Benim de düşüncem bu… Ama ortada bir de Türkiye koşullarında yaşlanmayı başarabilmek var; bu, başlı başına bir sorun…
Abi oraları hiç kurcalama istersen. Ben 57’den sonrası görmem diye düşünüyorum ama olur da yaşarsam diye açık kapı bırakmak niyetindeyim müsaadenle.
Aslında çok kolay. Ana listeyi excel de hazırlayıp “farklı kaydet” seçeneği ile web dosyası olarak kaydettim; şimdi yalnızca üzerine eklemeler yapıyorum.
Kitap hakkında bilgi veren sayfaların şablonunu ise Frontpage’de hazırladım. Şimdi yalnızca kitap bilgilerini hızlıca giriyorum. Şablonun Frontpage programında görünüşü şöyle:
Kendi kitaplığımda her kategoriden olmak üzere tam olarak 75 adet okumadığım kitabım var. Ancak bazen farklı bir şeyler okumak istediğimde (romantik-komedi-kişisel gelişim) ablamın kitaplığına başvuruyorum. Eğer onları da eklersem 400-450 civarı diyebilirim. Ama her zaman kendimi okumakla sorumlu hissettiğim kitaplık, kendi kitaplığımdır
Kitaplıkta kitapların birikmesi, kimi kitapların sayfalarının sararıp yaşlarını belli etmesi hoşuma gidiyor. Örnek olarak kitaplığımdaki Thomas Berger’in “Küçük Dev Adam” adlı kitabına âşığım. Kitap, Baskan Yayınları tarafından 1973 yılında yayınlanmış. Ben kitabı zamanında, bir ikinci el kitapçısından Zagor çizgi romanlarıyla birlikte almıştım (Zagor’un hastasıydım).
Çocukken bu kitabı birçok kez okudum (Kızılderililer’i çok sevdiğim için). Sayfaları sararmış, cildi tarafımdan bakımdan geçirilmiş durumda; ama ondan ayrılmayı asla istemem. Çünkü o artık benim için kitaptan öte bir şey; sayfalarında çocukluğum, gençliğim, anılarım saklı…
Yakın geçmişte çok kitap almamak için çaba sarf etmişliğim vardır. (kitaplarla bu kadar haşır neşir olmam 4 yıllık bir mevzu. Öncesinde bu kadar okumuyor dolayısıyla takip etmiyordum.) Bu az satın alma çabalarım sayesinde her türlü imkana sahipken sepete atıp çıkardığım yok ya sonra alırım dediğim bir kitap oldu. Tahmin edin hangisi. Yüzyılın En iyi… İşin komik tarafı hacimli olduğundan dolayı onu almayıp çok kısa aralıkla çıkan sonraki kitabı bile satın almıştım. Şimdi ara bulasın. Tabi şunu da söyleyelim o zamanlar forumu falan takip etmiyordum, haberim bile yoktu. O kitap sayesinde buradayım, kim bilir belki de o kitap yüzünden tanıdığım bu forum bana pek çok şey katacaktır.
O yüzden canın istiyorsa alabiliyorsan al kitapları diz raflara. Zaten bu kadar kitap biriktiren insanlar olaya koleksiyon, miras bırakılacak bir seçki gözüyle bakıyor. Yarınlara bırakılacak bundan güzel miras var mı? Tarla,ev bırakacağına koca bir kütüphane bırakıyorsun.
20 yaşındayım çocukluğumu köyde geçirdim, kitap alacağım çok yer yoktu ben de okul kütüphanesini hatim ederdim, lisede de belli bir harçlığım oluyordu onunla da başka ihtiyaçları alıyordum tabi alışmışlığın da verdiği rahatlıkla yine kütüphanedeki görevlilerle kankalık seviyesinde ilişkim oldu ama üniversitede para kendi param( kredi de olsa) ve idaresi de benim elimde o yüzden indirimler, kampanyalar, sahaflar, fuarlar vakit buldukça hepsinden yararlanıyorum ama hala kütüphaneye gitmeyi durduramıyorum😍. Anlayacağınız kitap biriktiremiyorum toplasan 50 en fazla 60 kitabım var onların da büyük çoğunluğu bir buçuk senenin içinde aldığım ve hediye gelenler. 25 tanesini de okumamışım, inşallah daha çok kitap sahibi olup daha çok okurum😊
4+1 (20 bin karakter)
Valla gayet rahatım okuyoruz işte çok stres yapmadan devam
Ben kitaplığımda okumadığım kitaplar olmasını seviyorum. O anki ruh halime göre raflar arasında dolaşıp, sanki bir kitapçıdaymışım gibi kitap seçmeyi seviyorum. Hatta okuyacağım kitap bir seriyse seriyi rafa diziyorum, önce gözüm doyuyor. Ardından başlıyorum okumaya. Bazen ilk kitaplar öyle bir bitiyor ki, ikinci kitabın önceden alınmış olması mükemmel oluyor. Özet olarak efendim, kitaplığımda okunmamış 100’den fazla kitap mevcut.
18 taneymiş az önce baktım Daha fazla bekliyordum ufaktan rahatladım.
Önce 60-70 tane diye düşündüm, sonra bilmek istemiyorum’u işaretledim. Saymadım hiç, sayarsam daha da üzülürüm herhalde. Sürekli hevesle kitap alıyorum, ama aynı hevesle okumaya vakit ve enerji bulamıyorum bazen. 6 Tüyap önce alınmış kitap varken yeni aldığımı okuyabiliyorum mesela. O yüzden keşke zamanım olsa, evin kitap istiflediğim dört bir yanındaki kitapları salona döksem, elesem, seçsem, baksam… Bazen aynı kitaptan iki tane bile alabiliyorum. Yalnız değilmişim, onu gördüm sayenizde. Ama yaptığımız iyi bir şey değil galiba.
Neden kötü olsun, kim koymuş bu kuralı? Göbeklerini kürsülerine sığdıramayan akademisyenler mi, yoksa ilginç fikirler ürettiklerini sanıp caka satan enteller mi (kastım “entelektüeller” değil)? Daha önce konu ile ilgili bir mesaj yazmıştım, buraya aktarıyorum:
Herhangi bir nesnenin koleksiyonunu yapan ya da o nesneleri bir şekilde biriktiren kişiler hiç yadırganmazken, -nedendir bilmem, özellikle son yıllarda- kitap toplamanın saçmalık olduğu, hatta bir hastalık derecesinde düşünülmesi gerektiği yönünde fikirler üretiliyor.
Neymiş efendim…? O alınan fazla kitaplar okunmuyor, kitaplıkta tembel ve işe yaramaz halde duruyorlarmış… İyi de, o kitapların hepsini okumanın vazgeçilmez bir koşul olduğunu kim yasalaştırdı? Acaba pul biriktiren kişiler her gün onlarca mektup mu atıyor? Yoksa peçete biriktirenler her gün defalarca sofra mı kuruyor? İçki şişesi biriktirenler gün boyu zilzurna dolaşmak mı zorunda? Konuya bu açıdan neden bakılmaz acaba? Yoksa birileri kitap okuma yüzdesini iyice düşürüp, cahil toplum yaratıp üzerinden nemalanmak isteyen başka (veya aynı) birilerinin ekmeğine yağ mı sürmek istiyor?
Fazladan kitap alıp evindeki kütüphanesine yerleştirmek isteyen bir insan neden bu denli eleştiriye uğrar acaba? Neredeyse adamları toplum önünde teşhir edip azılı terörist ilân edecekler… Altı ayda bir telefonunu değiştiren kimselere bir şey denmezken, aynı bir şey demeyen kişiler, 3-5 kitap fazla almış olanları yerip duruyor… Oldukça ilginç…
Okuduğumdan fazlasını alıyorum artık; amacım kızlarıma güzel bir kütüphane oluşturmak… Bazı kitapları ise okuduktan sonra satıyor ya da armağan ediyorum; ama asla elden çıkarmayacağım temel direklerim mevcut tabi…
Koleksiyon ya da biriktirme kötüdür manasında demedim. Ben üzülüyorum mesela, alıp alıp okuyamadığım için. Zamanımı eskisi kadar okumaya ayıramadığım için. Hevesle aldığım kitaplar öylece raflarda sararıyorlar diye üzülüyorum. Yoksa kitap almayı çok seviyorum zaten.
4315 kitabım var yarısına yakını İngilizce kitaplardan oluşuyor. Aslında kitap okumayı çok seven birisi değilim. Sadece çizgi roman seviyorum bu yüzden kitaplığımın büyük çoğunluğu çizgi roman oluşturuyor. Özellikle Absolute, Deluxe ve Omnibus baskıları çok alıyorum.
10 gibi düşündüm onu işaretledim ama çok daha fazla herhalde.
Çok güzel bir anket.Hiç okumadığım kitap yok kitaplığımda. Çünki asla bir kitaplığım olmadı.Ya internetten, ya da kütüphaneden okuyorum. Büyük ihtimal gelecekte, büyüyünce, artık beni kütüphaneye almadıklarında…
Biraz eskimiş bu başlık ama yine de yazmak istedim, çünkü kitaplığımda biriken okunmamış kitaplar okuduklarım kadar düşündüklerim arasında. 100’leri 1000’leri görünce benimki hiçbir şeymiş onu öğrenmiş oldum, biraz rahatladım. Kitaplığımda okumadığım 20 kitap varken inanılmaz rahatsız hissediyordum, şimdi ise son verdiğim sipariş ile 40’ı aşacak.
Okumadıkları kitapların çokluğundan benim gibi rahatsız olan varsa eğer benim kendimi avutma yöntemimi deneyebilir; kendi kendime hep “Çeşitlilik olsun, içinden seçebilecek kadar çok olsun” diyerek biriktirmeye devam ediyorum… Çünkü okumadıklarım az olduğunda bazen içlerinde canımın okumak istediği tarzda kitap bulunmadığını gözlemledim. O yüzden içinden ruh halinize göre seçebilecek miktarda kitap olması daha iyi diyorum😄
Aslında biraz o yüzden, biraz da “buldun mu alacaksın” felsefesinden(özellikle bilim kurgu ce fantastik açısından) kaynaklı alıyorum ben de. 60 civarı okumadığım kitap var şu anda kitaplığımda. Ama hazır buldum alayım, ilerde okurum diye aldıklarım da var bir hayli. Okuduğumuz ve abartılı alışveriş yapmadığımız sürece (maddi olarak çöküşe uğratmadığı sürece) o kadar da önemli olmadığını düşünüyorum kitap sayısının. Sonuçta okuyoruz, alıp kenara atmıyoruz