır tabii, bir şey diyemem.
Benim birader de psikoloji mezunu.
Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk iki defa önerildiği için ona bakayım ben, teşekkürler.
Buna cevap yazmayı unutmuşum.
Şöyle aslında. Etik açısından eleştirilmesinin en temel sebebi danışanlarının hayatlarını anlatması; ancak kendisi danışanlarının iznini aldığını dile getiriyor ve bu noktada da teorik olarak ‘‘etik’’. Öte yandan ülkemizde meslek ve ruh sağlığı yasaları gibi terapi unsurlarına kesin sınırlar çeken ve mesleklere etik koşullar koyan yasalar olmadığı için terapi alanında birçok belirsizlik var. Danışan-terapisyen arası güç ilişkisi exploit edilmiş mi, consent yazılı olarak alınmış mı, yazılı dökümanda '‘oluşacak potential harm’'ın sorumluluğu ve telafisi üstlenilmiş mi, yazılı dökümandaki diğer birçok madde gibi şeylerin incelemesi yapılamıyor. İncelense de kurumlarüstü bir yaptırım uygulanamıyor. Yani sen X isen ve ünlüysen kanal sana para teklif ediyor, sen de ‘‘ooh tamam zaten benim danışanlarım da durumdan çok memnun haha.’’ diyorsun kabul ediyorsun. En azından ben böyle biliyorum.
Diğer daha dallı budaklı etik problemi ise ülkede en '‘başarılı’'sından tut en sahtekarına kadar birçok kişinin yaptığı terapiyi ‘‘hah tamam, şurada böyleymiş o zaman ben de yapayım.’’ kafasıyla yapması. Hocası veya izlediği X mecrasındaki video öyle diyor çünkü. Sorsan Gülseren hanım da çok başarılı birisi mesela ama terapiye dayalı hem kitaplarında hem de sözde süpervizörlüğünü yaptığı televizyon unsurlarında anlattığı şeyler dünyada evidence-based hiçbir literatürde karşılığı olmayan şeyler. Danışana yakınlık gösterme, fiziksel temas, duygusal temas en başta bağımlılık yaratma tehlikesine sahip örneğin. Bu konuda çok eleştiri alıyor ve savunması da ‘‘siz batı anlayışına göre baktığınız için öyle diyorsunuz.’’ şeklinde. Yani kendisi bakmış, görmüş, bükmüş ve sınırları olmayan, yasalarla denetlenemeyen Türk tipi terapi üretmiş. Oysa bunlar dünyada kesin yasalar, kapsamlı uzun süreli eğitimler ve kanıta dayalı belgeler ile edinilip liyakatli kişilerce monitör edilen şeyler. Çünkü bunlar terapiye dair halkta yanlış anlayış oluşturmak, herhangi başka bir danışanda kendi terapisyenine karşı bir algı oluşturmak anlamına da geliyor ve halk sağlığını ciddi tehlikeye sokan şeyler. Yani aslında ‘‘o da öyle olsun canım, sanki ne olacak’’ gibi bir yaklaşımla bakmak da pekala mümkün ama hem denetlenebilirliğe ve yoluna sokulabilirliğe köstek oluyor hem de şarlatanın önünü açıyor. Bugün psikolojinin en büyük problemlerinden birisi çeşitli diğer alanların alan işgaline maruz kalması mesela. Üstelik bunu siyasi yaptırım gücüne sahip diğer alan mensubu kişiler danışmadan etmeden kafasına göre yasal bazı maddeleri değiştirerek, değiştirmeye çalışarak ve meslek tanımlarıyla oynayarak yaptılar. Şimdi de herkes birbirinin işine karışıyor, ‘‘Ben de şu dersi alıyorum, yaparım. Sen sanki uygulamalı eğitim alıyorsun, ben daha iyiyim. Bak zaten yurtdışında da böyle, biz neden şöyle etmeyelim, kendimize böyle diyemeyelim?’’ diyebiliyor. Sanki yurtdışındaki değişkenler ve sistem Türkiye’de olduğu gibi aynı şekilde inşa edilmiş.
‘‘Orda böyleyse bizde de böyle olabilir, neden olmasın?’’ derken binanın temelini tamamlamadan direkt 30. kata paraşütle iniş yapmaya çalışıyorlar. Bu problem psikolojinin kendi içerisinde de geçerli. Alan içerisinde ne kadar competent olduğu sorgulanabilecek çok fazla insan var. Diğer alanlarda bahsettiğim kişilerin de ana argümanların birisi o zaten. Bu açıdan haklılık payına sahipler ama o zaman herkes herkesin mesleğini yapabilir hale gelebilir teoride. Sosyoloji, felsefe en az psikoloji kadar bu konularda değerli bölümler ama bunlar içerisinden bile ‘‘aile psikolojisi’’ diye bir ders aldı diye merdivenaltı kurslar alıp terapisyenliğe soyunan insanlar var. Halk sağlığı ciddi tehlike altında anlayacağınız. Terapi masrafları da almış başını gitmiş, böyle bir ekonomik çıkmazda bir de insan danışacağı kişiye güvenemiyor ve günün sonunda ‘‘psikoloji neymiş; saçma sapan kanıtsız manıtsız rastgele şeyler…’’ gibi bir sonuca varıyor. Üstelik '‘client’'ı olduğu kişi psikoloji lisans seviyesine sahip değil ve dolayısıyla psikolog bile değil.
Peki Irvin Yalom için de aynıları söylenemez mi sorusunu da sorgulamak gerek bence. Irvin Yalom bu gibi denetlemelerden geçmiş ve consent almış bir kişi. Üstelik eserlerinde bahsi geçen terapi yöntemleri, yeteneği sınanmış ve kabul görmüş. Fark temelde bu. Yoksa tabii edindiği tecrübeleri veya öğrendiği şeyleri hikayeleştirebilir herkes Irvin Yalom gibi. Üstteki şartlar sağlanmadığı sürece etik olmaz ve yasalar ile korunan birçok ülkede yaptırım uygulanır.
Edit: Bir kısmı sildim çünkü buralara taşınması hoş olmayan tartışmaların konuları.
İşsiz güçsüz olduğum için ve iş edinmeye de zihinsel olarak pek uygun zamanlarda olmadığım için bolca vakit var. Hal böyle olunca da şu sıralar tek yaptığım şey düşünmek. Son zamanlarda kafamda şekillendirmeye çalıştığım ama ekonomik kaygılardan dolayı da belirli bir tarihe koyamadığım ve belki de hiç gerçekleşmeyecek olan Türkiye gezim için bir planlama yapmaya çalışıyorum. Yanımda taşıyabileceğim ve ara ara açıp hızlıca göz atabileceğim belki de zaman buldukça detaylı inceleyebileceğim şöyle güzel bir rehber olsa dedim. Türkçe veya yabancı dil herhangi bir kaynak tavsiyeniz olur mu acaba?
Yoksa oturup sağdan soldan arakladığım içeriklerden GKS tipi alternatif Türkiye gezi rehberi mi oluştursam kendime diyorum.
Bu kadar detaylı bilmiyordum, teşekkür ederim. Peki danışanlardan birisi çıkıp da, “bunlar benim hayatımı anlatıyor, ben bir şeye imza attım ama doktor dedi diye attım, yoksa bunların anlatılmasını istemiyorum” dese ve dava açsa ne olur?
İkinci paragraf ise aşırı tehlikeliymiş. Detay bilmeyince ve insanın önüne sunulunca da bunu direkt olarak “doğru kabul etme” eğilimi oluşabiliyor. Sonrasında da uğraş dur. Budayıcıoğlu ön yargısı (dizisi çekildiğine göre sektörde kabul görmüş ve teknikleri etkili bir kişi olması ön yargısı) bende bile vardı (halbuki ön yargılı olmamak için aşırı özen gösteririm).
Yazdıklarını çok net anladım, çok teşekkür ederim zaman ayırdığın için.
Psikiyatri cephesinde bir yaptırım uygulanabilir belki ama bilmiyorum çünkü bu alanların hepsini kapsayabilecek bir ‘‘Ruh Sağlığı Yasası’’ da yok. Tasarılar var ancak yasal olarak yürürlülükte değiller. Zamanında denendi ve bu alanlar içerisinde meslek sahibi olup da siyasi ayağı olan insanlar son anda baltaladılar maddelerle oynayarak. Belki burada psikiyatrist varsa o benden çok daha net cevap verecektir psikiyatri özelinde çünkü daha farklı yaptırımlar olabilir. Hukuki olarak bir yaptırım uygulanabilir belki imzalatılan consent formunun, eğer varsa, bahsettiğim şekilde yasal bir geçerliliği olmasa bile farklı maddelere bağlı olarak bir geçerliliği vardır. Benim de oldukça merak ettiğim şeyler ama henüz yeterli ders almadığım gerekçesiyle hocalarıma da çok fazla danışamıyorum. Belki bir 4 sene sonra konuşsak o zaman cevap verebilirim. Belki burada benim gibi öğrenci değil de konulara daha hakim psikolog, psikiyatrist, danışmanlar vardır.
Örneğin, Psikologlar Derneği’ne psikologları veya sahtekarları şikayet edebiliyoruz ve onlar da takibinde mahkemeye verebiliyorlar ama hangi maddelere göre ve ne gerekçelerle mahkemeye veriyorlar bilmiyorum. Benim tahminimce hukuken başka maddelere yönelik bir yaptırım uygulanıyordur. Mesela, ofis açma ve sertifikaya bağlı olarak terapi verme gibi durumlarda bu bahsettiğim meslek veya ruh sağlığına bağlı tasarı aşamasındaki yasalardan bağımsız çeşitli hukuki işlemler uygulanabiliyor olabilir.
Rica ederim.
Asimov kitapları dışında önerebileceğiniz uzay macerası var mı? Uzay yolu, Star Wars gibi…
Ann Leckie’nin kitaplarına bakabilirsiniz. Bir üçlemesi var bol ödüllü, İthaki’den çıkmış. İlk kitabı tükenmiş gözüküyor tabii.
Dediğiniz gibi ilk kitap tükendiği için dediğiniz kitaplar başlamadan bitmiş oluyor malesef. Yine de teşekkürederim.
Daha başka tavsiyesi olan olursa müteşekkir olurum
Nadir’den falan bakabilirseniz denemeye değer olabilir yine de. Okumadım ama çok karşılaşmıştım.
Sipariş veriyormuş gibi olacak ama, şöyle Bir Şeftali Bin Şeftali tadında bir kitap önerisi olan var mı acaba?
Robert Bloch - Psycho (çok klasik oldu)
@Pyrewrath Hocam Paternus sonrası Orconomics’i de sevmediğini düşünüyorum (öyleyse söyle, kırılmam ).
Son öneri hakkımı Kings of the Wyld olarak kullanıyorum. Bunu çok seveceğini düşünüyorum (D&D oyun kitabı gibi olduğu için bu sefer çok iddialıyım).
Yavaş okutuyo kendini hocam, Drizzt girdi araya ama okuyorum onu da. Sınırsız tavsiye hakkın var hem. bunu da listeye eklerim, gözüme çarpıyordu ara ara.
Japon mitolojisi hakkında kitap okumak istiyorum. Önerileri alabilir miyim? Mitoloji 101 tarzı bir şey de olabilir, hikaye, roman da olabilir.
Merhabalar, biraz hareketleri biyografik kitapları seviyorum. Özellikle belirtmek gerekiyorsa Shantaram tarzı bir kitap aramaktayım, bilenler nasıl bir cevher aradığımın farkındadır, ilk defa benim yazmamla öğrenecekler ise kesinlikle bir göz atmalı bence.
Onun haricinde, akıcı bir dili, başarılı bir atmosferi, ilgi çekici bir anakarakteri ve beni kitabın içine alacak(daha net olmak gerekirse bulunduğum yer ve zamanı unutturan cinsten) başka biyografi veya roman önerisine de açığım.
Bu önerimin yanında birkaç tane de aşk kitabı önerebilirseniz çok iyi olur(sipariş verir gibi oldu üslubum kusura bakmayın)
Kürk Mantolu Madonna okudum ve çok sevdim, benzerlerine açığım ama şunu söylemek isterim yanında önerilen diğer kitapları okumaya çalıştım, devam edemedim, o yüzden bu kadar azametli bir aşk romanı olmasına gerek yok. Turgut Özakman’ın romanlarından Romantika ve Korkma İnsancık Korkma’yı okudum, bunlar gibi derin noktaları da olan ama daha soft önerilere de açığım, üstteki ricam gibi kitabın beni içine çekeceği bir atmosferi olması yeterlidir.
Şimdiden çok teşekkürler öneri yapan herkese.