Arkadaşına ödünç verince gelmezse diye önlemini almış işte kötü mü?
Bazıları hakikaten çift fakat az sayıda. Genellikle takaslarda kullanıyorum. Aynı kitabın hem karton hem ciltlisi varsa ilave alıyorum. Bu kitapları bir nevi yatırım olarak ifade etmekte yanlış olmaz sanırım. Kötü giden bu ekonomide işimi kaybedersem minik bir kitapçı açacak sermayem var diyebilirim
Dikkat et Fahrenheit gibi kitapların yakıldığı bir evreye girersek batabilirsin.
Eşe, dosta, akrabaya ödünç işini malum sebeplerden çok uzun süre önce bıraktım hocam. Kitaplarım ev sınırlarımın dışına çıkamazlar, izinleri yok
Kıskanılmayacak gibi değil kitaplığınız. Şevket Süreyya Aydemir bile var, lisedeyken okumuştum onları! (:
Binbir gece masalları ciltli nekadar? Burayıda zebramo cevirdik ya
Bizim oralarda ‘Ya herro ya merro’ diye bir tabiri sıkça kullanırlar.
Cevaben uygundur.
Adana sayılır, dipdibeler. Hatay benimkisi.
Çoğu kitaplıkta Türk Edebiyatından hiç yazar göremedim Çoğunluk bilimkurgu ağırlıklı. Tabii onlar da güzeldir ama kendi yazarlarımızı da herkes okumalı ve kitaplığının en güzel köşesinde bulundurmalı bence. (Orhan Kemal, H. Rahmi Gürpınar, Yaşar Kemal, Fakir Baykurt, Necati Cumalı, Kemal Tahir, Sabahattin Ali, Peyami Safa…) İlk Aklıma gelenler.
Bilimkurguya düşkün insan dünyalıdır, kendi kültürünün prangalarından ve milliyetçilik vebasından kurtulmuştur. Tesadüf eseri aynı topraklara düştü diye kitaplığın baş köşesine koymak mecburiyeti yoktur, olamaz. Bırakalım artık şu köhnemiş düşünceyi. Bilimkurgu dururken ezici çoğunluğu bayağı ve arabesk olan Türk edebiyatına vakit ayırmak bana göre kesinlikle bir işkencedir.
Kitap okuyan bir insanın bu kadar sığ düşüncelerinin olması beni şaşırttı doğrusu. Kendi kültürünüzü pranga olarak görüyorsanız o da sizin hadsizliğinizdir. Gerçekten yazdığınız her cümle o kadar kaba ve basit ki cevap verilmeye bile değmez. Sizi yabancı hayranlığınızla başbaşa bırakalım en iyisi.
Kültür, pranga değil değerdir. Kültürü kabul edip içselleştirmek o kültürün bireylerine kalmış bir karardır. Pranga dediğin, bir kültürü sana dayatmaya çalışan insanlardır.
Milliyetçilik değil ırkçılık ve ayrıştırıcılık vebadır.
Türk edebiyatında beğenmediğin eserleri bir şekilde öğreniyorsun ama dünya edebiyatındaki beğenilmeyen eserleri zaten öğrenemiyosun. Dünya edebiyatında yankı uyandıran birçok Türk yazar var fakat bir ülkeden tüm dünya edebiyatıyla yarışacak kadar çeşitli ve fazla eser çıkarmasını beklemek gerçekleşmeyecek bir hayal. Şimdi verebileceğim en basit örnek Yu Hua. Çin edebiyatında bu yazardan başka bir yazar okumadım, duymadım da fakat bu bana Çin edebiyatı geri kalmış bir edebiyattır deme şansını vermiyor.
Benim kitaplığın bir kısmı bu. Aslında bu odada sadece duvara asılı olan raf vardı. Sonra taşınma işleri yüzündne içerdeki kitaplıkların bir kısmı bu odaya toplanmak zorunda kaldı
Klasikleri okumaya evet, ama şimdiki çöp kitaplara hayır
Resim gözükmüyor😅…
Satmayı düşündügün kitaplar varmı, okutupta bitirdigin, mesala avalon’un sisleri serisi, sandman serisi gibi😁
Elit takılma üstadım. Türk edebiyatın kalitesi oldukça ileri seviyededir. Ben de fantastik, bilimkurgu severim ama bu edebiyatımızın tu kaka’ olduğunu göstermez.
Kendi dilinde yazmanın neresi milliyetçilik onu da anlamadım. Tahminim siz yabancı dilde okuyorsunuz tüm eserleri; çünkü Türkçe yazmak ‘vebalı, köhnemiş, bayağı ve arabesk’ bir durumsa Türkçe okumak da öyledir. Ama siz Türkçe yazıyorsunuz, sanırım biz garipler anlasın diye.
Şimdi de yeni moda olmuş Türk edebiyatına sayıp sövmek. Şöyle bir Hasan Ali Toptaş, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Peyami Safa gibi yazarlara bakın ve Türkçenin ne denli kuvvetli, yetkin bir dil olduğunu görün.
Bu da bizim kitaplık dostlar. Rafların çoğunda ikinci sıraları dönmeye başladık.
Eğer gizlide kalanları merak ederseniz ayrıntılı fotoğraf da ekleyebilirim.
Ekle bakarız …