Çok yararlı bir yayın olmuş. Umarım bundan sonra konuya gerekli özen gösterilir ve biz de yazara ait cümleleri okuruz, çevirmen veya editörlere ait olanları değil.
Ben bu işlerin içinde biri değilim. Ama akademik olarak yapılan sahtekarlık neden burada yapılmasın. Hatayı C. K. yapması C.K. nın bir stajer kullanarak çeviri yaptırıp, okumadan a bu olmuş tamam diye vermesinden iyidir. C.K. bunu yaptı demiyorum ama böyle bir yol var. Genellikle paraya muhtaç öğrenci / stajer veya yeni işbaşı yapan kesim bu yolla çok sömürülüyor.
Ben de değilim hocam. Çeviri ona mı aittir, birine mi yaptırmıştır bilmiyorum. Çeviriyi bizzat kendisinin yaptığını varsaydım. Kötü bir çeviri her iki durumda da itibarını zedeleyeceği için pek de fark etmez aslında.
C.K., bence İthaki’deki iyi çevirmenlerden biri; şu ana kadar okuduğum tüm çevirilerini beğendim. Ne var ki Alaycı Kuş’u Periyodik Neşriyat’ın işaret ettiği hatalar yüzünden es geçeceğim. Ve bundan sonra C.K.’ya temkinli yaklaşacağım. Beni üzen durum bu.
Fark eder. Birinde işi sen yapıyorsun ama kötü yapıyorsun. Diğeri ise sömürü düzeninden faydalanıp yapmadığın bir işe yapmış gibi yapmak. Hatta akademik kitaplarda filan direk hırsızlık yapmak.
Murat Belge Faulkner’ın Döşeğimde Ölürken kitabını yanlış hatırlamıyorsam lise yıllarında çevirmiş genel anlamda çevirisi zorlu bir okuma serüvenine neden oluyor. Yanlış anlaşılmasın hatasını savunmuyorum
Ben de zırt pırt kadim görmekten hoşlanmıyorum. Kadim hepi topu “eski” demek değil mi? Yani mesela “old friend” için “kadim dostum” desek uygun mudur? Ya da, kadim çevirisi için hangi İngilizce kelime olmalıdır?
Bu arada translate kadim çevirisi olarak ancient’ı gösteriyor.
Bu kelime bana ‘‘dost’’ ve ‘‘düşman’’ kelimelerinin önünde kullanılınca çok güzel geliyor.
Kalıplaşmış bir kelime gibi…
Bence bu iki sözcük dışında kullanımı yasaklansın çünkü komik duruyor.
Kadim ejderha da olur diyelim de LoL tayfasından linç yemeyelim sonra.
Bugüne kadar epeyce kitap okudum. Binlerce çeviri hatası gördüm. Fakat sadece iki çeviriden çok rahatsız oldum.
Birincisi maalesef Yüzüklerin Efendisi çevirisi, bu çeviride kuyut orman diye bir şey var. Bu “kuyut” kelimesinden nedense çok rahatsız oldum. Şimdiye kadar duymadığım bir kelime.
Tatar Türkleri, Kazak Türkleri sanki kitap Orta Asya’da yayınlanacak. Kuytu de geç işte.
Ama illa şapkadan tavşan çıkaracak, illa bir varyete olacak. Neden böyle hissediyorlar anlamıyorum.
İkincisi ise Kronik Yayınları’ndan Hitler’in Generalleri Konuşuyor. Çevirmen bir yerde ordunun geri basmasından bir yerde de ordununun parça pinçik olmasından bahsediyor.
Daha önce böyle sokak ağzıyla yapılmış argo bir çeviri görmemiştim. Çok kötü çok rahatsız edici.
Beni “Hay Allah, Allah aşkına, Allah kahretsin, Aman Allahım!” diyen radikal rahiplerin, kardinallerin, baş psikoposların, papaların olduğu çeviriler çok rahatsız ediyor. Gülün Adı’nda da çok vardı.